-

Siren Ertan Çarmıklı kimdir - hayatı ve fotoğrafları

5 Ocak 2013 Cumartesi yazildi.
Sponsorlu Bağlantılar

Lenf kanserini yenen Siren Ertan Çarmıklı Kanser Haftası’nda hastalıkla mücadele edenlere 6 altın nasihat sundu:

1- Gülümseyin.
2- Hayatı yaşayın.
3- Hastalıkla ilgili internete başvurmayın.
4- Kalabalık ortamdan (Sinema tiyatro uçak v.s.) kaçının.
5- Bol bol komedi filmi izleyin.
6- Depresyondan uzak durun.
“Hayat bir paket içinden kötü şeyleri çıkarıp sadece iyi olanları alamıyorsunuz. Evet kanser tedavisi çok zor ama ölmediniz ki! Maksimum performans şart. Fiziken ve ruhen kendini ihmal ettiğinde kanser kapını çalıyor. En önemli şey kendini sevmen”..



Çocukluğunuzdan beri meraklı mıydınız modaya? 
Görüntüme ve giyimime hep çok düşkünmüşüm. Annemin ojeleriyle yerlere desenler çizermişim, odamın duvarlarına ceylan resimleri çizerdim. Genç kızlık yıllarımda tasarladığım kıyafetlerin hayata geçmesi için annemi bunaltırdım. Eğitimimi de Güzel Sanatlar Tekstil Tasarım bölümünde sürdürdüm.
İzmir’den İstanbul’a geliş amacınız neydi? 
İzmir’de okuldan sonra yarım gün çalıştığım dostumuzun mağazası vardı. Mustafa Taviloğlu ile orada tanıştım. Onunla çalışmamı istedi. İlk Mudo’larda onun kurduğu yeni bir işte çalışmak için İstanbul’a geldim. Sonrasında ‘Siren Ertan İstanbul’ adlı markamı kurdum, 8 yılı bitirdik 9’uncu yıla girdik.
Kişiye özel mi çalışıyorsunuz? 
Bire bir çalışmayı çok seviyorum. Yeni dostluklar kazandırıyor bana. Müşterim olarak gelip, sonradan iyi dostum olan insanlar var hayatımda.
Danışanlarınıza hangi konularda yardımcı oluyorsunuz? 
Gelen müşterilerimizle önce sohbet ediyorum, neye ihtiyacı olduğunu belirliyoruz. Bazı müşterilerime günlük gardıroplar hazırlıyorum. Her an hazırda kendilerine uygun kalıpları bulmadıkları durumlarda yardımcı oluyorum.
Tasarımlarınızı hazırlarken günün modasını takip ediyor musunuz?
Tasarımlarımda kendimi tatmin etmeyi değil, müşterilerimi hayatında olabilecek en güzel haliyle sunmayı hedeflerim. Günün modasından etkilendiğim olabilir. Onların yaşına, konumuna, vücut tipine özen gösterdiğim kıyafetler hazırlarım.
Cemiyet hayatından stilini beğendiğiniz hanımlar kimler? 
Bana göre iyi giyinen kadın günün 24 saati iyi giyinen kadındır. Oturmuş bir tarzınızın olması size değer kadar. Düşündüğüm zaman aklıma ilk gelenler Ferhunde Verdi, Feryal Gülman, Çiğdem Simavi, Yüksel Behlül, Sanem Kardıçalı Tezman, Şirin Yalçın…
Tasarımcı olmanın yanı sıra sürekli üretim halindesiniz. Hayata geçirmeyi planladığınız projelerinizden bahseder misiniz? 
Punto’nun 2012 ilkbahar yaz sezonu için deri ve süet koleksiyonu hazırladım. Yeni materyallerle çalışmak beni çok mutlu ediyor. Deriyi, dantel ve trikoyla birleştirdim, bütün bu süreç çok heyecanlıydı. Bunun dışında plaj koleksiyonu hazırlıyorum. Çeşme’deki otelimiz 7800’de ise küçük bir butiğim oldu geçen yaz ortası. Kadınların tatile gittiklerinde kullanacakları bikini, pareo, plaj terliği gibi aksesuvarların olduğu koleksiyon üzerinde çalışıyorum. Son aylarda beni en çok heyecanlandıran parfüm projem var. Önümüzdeki ay Beymen’lerde satışa sunulacak. Henüz içerik anlatmıyorum, biraz vanilya biraz çiçek. Kadınsı, çok kalıcı bir parfüm.
Sizi sosyal sorumluluk projelerinde de sık sık görüyoruz…
Birçok dernek ve vakfa üyeyim. TESYEV’in yönetim kurulu üyesiyim. Yardım isteyen herkesin yanında olmaya çalışıyorum. 1999 depremiyle beraber sivil toplum örgütleriyle tanıştım. İnsanları hayatlarında ne kadar erken sivil toplum örgüteriyle buluşturabilirsem o kadar iyi; bunu kendime misyon edindim.
Eşiniz Gökhan Bey’e aşkınızı farklı bir ifadeyle belirtmişsiniz… 
“Gökhan’ı annemden babamdan daha çok seviyorum” demiştim. Onlar bana alınmaz, hatta bu kadar sevdiğim için mutlular.
Eşinizle nasıl tanıştınız? 
Aynı çevrede birbirimizi tanırdık. Bir doğum günü partisinde karşılaşıp sohbet ettik, sonra da devam etti. Şimdi 11. yıla girdik.
Senede birkaç kez evinizde davetler veriyormuşsunuz. Nasıl hazırlanıyorsunuz? 
Dostlarımı çağıracağım zaman catering kullanmıyorum. Yemeği hazırlamayı, sofrayı kurmayı, her şeyi kendim yapmayı seviyorum. Emek verdikçe dostlarıma daha çok bağlanıyorum.
Dışarıdan bakıldığında peri masalı gibi bir hayatınız var… 
Peri masalı, bence çok çalışan insanlar için kullanılacak bir şey değil. Hiçbir şeye eşimin ya da ailemin kucağıma sermesiyle, altın tepsiyle sunmasıyla sahip olmadım. Eğer ben öldükten sonra arkamdan “İyi insandı” derlerse bence gerçek peri masalı odur







0 yorum :

Lütfen Yorumunuzun anlaşılır ve imla kurallarına uygun olmasına dikkat ediniz.

-