2 ve 4 aylık yavrularda şiddetli enfeksiyon oluşturur. Büyük kedilerde ise subklinik ve ya hafif seyreder. Ölüm oranı, hızlı seyreden durumlarda %100, akut olgularda %25 ile %90'dır
.
Bulaşma: Bu hastalık, diğer enfekte kediler, kontamine kaplar (bulaşıcı kaplar yani, hasta bir kedinin dışkılama yaptığı kap gibi), kafesler, kontamine giysi ve eller, aerosol yol, pire ve insektisitler (sivrisinek, kara sinek ...) yoluyla bulaşır. Klinik Bulgular: Bir gece önce sağlıklı olan kedi ertesi sabah aniden ölür. Ölmeden önce sadece kustuğu görülür. Akut seyirli durumlarda ki bu tipiktir; birdenbire ateş 40 dereceye kadar çıkar ve iştahsızlık görülür. 24 ile 48 saat içerisinde kusma, ishal dehidrasyon ile komplike olur. Tüyler dağınık, karın gergin ve ağırdır. Stomatit (ağıziçi yaralar) gelişebilir. Son dönemde ise beden ısısı düşer. Bazı durumlarda hastalık çok hafif seyreder, 1-3 günde iyileşme olur.
Tanı: Kedi sahibinin vereceği bilgi, yaş, çevre, aşı durumunun bilinmesi ve klinik bulgular tanıyı destekler. Boğaz ve anal bölgeden alınan örneklerden virüs izole edilmesi ve serolojik( özel kan testleri) tanıyı kesinleştirir.
Korunma: Aşı onun yegane koruma yöntemidir. Kediye 8. haftada ilk, 12. haftada ikinci aşı uygulanır. Kedinizin halsiz olması ve yemek yemeyi isteyip suyu bile yutamaması hastalığı akla getirir. Gecikmeden bir veteriner hekime başvurmak gereklidir.
FELİNE PANLEUKOPENİA :DİSTEMPER( KEDİ GENÇLİK HASTALIĞI) : Son derece bulaşıcı ve çoğu kez ölümcül bir viral enfeksiyondur.
Üst solunum yollarının çok bulaşıcı viral enfeksiyonudur. Özellikle yavru kediler için önemli olan viral üst solunum yolu hastalıklarının çoğu herpesvirus (rhinotracheitis) ve calicivirus tarafından meydana getirilmektedir.
Bulaşma: Direk temasla, anne karnında (annenin etkeni taşıması durumunda ), hastalık taşıyan kedilerin yataklarından, yemek ve su kaplarından ve tuvaletleri yoluyla olmaktadır. Kuluçka süresi 2-6 gündür. Herpes ve calicivirüs çoğu zaman çok kısa sürede özellikle yavru kedilerin (sütten yeni kesilmiş) ani ölümlerinden sorumludur.
Belirtileri: Çok kısa bir süre ateş ve durgunluktan sonra kedinin aniden öldüğü görülür. Eğer bu şekilde hızlı bir seyir yoksa herpeste; ateş, gözyaşı akıntısı (önce şeffaf sonra sarı-yeşil), burun akıntısı, aksırık gözlemlenir. Gözlerdeki akıntıdan dolayı göz kapakları kapanabilir ve bunun sonucu gözün şiştiği farkedilir, içerisi akıntı ile dolduğundan gözün en üst tabakası çok ciddi tahrip olur (ceratitis) ve ülserleşebilir. Eğer zamanında müdehale edilmezse gözün üst tabakasının bir kısmı iyice incelip derin kısımdaki sıvı ve dokuların fıtıklaştığı bile görülebilir. Zaman zaman sokaklarda bir gözü (veya herikisi de) şiddetle akan, aksırıp duran veya gözünü kaybetmiş kediler görürüz. İşte onların çoğu herpes geçiriyordur veya geçirmiştir. Burundaki akıntıdan dolayı burun delikleri de kapanabilir, kediler koku almakta ve solumakta zorluk çekerler. Ağız mukozasında ve dilde de ülserler oluşur. Bu ülserlerin geçmesi uzun zaman alır ve kedinin genel durumu iyileştiğinde bile ağzı acıyacağından dolayı yemek yiyemeyecektir. Eğer hızlı (perakut) seyretmiyorsa ve hepatit (sarılık) komplike olmuyorsa tedaviye yanıt verir. Ancak gecikmeden veteriner hekime götürmek son derece yaşamsaldır. Calicivirüs ise; ateş, halsizlik, öksürük, burun akıntısı, göz akıntısı, ağızda yaralarla seyreder. Özellikle yavru kedilerde zatürre oluşturma riski bütüktür. Bu yüzden tedavi bittikten sonra da uzun süre antibiyotik kullanmak gerekmektedir. Her iki viral hastalık da yavru kediler için son derece ölümcül olabilmektedir. Kedide herhangi bir bulgu veyahut sadece halsizlik görüldüğünde bile hemen veteriner hekime başvurulup tedaviye başlanmalıdır.
Korunma: Aşı tek korunma yöntemidir. Sağlıklı kediler aşı olarak bu hastalıklardan korunurlar. Kedi karma aşısı olarak bilinen aşının içinde her iki hastalık da bulunmaktadır. Yavru kedi 9 haftalıkken aşılama başlanabilir ve veteriner hekimin öngördüğü programa göre devam edebilir.
Veteriner İlknur Bilgiç
Toksoplazma Hastalığı
Toksoplasma hastalığı; toksoplasma gondi isimli protozon ailesinden bir parazit tarafından oluşturulan, kedi, köpek, kuş ve insanlarda görülen ve çeşitli sistemleri etkileyen bir hastalıktır.
Belirtileri: Kedilerde; ateş, halsizlik, öksürük, lenf yumrularında büyüme, dalakta büyüme, kusma, ishal, çok nadir olmakla beraber beyin yangısı (ensefalomiyelitis), gözde deformasyonlar oluşturabilir. Özellikle yavru kediler toksoplasma enfeksiyonuna çok daha hassastırlar. Kedide ateşin yükselmesinden dolayı farkedilen genel durum düşkünlüğü ve iştahsızlık, çoğu zaman özellikle yavru kedilerde şiddetli ishal ve daha hafif seyreden kusma bulguları ile veteriner hekime başvurulur. Veteriner hekim parazitin varlığını dışkı tahlili veya kan tahlili (serolojik olarak) ile teşhis eder ve tedavi programını belirler. Tedaviye cevap verme ihtimali eğer farklı hastalıklarla komplike olmamışsa yüksektir. Çoğu kedi ve hatta insan toksoplasma enfeksiyonunu hiç bir ciddi bulgu yaşamadan atlatır. Kısa bir halsizlik, kırgınlık döneminden sonra enfeksiyon vücut tarafından kontrol altına alınabilir ve bağışıklık gelişir.
İnsanlar tesadüfen kan tahlili yaptırıp toksoplasma baktırdığında daha önce enfeksiyonu yaşadığını ve bağışık durumda olduğunu doktordan hayretle öğrenebilrler. (Dünya nüfusunun yarıdan fazlası toxoplasma enfeksiyonu geçirmiş ve bağışıklık kazanmıştır.)
Bulaşma: Özellikle içinde yeterince pişmemiş et olan yemekler toksoplasma hastalığının en fazla bulaşma sebebidir. Toksoplasma enfeksiyonu yaşayan kedilerin de bu dönemde hastalığı bulaştırdığı bilinmektedir.
İnsanlardaki etkisi: Toksoplasma hastalığı hamile hanımlarda eğer daha önce enfeksiyonu geçirmemiş ve bağışıklık gelişmemişse bebeğin düşmesine sebep olabilir. Ancak bunun için hamilelik öncesi hiç bir şekilde toksoplasma etkeni almamış, bağışıklık edinilmemiş ve hamilelik sırasında enfeksitona yakalanmış olmanın gerekliliğini tekrarlıyorum. Yani hastalığı geçirmiş ve bağışıklık kazanmış hanımların hamileliklerinde toksoplasma yönünden bir problem yaşanmaz. En doğrusu çoğu hanımın yaptığı gibi bebek sahibi olmak istendiğinde doktora başvurularak diğer testlerle beraber toksoplasma testini de yaptırmaktır. Eğer testle bağışık olunduğu anlaşılırsa zaten evdeki kediyle ilgili bir problem yoktur. Test sonucunda bağışık olmadığı anlaşılırsa veteriner hekimle görüşülüp kediden kan alınarak toksoplasma yönünden serolojik muayeneleri yapılır. Eğer kedinin enfekte olduğu anlaşılırsa enfeksiyon kontrol altına alınıncaya ve bağışıklık oturuncaya kadar hamike hanımdan ayrı bir ortamda bulunması sağlanabilir.
Vet. Hekim İlknur Bilgiç
Belirtileri: Kedilerde; ateş, halsizlik, öksürük, lenf yumrularında büyüme, dalakta büyüme, kusma, ishal, çok nadir olmakla beraber beyin yangısı (ensefalomiyelitis), gözde deformasyonlar oluşturabilir. Özellikle yavru kediler toksoplasma enfeksiyonuna çok daha hassastırlar. Kedide ateşin yükselmesinden dolayı farkedilen genel durum düşkünlüğü ve iştahsızlık, çoğu zaman özellikle yavru kedilerde şiddetli ishal ve daha hafif seyreden kusma bulguları ile veteriner hekime başvurulur. Veteriner hekim parazitin varlığını dışkı tahlili veya kan tahlili (serolojik olarak) ile teşhis eder ve tedavi programını belirler. Tedaviye cevap verme ihtimali eğer farklı hastalıklarla komplike olmamışsa yüksektir. Çoğu kedi ve hatta insan toksoplasma enfeksiyonunu hiç bir ciddi bulgu yaşamadan atlatır. Kısa bir halsizlik, kırgınlık döneminden sonra enfeksiyon vücut tarafından kontrol altına alınabilir ve bağışıklık gelişir.
İnsanlar tesadüfen kan tahlili yaptırıp toksoplasma baktırdığında daha önce enfeksiyonu yaşadığını ve bağışık durumda olduğunu doktordan hayretle öğrenebilrler. (Dünya nüfusunun yarıdan fazlası toxoplasma enfeksiyonu geçirmiş ve bağışıklık kazanmıştır.)
Bulaşma: Özellikle içinde yeterince pişmemiş et olan yemekler toksoplasma hastalığının en fazla bulaşma sebebidir. Toksoplasma enfeksiyonu yaşayan kedilerin de bu dönemde hastalığı bulaştırdığı bilinmektedir.
İnsanlardaki etkisi: Toksoplasma hastalığı hamile hanımlarda eğer daha önce enfeksiyonu geçirmemiş ve bağışıklık gelişmemişse bebeğin düşmesine sebep olabilir. Ancak bunun için hamilelik öncesi hiç bir şekilde toksoplasma etkeni almamış, bağışıklık edinilmemiş ve hamilelik sırasında enfeksitona yakalanmış olmanın gerekliliğini tekrarlıyorum. Yani hastalığı geçirmiş ve bağışıklık kazanmış hanımların hamileliklerinde toksoplasma yönünden bir problem yaşanmaz. En doğrusu çoğu hanımın yaptığı gibi bebek sahibi olmak istendiğinde doktora başvurularak diğer testlerle beraber toksoplasma testini de yaptırmaktır. Eğer testle bağışık olunduğu anlaşılırsa zaten evdeki kediyle ilgili bir problem yoktur. Test sonucunda bağışık olmadığı anlaşılırsa veteriner hekimle görüşülüp kediden kan alınarak toksoplasma yönünden serolojik muayeneleri yapılır. Eğer kedinin enfekte olduğu anlaşılırsa enfeksiyon kontrol altına alınıncaya ve bağışıklık oturuncaya kadar hamike hanımdan ayrı bir ortamda bulunması sağlanabilir.
Vet. Hekim İlknur Bilgiç
Bulaşma: Salya (ısırma, yalama yoluyla), idrar, dışkı ve anne sütü yoluyla bulaşır.
Belirtiler: Latent (hastalığın kendisini gizlediği dönem) dönemde herhangi bir klinik bulgu yoktur.
1. Proliferatif (İlk dönem): Lenfosarkom (lenf yumrularında değişiklikler, tümörler), multisentri, iç organ ve lenfnodüllerinde tümörler, timis tümörleri, sindirim sistemi tümörleri, bağırsaklarda tıkanıklılık görülür.
2. Dejeneratif fam: Anemi, dizanteri
3. İmmun yetmizlik: Kilo kaybı, ishal, sekonder bakteriyel enfeksiyonlar, glomerulonefrit( böbreklerde enfeksiyon), idrar inkontinensi ve periferal nörepatilere neden olabilir.
Tanı: Anlatılan semptomlara uyan tüm hastalıklarla karıştırılabilir. ELİSA ve IFA testleriyle serolojik olarak tanı konur.
Korunma: FELV için hazırlanmış aşılar mevcuttur..
KUDUZ:
Bütün memelilere bulaşabilen ölümcül bir merkezi sinir sistemi hastalığıdır. Kuduz kamu sağlığı açısından önemli bir tehdit olduğundan hayvanınızın bu hastalığa karşı aşılanmış olması kanuni bir zorunluluktur.
İnsanlar ve bütün sıcak kanlı hayvanlar için söz konusu olabilen kuduz hastalığı; bulaşıcı, viral, virusun beyne yerleşmesi sonucu ensefalomiyelitis oluşturarak ölümle sonuçlanan aynı zamanda da basit bir iğneyle yani aşı uygulamak suretiyle korunulabilen bir hastalıktır. Hastalık; kuduz virusu taşıyan bir hayvan tarafından ısırılmak veya açık yara üzerine salya teması ile geçebilir. Ancak ısırılmaların büyük çoğunluğunun kuduzdan bağımsız şekilde geliştiğini belirtmek gerekir. Yani hayvanın sadece agresif oluşundan, kendini tehlikede hissettiğinden, canı yandığından, yavrularını, evini, bahçesini korumak için veya sadece huysuzluğundan dolayı ısırabileceği ve bunun kuduzla ilgisi olmadığı unutulmamalıdır. Çünkü kuduz hastası olan hayvan sadece bir kişiyi değil herkesi hatta objeleri de ısırır.
Kuduz virusu vücuda girdikten sonra ; virusun etki gücüne (virulans), ısırma bölgesindeki virus sayısına, ısırık bölgesinin beyne yakınlığına bağlı bir şekilde 1 hafta ile çok nadir görülmekle beraber 1 yıl arasında hastalığı oluşturur. Hastalığın saldırgan ve sakin (nadir görülür) olmak üzere iki formu vardır.
Belirtiler: Kuluçka süresi dolduktan sonra virüsün girdiği açık yarada yangısal reaksiyon başlar. Hayvan son derece ürkektir, genellikle insanlardan kaçar, loş ve gürültüsüz yerler bulup saklanmayı tercih eder. Gıda dışı şeyleri yemeye çalışır. Henüz çenesinde problem yoktur. Göz bebeklerinde asimetri dikkat çeker. Bu dönem 1-3 gün kadar sürer. Sakin kuduzda saldırganlık dönemi görülmeden direk felçle karakterize olan son döneme geçilir. Yani hayvanın yemek borusunda ve boğaz kaslarında felç başlar ve salyasını yutamayacağı için yere doğru salya akışı dikkat çeker. Daha sonra felç bütün vücutta etkili olmaya başlar. Dengesizlik , yürüyememe şekillenir ve bu dönem de 1-3 gün sürdükten sonra ölümle sonuçlanır.
Saldırgan kuduz ise felçli dönemden önce bir saldırganlık dönemi ile beraber seyreder. Gene karanlık, sessiz yerlere saklanırlar. Ancak hayvanda anlamsız bir, saldırganlık dikkati çeker. Belirgin bir sebep yokken herşeye saldırırlar, alışkın olduğu insanları hatta sahiplerini tanımazlar, herkesi hatta objeleri ısırmaya çalışırlar. Çoğu zaman tahta taş gibi şeyleri ısırmaktan diş ve ağızları ciddi bir şekilde yaralanır ve kanar. Bakıldığında hayvanın çıldırmış gibi davrandığı düşünülür. Göz bebeklerindeki asimetri daha fazla dikkat çeker, sudan korkma da bu dönemde görülür. Gırtlaktaki felcin başlamasıyla beraber salya akışı söz konusu olur. Bu dönem de 3-4 dün devam ettikten sonra sakin kuduzda da anlattığım felçli dönem yaşanır ve gene ölümle sonuçlanır.
Tedavi: Kuduz hastalığının tedavisi yoktur. Kuduz hastası olduğundan şüphe edilen hayvanların diğer hayvanlarla ve insanlarla olan teması kesilmeli yani karantinaya alınmalıdır. Bununla ilgili belediyelerle konuşulup karantina servisinden yararlanılabilir ve muhakkak direk temas ettiği insanların ve hayvanların aşılanmaları gerekir.
Korunma: Bu denli dehşet uyandıran bulgularla devam eden ve muhakkak ölümle sonuçlanan bu korkunç hastalıkla mücadele edebilmek için sevgili kedilerimize senede 1 kuduz aşısı yaptırmak yeterlidir.
Vet İlknur Bilgiç
FIV FELİNE İMMUNODEFİCİENCY VİRUS
( Kedi " AIDS " I öldürücü viral bir hastalıktır.)
Kedilerin bu hastalığa en duyarlı oldukları dönem 5-12 yaş arasıdır ve erkek kediler bu hastalığa dişilerden daha duyarlıdırlar. Genellikle kronik seyirli bir hastalıktır. Seyri insanlardaki AİDS'e benzer.
Bulaşma: Kavga sırasında ısırma yoluyla salyadaki virüs ile bulaşır.
Belirtiler:
1. Akut Fiv: Birkaç gün süren ateş, ishal, lenpadenopati (4-9 tip) , sepsis
2. Asemptomatik Dönem: Latent (erken) dönemde herşey klinikman olarak normaldir ve süresi değişkendir.
3. Kronik Dönem: İmmun (yetersizlik) bulguları vardır. Kronik stomatit, gingivit (ağıziçi lezyonları), rhinit, solunum sistemi enfeksiyonları, kusma, ishal, kilo kaybı, ateş, halsizlik, sinir sistemine ait bulgular, neoplazi (kanser), böbrek hastalıkları görülür. Hemen hemen vücudun tüm sistemleri etkilenir. Kronik stomatitis ve gingivitis en sık rastlanan bulgulardır.
Karıştığı hastalıklar: immunosupresif yapıda olduğu için seyri sırasında birçok hastalık şekillenebilir. Bu nedenle pirimar hastalığın FIV olduğu gözden kaçabilir.
Tanı: ELİSA, WB ya da IFA yöntemleri ile tanı konur.
Korunma: İnsan AİDS'ine aşı henüz bulunmadığı gibi kedi AİDS'i için de bir aşı yoktur.
FIP FELİNE INFECTİOUS PERİTONİTİS
Kedilerin, yavaş gelişen ve anne karnında iken anneden de bulaşabilen bir hastalığıdır. 2 formu vardır:
1- Özellikle karın bölgesindeki vücut sıvılarının birikmesinden kaynaklanan ıslak form,
2- Etkilenen herhangi bir organda ortaya çıkan kuru form.
F.I.P literatürlere 1960'lı yıllarda girmiş ve o zamandan beri hızla yayılan sinsi bir hastalıktır.
Etiyoloji: Bu hastalığı yapan 2 virüs tanımlanmıştır. Biri, Feline İnfectious Peritonitis Virus (F.I.P.V), diğeri de Feline Enteric Corona Virus (F.E.C.V) dür. F İPV, kedilerde FİP'i oluşturan virüstür. FELV ise virüsü alan kedide barsak enfeksiyonuna sebebiyet verir. Bulaşma dışkıya temas yoluyla olur.
Bu hastalık yaş ve bağışıklık sisteminin gücüne bağlı olarak ilerler yada baskılanır. Bağışıklık sisteminin güçlü olduğu durumlarda kediler bu hastalıkla ömür boyu yaşayabilirler, vücut dirençleri düştüğünde ise virüs herhangi bir etkilenen organda güçlü tahribat yaparak ölüme kadar götürebilir.
1- Özellikle karın bölgesindeki vücut sıvılarının birikmesinden kaynaklanan ıslak form,
2- Etkilenen herhangi bir organda ortaya çıkan kuru form.
F.I.P literatürlere 1960'lı yıllarda girmiş ve o zamandan beri hızla yayılan sinsi bir hastalıktır.
Etiyoloji: Bu hastalığı yapan 2 virüs tanımlanmıştır. Biri, Feline İnfectious Peritonitis Virus (F.I.P.V), diğeri de Feline Enteric Corona Virus (F.E.C.V) dür. F İPV, kedilerde FİP'i oluşturan virüstür. FELV ise virüsü alan kedide barsak enfeksiyonuna sebebiyet verir. Bulaşma dışkıya temas yoluyla olur.
Bu hastalık yaş ve bağışıklık sisteminin gücüne bağlı olarak ilerler yada baskılanır. Bağışıklık sisteminin güçlü olduğu durumlarda kediler bu hastalıkla ömür boyu yaşayabilirler, vücut dirençleri düştüğünde ise virüs herhangi bir etkilenen organda güçlü tahribat yaparak ölüme kadar götürebilir.
Klinik Görünüm:
FECV İnfection:
FECV İnfection:
Feline Corona Virüs enfeksiyonları, daha çok yavru kedilerde yaygındır. Kusma ve geçmeyen ishalle seyreder.
FİP: Islak ve kuru formundaki klinik görünümler spesifik değildir. Kediler, depresif, düşkün, bazen de ishalle seyreden bir klinik görünüm sergilerler. Daha karakteristik özelliği ise hastalıktaki bu klinik görünümler yavaş seyredip günler yada aylarca sürebilir. Hayvan sahipleri de bunu genellikle psikolojik nedenlere bağlarlar. Oysa hayvanınız gerçekten çok ciddi ve öldürücü bir hastalığın virüsüne sahiptir.
Islak formu kuru forma nazaran daha hızlı gelişir. Her iki formda da hastalık kronik seyirlidir. Sıvı birikimi, düzensiz inişli çıkışlı ateş, sıvı kaybı ve kilo kaybı söz konusudur. Islak formda hastaların %75'inde karın içinde sıvı toplanması vardır. Etkilenen kedilerin %25'inde ise sıvı, kalp ve akciğer zarlarında birikir ve bu hastalarda nefes almada zorluk ile şıkırtılıkalp sesi duyulur.
Kuru formda ise, etkilenen organlarda granülümatöz oluşumlar şekillenir. Klinik görünümler etkilenen organa göre değişir. Özellikle karın içi organlardan karaciğer en çok etkilenen organdır. Mezenterik lenf düğümleri ve böbrek daha rastlansa da etkilenen diğer bölgelerdir. Diğer yaygın bölgeler merkazi sinir sistemi ve gözlerdir.
Bu tip klinik görünümleri kedinizde fark ettiğiniz anda derhal kedinizi veteriner hekime götürüp spesifik FİP testi yaptırmalısınız. Genellikle başka hastalıklar yada psikolojik nedenlere bağlandığından, bu tehlikeli ve öldürücü hastalığa yakalanan hastalar çok geç hekime götürüldüğünden ölüm oranı yüksek bir hastalık olarak karşımıza çıkmaktadır.
Vetline - Vet. Hekim Aylin Tunç
FİP: Islak ve kuru formundaki klinik görünümler spesifik değildir. Kediler, depresif, düşkün, bazen de ishalle seyreden bir klinik görünüm sergilerler. Daha karakteristik özelliği ise hastalıktaki bu klinik görünümler yavaş seyredip günler yada aylarca sürebilir. Hayvan sahipleri de bunu genellikle psikolojik nedenlere bağlarlar. Oysa hayvanınız gerçekten çok ciddi ve öldürücü bir hastalığın virüsüne sahiptir.
Islak formu kuru forma nazaran daha hızlı gelişir. Her iki formda da hastalık kronik seyirlidir. Sıvı birikimi, düzensiz inişli çıkışlı ateş, sıvı kaybı ve kilo kaybı söz konusudur. Islak formda hastaların %75'inde karın içinde sıvı toplanması vardır. Etkilenen kedilerin %25'inde ise sıvı, kalp ve akciğer zarlarında birikir ve bu hastalarda nefes almada zorluk ile şıkırtılıkalp sesi duyulur.
Kuru formda ise, etkilenen organlarda granülümatöz oluşumlar şekillenir. Klinik görünümler etkilenen organa göre değişir. Özellikle karın içi organlardan karaciğer en çok etkilenen organdır. Mezenterik lenf düğümleri ve böbrek daha rastlansa da etkilenen diğer bölgelerdir. Diğer yaygın bölgeler merkazi sinir sistemi ve gözlerdir.
Bu tip klinik görünümleri kedinizde fark ettiğiniz anda derhal kedinizi veteriner hekime götürüp spesifik FİP testi yaptırmalısınız. Genellikle başka hastalıklar yada psikolojik nedenlere bağlandığından, bu tehlikeli ve öldürücü hastalığa yakalanan hastalar çok geç hekime götürüldüğünden ölüm oranı yüksek bir hastalık olarak karşımıza çıkmaktadır.
Vetline - Vet. Hekim Aylin Tunç
İÇ PARAZİTLER:
Bu parazitlerin çoğu beslenip çoğaldıkları kedi bağırsaklarında hayatlarını sürdürürler. Yerde bulunan parazitlerle bulaşmış bir hayvan dışkısındaki yumurtalar, onu koklayan veya üzerinde yürüyen kedilere bir tehlike oluşturur. Tedavisinden sonra köpeğinizi dışkı bulunan yerlerden uzak tutunuz. Teşhisleri en iyi şekilde Veteriner Hekiminiz tarafından saptanabilir. Bu parazitlerin bulunup bulunmadığını saptamak için o sizden kedinizin dışkısından bir örnek getirmenizi isteyecektir.
KURTLAR:
- Yuvarlak kurtlar : Anneleri tarafından kedi yavrularına doğum öncesi (plazental yolla) veya anne bakımı sırasında bulaşabilir. Bu 5 cm. uzunluğunda ince, beyazımsı veya açık kahverengi parazit bazen bulaşmış olduğu kedinin dışkısında da görülebilir. Bazen de kusarak bu paraziti çıkarabilirler. Yavru kedilerde yaygındır ve onlara şişkin göbekli bir görünüm verebilir. Larvası kedinin bedeninde dolaşır. Bir yuvarlak kurt enfeksiyonundan büyüme bozukluğu, ishal, kusma, dışkıda kan, su kaybı, ve bazen zattüre oluşabilir. Tedavinin tekrarlanması ve uzun süre devam edilmesi gerekir.
- Kancalı kurtlar : Barsak parazitleri arasında en tehlikeli olanlar arasındadır. Annelerinden kedi yavrularına doğum öncesi veya anne bakımı sırasında bulaşabilir .Kancalı kurtların belirtisi arasında bitkinlik, kansızlık, iştahsızlık, siyah ve kanlı dışkıdır.
Trişin: Bu parazit kedinin sindirim sisteminin alt ucuna yerleşir ve kronik barsak iltihaplanmasına, dışkıda mukus, kilo kaybı ve ishale yol açar.
BARSAK ŞERİTLERİ (TENYALAR):
Bu parazitlerden bazıları larva şeklindeyken kedinin pireyi yuttuğu zaman ortaya çıkar. İştah kaybı, kansızlık,ishal v.b belirtilere neden olurlar. Bazı tenya türleri insan sağlığı açısından çok önemli riskler içermektedir. Düzenli olarak mutlaka iç parazitlere karşı tedavi ve koruyucu tedavilerini yaptırmayı ihmal etmeyiniz.
KALP KURDU : (DİROFİLARİA İMMİTİS)
Bir sivri sineğin sokması ile bulaşır. Bu son derece tehlikeli parazit kedinin kalbine yerleşir ve gerek kalp gerekse de akciğer hasarına , öksürük, durgunluk ve bitkinliğe yol açar Bu hastalık akciğerleri, akciğerlere kan taşıyan damarları ve kalbi etkilemektedir. Belirtiler çabuk yorulma, öksürük, kusma, kilo kaybı, solunum güçlüğü ve bazen ani ölümdür.
Sivrisinekler olmadan bu hastalık yayılamaz. Subtropikal iklimli bölgelerde hastalık çok sık görülmektedir. Ancak göl, nehir ve deniz kenarlarında sivrisineklerin yoğun olduğu bölgelerde hastalık yine yoğun olarak görülmektedir. Köpeklerle karşılaştırıldığında kediler bu hastalığa karşı daha dirençlidir. Ancak enfekte olduklarında bu hastalık kedilerde daha şiddetli seyretmektedir.
Kalp kurdundan koruma çok basittir. Koruyucu ilaçlar sivrisinekler tarafından bulaştırılan larvaları öldürür. Birçok durumda aylık olarak kullanılan tabletler etkili bir koruma sağlamaktadır.
Kalp kurtların bulunup bulunmadığını saptamak için bir kan muayenesi yapılır Kalp kurdunun tedavisi zordur, ancak ona karşı önlem almak kolaydır. Bu konuyla ilgili Veteriner Hekiminizin belirleyeceği koruyucu programı onunla görüşünüz .Bir Veteriner Hekimin denetimi dışında hiç bir zaman bir kediye kalp kurdu tedavisi uygulamayınız. Detaylı bilgi için Friends Veteriner Poliklinliğini ararsanız size yardımcı olabiliriz.
DIŞ PARAZİTLER :
Dış parazitler pireler, bitler, ve kenelerdir. Kedinizin derisinde yaşayan bu böcekler onu sadece rahatsız etmekle kalmaz aynı zamanda çeşitli hastalıklar bulaştırır ve iritasyonlarına bağlı değişik alerjik hastalıklara neden olurlar. Bazıları insanlara da hastalıklar bulaştırır. Bu yüzden onların varlığını dikkatli bir şekilde izlemekte fayda vardır.
PİRELER :
Eğer kedinizde pire varsa büyük olasılıkla sizin bundan haberiniz vardır. Genelde onları görmek kolaydır. Pireler kedinin kanını emerek beslenirler . Kaşıntıya ,alerjilere neden olurlar ve yutulduklarında barsak şeritlerini bulaştırırlar. Rutin pirelere karşı mücadele etmek en etkin yöntemdir. Yaşadığınız bölgeye göre,pire mevsimi birçok ay sürebilir. Pirelerin yumurtaları kedi üzerinde açılmaz bulunduğu ortamda uygun koşullarda açılır ve larval gelişimini tamamladıktan sonra kediye veya ortamdaki diğer hayvan ve insanlara geçer. Onun için sizin hem hayvanınızı hem de çevrenizi(hayvanın bulunduğu yeri) ilaçlamanız gerekir. Her 1-2 haftada onun yatağını yıkayınız. Halıları ve aralıkları iyice makineden geçiriniz.(sonra kir torbasını atınız) Ve hayvanınıza Veteriner Hekiminizin önerdiği pire tozu, sprey, veya sıvı ilacı kullanınız.
(Kaynak:
KEDİ VE KÖPEKLERİN DIŞ PARAZİTLERİ
http://www.friendsvet.com/kedi/hastaliklar.htm
http://www.kedigen.com
Burada yer alan yazılar web den derlenmiş bilgi amaçlı yazılardır. Pet sağlığınız için hastalık, korunma, aşılama gereksinimleri için mutlaka veteriner hekiminize danışınız.)
0 yorum :
Lütfen Yorumunuzun anlaşılır ve imla kurallarına uygun olmasına dikkat ediniz.