Heykel resim kadar,belki resimden daha da eski bir sanattır. Kilden yapılmış küçük figürler, totem direkleri, şeytan maskeleri, Easter Adasında bulunmuş garip oymalar Maya Kızılderililerin yapmış oldukları şeyler, heykel sanatının bütün dinlerde nice önemli bir yer tuttuğunu belirtmektedir. Dinin heykel sanatındaki bu önemli yeri ve etkisi,heykelin başlangıcından yakın zamanlara kadar süregelmiştir diyebiliriz.
Yeryüzünde görülen en eski heykel, yaklaşık olarak M.Ö.40.000 yıllarından kaldığı tahmin edilen mamut dişinden yontulmuş bir kadın başıdır. Sözkonusu heykel,Fransa'da Garonne ırmağı yatağında, Brassempouy'da bulunmuştur. 1894 yılında bulunan bu heykelden sonra, 1922 de bulunan 15 santim boyundaki bir kadın heykeli de "Lespugue Venüsü" diye tanımlanmıştır. Bunun M.Ö.30.000 yıllarında yapılmış olduğuna inanılmaktadır.
Eski Mısırlılar heykel konusunda da çok ustaydılar. Firavunların ve soylu kişilerin granitten,kireçtaşından heykellerini yontuyorlardı. Güzelliğe tutkun, atletizme son derece önem veren Eski Yunanlılar da, Phidias (Fidiyas) ve Praxiteles (Prakisiteles) gibi dev heykel ustaları yetiştirmişlerdir. Bu ustalar özellikle kadın ve erkek vücudunun kusursuz örneklerini ölümsüzleştirmişlerdi. Bir çok alanlarda Yunanlıları izleyen, onlara öykünen (taklit eden) Romalılar heykellerini mermerden yaptılar. Eski Yunanlılar, Sümer ve Hitit heykellerindekinden daha yumuşak bir malzeme, mermer ve süngertaşı kullanıyorlardı. Onun için heykellerin yontu ve işlenmesinde de daha başarılı olmuşlardır. Romalılar ise heykelcilikte büste daha önem verdiler.
Heykelcilik sanatı,ışıklı Rönesans dönemiyle büsbütün önem kazandı. Mikelanj "Musa", "Davut" gibi dev eserler yarattı. Çağdaş heykelciliğe gelince,bu dönemin Rodin'le başladığını söyleyebiliriz. Rodin, eserleriyle kitleye anlam ve ruh kazandırmıştı.
Modern heykelciliğin en büyük ustaları İngiliz Henry Moore, İtalyan Alberto Giacometti gibi kişilerdir. Avrupa dışında heykel, Afrikalı zenci sanatı, Amerika'da Toltek ve Aztek sanatı, Güney Asya'da Hint ve Çin Hindistan�ı heykelciliği gibi alanlarda gerçekten karakteristik değerler taşıyan örnekler vermiştir.
Türkler'de heykel çok eski çağlarda bile mevcuttu. Orta Asya'da yaşayan Türkler,ölüleri için "balbal" diye tanımlanan sert taştan, ayrıntıları pek belirli olmayan yontular dikerlerdi.
Daha sonraları, Padişah Abdülaziz heykel sanatını teşvik amacıyla kendi heykelini yaptırmıştı. Abdülaziz'i at sırtında gösteren bu heykel Beylerbeyi Sarayı'ndaydı. Birkaç kez değiştirmiş sonunda Topkapı Saray Müzesi'ne yerleştirilmiştir.
Eski adı Sanayi-i Nefise Mektebi olan Güzel Sanatlar Akademisi'ndeki ilk heykel öğretmeni Oskan Efendi'dir.
0 yorum :
Lütfen Yorumunuzun anlaşılır ve imla kurallarına uygun olmasına dikkat ediniz.