Kurtlar, aslanlar ve gri renkli sıçanların vahşi olmaları, evcilleştirilmiş benzerleri olan köpekler, kediler ve beyaz sıçanların daha munis olmaları heyecansal davranımların da kalıtımsal bir temeli olduğunu akla getirmektedir. Aralarındaki fark, evcilleşme yaşantılarına bağlanabilir mi? Kısmen bağlanabileceği düşünülürse de vahşi hayvanlar çok seyrek evcilleştirilmiştir. Heyecanlarındaki temel etken kalıtım olarak gözükmektedir. Bu, ilk olarak, laboratuvarda, vahşi olan gri sıçanla, beyaz sıçanın karşılaştırılması sonucu açıklık kazanmıştır (Stone, 1932).
Vahşi sıçan evcilleştirilebilirse de saldırmaya hazır gergin bir hayvan olarak kalmaya devam eder. Gri sıçanlarla beyaz sıçanlar çiftleştirildiğinde, melez yavruların bazıları beyaz sıçanın evcil özelliğini, diğerleri gri sıçanın vahşi özelliğini alır. Bundan başka vahşilik, tüylerin rengiyle ilişkili gözükmektedir. Vahşi olan sıçanın kürkü koyu kahverengiyle açık ten rengi tüylerin karışımından oluşmaktadır. Tüylerdeki bu iki etken, gri ve beyaz sıçanların çiftleştirilmesinde genetik olarak ayrılmakta, bazı yavrular kahverengi, bazıları ten rengi olmaktadır.
Ten rengi sıçana gri renkli anababanın vahşiliği de geçmektedir. Kahverengi sıçan ise beyaz sıçan kadar evci! olmaktadır. Bundan dolayı, vahşi heyecansal davranımlar, kalıtımsal olarak ten rengi pigmentlere (pigments) bağlıdır. Şimdiye kadar hiç kimse ten renginde evcil sıçan üretememiştir (Burada belirtmek gerekir ki, bildiğimiz kadarıyla, tüy rengi ve heyecansallık arasındaki ilişki bir nedensellik bağı olmamaktadır. Ten rengi tüy vahşiliğin veya vahşilik ten renginin nedeni olmamaktadır).
Heyecanın kalıtımsal olarak geçmesiyle ilgili bir başka deneyde, aynı soydan üretme ve heyecansallığın açık alan testi (open field test of emotionality) denen işlemden yararlanılmıştır (Hail, 1938). Büyükçe ve açık bir yere konan sıçanlar, önce korkmuşlar, idrar ve dışkılarını tutamayarak ve çevreyi araştırmak için koşmak yerine, bir noktada "donuklaşarak" korkularını ifade etmişlerdir.
Test, heyecanın göstergesi olarak, araştırma davranışının miktarını ölçmektedir. Hayvan ne kadar heyecanlıysa o derece az araştırmada bulunmuştur. En heyecanlı sıçanlarla en az heyecanlı olanlar, kuşaklar boyunca ayrı ayrı üretildiğinde, iki soy gelişmiştir. Soylardan biri ilk kuşağın en heyecanlı sıçanlarından daha heyecanlı olurken, diğeri üretme işleminin başlangıcında az heyecanlı olanlardan daha az heyecanlı olmuştur. Burada gene, heyecanla kalıtım arasındaki ilişki gösterilmektedir.
Yukarda belirtilen bulguyu insanlara genellemek kolay olmamaktadır. Heyecansal ve duygusal davranımların tam olarak ayırt edilmesi, zihinsel davranımların ölçülmeğinden daha zordur. Farklı derecelerde akrabalık ilişkileri olan bireylerde, nabız, solunum, salya ifrazatı ve derideki direnç gibi bedensel durumlar ölçülmüştür (Jost ve Sontag, 1944).
Belirtilen bedensel durumlarla ilgili korelasyonlar zeka için olduğu gibi, tek yumurta ikizlerinde, kardeşlerden çok daha yüksek, kardeşlerde ise akrabalık ilişkisi olmayan kişilere göre daha yüksek çıkmıştır. Böylece, bütün bu bulgular, zeka konusundaki kadar kuvvetli olmasa bile, insanların heyecansal ve duygusal davranışlarındaki kalıtımsal bileşene işaret etmesi yönünden yeterli olmaktadır.
Vahşi sıçan evcilleştirilebilirse de saldırmaya hazır gergin bir hayvan olarak kalmaya devam eder. Gri sıçanlarla beyaz sıçanlar çiftleştirildiğinde, melez yavruların bazıları beyaz sıçanın evcil özelliğini, diğerleri gri sıçanın vahşi özelliğini alır. Bundan başka vahşilik, tüylerin rengiyle ilişkili gözükmektedir. Vahşi olan sıçanın kürkü koyu kahverengiyle açık ten rengi tüylerin karışımından oluşmaktadır. Tüylerdeki bu iki etken, gri ve beyaz sıçanların çiftleştirilmesinde genetik olarak ayrılmakta, bazı yavrular kahverengi, bazıları ten rengi olmaktadır.
Ten rengi sıçana gri renkli anababanın vahşiliği de geçmektedir. Kahverengi sıçan ise beyaz sıçan kadar evci! olmaktadır. Bundan dolayı, vahşi heyecansal davranımlar, kalıtımsal olarak ten rengi pigmentlere (pigments) bağlıdır. Şimdiye kadar hiç kimse ten renginde evcil sıçan üretememiştir (Burada belirtmek gerekir ki, bildiğimiz kadarıyla, tüy rengi ve heyecansallık arasındaki ilişki bir nedensellik bağı olmamaktadır. Ten rengi tüy vahşiliğin veya vahşilik ten renginin nedeni olmamaktadır).
Heyecanın kalıtımsal olarak geçmesiyle ilgili bir başka deneyde, aynı soydan üretme ve heyecansallığın açık alan testi (open field test of emotionality) denen işlemden yararlanılmıştır (Hail, 1938). Büyükçe ve açık bir yere konan sıçanlar, önce korkmuşlar, idrar ve dışkılarını tutamayarak ve çevreyi araştırmak için koşmak yerine, bir noktada "donuklaşarak" korkularını ifade etmişlerdir.
Test, heyecanın göstergesi olarak, araştırma davranışının miktarını ölçmektedir. Hayvan ne kadar heyecanlıysa o derece az araştırmada bulunmuştur. En heyecanlı sıçanlarla en az heyecanlı olanlar, kuşaklar boyunca ayrı ayrı üretildiğinde, iki soy gelişmiştir. Soylardan biri ilk kuşağın en heyecanlı sıçanlarından daha heyecanlı olurken, diğeri üretme işleminin başlangıcında az heyecanlı olanlardan daha az heyecanlı olmuştur. Burada gene, heyecanla kalıtım arasındaki ilişki gösterilmektedir.
Yukarda belirtilen bulguyu insanlara genellemek kolay olmamaktadır. Heyecansal ve duygusal davranımların tam olarak ayırt edilmesi, zihinsel davranımların ölçülmeğinden daha zordur. Farklı derecelerde akrabalık ilişkileri olan bireylerde, nabız, solunum, salya ifrazatı ve derideki direnç gibi bedensel durumlar ölçülmüştür (Jost ve Sontag, 1944).
Belirtilen bedensel durumlarla ilgili korelasyonlar zeka için olduğu gibi, tek yumurta ikizlerinde, kardeşlerden çok daha yüksek, kardeşlerde ise akrabalık ilişkisi olmayan kişilere göre daha yüksek çıkmıştır. Böylece, bütün bu bulgular, zeka konusundaki kadar kuvvetli olmasa bile, insanların heyecansal ve duygusal davranışlarındaki kalıtımsal bileşene işaret etmesi yönünden yeterli olmaktadır.
0 yorum :
Lütfen Yorumunuzun anlaşılır ve imla kurallarına uygun olmasına dikkat ediniz.