Halil Atılgan | ||||
Türkülerimiz; kaynağından çıktığı gibi kalmamış, halkın dilinde ve telinde nakış işlenerek, özümlenerek, yorumlanarak yeni boyutlar kazanmış, çeşitli değişikliklere uğrayarak ferdiliklerini kaybetmişler, derleyiciler aracılığıyla da bizlere ulaşmışlardır. Türkülerimizin bu zaman dilimi içerisinde uğradığı değişiklikler ''folklorik oluşum'' (anonim olma) dediğimiz evreyi meydana getirir. Folklorik oluşumunun meydana gelmesini sağlayan en önemli faktör de o zamanda iletişim araçlarının olmayışı, iletişimin dil ve tel aracılığıyla gerçekleşmiş olmasıdır. İşte bu özellik ferdi olan türkülerimizin anonim olmasını sağlamış, anonimlik ilkesi de türkülerimizin vazgeçilmez unsuru olmuştur. Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ansiklopedisinin 6. cildinin 1482. sayfasında, Sn. Nida Tüfekçi'nin hazırlamış olduğu bölümde Halk Müziğinin özellikleri şu şekilde sıralanmış : 1-Sahibinin bilinmemesi 2-Halk tarafından benimsenip onun ifadesine bürünmüş olması 4-Gelenek haline gelmesi 5-Zaman içerisinde derin bir geçmişi olması 6-Halkın ortak malı olması 7-Mekan içinde yaygın olması 8-Yöresel dil ve müzik özelliklerini bünyesinde taşıması 10-Kişisel yapım olmaması Bu tespitler anonim olan türkülerimizin kıstasları. Demek oluyor ki, türkülerimiz. yukarıda belirtilen özelliklere sahip olması gerek. Aksi takdirde, bu özellikleri taşımayan ezgileri türkü olarak kabul edilmeyecektir. Şimdiye kadar çeşitli türkülerimiz bu özellikleri taşıyarak çalınmış, söylenmiş ve TRT repertuarına girmiştir. Ama şimdi bu kural ihlal edilmiş. Kuralın ihlal olması çağın getirdiği yeniliklerden ve "son sistem" iletişim araçlarından kaynaklanmaktadır. 1985 yılında, Senem Matbaası tarafından yayımlanan 4 ciltlik Müzik Ansiklopedisinin Halk Müziği Bölümünde (2. cilt. s. 577) konuyla ilgili şu bilgiler yer almaktadır. "Halk Müziği toplumların bütün boyutlarıyla hayatından kaynaklanan, duygu, düşünce ve zevklerini işleyerek dile getiren, ait oldukları toplumların kültürünü yansıtan sözlü ve sözsüz ezgilerdir'' diyerek devam edilmekte. "Hugo Riemann halk müziğini üçe ayırıyor; 1-Ezgisi ve sözleri kimin tarafından yapıldığı belli olmayanlar 2-Birçok neden ve saiklerle halk tarafından benimsenmiş halk şarkısı ifadesi taşıyanlar 3 -Melodik ve armonik bünyesi kolayca anlaşılan ve popüler bir ada taşıyan ezgiler Moser'e göre; Halkın ortak malı olan şarkı ve melodiler halk türküsüdür. Fransız Michelle Brenne Halk türküsünü; Halk tarafından benimsenen, kulaktan kulağa verilmek suretiyle yayılan ezgiler olarak tanımlar. İngiliz Prat; Köylü arasından çıkıp gelenek haline gelen ezgiler halk türküsüdür demektedir. İngiliz Bireniers; Halkın ortak malı olan, en basit. düz ve yalın şarkılardır ve yapanı belli değildir, tanımını kullanır. Halk müziğinin en belirgin niteliği anonim olmasıdır. Bu ürünler söyleyeni bilinmediği için halkın ortak malı olarak kalmıştır ve folklor değeri ağır basar . Dolayısıyla halk müziği; Müzik bilimcilerin araştırma alanında olduğu ölçüde, folklorcuların da araştırma alanına girer'' denilmektedir. Türkülerin anonim olma evresindeki iletişim araçlarının etkisini yı1lar önce tespit eden Cahit Öztelli Hocamız, ''Evlerinin önü'' kitabında (Özgür Yayıncılık, 1983 11, Baskı, s. 195) "Yayılmada bugünkü durumda düne oranla şaşırtıcı ölçüde değişme ve ilerleme vardır. Radyo, televizyon, gramofon, teyp gibi teknik ve ileri araçlar yayılmayı son kertede ileri götürmüşlerdir .Bir türkü en kısa zaman içinde yurdun en uzak yerlerinde, dağda koyunlarını otlatan çobana varıncaya dek yayılmaktadır. Bu hızlı yayılma bir bakıma iyi olmadı denilebilir. Toplumlar sanat isteklerini adı geçen teknik araçlarla sağladıkları için yeni türküler pek az çıkıyor .Değişmeler hemen hemen olmuyor. Bir merkezden yayıldıkları için de donmuş olarak kalıyor'' demektedir. Cahit Öztelli Hoca'nın yıllar önce türkülerin anonim olma konusunda tespit ettiği tehlike günümüzde de gücünü bütün haşmetiyle göstermiş, yeni doğan bir türkünün anonim olma öze1liğini yok etmiştir .Zira kibrit kutusu büyüklüğündeki teyp cihazları, TV , radyo ve uydu yayınlan binlerce kilometre uzaklıktaki yerleşim merkezlerine ulaşmaktadır.Türkü yapımcıları ve yakımcıları da bu teknolojiden oldukça etkilenmiş, yakılan ve yapılan bir türkü hemen teyplere kaydedilerek, kaynağından kasete aktarılarak yaşatılması sağlanmıştır. Herhangi bir konuyla ilgili yakılan türkü anonim olmadan bize ulaşmaya başlamıştır. Çağın teknolojik konudaki gelişmesi, iletişimin dil ve tel aracılığıyla olmayışı, türkülerdeki anonim olma özelliğini ortadan kaldırmış, dolayısıyla anonim türkü üretimi de durmuştur. Anonim türkü üretiminin durduğunu tespit eden ilgililer bu ihtiyacı "beste'' ezgilerle karşılamaya başlamışlar , türkü karakterindeki "beste'' ezgiler anonimmiş gibi gösterilerek TRT Kurulundan geçirilmiş ve de halka sunulmuştur. Bu şekilde anonim olmayan ezgilere meşruluk kazandırılmış, dolayısıyla bir aldatmaca döneminin de başlaması sağlanmıştır. Bu aldatmacayı tespit eden Yalçın Tura ''Türk Müziğinin Meseleleri'' kitabının 47. sayfasında aynen şöyle demektedir. ''ne yazık ki, bilhassa 1940'lardan sonra bu iddia (Türk Musikisinin sadece halk musikisinden ibaret olduğu iddiası) böl ve hükmet görüşünün ajanları ve yardakçıları tarafından bol bol işlenerek masum zihinler bulandırılmış ve suni bir halk musikisi icra'ı bilhassa radyonun da yardımıyla yaygınlaştırılarak yeni ve ayrı tür haline getirilmiştir. Halkı musiki zevki üzerinde son derece menfi tesirler yapan bu cereyan giderek çözülmesi müşkül bir mesele halinde gelişmiştir. Folklor malzemesi ile ciddi sanat mahsül arasındaki fark gözden kaybedilmiş, giderek tükenen repertuar, yeni bestelerin derlemeymişçesine sunulmasıyla şişirilmeye çalışılmış, hatta bestekarı bilinen, dış kaynaklı bir takım yeni "mahnıların" Kars folklorundan örnekler yutturmacasıyla radyo mikrofonlarına getirilmiş, Kolhoz kahramanı Süreyya için bestelenmiş şarkı, Doğu Anadolu türküsü yapılmak istenmiştir''. Şimdi yapılanın da bundan farkı yok. Kaynağı ve yapımcısı belli olan türküler anonim diye repertuardan geçirilip vatandaşa sunulmaktadır. Bu konuyla ilgili tespit ettiğim bazı türküler; 1. Türkü : VARIP NEYLEMELİ SILAYI GAYRI TRT Müz. Dai. Nota Yayınları THM Repertuar Sıra No : 1190 İnceleme Tarihi : 26.12.1975 Yöresi : Adana Kimden Alındığı : İboş Ağa Derleyen : Kenan Şele Derleme Tarihi : 3.3. 1 971 Notaya Alan : Tuğrul Şan (Ek 1. Nota) Bu şekliyle repertuar kurulundan geçen Varıp Neylemeli Sılayı Gayrı türküsü. 1989 senesinin Kasım ayında kayıp ettiğimiz Adana'nın Halk Müziğine emeği geçen çok samimi dostum rahmetli diş doktoru Çetin Ünal Özülkü'ye aittir. Türküyü 1971 yılında ben notaya almıştım. 8/4'lük olarak notaya aldığım türkü Adana'nın Mahalli Halk Müziği Sanatçıları tarafından çeşitli yerlerde çalınıp söylendi, Ayrıca 1975 yılında Adana Halk Eğitim Merkezi Halk Müziği Korosunda Kazım Sanrı (Şimdi Adana Napoli Gömlekleri Mağazası sahibi) tarafından öğrencilere öğretildi. Aynı türkü Çukurova Radyosunun mahalli sanatçıları tarafından da defalarca (Ümit Öcal) çalınıp okundu. Yukarıda dipnotlarıyla verilen Varıp Neylemeli Sılayı Gayrı türküsü TRT repertuar kurulundan geçerek Türkiye Radyo ve Televizyonlarından Adana türküsü diye yayınlanmaya başlayınca. rahmetli Çetin Özülkü, zannediyorum 1984 yılında TRT Genel Müdürlüğüne yazdığı bir yazıyla türkünün anonim olmadığını, kendisinin bestesi olduğunu ve telif hakkı ödenmesini istedi. TRT rahmetlinin bu yazısı üstüne türküyü yayından kaldırdı ve telif hakkı vb. herhangi bir ödeme yapmadı. II. Türkü : AHU GÖZLÜM TUT ELİMDEN TRT Müz. Dai. Nota Yayınları THM Repertuar Sıra No : 2693 İnceleme Tarihi : 18.3.1985 Yöresi : Çukurova Kimden Alındığı : Osman Feymani Derleyen : Ankara Devlet Konservatuarı Derleme Tarihi : ------ Notaya Alan : Ali Can III. Türkü : ÖLÜM Y AKAMDAN DUTMA GİT TRT Müz. Dai. Nota Yayınlan THM Repertuar Sıra No : 2675 İnceleme Tarihi : 18.3.1985 Y öresi : Çukurova Kimden Alındığı : Osman Feymani Derleyen : Ankara Devlet Konservatuarı Notaya Alan : Ali Canlı Ben 1987 yılında Mersin Halk Eğitim Merkezi ve Akşam Sanat Okulu Müdürlüğünün düzenlemiş olduğu 1. Mersin Milli Kültür ve Eğitim Sempozyumu münasebetiyle, Aşık Feymani, Hayatı-Şiirleri ve Türküleri adlı bir tebliğ sunmuştum. Ayrıca Feymani'yle ilgili kitap hazırlığım münasebetiyle Feymani'yi uzun uzun dinledim. Şiirlerini, hayatını, türkülerini kaydettim. Kaydettiğim türkülerin arasında "Ahu Gözlüm Tut Elimden ve Ölüm Yakamdan Dutma Git'', adlı türküleri de vardı. Feymani'yle sohbetim esnasında bu türkülerin nasıl yakıldığını, türkülerin müziğinin kendisine ait olup olmadığını sorduğumda "söz ve müzik bana aittir. Daha önce yazmış olduğun şiirlerime irticali (doğaçlama) yaptığım müzikleri uygulayarak banta kaydettim. Kayda giren müzik hem kalıcı oldu, hem de unutulmadı''. Yani ortaya çıkan türkü formundaki ezgiler bütün özellikleriyle size ait, bunu mu söylemek istiyorsunuz? dediğimde başını sallayarak beni onayladı. "TRT Repertuarına giren türkülerim de böyledir. Yani benim bestemdir. Anonim değildir", Diyerek türkülerinin kendisine ait olduğunu ifade etti. (Bu türküler, Feymani'nin bana özel çalıp okuduğu kasette mevcutur, dinletilebilir). Feymani'nin Ahu Gözlüm Tut Elimden adlı türküsü bir hayli popüler oldu. Feymani'nin bu türküsünün popülaritesi TV'de yayınlanan bir programa konu oldu. Feymani programda popüler olan türküsünün kendisine ait olduğunu, nasıl meydana geldiğini de kısaca anlattı. IV. Türkü : İNCECİKTEN BİR KAR YAĞAR TRT Müz. Dai. Nota Yayınlan THM Repertuar Sıra No : 2692 İnceleme Tarihi : 18.3.1985 Yöresi : Çukurova Kimden Alındığı : Eyüp Tadil Derleyen : Ankara Devlet Konservatuarı Derleme Tarihi : ------ Notaya Alan : Ali Can Örnek IV. Türküde kaynak kişi olarak gösterilen Eyup Tadil Adana'nın Feke ilçesinin köyünden olup, Aşık Eyyubi olarak bilinen genç bir halk ozanımızdır . Aşık Ayyubi adı geçen türküyü (IV. örnek) çeşitli programlarında "kendi bestem'' diye anons ederek çalıp söylemiştir. Konuya olan ilgim münasebetiyle bu anonsu defalarca duymuşumdur. Sözleri Karacaoğlan'a ait olan bu türkünün müziği ise (bestesi) Aşık Eyyubi'nindir. V. Türkü : AŞIKLAOA OLAN EFKAR TRT Müz. Oai. Nota Yayınlan THM Repertuar Sıra No : 2129 İnceleme Tarihi : 24.10.1982 Y öresi : Sivas Kangal/Minare Köyü Kimden Alındığı : Muhlis Akarsu Derleyen : Nida Tüfekçi Derleme Tarihi : Notaya Alan : Nida Tüfekçi VI. Türkü : SİYAH PERÇEMİNİ DÖKMÜŞ YÜZÜNE TRT Müz. Dai, Nota Yayınlan THM Repertuar Sıra No : 2748 inceleme Tarihi : 31,10.1985 Y öresi : Erzincan/Tercan Kimden Alındığı : Aşık Davut Sulari Derleyen : TRT Notaya Alan : Erkan Sürmen V. Örnek olarak verdiğim ''Aşıklarda Olan Efkar'' türküsü Davut Sulari tarafından okunan ve TRT arşivindeki ''Dost Bağından Bir Gonca Gül' türküsünün sözleri değiştirilmiş bir kopyesidir. Son dörtlüğünden Müslümi'ye ait olduğunu anladığımız "Aşıklarda olan Efkar" türküsünün notasının dip notunda aynen şöyle denilmektedir. " Deyişi bu ezgi ile Tercanlı Aşık Davut Sulari de dost Bağından Bir Gonca Gül sözleri ile okumuş. Radyo arşivinde mevcuttur. Bu sözler kendi deyişidir. Saz bölümleri Davut Sulari'nin çalışından yazılmıştır''. Sonuç olarak türkünün müziği ve sözleri Aşık Davut Sulari'ye ait olup; Müslümi tarafından bir başka sözle lanse edilmiş ve radyo repertuarına da o şekilde geçmiştir. Şunu ifade etmek istiyorum ki bu türküde kaynak ve yapımcısı belli olduğu halde anonim ezgiler grubu içerisinde kendini bulmuştur. Örnek olarak verdiğimiz (VI. türkü) yapımcısı belli türkülerden biri de ''Siyah Perçemini Dökmüş Yüzüne'' TRT arşivlerine ölmeden önce Davut Sulari tarafından çalınıp söylenen bu türkü Erkan Sürmen tarafından repertuara kazandırılmış, Belkıs Akkale tarafından da banta okunmuş ve de epeyi popüler olmuş bir ezgidir. Aslında bu türkü de sahibi belli olup da repertuara giren, anonimlik evresini geçirmeden bize ulaşan türkülerimizden biridir. Türkü sözüyle, müziğiyle Davut Sulari'ye aittir. Keşke mümkün olsa da rahmetli Aşık Davut Sulari mezarından kalksa gelse de TRT yetkililerine Çetin Özülkü'nün dediği gibi ''Bu türkünün söz ve müziği bana aittir, ya bana telif hakkımı verin ya da yayından kaldırın'' dese; kaynak kişisi Davut Sulari olarak bilinen bütün türküler ''Varıp Neylemeli Sılayı Gayrı'' türküsü gibi muhakkak yayından kaldırılacaktır. Dikkat edilecek olursa Davut Sulari'nin yaklaşık bütün çalıp okuduğu kendine ait türküleri öldükten sonra notaya alınıp repertuar kurulundan geçmiştir. ''Davut Sulari'nin ölmeden önce anonim olmayan türküleri, ölümünden sonra mı anonim oldu?'' diye istemiyerek düşünesi geliyor insanın. VII. Türkü : CAN ÖZÜMDEN BESMELEYİ ÇEKİNCE TRT Müz. Dai. Nota Yayınları THM Repertuar Sıra No : 3130 İnceleme Tarihi : ------ yöresi : Orta Anadolu Kimden Alındığı : Ekrem Çelebi Derleyen : Can Etili -Erol Parlak Derleme Tarihi : ------ Notaya Alan : Can Etili Bu türkünün sözleri Kahramanmaraş ilinin Elbistan İlçesinin Cela kasabasından şair Sayın Abdurrahim Karakoç'a (Şiir, Karakoç'un ''Dosta Doğru'' kitabında Bayram Bilge Toker'e izafeten ''İkinin Biri'' adı altında 7 dörtlük olarak yayınlanmış) bestesi ise Kırşehirli mahalli sanatçı Ekrem Çelebi'ye aittir. Ekrem Çelebi'nin ilk yayınladığı bantlarından "Sultanım'' türküsünü hatırlayacaksınız. Banttan sonra aynı türkü radyo repertuarına geçti ve günün en sevilen türküleri arasında yerini aldı. Ekrem Çelebi Karakoç'un "Mektup Derken Şiir Oldu Bak Gene'', "Doktor Benim Derdim Bambaşka Bir Dert'' diye başlayan şiirlerini bozlak formunda, "Sultanım'' (İkinin Biri) Şiirini ise kırık hava tarzında bestelemiştir (istenildiği takdirde adı geçen türküler banttan dinletilebilir). Adı geçen besteler şimdi çalınıp söylenmekte ve de tutulmaktadır. Ama anonim değildir. Türkünün sözleri Abdurrahim Karakoç'a, müziği ise Ekrem Çelebi'ye aittir (her iki sanatçı da sağ olup Ankara'da ikamet etmektedirler). VIII. Türkü : KANADIM DEYDİ SEVDAYA (Oy Tabip) TRT Müz. Dai. Nota Yayınlan THM Repertuar Sıra No : 2855 İnceleme Tarihi : 31.10.1986 y öresi : K. Maraş Kimden Alındığı : ------ Derleyen : ------ Derleme Tarihi : ------ Notaya Alan : Nazmiye Özgül Bu türkü de Aşık Mahsuni'ye aittir. Aşık Mahsuni'ye ait olduğunu vurgulayan üçüncü söz : Yan Mahsuni sine sine Düştüm güzeller içine Bugün bana noldu yine Kendim kendim seçemedim diye devam etmektedir. 1970'li yıllarda adı geçen türkü Aşık Mahsuni tarafından plağa okunmuş plakta söz ve müziğin Mahsuni'ye ait olduğu, eserin kopye edilemeyeceği açıkça belirtilmiş. Ama maalesef repertuar kurulundan geçen ''Kanadım Deydi Sevdaya'' türküsünde yöresinden başka Mahsuni'yi hatırlatan hiç bir emarenin olmayışı dikkate değer bir konudur. Ayrıca türküyü kimin hangi kaynaktan derlediği de belli değil. Peki hiç bir kaynağı olmayan bu türkü nasıl ortaya çıkmıştır? Notası nasıl yazılmıştır? Notası yazılırken hangi ses bantından yararlanılmış? Yöresi nasıl tespit edilmiştir? soruları, repertuar kurulundaki yetkililerimizin hiç mi aklına gelmedi? Bu sorulara cevap bulamayınca türkünün gaipten geldiğine neredeyse inanasım geliyor. Ama derleyici, türkünün kişiye ait olduğunu ifade eden bilgiler, vesikalar bulundursaydı türkü repertuar kurulundan ''beste'' türkü diye geçmeyecek, bizler de bu türküyü dinleyemeyecektik. Görülüyor ki çağın getirdiği yenilikler anonim türkü üretimini durdurmuş yerini beste türkülerin üretimine bırakmıştır. Halk |
0 yorum :
Lütfen Yorumunuzun anlaşılır ve imla kurallarına uygun olmasına dikkat ediniz.