10
Charles Messier
Fransız gökbilimci olan Charles Messier 1774 yılında bulutsular ve yıldız kümeleri gibi 45 derin uzay nesnesinden oluşan bir katalog yayımlamıştır. Bu kataloğun hazırlanma amacı kendisi gibi kuyruklu yıldız ve diğer gökyüzü gözlemcilerine, değişmeyen gökcisimleri ile hareketli gökcisimlerinin ayırt edilebilmesine yardım etmekti. 1781 yılında katalog 110 ‘Messier nesneleri’ni kapsayacak şekilde genişletildi. M1′den M110′a kadar olan bu tanımlar günümüzde hala büyük oranda kullanılmaktadır. M1 olarak adlandırılmış Yengeç Bulutsu’sundan, Andromeda’nın yanındaki küçük eliptik bir galaksi olan M110′a kadar gökbilimsel olarak en önemli gökcisimlerinden çoğunu içermektedir. Aydaki Messier Krateri ve 7359 Messier göktaşı onun anısına isimlendirilmişlerdir.
9
Batlamyus
İskenderiyeli gökbilimci, matematikçi, coğrafyacı ve astronom Batlamyus’un yaklaşık olarak M.S. 85 ve 165 yılları arasında yaşadığı kabul edilir. Batlamyus iki önemli yapıtın yazarıdır: Büyük Bileşim ve Coğrafya. Büyük Bileşim, Yunan Uygarlığı ve Babil Uygarlığı’nın gökbilim bilgilerinin bir derlemesidir. Derlemenin çoğu kendisinden üç yüzyıl önce yaşamış olan Hiparkus’a dayanır. Yapıtta Dünya merkezli bir Güneş Sistemi modeli önerilir. Bu model, Kopernik’in güneş merkezli modeline dek Batı ve İslam dünyalarında geçerli model olarak kabul edilmiştir. Kitapta ayrıca düzlemsel ve küresel trigonometri hakkında bir inceleme ve kendi teoremi olan Batlamyus Teoremi de bulunmaktadır.
8
Tycho Brahe
Danimarkalı kimyacı, astronom ve astrolog olan Tycho Brahe küçüklüğünden beri yıldızlara ve gökyüzüne merak saran bir çocuktu. 1559′da Kopenhag üniversitesi’ndeyken şahit olduğu güneş tutulması onda bir tutku yarattı. Ne var ki amcası onu Danimarka’nın siyasal yaşamının önemli kişilerinden biri yapmak istiyordu. Bu yüzden onun hukuk okumasını istedi ve Leipzig’e yolladı. Gündüzleri hukuk eğitimi gören Brahe, geceleri ise gökyüzünü gözlemliyordu. 1563′de iki parlak gezegen olan Jüpiter ile Satürn’ün kavuşumlarından biri gerçekleşti ve eski tablolara göre bu olayda önemli bir şekilde hata saptadı. Bu onun ilk kayıtlı gözlemi oldu ve bunu ilkel bir yolla sadece bir çift pusula ile yaptı. 1571′de daha sonra “Tycho’nun yıldızı” olarak anılacak Cassiopeia takım yıldızında parlak bir yıldızı keşfetti. Artık Brahe ünlü biri olmuştu. Danimarka Kralı işini sürdürmesi için kendisine tam donanımlı bir gözlemevi verdi ve adına bir fon açtı. Tycho Brahe Uranibourg (gökyüzü şatosu) ve Stejnebourg (yıldız şatosu) adını verdiği iki gözlemevi yaptırdı. 777 yıldızın konumunu ölçtü ve katalog hazırladı. Ayrıca öğrencisi ve asistanı Johannes Kepler’in eliptik gezegen yörüngeleri yasasını biçimlendirmesine yardım etti.
7
Arno Penzias ve Robert Wilson
Arno Penzias ve Robert Wilson kozmik mikrodalga arkaplan ışımasını keşfeden iki bilim adamıdır. 1965 yılında keşfedilen bu ışıma, bütün evreni dolduran bir elektromanyetik dalga biçimidir. 2725 Kelvin sıcaklığındaki siyah nesnenin termal ışınımına tekabül eden 160.2 GHz frekansında ve 1.9 mm dalga boyunda olduğu COBE uydusu tarafından havaküre dışında hassas olarak ölçülmüştür. Kısaca fon ışıması da denilen bu ışıma, evrenin en uzağından yani en eski geçmişinden geldiği düşünülen elektromanyetik ışımadır. Bu ışımayı birçok radyo astronom ve fizikçi Büyük Patlamanın en büyük kanıtı sayarlar. 1948 yılında George Gamow, Ralph Alpher ve Robert Herman tarafından varlığı teorik olarak öne sürülmüş ve 5 K sıcaklığında bir kara nesnenin yaydığı ışıma ile aynı dalga boyunda olması gerektiği hesap edilmişti. 1960 yılında radyo astronomlar bu dalga boyunda ışımayı farkettiklerinde ilk önce antenlerdeki kuş pisliklerinden kaynaklanan bir elektriksel parazit olduğundan şüphelendiler ve temizlik yapıp ölçümleri tekrarladılar. Tekrar aynı sonucu başka astronomlar da keşfetti ve makalelerinde yayınladı. NASA tarafından atmosfer şartlarından etkilenmeden doğru ölçüm yapması için bu işe özel COBE (COBE: Cosmic Background Explorer – kozmik arkaplan araştırıcısı) uydusu uzaya gönderildi. Arno Penzias ve Robert Wilson bu keşifleri ile 1978 Nobel Ödülü’nü almışlardır.
6
Nicolaus Copernicus
Copernicus, dünyanın ve diğer gezegenlerin güneş etrafında döndükleri kuralını açıklamıştır. Heliosentrik teori, bugün Kopernik teorisi olarak da adlandırılır. Yeni astronominin kurucusu kabul edilen Kopernik, ileri sürdüğü fikirleri ancak ömrünün sonlarında açıklayabilmiştir. Sebepleri ise kendisinin bunların doğru olduğuna yeterince emin olmaması ve din adamı olması sebebiyle kiliseden çekinmesidir. O dönemin hristiyan din adamlarına göre İsa Mesih güneşe sabit durması için emir vermişti ve güneş de sabit durmaktaydı. Yine genel inanca göre dünya düz tepsi gibiydi. Aksini düşünenler ise cehennemlikti. O dönemde, kiliseye karşı çıkan insanların ateşte yakılmasına hükmedilirdi.
5
William Herschel
Alman asıllı İngiliz astronomi bilgini Sir William Herschel, Güneş sisteminin dışındaki uzak gökcisimlerini inceleyen ilk bilim adamı olarak çağdaş astronominin kurucusu sayılır. William Herschel 1781′de Uranüs gezegenini keşfederek büyük bir ün kazandı. Herschel’in İngiltere Kralı III. George’un onuruna Georgium Sidus (“George’un Yıldızı”) adını verdiği bu gezegen bir gözlemcinin kişisel çabalarıyla keşfedilen ilk gezegendi. Daha sonra Mars’ı incelemeye başlayan Herschel, bu gezegenin dönme ekseninin de Dünya’nınki gibi eğimli olduğunu saptadı. Yaşadığı çağda belki de bütün ününü bir gezegen keşfetmesine borçlu olan Herschel, günümüzde özellikle yıldızlar ve bulutsular konusundaki çalışmalarıyla büyük saygı duyulan bilim adamlarından biridir. Bazı yıldızların birbirinin çevresinde döndüğünü fark ederek 100′den fazla çiftyıldızın gökyüzündeki yerini belirledi.
4
Johannes Kepler
Prag’da devlet matematikçisi olarak çalışan Danimarkalı Astronom Tycho Brahe’nin çağrısıyla Prag’a yerleşen Kepler, Tycho’nun ölümü üzerine İmparator II. Rudolf tarafından onun yerine atandı. Tycho Brahe’nin derlediği değerli astronomik gözlemlerden yararlanan Kepler, gezegenlerin hareketleriyle ilgili çalışmaları sırasında Mars’ın yörüngesini incelerken kendi adıyla anılan yasaların ilk ikisini buldu. Linz’de kaldığı 14 yıl içinde iki kitap yazan Kepler, burada üçüncü yasasını keşfetti. 1. Yasa: Bütün gezegenler, odaklarından birinde Güneş’in bulunduğu elips biçimli yörüngeler üzerinde hareket eder. 2. yasa: Bir gezegeni Güneş’e bağlayan doğru parçası eşit zaman aralıklarında eşit alanlar tarar. 3. Yasa: Gezengenlerin dolanım sürelerinin karesi ile Güneş’e olan uzaklıklarının küpünün oranı tüm gezegenler için aynıdır.
3
Edwin Hubble
Hubble ABD’de doğup büyüdü ve Oxford Üniversitesi’nde hukuk okudu. Önceleri avukatlık yapan Hubble daha sonra Chicago Üniversitesi’nde astronomi okudu ve gökbilime döndü. Yaşamının geri kalan bölümünde Wilson Dağı Gözlemevi’nde çalıştı. 1923′te Hubble, Andromeda adı verilen bir gökadayı inceledi. O zamanlar çoğu gökbilimci bütün evrenin, bizim gökada Samanyolu’ndan ibaret olduğunu düşünüyordu. Fakat Hubble, Andromeda Gökadası’nın ucunda birtakım yıldızlar gördü ve onların Samanyolu’nun çok ötesinde oldukları tahmininde bulundu. Çalışmaları, Andromeda Gökadası’nın başka bir gökada olduğunu ve dolayısıyla bizimkinin dışında başka gökadaların da var olduğunu kanıtladı. Ayrıca Hubble ışık tayfı konusunu da inceledi. Kızıla kaymanın olabilmesi için, yıldızların bizden uzaklaşmaları gerektiğini fark etti. Gökadalar zayıfladıkça kızıla kaymanın artışı da dikkatini çekti. Ayrıca ünlü Hubble Uzay Teleskobu ismini Astronom Edwin Hubble’dan almaktadır.
2
Hipparkhos
Daha çok yıldızlara ilişkin gözlemleriyle tanınsa da, matematiğin bir dalı olan trigonometriyi bulan ve yeryüzündeki her noktanın yerini enlem-boylam dereceleriyle belirtme yöntemini ilk uygulayan kişidir. Gözlemlerinin çoğunu Akdeniz’in doğusundaki Rodos Adası’nda, M.Ö.146-127 yılları arasında yapan Hipparkhos, 850 yıldızı içeren bir yıldız katoloğu hazırladı. “Ilım noktalarının yalpalaması” olayını ilk bulan astronom da gene Hipparkhos’tur.
1
Galileo Galilei
Galileo, 1609′da Hollandalı bir mucitin icat ettiği teleskobu bir arkadaşın aldığı mektuplar aracılığı ile öğrenmişti. Bu mektuplardan yola çıkarak ve kendi becerilerini kullanarak bir dizi teleskop geliştirmeye başladı. 1610′da bir cismi 30 kez büyüten bir teleskop geliştirdi. Sonrasında teleskoplarını kullanarak uzayı gözlemlemeye başladı. Mayıs 1610′da gözlemlerini Siderus Nuncius (Yıldız Habercisi) adlı kısa kitabında yayınladı ve bu çalışma büyük bir heyecan yarattı. Kitabında Ay’ın yüzeyinde dağlar olduğunu, Samanyolu galaksisinin küçük yıldızlardan oluştuğunu ve Jüpiter gezegeninin dört uydusu olduğunu söylüyordu. Ayın yüzeyinin pürüzsüz ve kusursuz olmadığını, dağ ve çukurların olduğunu gördü. Temmuz 1610′da teleskobunu Satürn gezegenine çevirdi ve Satürn’ün üç parçadan oluştuğunu gördü. Teleskobu Satürn’ün çevresindeki halkayı gösteremiyordu ve halkayı iki tarafında parçalar olarak görüyordu. Aynı sene Venüs’ün Ay benzeri evrelerden geçtiğini gördü ve Venüs’ün Güneş etrafında döndüğü sonucuna vardı. Ama bu gözlemini Dünya’nın Güneş’in etrafında döndüğü tezi için kullanmadı ve sadece Venüs’ün Güneş etrafında döndüğü sonucuna vardı. Galileo modern gözlemsel astronominin, modern fiziğin ve modern bilimin atası olarak tanımlanmaktadır.
kaynak:listemiste.com
kaynak:listemiste.com
0 yorum :
Lütfen Yorumunuzun anlaşılır ve imla kurallarına uygun olmasına dikkat ediniz.