-

Galatasaray - Schalke maçı spor yazarlarının yorumları

13 Mart 2013 Çarşamba yazildi.
Sponsorlu Bağlantılar


SERDAR ALİ ÇELİKLER: Kazanmaya mecbur Cimbom kazanır 

* 3 maçta 1 puan almışlardı. Artık 3 puana mecburdular, gidip deplasmanda Cluj’u 3-1 yendiler.
* Başka çare yoktu, United’ı Telekom’da yendiler.
* Başka çare yoktu, Braga’yı deplasmanda kötü de oynadıkları halde 2-1 yenip tur biletini aldılar.

Yani G.Saray kazanmayı kafasına TEK İHTİMAL olarak koyduğu maçlarda hep iyi oynadı. United deplasmanı hariç ‘Kazanmalıyız’ dediği maçlarda hep istediği sonucu aldı. Öte yandan; Kontrol futbolu oynadıkları hiçbir maçta istedikleri olmadı. Fatih Terim kontrol etme oyununun piri değil; onun işi hücum oyunu..

***

Dün de ilk yarıda 1. dakikadan 45. dakikaya kadar oyun hakimiyeti de pas hakimiyeti de psikolojik üstünlük de temsilcimizdeydi. Burak’a yapılan hareket bence penaltıydı ve hakem doğru kararı verse zaten 1-0 öne geçecekti G.Saray. Duran toptan yenen gole rağmen “Kazanmaya Mecbur Cimbom” sinmedi, çekilmedi, hatta daha da önde oynadı. Hamit için direk şanssızlığını kırmak için bundan daha iyi bir gün olamazdı. Sonra sahneye Şampiyonlar Ligi golcüsü çıktı. Verilmeyen penaltı hariç G.Saray ilk yarıyı 4-1 önde kapatabilirdi. Burak-Drogba arkasında Sneijder’i savunmaya yardıma ikna etmek Fatih Terim başarısı işte. Birçok teknik adam, hücumculardan eksiltip savunmacıları doldurup önlem almaya çalışıyor. Ama Terim, kelleyi koltuğa alıp hücumcuları savunmacı haline getirebiliyor. Terim’in felsefesi ilk yarıda tamamen tuttu. Ve fakat 2. yarıda Terim yine “yapamadığı” işe dönmeyi hem de çok erken tercih etti. Neredeyse 80. dakikaya kadar Burak’ın 1 şutu dışında rakip ceza alanına giremediler. Kontrol futboluna alışık değillerdi ve Schalke, G.Saray’ı neredeyse ceza sahasına hapsetti. 2-2’den sonraki 7-8 dakikada Schalke öne geçmeye çok yaklaştı. Terim bu kadar uzun süre bu kadar geri çekilmeyi bertaraf edecek hamleleri neden yapmadı merak ediyorum. Son 10 dakikada tekrar denge sağlandı ve Schalke’ye Şampiyonlar Ligi’ndeki ilk ve tek yenilgisi tattırılarak son 8’e kalındı. Tüm G.Saray camiasına kutlu olsun.

***
Schalke - Galatasaray
Bunu söylediğim zaman bazen teknik adamlar kızıyorlar ama F.Bahçe ve G.Saray bütçeleri ve potansiyelleri itibariyle bu sıraları alışkanlık haline getirmesi gereken kulüplerimiz. Bugün G.Saray’da 4 tane Şampiyonlar Ligi finali oynamış oyuncu var. (Drogba-Eboue-Sneijder-Hamit) Bunların yanı sıra Muslera-Riera-Melo gibi üst düzey turnuva tecrübesi olan oyuncular bulunuyor. Şampiyonlar Ligi’nin gol kralı takımda; bugün Avrupa’da birçok takımda olmayan olağanüstü bir orta saha oyuncusu olan Selçuk da burada. Umut’u, Dany’si, Amrabat’ı ile G.Saray yarı finale, kim bilir belki finale gidebilecek kapasitede. Şimdi iyi bir kura zamanı...


SERGEN YALÇIN: Türk futbolu için önemli gece 

GALATASARAY’DAN müthiş bir zafer. İnanılmaz bir maç oynandı Gelsenkirchen’de. Maç gitti, geldi derken turu atlayan takım ekibimiz Galatasaray oldu. Sonda söyleyeceğimi baştan söyleyeyim ve bu turda emeği geçen başta Muslera olmak üzere tüm Aslanlar’ı, Fatih Terim’i ve ekibini tebrik ediyorum... Dün, G.Saray tarihinin yanı sıra ülke futbolumuz adına da çok ama çok önemli bir geceydi... Peki G.Saray turu nasıl atladı? İki boyuttan bakmak gerekiyor... Fatih Terim’in sahaya sürdüğü kadro riskliydi. Ancak o, sonuca gitmek istediğini sahaya sürdüğü 11’le gösterdi. Daha önce de söylediğim gibi; Galatasaray’ın bu kadro tercihi ve oyun yapısıyla bir maçı gol yemeden bitirmesi çok zor... Haliyle de öyle oldu ama G.Saray erken gol yemesine rağmen maçtan kopmadı. Aksine 15 ile 45 arasında inanılmaz etkili ve agresifti. Tur için mutlaka gol gerekiyordu ve o gol de geldi. Hem de artık direkten dönen toplarıyla özdeşleşir hale gelen Hamit’ten... Hamit mükemmel bir gole imzasını attı. Sonrasında Drogba ve Burak faktörleri ortaya çıktı. Drogba geriden gelen oyunculara çok güzel servisler yapıyor. Tıpkı dün olduğu gibi. Burak’ın attığı gol turun habercisi gibiydi. Devre Galatasaray’ın üstünlüğüyle biterken asıl önemli olan ikinci yarıydı... Şunu kabul edelim ki Schalke ikinci yarıda tek kale bir futbol sergiledi. G.Saray şaşırtıcı bir şekilde çok geriye çekildi, adeta gol yemeyi bekler gibiydi. Maça damga vuran ve takımını ayakta tutan 1 numaralı isim ise bana göre kaleci Muslera’ydı. İnanılmaz kritik kurtarışlar yaptı. Kanat oyuncuları ise rakibe adeta davetiye çıkardı. Sağlı sollu bindirmeler oldu. Burada da Melo faktörü ortaya çıktı. Kaleci gibi bütün yan toplara set çekti. G.Saray, Schalke’nin topyekün ataklarından kaptığı topları akıllı kullansa maçı çok erken koparabilirdi. Bunu uzatmada yapabildi. Şunu belirtmekte fayda var ki; Drogba’lı, Burak’lı, Sneijder’lı ofansif hat gününde ve istekli olduğunda inanılmaz bir keyif veriyor. Taraflı tarafsız herkes onları izlemekten büyük zevk alıyor ancak savunma anlamında arkaya atılan her top çok büyük tehlike arzediyor. Sonuç olarak Galatasaray tarihi bir başarıya daha imzasını attı. Şanslı kura çekmişti, öyle oynadı, böyle oynadı tabii ki konuşulacak ancak sonuç olarak baktığınızda Avrupa’nın en iyi 8 takımı arasına adını yazdırdı.

ERHAN TELLİ: Almanya’da tarih yeniden yazıldı 

Bazı maçlar vardır ya, anlatılmaz yaşanır... İşte onlardan birini yaşadık dün gece 10 bin gurbetçimiz ile birlikte Gelsenkirchen'de! Bizler basın tribününde meslek sınırlarını aşıp atılan her golde duygularımıza yenilirken, onlar soğuk tribünleri alev alev yakıyorlardı coşkularıyla resmen... Sahada Almanları resmen süpüren bir aslanlar topluluğu varken, nasıl sevinmeyelim ki? Ya da hangi Türk sevinmez ki, tribünler 'Türkiyeee, Türkiyeee !' diye sevinçle yıkılırken? Tüylerimizi diken diken eden bir atmosfer ve 50 bin Alman'ın önünde alınan tarihi bir zafer ! İtiraf edeyim, en son 2008'de Avrupa Şampiyonası'nda milli takımımızı izlerken, İsviçre'de, Avusturya'da yaşamıştım ben bu duygu selini... Çok şükür dün gece yine tarihe tanıklık ettim ve çok şükür bu kez sonunda Almanlar üzüldü! En başta, bu zaferin baş mimarı olan Fatih Terim'i ve yardımcılarını tebrik etmek gerekir. Harika bir iş çıkarıp, harika bir dizilişle çıkardılar takımı sahaya... 4-1-3-2! İşte bu sürpriz sistem Galatasaray'ı Schalke önünde uçuran, Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek finali getiren ve halis muhlis 'Türk baklavası'nı andıran yeni sistem oldu... Savunmada sürekli ileri gidip gelen iki bek ve dörtlü defansın hemen önünde harika işler yapan bir Melo! Sol içte Selçuk İnan, ortada Wesley Sneijder ve sağ içte gecenin kahramanlarından biri olan Hamit Altıntop... Hamit'in doğum tarihine bakıyorum, altında 8 Aralık 1982, doğum yeri ise Gelsenkirchen yazıyor... İkizi Halil'i bilemem, ama Hamit'in dün gece attığı o güzel golden sonra yine aynı yerde, Gelsenkirchen'de, bir kez daha doğup dünyaya geldiğini söyleyebilirim! Arena stadının direklerinin onu pek sevmediği kesin. Ama şükürler olsun ki, Schalke'nin direkleri onu ve yeni takımını çok seviyormuş...
Schalke - Galatasaray
Tabii ki sahada savaşan tüm oyuncuların, Semih'in, Dany'nin, Selçuk'un ve Melo'nun bu galibiyette katkısı çok büyük... Ama iki futbolcu daha var ki, onlar attıkları ve tuttukları toplarla hiç kuşkusuz gecenin de kahramanı oldular... Burak Yılmaz, senin için ne yazılabilir ki inan bilemiyorum! Golündeki müthiş koşunu mu, ya da aradan ayağını uzatıp altın vuruşunu mu yazayım? Yoksa sevinçten hepinizi havalara zıplatışını mı? Helal olsun sana, helal olsun seni doğuran anaya ! Başka bir söz bulamıyorum. Ve Fernando Muslera... Bazı maçları kaleciler tek başına çevirir. Öyle kritik anlarda, öyle önemli kurtarışlar yaptı ki Muslera, hepimizin yüreklerinin ağzına geldiği anlarda bize derin bir 'ohh' çektiren, soğuk bir bardak su gibiydi resmen... Teşekkürler çocuklar, teşekkürler Galatasaray... Sayenizde bu sabah işyerlerine, okullarına gururla gidecek tüm gurbetçilerimiz... Ne kadar sevinseniz, ne kadar sevinsek, azdır bundan sonra... Çünkü Almanya'da, tıpkı bundan 13 sene önce Dortmund maçında olduğu gibi, yeni bir tarih yazılmaya başlandı dün gece!

0 yorum :

Lütfen Yorumunuzun anlaşılır ve imla kurallarına uygun olmasına dikkat ediniz.

-