Aref’i kâh kendini asarken, kâh nabzını sıfırlarken, kâh etrafta masa sandalye ne bulduysa havaya kaldırırken izliyoruz. Kimdir, illüzyon dışında ne işlerle uğraşır, anne babası neler yapar, pek bilmiyorduk.Mesela ilk kez İstanbul’daki İran Konsolosluğu’nda burada yaşayan İranlılar için sahneye çıkmış...
İran’da mı doğup büyüdün?
Evet. 18’ime 3 gün kala Türkiye’ye geldim.
Neden?
ODTÜ’de Endüstriyel Tasarım Bölümü’nü kazanmıştım. Ama 2’nci sınıfta dondurdum. İşler var, yetişemiyorum.
İllüzyona merak ne zaman başladı?
11 yaşında. Amcamla evde oturuyorduk. Canım çok sıkılıyordu. Amcam evdeki ampullerden birini aldı, kırdı ve gözümün önünde yemeye başladı.
Onun da canı çok sıkılmış!
Sonra birkaç kart numarası yaptı. Çok hoşuma gitti.Merak ettim. Kitaplar aldım, küçük numaralar öğrendim.Magic shoplardan oyunlar aldım. Sihir izlemek için şehre gelen sirklere gitmeye başladım.
Hangi şehir? Urmiye. Türkiye’ye yakın.
Seni bu işe bulaştıran sadece merak mı?
İnsanları şaşırtmak... Onların ağzı açık bir şekilde “Nasıl yaptı” demeleri.
İlgi çekmek?
O da var tabii. Bir de illüzyon beyni açan, daha yaratıcı olmanızı sağlayan bir şey. Hem yapan hem de izleyip çözmeye çalışan için konuşuyorum.
‘İMKÂNSIZ DİYE BİR ŞEY YOK’
Biz niye izliyoruz, bizi çeken ne?
Size imkânsız görünen şeyin nasıl mümkün olabileceğini gözünüzle yakından görebiliyorsunuz.
Ve “Hiçbir şey imkânsız değil mi” diyoruz?
Öyle zaten. İmkânsız diye bir şey yok.
Örnek ver, en imkânsız ne yapabilirsin?
Boğaz’da, suyu yarıp içinden yürümek imkânsız ama yapılabilir.
Onu tarihte yapan var aslında. Hz.Musa...
Ya da sahneden kaybolup 10 saniye sonra Amerika’da ya da başka bir ülkede var olabilirsin. Hatta iki tarafta da aynı anda görebilirler seni. Işınlanmak gibi.
Bunları yapabilir misin?
Evet. Yakında göreceksiniz. Canlı yayın olacak. Buradan soru sorarsınız size Amerika’dan cevap veririm. Hatta belki oradan bir ünlüyü alıp buraya getiririm. Aref airlines..
Artık gelsin Roma’da kahvaltı, Paris’te akşam yemeği...
Başka da var. Sayısal loto tahminleri de yapmaya başladım.
‘LOTODA 3 HAFTA PEŞ PEŞE 5 TUTTURDUM’
Klasiktir ama soracağım;madem tahmin yapabiliyorsun neden rakamları tutturup zengin olmuyorsun?
Çalışmaya başladıktan sonra 3 hafta peş peşe 5 sayı tutturduğum oldu. İnşallah yakında 6’sı da olur.
Senin için, “Daha önce yapılmış gösterileri tekrarlıyor” diyorlar. Buna ne diyorsun?
Anonim birtakım oyunlar vardır. İskambil destesiyle bütün sihirbazlar gösteri yapar. Sen o konsepti alır kendi yorumunu katarsın. Nasıl ki müzikte do, re,mi diye bir kök var. Birbirinin yanına istediğin gibi koyarak müzik yapıyorsun. İllüzyonu da böyle düşünmek lazım.
Gösterilerinin sırrını kime söylersin?
Bir sır yok.
İyi öyle olsun.
Senin için doğa üstü olan benim için her zaman doğaldır. Sahne üzerinde yapılamayacak hiçbir şey yok. Sadece yolunu bilmen lazım. Hemen herkeste iki ayak var ama kimse onlarla Ronaldinho gibi futbol oynayamıyor.
‘İDAM GÖSTERİDE YAPINCA MI KORKUNÇ?’
Bir de dokuz kusurlu hareketler var tabii; Adam Asmaca oyunun yüzünden RTÜK kanala ceza verdi... Bu çağda bazı ülkelerde idamın hâlâ sürmesi kötü bir örnek değil, ama bunu sahnede gösteri olarak yaptığınızda korkunç. Orada ben kendimi astım diye “Siz de asın” gibi bir mesaj çıkmıyor.Misal, bir bıçakla adamda öldürebilirsiniz, ameliyatta kullanıp hayat da kurtarabilirsiniz. Hangi açıdan baktığınıza bağlı. Üstelik o hafta Muhteşem Yüzyıl’da da buna benzer bir idam sahnesi vardı. Bazı insanlar bir şeyler yutarak gösteri yapıyor. Bu daha tehlikeli değil mi, çocuklar hep bir şeyleri ağızlarına sokmaya çalışmazlar mı?
‘İPTEN KURTULMAK İÇİN 10’DA BİR ŞANSIM VARDI’
Oyunda boynuna halat geçirdin. O an ne hissettin?
Kurtulmam için 10’da bir şansım vardı. Zaten o kadar şansızsam hayata devam etmeye gerek yok.
Ne alakası var?
İpi boyuna geçirmekte bir şey yok. Düşerken omurganız kırıldığı için ölüyorsunuz.
Annen nasıl izlemiş?
Onlar izlemedi. Gösteri bitmeden ne yapacağımı söylemiyorum. Bittikten sonra arayıp “Hâlâ yaşıyorum” diyorum.
“Oğlum yeter, yüreğim ağzıma geliyor” demiyor mu?
Söylüyor ama işimbu. Her anımı bununla yaşadığımiçin bırakmam mümkün değil. 24 saat aralıksız. Uyurken bile oyunlar tasarladığım oluyor.
Hiç vazgeçtiğin oldu mu?
Oldu. Başarısızlıktan değil. Aynı şeyleri yapmaktan sıkıldım. Bir ay ara verdim onda da.
Sosyal hayatın varmı?
Var ama kendi arkadaşlarım arasında. Dışarı çıkmayı sevmem. Evde ya da iş yerindeyim.
‘İRAN’DAN İTHALAT YAPIYORUZ’
Bir işyerin mi var?
Evet. Hem gösteriler hemde ticari işler için.
Ne gibi mesela?
Ortağım var. Zift, bitüm gibi malzemelerin İran’dan Türkiye’ye ithalatını yapıyoruz.
Aref olmadan önce de bu işlerle uğraşıyor muydun?
Hayır. Bir de yeni kafe açtım. Ankara Kızılay’da.
Bu işte iyi para var galiba..
Maaliyetli gösteriler yapıyorum. Arada da bu tip ticari yatırımlarla işin bir geri dönüşü olsun istiyorum.
‘SÜREKLİ SİYAH BİR ORMAN GÖRÜRDÜM’
Kafenin ismi ne?
BlackWood; yani siyah ağaç.
Özel bir anlamı varmı?
Siyah sevdiğim bir renk. Bir de 14-15 yaşlarında rüyalarımda sürekli gördüğüm bir orman vardı. Karanlık, her yerde siyah ağaçlar olan. Bazen koşardım, bazen biri beni takip ederdi, üstünden uçtuğumda olurdu.
Merak edip anlamını sordun mu?
Hayır. Zaten öyle doğa üstü şeylere, fala, büyüye inanmıyorum. İnsanlara bir şey söylersen ve onlar da inanırsa o zaten olur. Bu telkindir. Ben de bunu kullanıyorum sahnede.
Ağzından kaçırmışmı oldun yoksa rahat rahat söyler miydin?
Yok söylerdim. Telkin, hipnoz, beden dili, psikoloji...Mesela sana “Aklından bir sayı tut” derken ben o sayıyı elimle çiziyorum. Sen bunun bilincinde değilsin, fark etmiyorsun ama görüyorsun. Ve benim havada çizdiğim sayıyı söylüyorsun. İzlerken sana doğa üstü gibi geliyor ama bunların hepsi bilimsel şeyler.
Başka yok mu?
diyelim beni izlemeye geliyorsun. Kapının yanında, salonun belli yerlerinde su duruyor. Etrafında sürekli su görüyorsun. Sonra seni sahneye çağırıyorumve 3 içecekten birini seçmeni istiyorum. Otomatik olarak suyu seçiyorsun.
Peki hiç mi yanılma ihtimalin yok?
Tutmadığı da oluyor. Bazıları konsantre olamıyor. Ama o da olsa olsa 50’de birdir.
Öyle olunca ne yapıyorsun?
Kısmen beynini okuduğum kadarını söylüyorum. Emre ismini tuttuysa Emrah diyebiliyorum mesela.
Beyin okumak günlük hayatta çok işine yarıyordur.
Ama bu öyle kitap okumak gibi bir şey değil. Adamın direkt düşündüğünü söyleyemiyorsun. Sana “Bir kelime tut” derim. Aklından sürekli geçirirken kafanı sallama hızından kelimenin uzun mu kısa mı olduğunu anlarım. Bu arada istemsiz bir şekilde ağzınla o kelimeyi söylüyorsan işim çok kolaylaşır.
Bunları sahneye çıkmadan önce kimlerin üzerinde deniyorsun?
Herkes. Bir yere gittiğimde fark ettirmeden garsonları bile denek olarak kullandığım oluyor.
Peki istediğin herhangi bir konuda bana “Evet” dedirtebilir misin?
Evet. Hipnoz ve telkinle yapabilirim. Ama bu anlık bir şeydir. Niyetini değiştiremem.
‘İstanbul’u pek sevmiyorum’
Hayatının kırılma noktası...
Türkiye’ye geldikten sonrası ilginçti. Başta “Çok Avrupai bir ülkedir, insanları duygusuzdur,mekaniktir” diye düşünüyordum. gördüm ki herkes çok samimi. Gittikçe daha çok sevmeye başladım. Özellikle Ankara’da kendimi çok rahat hissediyorum. İstanbul’u pek sevmiyorum ama, trafik var.
Yetenek Sizsiniz’de birinci olamamak bir şey kaybettirdi mi?
Hayır. Zaten oraya birinci olmak için katılmamıştım. Yaptığım sanatı insanlar görsün istedim.
Sende pek Yetenek Sizsiniz’e katılacak tip de yok.
Zaten katılmayacaktım. Arkadaşlar “Bak illüzyonistler çıkıyor” diye çok ısrar ettiler.
Acun Ilıcalı’nın hayatındaki yeri?
Hem bana hem diğer yarışmacılara çok destek verdi. İyi ki var.
Şimdiki hedeflerin neler?
Yurtdışında daha çok gösteri yapmak istiyorum. Planda Azerbaycan, Rusya ve Almanya var.
Annen baban ne iş yapıyor?
Annem ev hanımı. Babamın çiçekçi dükkânı, bir de gümüş satan mağazası var.
Gümüşmerakın oradan mı geliyor?
Benim hep vardı merakım. Onlar yeni açtı. Antika şeylere karşı ilgiliyim. Eskiden para koleksiyonu yapıyordum.
“İlüzyonla ne yapacaksın” derler miydi?
Çok duyardım.
Tek çocuk musun?
Bir de kız kardeşim var. İran’da okuyor.
Beraberken sürekli oyun yapmanı istiyor mu?
İlüzyona pek merakı yok.
İran’da da Türkiye’deki kadar rahat illüzyon gösterileri yapabilir misin?
Problem olacağını düşünmüyorum. Sonuçta bu da bir sanattır. Son gösterime İran gazetelerinde yer verdiler.
İlk sahneye çıktığında ne hissettin?
Bende sahne paniği olmuyor. Heyecanlanıyorum sadece.
Nasıl bir evde yaşıyorsun?
Maymun, bukalemun, bir de ben varım.
Egzotik hayvanları seviyorum. Daha önce de timsah, tarantula, piton albino besledim. Yakın zamanda arkadaşımın çiftliğine ortak oldum. Ankara Çubuk tarafında, 20-30 tane atımız var. Sayıları artacak. Muhteşem Yüzyıl gibi dizilerde kiralıyoruz.
Kaçlıydın?
89.
Arkadaşın kaç yaşında?
36.
Beraber zift işine girdiğiniz...
O 42 yaşında.
Bütün arkadaşların senden büyük mü?
Evet. Öyle olunca daha iyi anlaşıyorum.
Senden nemalanmak isteyenler vardır...
Birinin hareketlerinden düşüncesini okuyabilecek yetim var. Birkaç gün oturup kalkınca esas niyetini anlayabilirim.
Farklı işlerle dağılmıyor musun?
Hepsiyle ben ilgilenmiyorum. Sadece illüzyon alanında 22 kişilik bir ekiple beraberim.
Aref’ten neler izledik?
Aref, Yetenek Sizsiniz’deki ilk gösterisine elinde iki kaşıkla çıktı. Hülya Avşar’dan birini seçmesini istedi. Elinde kalan kaşığı bakışlarıyla büktü, kaşık kırıldı. Ardından diğerini de büktü. Sahnede nabzını sıfırladı. O uyur pozisyondayken biz dekordaki sandalye ve tabakların havalandığına, yere düştüğüne şahit olduk. Yarı finalde, 3 jürinin el ele tutuşmasını ve tatile gittiklerini hayal etmelerini istedi. Sırasıyla hayallerinde gittikleri yerleri, uçak koltuk numarasını ve uçağın kalkış saatini sordu. Cevaplar gösteri boyunca havada asılı duran kutunun içindeki kâğıtta yazıyordu. Halkın arasında yaptığı bir gösteride bir kızı havaya kaldırdı, ardından kendisi yerden havalandı. Adam Asmaca’da herkesin gözü önünde bir halatı ortadan ikiye kesip yapıştırdı. Ardından bu halatı diğer 9 halatla karıştırdı. Sahneye çıkardığı seyircilerden 3 halat seçmelerini istedi. İkisi cansız mankenler biri Aref içindi. Kendisi için seçilen halatı boynuna geçirdi. Birkaç saniye sonra altındaki ahşap iskele çekildi. Aref’in halatı daha önce kopmuş olandı.
‘Beğenmeyenlerden ilham aldım’
”Beğenmeyenler olmasa beğenenlerin de anlamı olmaz. Hem benim o beğenmeyenlerden ilham aldığım da oluyor. Mesela Facebook’ta biri ‘O kadar iyi biliyorsa lotoyu tahmin etsin’ diye yazmış. ‘Neden olmasın’ dedim. Loto hikâyesi öyle başladı.”
0 yorum :
Lütfen Yorumunuzun anlaşılır ve imla kurallarına uygun olmasına dikkat ediniz.