Demokrasi kavramı demokrasinin kendisinden önce gelir.
Demokrasi kelimesi etimolojik olarak “halk iktidarı” anlamına gelmekle birlikte, günümüz toplumlarında çok farklı anlamlar kazanmış ve birbirinden farklı uygulamaları nitelemede kullanılan bir kavram halini almıştır. Bu farklılık ‘demokrasi’ kavramının genel bir tanımının verilmesini de güçleştirmektedir. Bu sebeple, söz konusu kavram ele
alınırken, ister istemez bazı çerçevelerin çizilmesi ve bu çerçeve dahilinde konunun işlenmesi gerekmektedir. Amacımız, batı tipi bir demokrasi anlayışını çıkış noktası olarak almak, bu çerçevede sözkonusu kavramı incelemek ve Türkiye’deki durumu da bu açıdan değerlendirmek olacaktır.
alınırken, ister istemez bazı çerçevelerin çizilmesi ve bu çerçeve dahilinde konunun işlenmesi gerekmektedir. Amacımız, batı tipi bir demokrasi anlayışını çıkış noktası olarak almak, bu çerçevede sözkonusu kavramı incelemek ve Türkiye’deki durumu da bu açıdan değerlendirmek olacaktır.
Batı tipi demokrasinin ilk basit örnekleri Ortaçağ’a kadar gitmekle birlikte, günümüzdeki uygulamanın. başlangıcı bu asrın başlarıdır. Fakat arada Aydınlanma dönemi, Fransız Ihtilali ve Amerikan Bağımsızlık Savaşı başta olmak üzere bazı olayların sonuçları da ‘demokrasi’ kavramının şekillenmesinde önemli roloynamış, tarihi bir arka plan oluşturmuştur.
Günümüz batı tipi demokrasinin en belirgin özelliği olarak, serbest seçimle ve açık oyla teşkil edilen bir parlementonun, dolayısıyla bir temsili sistem esası üzerine kurulmuş bir parlementonun mevcudiyeti gösterilebilir.
Parlemento aynı zamanda yürütme ve denetleme gücünü de temsil etmektedir. Böylece seçilenler, sözkonusu erkleri, seçenler adına kullanmak yetkisini de teorik olarak elde etmiş olurlar.
Parlemento aynı zamanda yürütme ve denetleme gücünü de temsil etmektedir. Böylece seçilenler, sözkonusu erkleri, seçenler adına kullanmak yetkisini de teorik olarak elde etmiş olurlar.
* Bu yazı, Mart 1988 tarihinde UNESCO Türkiye Milli Komisyonu, İnsan Bilimleri Komitesi tarafından Ankara’da Türk Tarih Kurumu Salonunda düzenlenen ‘Demokrasinin Felsefi Temelleri’ isimli toplantıda yapılan konuşma metninin genişletilmiş şeklidir .
Bu arada ‘kuvvetlerin ayrılığı’ ilkesinin de Demokrasinin temel özellikleri arasında yer aldığını belirtmek gerekir. Bu ilkenin, özellikle yargı yetkisinin bağımsız kurumlar tarafından temsil edilip uygulanması anlamına geldiği kabul edilir. Yargı gücünün bağımsız olması, yürütme ve denetleme gücünün doğru ve yerinde kullanılmasının da teminatı olarak kabul edilir. Bu anlamda Demokrasi, bir kuvvetler dengesi olarak da karşımıza çıkar.
Demokrasinin gücünü ve aynı zamanda zaafını da herhalde bu noktada aramak gerekir.
Kuvvetlerin ayrılığı veya bir anlamda kuvvetler arasında bir dengenin kurulması, çeşitli kurumların işleyişini etkiler ve biçimler. Bu işleyiş aynı zamanda, demokrasinin temel ve ayırtedici bir özelliğine, yani bireyin sahip olabileceği özgürlüklerin ve hakların da bir teminatına işaret eder. Çünkü aksi taktirde mesela totaliter rejimIerde olduğu gibi, bireyler arasında, gerek onların sahip olacakları imkanlar, gerek haklar ve gerekse özgürlükler açısından bir eşitsizlik sözkonusu olacaktır. Totoliter bir sistemde bazı bireyler bu özelliklere özgürce sahip olamayacakları gibi, onları eşit olarak kullanma olanağından da mahrum olurlar. Bu anlamda demokrasi, insan onuruna en fazla sahip çıkan, onu yücelten, onun gelişmesi için en uygun zemini sağlayan bir siyasi sistemin adı olarak
kabul edilmek durumundadır. Yani kısaca demokrasinin ayrıcalığı, bireysel hak ve özgürlüklerin teminat altına alınabilmesidir. Fakat burada bireysel özgürlüklerin ve hakların tanımının çok iyi yapılması gerekir; en azından her bireysel talebin, bir bireysel özgürlük olarak anlaşılmaması, bir hakkın bulunduğu yerde ödevin de bulunduğunun kabul edilmesi ve bu hususların da önemle altının çizilmesi gerekir.
kabul edilmek durumundadır. Yani kısaca demokrasinin ayrıcalığı, bireysel hak ve özgürlüklerin teminat altına alınabilmesidir. Fakat burada bireysel özgürlüklerin ve hakların tanımının çok iyi yapılması gerekir; en azından her bireysel talebin, bir bireysel özgürlük olarak anlaşılmaması, bir hakkın bulunduğu yerde ödevin de bulunduğunun kabul edilmesi ve bu hususların da önemle altının çizilmesi gerekir.
Demokrasinin diğer bir özelliği, sadece insanın insanla değil, insanın toplum ve devletle olan ilişkisini, diğer siyasi sistemlere göre en fazla koruyan ve teminat altına alan bir rejim olmasıdır. Diğer bir ifadeyle demokrasinin
ayırdedici özelliği, bütün kurum ve kurallarının, bireyi, birey hak ve özgürlüklerini tanımlayışında yatmaktadır.
ayırdedici özelliği, bütün kurum ve kurallarının, bireyi, birey hak ve özgürlüklerini tanımlayışında yatmaktadır.
Buraya kadar demokrasinin deyim yerindeyse kağıt üzerinde sahip olduğu özellikler, yani bir kurum olarak sahip olduğu hukuki özellikler dikkate alındı. Fakat öte yandan demokrasinin bir de toplumların sosyal yapısı, kültürel dokusu veya kısaca toplumsal değerleri ile ilgili bir yönünden sözetmek gerekir. Bu yön, demokrasinin kağıt üzerinde tanımlanan özelliklerinin hayata geçirilmesini, sosyal kurumların demokratik yapı içindeki işleyişini, bireyler arası ilişkiyi, birey ve devlet arasındaki ilişkinin işleyişini belirler. Yani demokrasi aslında, o toplumda mevcut bireysel ve toplumsal değerler sayesinde kazandığı özelliklerle karakterize edilen biçimde gerçekleşebilir. İşte bu bakımdan demokrasinin toplumsal değerler açısından anlamı, demokrasinin kağıt üzerinde tanımlanan özelliklerinden önce gelmektedir.
Diğer bir ifadeyle, hukuki kurallar, toplumsal kurumlar ve siyasi yapı demokratik sisteme uygun olarak teşkil edilseler bile, ancak ve ancak toplumsal değerlere bağlı olarak bir anlam kazanırlar .
Bu durumda Batı tarzı bir demokrasinin özelliklekleri, kağıt üzerinde tanımlanan hukuki özellikleriyle değil de gerçekte nasıl işlediği açısından, yani o toplumun değerleri açısından bir anlam ifade edecektir. Nitekim bu tip demokrasilerin kağıt üzerindeki özellikleri birbirine çok benzemekle birlikte, Kıta Avrupası ülkelerinin, Amerika’nın ve Japonya’nın demokratik kurumlarının işleyişi ve bu toplumlardaki bireylerin davranışlan, kültürel özelliklerine, daha genel bir ifadeyle toplumsal değerlere bağlı olarak değişiklik gösterebilmektedir. Gerçekten de sözkonusu toplumlarda bireylerin, mesela özgürlük isteklerinin biribirinden farklı özellikler taşıdığı bilinmektedir.
Sonuçta demokratik rejim çerçevesinde düzenlenen ve tanımlanan birey hakları, toplum ve devlet arasındaki ilişkilerin dayandığı ilkeler, toplumlara ve tarihi gelişime bağlı olarak değişebilmektedir. çünkü sonuçta herşey devletin bireyden, bireyin toplumdan, toplumun bireyden, toplumun devletten ve devletin toplumdan ne beklediğine bağlıdır ve bu
beklenti üzerine kurulmak durumundadır. Bu beklentiler ise tarihi arkaplana, sosyal değişmelere, kültürel özelliklere, ekonomik gelişmeye bağlı olarak farklı olabilmektedir. Sonuçta demokrasi kavramının sadece kağıt
üzerinde belirtilen özellikleine göre değil de kültürel değerlerin de dikkate alınarak tanımlanması gerekir. Diğer bir ifadeyle bir toplumdaki demokrasinin tanımı, sahip olduğu özellikler, sadece demokrasinin kağıt üzerinde ifadesini bulan özelliklerine göre değil, o toplumun kültürel değerleri açısından da analizlenmek suretiyle yapılmalıdır.
beklenti üzerine kurulmak durumundadır. Bu beklentiler ise tarihi arkaplana, sosyal değişmelere, kültürel özelliklere, ekonomik gelişmeye bağlı olarak farklı olabilmektedir. Sonuçta demokrasi kavramının sadece kağıt
üzerinde belirtilen özellikleine göre değil de kültürel değerlerin de dikkate alınarak tanımlanması gerekir. Diğer bir ifadeyle bir toplumdaki demokrasinin tanımı, sahip olduğu özellikler, sadece demokrasinin kağıt üzerinde ifadesini bulan özelliklerine göre değil, o toplumun kültürel değerleri açısından da analizlenmek suretiyle yapılmalıdır.
Bu durumda demokrasi kavramının o toplumda geçerli olan kültürel değerler çerçevesinde anlayışı biçimi. o toplumda hem bireylerin davranışlarını hem de bütün sosyal kurumlarının yapı ve işleyişini etkileyebilmektedir.
Dolayısıyla bütün mesele, her yönüyle insan tabiatına, insan onuruna, insanı insan yapan değerlere en uygun olması gereken bir sistemin, o topluma en uygun şekilde tanımlanması, işletilmesi ve sonuçta toplum tarafından benimsenmesidir. Aksi takdirde sistemin adı demokrasi bile olsa, bireyin diğer bireyler tarafından, toplum ve devlet tarafından ezilmesi, özgürlüklerinin ve haklarının elinden alınması kolayca mümkün olabilir.
Dolayısıyla bütün mesele, her yönüyle insan tabiatına, insan onuruna, insanı insan yapan değerlere en uygun olması gereken bir sistemin, o topluma en uygun şekilde tanımlanması, işletilmesi ve sonuçta toplum tarafından benimsenmesidir. Aksi takdirde sistemin adı demokrasi bile olsa, bireyin diğer bireyler tarafından, toplum ve devlet tarafından ezilmesi, özgürlüklerinin ve haklarının elinden alınması kolayca mümkün olabilir.
Prof. Dr. Şafak Ural’ın makalesinden alıntı
0 yorum :
Lütfen Yorumunuzun anlaşılır ve imla kurallarına uygun olmasına dikkat ediniz.