-

Başbakan Erdoğan Trabzon Karadeniz Teknik Üniversitesi

13 Haziran 2010 Pazar yazildi.
Sponsorlu Bağlantılar

Başbakan Erdoğan Trabzon Karadeniz Teknik Üniversitesi'nde konuştu.
12 Haziran 2010 Cumartesi, 15:30:31

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin dış politikasında bir eksen kayması söz konusu olmadığını belirterek "Bir eksen kaymasından bahsedenler art niyetli değillerse, Türkiye'nin yeni rolünü anlayamamış, kavrayamamış olanlardır" dedi.

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Prof. Dr. Osman Turan Kültür Merkezi'nde düzenlen törenle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a fahri doktora unvanı verildi. Erdoğan'a fahri doktorasını eski öğretmeni Semra Acar verirken, Erdoğan da Acar'a, telkari kaplamalı bir plaket hediye etti. Ardından kürsüye çıkarak konuşan Başbakan Erdoğan, en kaliteli en yaygın eğitimi Türkiye'nin her köşesine ulaştırmanın gayreti içinde olduklarını belirterek, "Bizim öğrencilik dönemimizde Türkiye'de çocuklar zor şartlarda eğitim

görürdü. Karadeniz'de bu çok daha büyüktü. Sabah ezanıyla yola çıkarlar, patikalardan, o ayaklarındaki yırtık pabuçlarla kilometrelerce yürüyerek, sırılsıklam okullara ulaştılar. Çocuklar bu sıkıntıyı çekerek üniversiteye girdiler, sonra da oralarda tutunma mücadelesini verdiler. Hükümetimiz döneminde eğitim yatırımlarını milli bütçemizin birinci sırasına yerleştirdik. 7,5 yılda KTÜ bünyesinde 7 fakülte, 6 Meslek Yüksek Okulu, 5 yüksekokul ve devlet konservatuarı devreye girdi. Teknokent bitme noktasına geldi" şeklinde konuştu.

2011 Trabzon Avrupa Gençlik Olimpiyatları için de hazırlıkların son sürat devam ettiğini ifade eden Başbakan Erdoğan, "Bu organizasyonda güzel şeyler yapıp Trabzon'un adını dünyaya da güzel şekilde duyuracağız" ifadelerini kullandı.

"87 yılda gerçekten büyük işlere Türkiye Cumhuriyeti halkıyla beraber imza attı" diyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"29 Ekim 1923'te Cumhuriyetimiz kurulduğunda ciddi sorunlarla karşı karşıyaydık. Enerjisini gençlerini kaybetmiş bir ülke bu tarihle, daha büyük bir mücadelenin içine girdi. 87 yılda gerçekten büyük işlere Türkiye Cumhuriyeti imzasını attı. Bugün dünyanın daha saygın bir ülkesi, daha güçlü bir ülkesi konumuna geldi. Ancak potansiyelleri göz önünde bulundurulduğunda, özellikle 1923 ve sonrasındaki heyecanlarına atılımlarına bakıldığında, Türkiye'nin bugün olması gereken yer bugünden çok daha yüksekte olması gerekirdi. Gereken reformlar hızlı şekilde yapılmadı. Dış politikada da yaşadık. Türk dış politikası, idare-i maslahatla günü kurtardı. Kendi komşularına bile açılamadı. Eğer idarede başarısızlık varsa fatura dünyaya kesiliyordu. İşte bu paranoya safhasına ulaşmış kaygılar, dış politikanın sonunda aşılmaz setler oluşturuyordu. Araplarla karşılıklı yatırımlar ne zaman devreye girse, gizli bir el devreye giriyor. Bu işbirliği engelleniyor. Ne zaman Araplar bir yatırım yapacak olsa, 'Araplar bizi arkamızdan vurdu biz niçin işbirliği yapıyoruz' başlıkları atılıyor. Ne zaman bir Arap iş adamı ülkemize gelse, manşetler 'Yeşil sermaye, İslamcı sermeye, Arap sermayesi' gibi ırkçı ayrımcı dil sahneye konuyor. Türkiye'nin dış politikasında bir eksen kayması söz konusu değil. Bir eksen kaymasından bahsedenler art niyetli değillerse, Türkiye'nin yeni rolünü anlayamamış, kavrayamamış olanlardır."

"AB BİZİ SÜREKLİ OYALIYOR"
Erdoğan, Avrupa Birliği'nin (AB) 1959 yılından bu yana Türkiye'yi oyaladığını da kaydederek, "Resmi müracaat 1963. O günden bugüne biz yırtınıyoruz, çırpınıyoruz. Hala oyalıyorlar. Bir bakanlık kurduk bu iş için. Bütün bunlara rağmen oyalıyorlar, bunu özel görüşmelerde bazı samimi olan Avrupalı bakanlar bize söylüyorlar. Ben kendilerine açıkça söylüyorum, siz Hıristiyan kulübü değilseniz siz Türkiye'yi almaya mecbursunuz. Biz bugün son alınan 10 ülke ile mukayese edilemeyecek düzeyde AB müktesebatına sahip bir ülkeyiz. O ülkelerin hepsini tanıyoruz. Gidiyoruz, geziyoruz, görüyoruz hepsi belli. Ama bunlar çok çok gerilerde. Sanal bütçeler var bunlarda. Karar zaten siyasi tek söyledikleri şey siz büyük bir ülkesiniz, coğrafyanız büyük, nüfusunuz çok. Çünkü siz buraya girdiğiniz zaman ilk üç ülkeden biri olacaksınız. Siz AB bir güç merkezi olmak istemiyor musunuz? İşte medeniyetler ittifakı girişimini başlatan bir hükümetiz. Biz İran'daki sorun diyalogla, İsrail-Irak'ta bir etnik yapı oluşmasın istiyoruz.

Biz bunu istediğimiz için içerden ve dışarıdan tabii ki hakaretler eleştiriler devam ediyor. Biz AB üyeliğinden vazgeçecek değiliz. Biz dersimizi çalışmaya devam ediyoruz. Çok çileler çektik. O çileleri çekenler çok mücadele verdiler. Ama sonunda kariyerlerini kaptılar. Biz de inadına koşturacağız, başaracağız. Çünkü azminiz olmazsa, inadınız olmazsa, bunu başaramazsınız. Bu millete yakışan bu, biz de onu yapacağız. Biz bir ara, ihracatımızın yüzde 55'ini AB üyesi ülkelere yapar hale geldik. Bazıları diyor, niye giriyoruz? Peki kardeşim sen bu ihracatı nereye yapıyrsun? Haydi girme, nereye yapacaksın o zaman ihracatı? En yakınında Avrupa'ya ihracat yapmayacaksın nereye yapacaksın? Latin Amerika'ya mı? ABD'ye mi? Bak bakalım ABD bizden ne alıyor" diye sordu.

"BİZ SIRTIMIZI HİÇBİR ZAMAN BİR ÜLKEYE VE BÖLGEYE DÖNMEYECEĞİZ"
Türkiye'nin hiçbir zaman bir ülkeye ve bölgeye sırtını dönmeyeceğini vurgulayan Başbakan Erdoğan, "Geçtiğimiz yıl dünyanın ilk 225 müteahhit firmasının içinde 51 sırayla Çin birinci, 31 firmayla Türkiye, ABD'yi geçerek ikinci sıraya yerleşti. Başarmışız, yapmışız. Biz sırtımızı hiçbir zaman bir ülkeye ve bölgeye dönmeyeceğiz. Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nde kullandığımız İran'la ilgili oy bu yaklaşımın neticesidir. Bana ve Lula'ya yazmış olduğu mektup çerçevesinde yaptık. Biz ona uygun şekilde yaptık. İstedik ki diplomasiyle bunu çözelim. Bilgilendirme telefonu açtığımızda takdir ettiler, teşekkür ettiler ama 'İran sözünde durmaz' dediler. Biz de dedik ki, 'Ortaya konulanlara uymazsa, biz de İran 'ı kendi başına bırakırız' dedik. Türkiye ne bir ülkenin yanında yer almış, ne de bir ülkeyi karşısına almıştır. Sadece attığı imzanın arkasında durmuştur. Devlet ciddiyetine yakışan da budur. Şair diyor ya, 'Bir zamanlar bizde millet, hem nasıl milletmişiz. Gelmişiz dünyaya milliyet nedir öğretmişiz' işte biz böyle bir milletiz. Başını Ankara'nın dışına çıkaramayanlar, dünyayı iyi okuyamayanlar aktif dış politikaya karşı çıkıyorlar. Anayasa değişikliği ve milli birlik ve kardeşlik projesiyle başlayan terör saldırılarına dikkat edin. Türkiye bu oyunlara gelmeyecek. Türkiye fırsatları bir kez daha elinin tersiyle itmeyecek. Türkiye emin adımlarla, kararlı adımlarla geleceğe doğru ilerliyor" ifadelerini kullandı.

"HAYATTA 3 KİŞİNİN ELİNİ ÖPECEKSİN"
Başbakan Erdoğan, hayatın bir risk olduğunu, ekonominin, siyasetin hep risklerle dolu olduğunu hatırlatarak, "Yoksa hiç çalışmayan, üretmeyen, insanları kimse yargı karşısına çıkarıyor mu? Ama kim ki çalışıyor onun başı yargıyla hep derttedir. Bir şey yaparsın, karşına hep onlar çıkar. Atalarımızın bir lafı var, 'Abdestinden şüphesi olmayanın, namazından şüphesi olmaz.' Kişisel yaşamınızda şüpheler doluysa, abdestten de şüphe duymanız normal. Anadolu'yu gezerken oluyor. Bazıları adet diyor, ama çoğu zaman şaşkınlığa ileri gider, el öpmek, el etek öpmek. Adetimden değildir. Ama hep söylerim. Üç kişinin elini öpeceksiniz. Bir anne-baba, üç hocanızın elini öpeceksiniz. Başka kimsenin elini öpmeyeceksiniz. Ölçü bu olacak" diye devam etti.

Yapılan konuşmalarından ardından Başbakan Erdoğan, KTÜ'de Uzaktan Eğitim Merkezi, Temel Tıp Bilimleri Binası, Petrol Araştırma Laboratuarı, KTÜ Kongre Oteli'nin toplu açlışını gerçekleştirerek Atatürk Alanı'ndaki toplu açılış törenine katılmak üzere KTÜ'den ayrıldı.

0 yorum :

Lütfen Yorumunuzun anlaşılır ve imla kurallarına uygun olmasına dikkat ediniz.

-