-

Bohem nedir - Bohemlik - Bohem yaşamı

4 Nisan 2012 Çarşamba yazildi.
Sponsorlu Bağlantılar

kural tanımayan, sanatçı hayatı yaşayan kişilere verilen isim. Bohem hayatı yaşayan kişinin yaşamı sanat ile doludur. gündelik hayatın monotonluğunu redederek içe dönük bir hayat yaşayan kişidir.



(fransızcası ve ...'yla başlayan ingilizce tercümesi)
La bohème 

Je vous parle d'un temps
...I tell you about a time
Que les moins de vingt ans ne peuvent pas connaître
...That teenagers (lit.: those less than 20 years old) cannot know about
Montmartre en ce temps-là accrochait ses lilas
...At that time, Montmartre hung its lilacs (pale blue or white, early-blooming flowers)
Jusque sous nos fenêtres et si l'humble garni
...right up to our windows, and even if our humble furnished room
Qui nous servait de nid ne payait pas de mine
...That served us as a (love-)nest didn't look like much
C'est là qu'on s'est connu
...It was there that we knew each other
Moi qui criait famine et toi qui posais nue
...Me, crying hunger, and you, posing in the nude

La bohème, la bohème. Ça voulait dire on est heureux
...La bohème, la bohème. That meant "one is happy"
La bohème, la bohème. Nous ne mangions qu'un jour sur deux
...La boème, la bohème. We only ate once every two days.

Dans les cafés voisins
...In the neighbouring cafes
Nous étions quelques-uns
...We were people
Qui attendions la gloire et bien que miséreux
...that waited for glory (fame) and although miserable
Avec le ventre creux
...with empty stomacs (lit.: hollow bellies)
Nous ne cessions d'y croire et quand quelque bistro
...we never stopped believing [in it] and when some pub (of course, 'bistro' is a typically french café)
Contre un bon repas chaud
...in exchange for a warm meal
Nous prenait une toile, nous récitions des vers
...accepted a painting (lit.: a canvas), we recited verses 
Groupés autour du poêle en oubliant l'hiver
...gathered around the stove, forgetting about winter.

La bohème, la bohème. Ça voulait dire tu es jolie
...La bohème, la bohème. That meant "you are pretty"
La bohème, la bohème et nous avions tous du génie
...La bohème, la bohème, and all of us were geniuses (lit.: 'had genius')

Souvent il m'arrivait
...Often [it happened to me that],
Devant mon chevalet
...before my easel, (i.e. the stand upon which a painter puts the canvas he is working on)
De passer des nuits blanches
...I spent sleepless nights
Retouchant le dessin
...touching up (=making minor corrections to) the drawing
De la ligne d'un sein
...of the line of a breast
Du galbe d'une hanche et ce n'est qu'au matin
...of the figure of a hip, and only at morning
Qu'on s'asseyait enfin
...one sat down at last
Devant un café-crème
...before a café-crème (coffee with much hot milk)
Epuisés mais ravis
...exhausted, but exhillarated
Fallait-il que l'on s'aime et qu'on aime la vie
...It must have been so that we loved each other, and that we loved life
...(a rather stiff translation of a fluent French sentence, but I don't know how to put it otherwise)

La bohème, la bohème. Ça voulait dire on a vingt ans
...La bohème, la bohème. That meant "one was twenty years old"
La bohème, la bohème et nous vivions de l'air du temps
...La bohème, la bohème and we lived from the 'spirit of the age'
...(That's literally what 'air du temps' means, but I'm sure that's notthe right way to put it in English. In French it has the connotation ofliving from air and nothing else, especially nothing material while atthe same time referring to the typical feeling in society at thatparticular time)

Quand au hasard des jours
...When, some days in a whim
Je m'en vais faire un tour
...I go out and take a walk
A mon ancienne adresse
...to my old address
Je ne reconnais plus
...I no longer recognise
Ni les murs, ni les rues
...nor the walls, nor the streets
Qui ont vu ma jeunesse
...that witnessed (lit.: saw) my youth
En haut d'un escalier
...At the top of a stairway
Je cherche l'atelier
...I search for the workshop
Dont plus rien ne subsiste
...of which nothing remains
Dans son nouveau décor
...In its new décor
Montmartre semble triste et les lilas sont morts
...Montmartre looks sad, and the lilacs have died.

La bohème, la bohème. On était jeunes, on était fous
...La bohème, la bohème. We were young, we were crazy
La bohème, la bohème. Ça ne veut plus rien dire du tout
...La bohème, la bohème. It doesn't mean anything at all anymore.

ve Türkçe tercümesi ;

yirmi yaşın altındakilerin bilemeyeceği 
zamanlardan söz ediyorum size.
o vakitler montmartre; leylaklarını,
pencerelerimizin altına kadar asardı.
bize yuva olan fakirhanemiz
beş para etmese de
tanıştığımız yerdi orası.
ben açlıktan bağırırken,
sen çıplak poz veriyordun.

bohem, bohem
mutluyuz demekti

bohem, bohem
ancak iki günde bir yemekti.

komşu kafelerde,
şöhreti bekleyen birkaç kişiydik
kazınan bir mide ve sefaletimize rağmen
inancımızı yitirmiyorduk.

ve bazı bistrolarda
sıcak yemek karşılığında
bir tuval alıyor,
sobanın etrafında toplanıp
dizeler döktürüyorduk.

bohem, bohem.
"güzelsin" demekti
bohem bohem.
deha hepimizdeydi.

çok zaman şövalemin önünde
bir göğüs çizgisinin
bir kalça kıvrımının
desenlerini düzelterek
beyaz geceler geçirirdim.
ancak sabah olunca,
birer kafe-krem alıp otururduk:
tükenmiş ama hoşnut,
birbirimizi sevmeli,
yaşamı sevmeliydik:
bohem, bohem
yaş yirmi demekti
bohem bohem
hepimiz o zamanın havasına girmiştik.

günlerden bir gün tesadüfen;
eski adresime yolum düştü.
gençliğimi görmüş duvarları, yolları
hiçbirini çıkaramadım.

bir merdiven üstünden,
artık eser kalmamış atelyeyi aradım.
yeni dekoruyla üzgün gibi geldi montmartre
ve leylaklar ölmüş.

bohem, bohem
gençtik, çılgındık.
bohem, bohem
hiçbir şey ifade etmiyor artık.


 bohem deyince iki isim geliyor Türkiye'de. Necip Fazıl ve Neyzen Tevfik. Necip Fazıl değişiminden önce yaşadığı hayatı bohem olarak niteliyor. Ama kim ne derse desin. Büyük dönüşü yapmasa bugün hakkında bu kadar çok bahsetmeyeceğimiz kesin. Kendisi bohem çizgisinden kayarak daha mütevazi ve toplum tarafından benimsenen bir hayata dönüyor. İşte belki de Necip Fazıl'ı Necip Fazıl yapan buydu. Neyzen Tevfik'e gelince şu anda çok iyi içen bir sanatçıdan daha fazlası bilinmiyor. Demek istediğim kültürümüz Neyzen Tevfik'i bir bakıma cezalandırmış. Necip Fazıl'ı ise ödüllendirmiş. 
.

Hayal


Bu akşam bir ateş duyup etimde,
Kadın kadın diye içimi oydum.
Ruhuma bir serin yer istedim de,
Alnımı mermerin üstüne koydum.

Birden karanlıklar sökülüverdi;
Odama bir hayal dökülüverdi;
Karşımda gerildi, bükülüverdi;
Onu gözlerimle çırçıplak soydum

Artık ben ne günah olsa işlerim,
Yumuşak yastığa geçti dişlerim.
Bir an kadar sürdü can verişlerim,
Ey kadın bu akşam sana da doydum...

NECİP FAZIL KISAKÜREK

0 yorum :

Lütfen Yorumunuzun anlaşılır ve imla kurallarına uygun olmasına dikkat ediniz.

-