-

çocukların duygusal gelişimi resim yapmamın önemi

8 Aralık 2011 Perşembe yazildi.
Sponsorlu Bağlantılar

Çocuklar duygularını ifade etmeyi resim yaparak öğrenebilir

Çocuklar, duygularını oyun oynarken ya da aile bireylerinin katıldığı bir hikaye okuma saatinde sordukları sorularla açığa vurabilirler. O gün hangi olaylara çok sevindi veya üzüldü, kimlere öfkelendi, annesinin hangi tavırları onu incitti yahut mutlu etti vs… Çocuklar için kendini ifade etme biçimlerinden birisi de resim çizmektir.

Beyaz bir kağıt, suluboya ya da pasteller, kaliteli ve bol renkli olmak şartıyla çocuğun sağ ve sol beyin, kas ve motor sistemini çalıştırmakla kalmaz, sıkıntılarını açığa vurmasını, güçlü bir konsantrasyona kavuşmasını, daha mutlu ve özgüvenli bir birey olmasını kolaylaştırabilir. Ancak çocuklar ister anaokuluna gitsin, ister evde annesinin gözetiminde bulunsun ‘bilinçli bir eğitmen’e ihtiyaç duyarlar.

Lise ve ilköğretimde 23 yıl çalışıp emekli olduktan sonra 3–6 yaş arası çocuklara resim öğretmeye başlayan Sema Ulus, çocuklarda gördüğü enerjiye, coşkuya ve alıcılığa hayran kaldığını söylüyor. “Çocuğu bu yaşlarda yakalamak çok önemli. Onların düşünmelerini, duygularının farkına varmalarını ve kendilerini ifade etmelerini sağlamaya çalışmalıyız. Çocukları daha iyi anlayabilmek için emeklilikten sonra drama kurslarına gittim, bol bol çocuk hikayesi okudum.” diyen Ulus, yorgunluktan bitap düştüğü günlerde bile eve coşkuyla, neşeyle gittiğini söylüyor. “O küçük çocukların, ileri yaşlarda veremeyeceğim bilgileri kolayca alıvermeleri beni çok etkiledi, en önemlisi de duyguların ifadesiydi.” diyen Ulus, özellikle anne–babası ayrılmış çocuklara resim yoluyla kolayca ulaşabildiğini, bu tür problemleri olan çocukların hem çizdikleri resimle hem de resim yaparken anlattıklarıyla sorunlarını dışarı vurabildiklerini söylüyor. “Çocuk resim yaparken benimle konuşuyor; ‘Benim annem–babam ayrı öğretmenim biliyor musunuz?’ diyor. Ona sorular soruyorum ve anlıyorum ki sıkıntısını aşabilir; çünkü bir yandan çiziyor, bir yandan konuşuyor. Akabinde anne ve babayla irtibat kuruyorum, sonuçları onlarla paylaşıyorum, kimi zaman izin veriyorlar kimi zaman ketum davranıyorlar; ama bir şekilde onlara ulaşıyorum ben.” diyen Ulus, şiddete maruz kalan çocuklarla da özel olarak ilgilendiğini söylüyor. “Böyle durumlarda çocuğun zarar görmemesini yine resim yoluyla sağlıyorum. ‘O yaşadıklarını kağıda aktarırken ne hissettin?’ diye soruyorum. Öğretmeninden dayak yediği halde üzülmemesi için annesine söylemeyen çocuklar var.”

Sema Ulus’un çalıştığı iki anaokulda da öğretmenler önce ‘Bizim yaptığımızı bozuyorsun.’ düşüncesiyle tavır almışlar; fakat çocuklardaki değişimi görünce bu yeni yönteme ilgi duymaya başlamışlar. “Öğretmenler ya da anne–baba çocuğu gereksiz kurallarla sınırlayarak disiplin altına almaya çalışıyor. Çocuğa kendini ifade etmesi için söz vereceksiniz, konuşmasını teşvik edeceksiniz. Sürekli susması emredilen bir çocuk bunu nasıl yapabilir? Öğretmenler sınıfa girer girmez çocuklara ‘Kollarınızı bağlayın, ağzınıza fermuar çekin.’ komutu veriyor. Oysa ben sınıfa girer girmez coşkulu ve enerjik bir ortam oluşturuyorum.” diyen Ulus, çocukların ‘Bunu ben yaptım öğretmenim.’ diye kendisine koşmalarından mutluluk duyuyor. Çocukların elleri kalem tuttuğu andan itibaren kağıt ve kalemle haşir neşir olması gerektiğine inanan Sema Ulus, anaokuluna gitmeyen çocuklara evde resim yapma fırsatı verilmesini istiyor. Anne ve babaların çocuğun kaydetmesi gereken resim aşamalarını göz önünde bulundurmadan, ‘Pek yetenekli değil galiba’ gibi yorumlar yapmasını yanlış bulan Ulus; “Üç, dört hatta beş yaşındaki çocukların resimlerinde kol ve bacaklar görünmeyebilir; ama o ifade ettiği şeyde annesi ve babası vardır. En iyisi çocuğu hiç yönlendirmemektir. Çocuğa ne yapması gerektiğini hep siz öğretirseniz kendine olan güveni zedelenir ve bu sadece resmini değil tüm hayatını etkiler. Çalıştığım çocuklarda ilk önce ‘Ben yapamam, beceremem, annem bilir.’ düşüncesini yıkmaya çalışıyorum. Anne–baba güzel resim yapsa ne olur, tek hedefimiz iyi resim yapmak değil ki!” diyor. Çocukların yaptığı resimlerden ruh hallerini tahlil etmenin aileleri genellikle tedirgin ettiğini söyleyen Ulus; “Anne ve baba aile sırlarının ifşa olacağını düşünerek panik yaşıyorlar. Halbuki bir çocuk deneyimli bir öğretmenin bilemeyeceği ne tür bir sorun yaşayabilir ki! Çocuk görünüşte mutlu olabilir; ama koyu renkler tercih ediyor ve yaşına göre gelişigüzel çiziyorsa bir sorun olduğu düşünülmeli. Çocuk ‘Ne çizeyim?’ diye sorduğu zaman bir hikaye anlatabilir ve ‘Sen bunun içinden ne çizmek istersin?’ diye sorabilirsiniz. Çocuklar rüyalarını çizmekten de hoşlanırlar. Aile bireylerinin portrelerini yapabilirler. Çocuğun gözünde anne değerliyse kağıdın en üst tarafına onun resmini çizer. Babayla arası yoksa onu bir köşeye daha küçük çizer.” diyor.

Fethiye’de bahçe içinde çalışıyorlar

Sema Ulus, gençlerle beraber resim ve seramik çalışmak üzere bulunduğu Fethiye’deki Kayaköy Sanat Kampı’nda komşu çocuklarıyla resim çalışmayı da ihmal etmiyor. “Damla isimli küçük bir öğrencim vardı. İlk derste ona ‘Ne çizelim?’ diye sordum. ‘Çiçek çizelim.’ dedi. Ona sadece büyük çizmesini söyledim. Çiçekleri saplarıyla birlikte çizdikten sonra ‘Haydi bahçede dolaş da gel bakalım, ne eksik kaldı?’ dedim. ‘Yaprakları çizmemişim.’ diye koşarak geldi. Yaprak şeklini anlatabilmek için ona bahçe içinden değişik biçimde yapraklar getirmesini söyledim. Biraz papatya ve gül yaprağı getirdi. Sonra yaprağın damarlarını inceledi ve gülün dikenli olduğunu fark etti. Oysa ben Ankara’da çalıştığım anaokullarında çocuklara yaprağı anlatamamıştım.” diyo

0 yorum :

Lütfen Yorumunuzun anlaşılır ve imla kurallarına uygun olmasına dikkat ediniz.

-