-

Timur ve Filler Hikayesi

1 Nisan 2012 Pazar yazildi.
Sponsorlu Bağlantılar

çocukluğumdan yarım yamalak hatırladığım timurlenk ile ilgili bir hikaye var.

ankara savaşı'ndan sonra timur ayaklanan bir anadolu halkı görmek istememektedir ve bunun yüzden halka beslemeleri için her köye bir fil verir.

bir kaç ay sonra bir elçi gönderir, köylerin ne halde olduğunu bilmek istemektedir. elçi geri döndüğünde timur'a köylülerin şaşkın olduğunu, fileri beslemek için gayret ettiklerini ve bu yüzden oldukça sinirli olduklarını söyler. timur "sinirli halktan zarar gelir, her mahalleye bir fil verin." der. fillerin sayısı arttırılır, halk daha da zorlanmaya başlamıştır.

bir kaç ay sonra elçi durumu öğrenmek için anadolu'ya gelir. geri döndüğünde timur'a köylülerin perişan olduğunu, fileri beslemek için helak olduklarını ve kara kara düşündüklerini söyler. timur "düşünen halktan zarar gelir, her haneye bir fil verin." der. fillerin sayısı arttırılır, halk artık imkansızla başa çıkmaya çalışmaktadır.

bir kaç ay sonra elçi tekrar anadolu'ya gelir ve manzara karşısında şaşırır. geri döndüğünde timur'a köylülerin gayet mutlu olduklarını, herkesin işini gücünü bırakıp ortalıkta gezdiğini, eğlendiklerini söyler. timur "eğlenen halktan zarar gelmez, filleri geri çekin." der.





Aksak Timur'un Anadolu'yu işgalinde, ordusunda filler de varmış. Bunlardan birini, tarlada hizmet amacıyla köylülere armağan etmiş.





Fil, tüm ekinleri talan etmeye başlayınca, köylüler soluğu, Timur ile arası iyi olan Nasrettin Hoca'nın yanında almışlar.

-Bu fil bizi mahvedecek. Timur'a gidip, fili geri almasını bizim adımıza rica edebilir misin, ya Hoca?

Nasrettin Hoca düşünmüş, taşınmış. Bu adamlara da bir türlü güvenmezmiş...

-Tek bir şartla! demiş. Benimle birlikte Timur'un otağına varacaksınız; ben de sizin adınıza konuşacağım.

Köylüler kabul etmişler. Birlikte Timur'un otağına varmış, huzura kabul edilmişler... Daha doğrusu Nasrettin Hoca öyle sanmış. Astığı astık, kestiği kestik Aksak Timur seslenmiş:
-Söyle Hoca, dileğin nedir?
-Ben köylünün adına geldim, efendimiz! demiş Nasrettin Hoca. Onların derdine tercüman olmaktır dileğim. Diyorlar ki...
Nasrettin Hoca, kolunun çemberi ile köylüleri işaret etmek üzere şöyle bir yarım dönmüş ki; o da nesi? Ardında hiç kimse yok!

Yarı bele kadar eğilmiş ve:

-Diyorlar ki, diye devam etmiş... armağan ettiğiniz fil, öyle hayırlı, uğurlu ve yararlı bir hayvanmış ki... Ondan bir tane daha köye armağan etmenizi talepten utanç duyuyorlar. Kerem edin, köyümüze bir tane daha gönderin!

Bu fıkrayla A.K.P'nin ne alakası mı var güzel okuyucum? Hemen anlatayım; izninle...
3 kasım 2002'den 12 haziran 2011'e süregelen A.K.P. iktidarında olanlara şöyle bir baksan, sonra 12 haziran 2011'de, sandıkta, halkın yine A.K.P. lehine %50 olarak tezahür ettirdiği milli iradesini bir düşünsen, Aksak Timur'la Nasreddin hoca'dan beri nedense, Anadolu insanının aynı refleksi verdiğini hayretle göreceksin.
Güce ve iktidara karşı hep isyankar ve hoşnutsuz, iktidardan, hükmedenden durmadan dert yanan; ama yine de garip bir şekilde, o iktidar sahiplerine övgüler yağdıran, acı çektikçe, o acıları çektirenlere daha bir akıl almaz aşkla bağlanan, hatta tapınan; bir yaklaşım... Bir anlaşılmaz muamma...

Hani son zamanların moda deyimi var ya... " Sözün bittiği yerdeyiz." diye... Bu seçim sonuçları aklıma geldikçe; kalan ömrümde, Hep Nasreddin hocayı ve Aksak Timur'un fillerini anacağım.
Ne diyim? Sen çok yaşa Nasreddin hoca!... Sen çok yaşa Aksak Timur!... Ve de yaradan o sevimli fillerini Aksak Timur'un, daim kılsın! Zinhar başımızdan, aramızdan eksik etmesin!

0 yorum :

Lütfen Yorumunuzun anlaşılır ve imla kurallarına uygun olmasına dikkat ediniz.

-