-

Ayşe Arman'ın Hülya Gülbahar ile yaptığı röportajı

17 Haziran 2012 Pazar yazildi.
Sponsorlu Bağlantılar

Ayşe Arman, kendisinin de dahil olduğu kürtaj polemiğini feministlerin ablası Hülya Gülbahar ile konuştu. Kürtaj polemiğine tepki gösteren Gülbahar, "Yakında misyoner poziyonu dışında her şeye yasak diyecek. Ne zaman, nasıl sevişeceğimize de karar verecekler" dedi.

İşte Arman'ın o yazısı...

Yakında misyoner pozisyonu dışında her şeye 'yasak' denilecek!
Bugün saat 16.00'da...
İzmir'de Cumhuriyet Meydanı'nda...

Kavitasyon ile inceleme
Ankara'da Cebeci Siyasal Bilgiler Fakültesi'nin önünde...
İstanbul'da Pangaltı metro çıkışında...
Kürtaj yasasıyla ilgili tartışmalara karşı protesto yürüyüşü var.
Bu röportajı okuyup katılıyorsanız, buna hak veriyorsanız, doğru diyorsanız, bu üç şehirden hangisinde yaşıyorsanız, orada bu yürüyüşlere de katılmalısınız. Kadınlar üzerine bu kadar hızla, bu kadar olumsuz şey yapılırken avukat Hülya Gülbahar'ın önemli dikkat çektiği bir mesele var ki, çok haklı.
Bu dönemde kadın dayanışmasından başka direncimizi göstermek için yapabileceğimiz hiçbir şey yok.
Hülya Gülbahar, gözlerinden ışıklar saçan müthiş bir kadın. Korkusuz bir kadın. Samimi bir kadın.
Son zamanlarda onun kadar gerçek birini görmedim.
Gerçek ve farklı...


Biz nereye gidiyoruz?
- Bu, şu anda herkesin kendine sorduğu soru! Önümüzü göremediğimiz bir dönemdeyiz. Bu ülkenin geleceğini kestirmek mümkün değil...

Sizi rahatsız eden gelişmeler neler?
- Türkiye'de iktidar politikaları dışında hiç kimsenin herhangi bir görüş getirebilme imkânı kalmamış durumda. Çok net anlaşılıyor ki, farklı yaşam biçimlerinin, farklı tercihlerin bu ülkede özgürce var olabilmesinin önü kapatılıyor.

Sizi en çok ne rahatsız etti?
- Kürtaj tartışmaları bardağı taşıran son damla oldu. Ama beni bir sürü şey rahatsız ediyordu. 2010'da kadın örgütleri olarak yaptığımız Dolmabahçe toplantısında, Başbakan bize, açık açık, "Ben kadın-erkek eşitliğine inanmıyorum çünkü yaradılışları farklı" dedi. Ekledi: "Kadından anneliği çıkarırsanız geriye kutsal bir şey kalmaz!" Bu, benim için ilk kırılma noktasıydı. İkinci kırılma noktasını, geçtiğimiz günlerde Şiddet Yasası'nı tartışırken yaşadım. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin'le 250'ye yakın kadın örgütü bir araya geldik. Aylarca birlikte şiddet yasası taslağı üzerinde çalıştık. Kelime kelime üzerinden geçtik. Sonuçta çok içimize sinmese de belli bir noktada uzlaştık...

Peki n'oldu?
- Ne mi oldu? 14 ilde, 'Şiddet Önleme İzleme Merkezleri' açılacaktı. Bu merkezler 7/24 çalışacaktı. Kadınlar oraya gittiğinde, hem psikolojik hem hukuki hem de tıbbi destek alabilecekti. Çocuğun bakımı ve iş danışmanlığı gibi sorunlarını da paylaşabilecekti. Her şey tek bir kapıda halledebilecekti. İlk aşamada, 5 bin kadro olacaktı, listeler hazırlandı. Heyecanlıydık. Ama taslak, Başbakanlık'a gittiği anda heyecanımız kursağımızda kaldı. Türkiye çapında tek bir şiddet önleme merkezi, 300 kadroyla sınırlı kaldı! Her gün 5 kadının öldürüldüğü bir ülkede 300 kadroyla ne yapabilirsiniz; şaka gibi! Acilen adı da değiştirdiler, 'Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Kanunu' değil de, 'Ailenin Korunması Kanunu' haline getirdiler.

0 yorum :

Lütfen Yorumunuzun anlaşılır ve imla kurallarına uygun olmasına dikkat ediniz.

-