-

seks köleliliği fahişelik ve kapitalizm

23 Şubat 2012 Perşembe yazildi.
Sponsorlu Bağlantılar

Kuveytli politikacı Selva el Mutari dün oldukça dikkat çekici bir açıklama yaptı. Bayan politikacı Mutari, ülkesindeki erkeklerin zina, fuhuş gibi toplumsal düzeni zedeleyici yasak ilişkiler içine girdiklerini ve toplumsal düzenin sağlanması için ‘seks köleliği’nin yasallaştırılması gerektiğini ifade etti. Kadın politikacı Selva el Mutari bu önerisine gerekçe olarak da seks kölesi satın alan Kuveytli erkeklerin zina yapmayacağını gösterdi. Mutari, Kuveytli yetkililerden, ev işlerine yardımcı eleman bulan şirketlere benzer, seks kölesi tedarik eden şirketlere de izin verilmesi çağrısını yaptı.
Mutari, seks kölesinin nereden bulunacağı konusunda da bir önerisi vardı; diğer ülkelerdeki kadın mahkûmlar. Kuveytli politikacıya göre “savaşların devam ettiği ülkelerdeki kadın mahkûmlar için seks kölesi olmak açlıktan ölmekten daha iyi.”
Bir adım daha ileri giden Muntari seks kölesi temini için adres de verdi:  “Örneğin Çeçenya’da pek çok Rus kadın mahkûm var. Öyleyse gidin ve bunları Kuveyt’te satmak için satın alın. Erkeklerimizin yasak cinsel ilişkiye girmesinden daha iyidir.” Bununla da yetinmeyen kadın politikacı ünlü Abbasi halifesi Harun Reşid’in de 2 bin cariyesi olduğunu vurgulayarak, önerisine tarihsel referans da göstermiş oldu.
El Mutari’nin önerisinin savunulacak, ele alınacak, hümaniter hiçbir yönünün olmadığını söylememiz şart. Bu açıklamanın altında yatan başka gerçeklikleri daha doğrusu ana fikre dikkat çekmek istiyorum:
Toplumsal düzenin bozulmaması için (ki burada zina ve fuhuş düzeni bozan unsurlar olarak görülüyor) öneri geliştirilmiştir. Erkeğin cinsel ilişkide bulunması için meşruluk temelinde hareket ediliyor. Bu meşru zemin ise zina ve fuhuş gibi İslam kültürünce yasaklanmış olguların önüne geçilerek ‘ticari’ bir zihniyet ile kapitalist bir düzleme indirilmiş oluyor. Önerisine çözüm noktasında ise savaş olan bölgelerde ‘açlıktan, esaretten ölmeyi bekleyen öteki kadınları’ gösteriyor.
Kendi kültürel bağlamı içinde yaşama, insana ve kendisine yabancılaşmış, kapitalist zihniyetin tutsak aldığı ve alternatifsiz bir dünyanın mahkûm ettiği bir idea karşımızda bulunmaktadır.  Bu bakış açısı aynı zamanda günümüzde oldukça baskın olan bir gerçeği daha gözler önüne sermektedir. Kapitalizmin artık ekonomik bir sistem olmaktan öte bir yaşam biçimi ya da kültürel bir bağ olarak görülmektedir. İktisadi ve siyasi bir ilişkinin ötesinde kültürel, dini, ailevi ve bilimsel bir baskı aygıtı, düşünme metodu olmuştur. Toplumsal düzenden kasıt ise piyasanın işleyişidir.
Fuhuş ve zinanın önüne geçmek için önerilen çözüm özünde yine zina ve fuhuş değil midir? Sorular ile öneriyi ele almak yerine doğrudan konuya girmek gerekmektedir.  Algı ve işleyiş öyle bir şekil almıştır ki, onun (kapitalizmin) ticaret, tüketimcilik ve kar arayışı gibi fikirleri, kültür ve spordan çalışma hayatı ve boş zaman faaliyetlerine kadar, hayatın her alanına nüfuz etmiştir. Para kazanma, alışveriş tutkusu, zengin ve ünlü hayat tarzlarına duyulan özlem artık temel değer ve güdülerdir. Kapitalist büyük firmalar herkesi daha fazla tüketmeye yönlendirirken aynı zamanda değer ve kültürel inşacılık faaliyetlerine girişmişlerdir. Dolayısıyla bu ideolojik kontrol artık bir zorlama ve baskıdan çok ikna haline dönüşmüştür. Gramschi, bunu kapitalizmin egemen ekonomik sistem olarak gücünden değil aynı zamanda, insanların düşünme ve davranış biçimlerini kontrolünden kaynaklı olduğunu belirtmiştir.  Öyleyse, dünyanın içinde bulunduğu durum ve koşul itibariyle şunu söylememiz gerekir ki, modern toplumlar günümüzde kapitalizmi sadece kafalarında değil kalplerinde de yaşatmaktadır.
Kuveytli politikacının sözlerinin ardında yatan gerçeklik tam olarak da budur. Önerinin zaten batı toplumlarında ‘hayat kadınlığı’, ‘genelevler’ gibi kapitalist sistem tarafından geliştirilmiş çözüm yollarının varlığını hatırlayınca, özellikle sosyalist ülkelerde yaşanan rejim değişiklikleri sonucunda başka ülkelere ‘çocuk bakıcılığı’, ‘yardımcı kadın’ gibi meslekleri icra etmek için giden kadınları düşününce El Mutari’nin önerisinin zaten batı toplumlarında vücut bulmuş olduğunu anlıyoruz.
Ana sorunsal kapitalizmin bireyi yabancılaştıran ve bağnazlaştıran noktalarından insana özgü zaaflarını endüstrileştiren zihniyettir.  Bir fikir, bir düşünceden ziyade bir eylemdir karşımızda duran. Hayatımızı şekillendiren her şeyi endüstrileştiren, meta olarak gören, sunan, pazarlayan hegemonik bir baskının ‘kabul edilmiş’ rızasıdır. El Mutari, toplumsal düzenin bozulmaması için sunduğu öneriyi gördüğü, gözlemleyebildiği ve hissedebildiği bir dünyanın sığ sularında analiz etmeye çalışmıştır. İtiraz etmemiz gereken El Mutari ve onun önerisi değil, kadını, erkeği, emeği, çocuğu, gıdayı, suyu, enerjiyi, denizi, doğayı, evreni endüstrileştiren zihniyetin ta kendisine olmalıdır. Seks köleliği, kapitalizm içinde düzenin yukarıda da belirttiğim üzere piyasanın işleyişinin bozulmaması ve yeni Pazar kapıları açmak için getirilmiş, insanlık dışı bir uygulamadır.
Kapitalizm doğası içinde insana özgü ne vardır ki, öneri, insana dair bir şeyler taşıyabilsin?

0 yorum :

Lütfen Yorumunuzun anlaşılır ve imla kurallarına uygun olmasına dikkat ediniz.

-