-

Nazım Hikmet ve Necip Fazıl'ın kıyaslanması şiirler polemikler

2 Mart 2012 Cuma yazildi.
Sponsorlu Bağlantılar


cumhuriyet tarihinin, hiç kuşkusuz, en büyük şairleridir. tuhaf olanı şu: ikisi de düzen karşıtı, ikisi de muhalif, ikisi de hapishaneden hapishaneye...


Düşmesin bizimle yola
evinde ağlayanların 
göz yaşlarını 
boynunda ağır bir 
zincir 
gibi taşıyanlar! 
Bıraksın peşimizi 
kendi yüreğinin kabuğunda yaşayanlar!  



nazım hikmet

Mehmed’im, sevinin, başlar yüksekte!
Ölsek de sevinin, eve dönsek de!
Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!

Yarın elbet bizim, elbet bizimdir!
Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir



necip fazıl kısa kürek




ortak olan yönleri bu kadarla sınırlı değil: ikisi de aynı okuldan yetişmiştir: heybeliada bahriye mektebi... sonradan ikisinin de şiirde geride bırakacağı yahya kemal de orada, onların hocası hüviyetinde... nazım hikmet, necip fazıl'dan iki sınıf öndedir; ikisi de okul dergisi çıkarır, edebiyatla uğraşırlar o zaman... ilkin necip fazıl bohem'e kanat açacak, nazım hikmet mevlana müridi geçinecektir. kabına sığmaz iki genç adamdırlar.


sonra ikisi de birer fikrî inkılap geçirir. necip fazıl, abdülhakim arvasi'yle tanışır ve nazım hikmet stalin i keşfeder. ilkin statüko, nazım hikmet'in sesini daha "tehlikeli" bulur, onu zindandan zindana sürüklemeye başlar. necip fazıl ise, değişimini daha geç bir dönemde ifade edecektir; o yüzden düzen için tehlikesiz biridir. hatta istiklal marşı'nın değiştirilmesinin düşünüldüğü 1938'de, yeni milli marşı yazmak görevi ona verilir; öylesine gözdedir.


nazım'ın içeride olmadığı dönemlerde zaman zaman babıali ortamlarında karşılaşırlar. tartışıtıkları da olur, fakat nazım'ın daha şiddetli muarızları vardır. nazi hayranı peyami safa gibi... ikinci dünya savaşı dönemine kadar, necip fazıl, peyami safa, abidin dino gibi isimler, yediği içtiği ayrı gitmez bir birliktelik içindedirler. fakat bu tarihten sonra herbiri ayrı yerlere savrulur: necip fazıl batı'yı tutar, abidin dino sovyetler'i; peyami safa ise ikisine de düşman olur, çünkü nazi'leri tutar.


burada abidin dino için bir parantez açmak gerekir. bu büyük ressam, önceleri necip fazıl'ın en yakın arkadaşlarından biridir. hatta ağa camii'nde, abdülhakim arvasi hazretlerini ziyaret ettikleri ilk seferinde beraberdirler. sonradan abidin dino, avrupa sosyalizmini benimseyecektir. bu fikir, nazım hikmet'in benimsediği sovyet sosyalizminden farklıdır. varoluşçuluktan falan beslenir; "bireysel sosyalizm" gibi bir toplam anlamı vardır; veya "deha sosyalizmi"... paris'e yerleştikten sonra da abidin dino necip fazıl'a olan ilgisini tümüyle koparmaz; mesela çile şiirini fransızca'ya çevirir, falan...


necip fazıl sever abidin dino'yu. ama esrara biraz fazla düşkün olduğunu ima eder. nazım hikmet de sever dino'yu, bilinir bu: "sen mutluluğun resmini çizebilir misin abidin?"...


neyse...


necip fazıl ile nazım hikmet'in karşılaşmalarına dair en çarpıcı tablo, herhalde sultan ahmet hapishanesi'nde yaşanandır. nazım tutukludur. necip fazıl onu ziyarete gider. nazım bu ziyarete çok sevinir. sohbet ederler. necip fazıl -mealen- şöyle der:


- benim düzenim olsaydı, seni asardım. ama bu hiçlik düzeninin sana zulmünü gönlüm kabul etmiyor!


nazım hikmet de ona aynı sözlerle karşılık verir.


bu tablo üzerine neler söylenebilir? belki, sadece iki büyük şarinin birbirine hitabıdır, hiçbir şey söylenemez. belki de iki kanaat önderinin görüş alışverişidir, çok şey söylenebilir.


şimdi burada "asardık, asmazdık" gibi kelimelerin üzerinde durmamak lazım. bir fikir, şu şartlarda şöyle ifade edilir, bu şartlarda böyle ifade edilir. mesela şeyh bedreddin'in asılması olayı çok tipiktir. şeyh bedreddin, bilindiği gibi, batınî'dir; yani osmanlı resmi düzeninin karşısında fikirler besler. ama "ifade ettiği" fikirlerinden dolayı suçlanamamıştır. sadece isyanından dolayı suçlanabilmiştir.


çok ilginç bir mahkemesi vardır şeyh bedreddin'in. her şeyden önce, bir alimi, ancak alimler yargılayabilir. osmanlı'da, günümüzde olmayan, bu ince anlayış vardı. sıradan bir savcı, kadı, yargıç bilmem ne, bir alimi yargılayamaz. bir alimi, ancak bir alimler heyeti yargılayabilir. çünkü onun neyi niçin söylemiş olabileceği hakkında, ancak onlar fikir yürütebilir. alimleri ayaktakımı yargılayamaz.


...............
                                                                                                      (yerleyeksan, 21.05.2011 17:32 ~ 17:39)

0 yorum :

Lütfen Yorumunuzun anlaşılır ve imla kurallarına uygun olmasına dikkat ediniz.

-