Akp Döneminde sağlık çalışanlarına saldırılar gittikçe artıyor. Akp'nin doktorlar vatandaşın kölesi olmalı anlayışı halkı doktorlara karşı kışkırtması saldırıların en büyük nedeni..Sağlıktaki yıkımın sorumlusu olan AKP, sağlık emekçilerini hedef gösterip aradan sıyrılmaya çalışırken sağlık emekçilerine yönelik saldırılar artıyor. Son yaşanan cinayet Erdoğan ve Akdağ’ın kışkırtıcı açıklamalarını akıllara getirdi.
Son yıllarda, sıklığı gittikçe artan bir biçimde hekime şiddet haberleri duymaktayız. Hekimler ve diğer sağlık çalışanları
1- Hastalar (“Bayan doktor, canının acıdığını söyleyen hastanın satırlı saldırısına uğradı”(2)-1 Nisan 2012,“İstanbul Haseki Hastenesi'nde sağlık kontrolüne getirilen tutuklu bir hasta doktora jiletle saldırdı”(4),13 Nisan 2012),
2- Malum hasta yakınları (“Antalya’nın Alanya ilçesinde kendilerini jiletle yaralayan 2 kişi ile yanlarında bulunan 2 kişi, tedavi olmak için gittikleri hastanede önce doktora, ardından polise saldırdı”(3),10 Nisan 2012;)
3- Hatta idari personel (“Tıp Fakültesi Hastanesi Müdürü, acil servis başasistanına saldırdı”(5),13 Şubat 2012) tarafından neredeyse her gün can sıkan saldırılara maruz kalıyor.son olarak 17 Nisan 2012 tarihinde ölümlü saldırı gerçekleşti.
Gaziantep Avukat Cengiz Gökçek Devlet Hastanesi’nde çalışan Doktor Engin Arslan’ın bir hasta yakınının saldırısı nedeniyle hayatını kaybetmesi sağlık emekçilerine yönelik şiddeti bir kez daha gündeme getirdi. Sağlık alanındaki dönüşümlerden olumsuz etkilenen vatandaşların tepkilerini "sağlıkta dönüşüm"ü zorlayan AKP iktidarı yerine sağlıkçılara yöneltmesi çalışanlara yönelik saldırıların artmasına neden oluyor. Sağlık örgütleri tarafından, hükümet yetkililerinin sağlıkçıları hedef gösteren açıklamaların da saldırıları teşvik ettiği yorumları yapılıyor.
Doktor Engin Arslan’ın hayatını kaybetmesi sonrasında açıklama yapan sağlık örgütleri cinayetlerin sorumlusu olarak AKP’nin uygulamakta olduğu sağlıkta dönüşüm programını ve AKP iktidarını işaret ettiler.
“Hastalar sağlık çalışanlarına karşı kışkırtıldı”
İstanbul Tabip Odası, İstanbul Eczacılar Odası, İstanbul Dişhekimleri Odası, İstanbul Veteriner Hekim Odası, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası İstanbul Şubelerinin, sağlık emekçilerini bugün sağlık hizmeti vermemeye çağıran ortak açıklamalarında şu ifadelere yer verildi:
İstanbul Tabip Odası, İstanbul Eczacılar Odası, İstanbul Dişhekimleri Odası, İstanbul Veteriner Hekim Odası, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası İstanbul Şubelerinin, sağlık emekçilerini bugün sağlık hizmeti vermemeye çağıran ortak açıklamalarında şu ifadelere yer verildi:
“Yıllardır, sağlık ortamının vahşi bir şiddet ortamına dönüştüğünü, sürekli olarak saldırıya uğradığımızı, hekimlere-sağlık emekçilerine yönelik şiddetin artık dayanılmaz boyutlara geldiğini, can güvenliğimizin olmadığını söyledik, söylüyoruz.Durumun vahametini kavrayıp tedbir alması gereken yetkililer ise kulaklarını tıkadılar, gözlerini yumdular, olan biteni seyretmekle yetindiler; daha da kötüsü hastaları hekimlere-sağlık çalışanlarına karşı kışkırtmaya devam ettiler. Sağlıkta dönüşüm programı uygulandıkça sağlık emekçilerine yönelik şiddet artmaktadır. Sağlık emekçilerine yönelik artan şiddete karşı tepkilerimiz, taleplerimiz bugüne kadar yetkililer tarafından görülmemiştir. Yetkililerin bu tavrı ile sağlık emekçilerini ve halkı karşı karşıya getiren uygulamalarının geldiği aşama bir hekimin hayatına mal olacak seviyeye gelmiştir. Bu durum bizler açısından kabul edilebilir değildir.”
“Cinayeti sadece ülkeyi yönetenler görmedi”
İstanbul Tabip Odası’nın yazılı açıklamasında ise yaşanan cinayette Sağlık Bakanı ve Başbakan’ın sorumluluğuna işaret edildi ve Sağlık Bakanı istifaya davet edildi:
İstanbul Tabip Odası’nın yazılı açıklamasında ise yaşanan cinayette Sağlık Bakanı ve Başbakan’ın sorumluluğuna işaret edildi ve Sağlık Bakanı istifaya davet edildi:
“Bizler bu cinayeti gördük. Herkes gördü. İstanbul'da, Ankara'da, Adana'da, İzmir'de, Denizli'de,Batman'da, Bursa'da gördük. Ülkemizin hemen her ilinde, her sağlık kuruluşunda hemen her gün gördük. Burada hizmet sunduğumuz kendi hastanemizde her gün yaşadık, her gün yaşıyoruz.Sadece bu ülkeyi yönetenler görmedi ve duymadı. Sağlıkta Dönüşüm Programı ile hekimi hedef gösteren Sağlık Bakanı duymadı. Bu ülkenin Başbakanı görmedi.Sağlık üzerinden alınan oyların, popülist politikaların günlük kazanımları üzerinden hekimlerin canları ile oynandı.”
Erdoğan ve Akdağ’ın grevlere karşı kışkırtmaları
Sağlık örgütlerinin açıklamalarında vurguladıkları, sağlık emekçileriyle halkın karşı karşıya getirilmesi konusunda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın son derece gayretli oldukları görülmekte.
Sağlık örgütlerinin açıklamalarında vurguladıkları, sağlık emekçileriyle halkın karşı karşıya getirilmesi konusunda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın son derece gayretli oldukları görülmekte.
Hükümet yetkilileri, sağlık emekçilerinin son zamanlarda yaptıkları grevlere ilişkin açıklamalarıyla adeta halkı sağlık emekçilerine karşı kışkırtıyordu.
İş güvencesi, güvenli çalışma ortamı, sağlık çalışanlarının can güvenliği, vatandaşlara ödetilen katkı paylarının kaldırılması, sağlık hizmetlerinin eşit ve parasız olması, performans sistemine son verilmesi gibi taleplerle greve çıkan sağlık örgütlerinin, hükümet yetkililerinin saldırgan açıklamalarına maruz kaldıkları görülmekte.
Grevlerdeki taleplerin önemli bir bölümünün hastaların yararına olduğunu gözden kaçırmak isteyen hükümet yetkililerinin, her grevde sağlık hizmetlerinin aksaması bahane ederek hastaları sağlıkçılara karşı doldurmayı amaçladıkları görülüyor. Grev günlerinde bayram tatillerinde olduğu gibi acil servislerin açık tutulduğu ve yatan hastaların tedavilerine devam edildiği biliniyor.
Sağlık Bakanı’ndan sağlıkçılara Ergenekon suçlaması
Sağlık Bakanı Akdağ, 21 Aralık 2011 tarihindeki sağlık çalışanlarının grevini sabote etmek için Türk Tabipler Birliği’ni şu sözlerle tehdit etmişti:
Sağlık Bakanı Akdağ, 21 Aralık 2011 tarihindeki sağlık çalışanlarının grevini sabote etmek için Türk Tabipler Birliği’ni şu sözlerle tehdit etmişti:
“İş bırakma eyleminde bir tek vatandaş bile mağdur olursa TTB’yi savcılığa şikâyet edeceğim.”
Akdağ, grevden sonra yaptığı şu açıklamada sağlık emekçilerine olan saldırısını daha ileri boyutlara taşıyarak ve greve katılanları Ergenekon’un sözcüsü olmakla suçlamıştı:
“Belli örgütlerle, çok açık konuşuyorum belli örgütlerle işbirliği yapan, belli örgütlerle hareket eden, ideolojik bir tavır içerisine giren Ergenekon'un sözcülüğünü yapan bir takım kesimler, sağlık mensuplarının hakkını aramak kisvesi altında bir takım eylemler yapmaya çalıştılar. Buna sağlık çalışanlarının grevi ya da memurların grevi falan diyemeyiz.”
Erdoğan: “Çalışmak istemiyoruz dersiniz istediğiniz yere çeker gidersiniz.”
Başbakan Erdoğan’da 19 ve 20 Nisan 2011 tarihlerinde yapılan grev sonrasında sağlık emekçilerine yüklendiği konuşmasında ibret verici bir kışkırtıcılık örneği sergilemişti:
Başbakan Erdoğan’da 19 ve 20 Nisan 2011 tarihlerinde yapılan grev sonrasında sağlık emekçilerine yüklendiği konuşmasında ibret verici bir kışkırtıcılık örneği sergilemişti:
“Bu mesleğe girerken onlar yemin ederek girdiler. Hiçbir dönemde devletin yapmadığı ödeneği biz bu dönemde yapıyoruz. Buna rağmen ideolojik yaklaşımlarla vatandaşlarımızı muayeneden imtina etmek suretiyle sağlık hizmetinde grev uygulamasına gidenler bu milletten beddua alırlar ve iflah etmezler. Çok açıkça söylersiniz. Çalışmak istemiyoruz dersiniz istediğiniz yere çeker gidersiniz.”
Sağlık alanında yaşanan mağduriyetin sorumlusu sağlık emekçileri mi?
Hükümet yetkililerinin sağlık çalışanlarını hedef gösteren açıklamalarının yanı sıra sağlık hizmetlerinin paralı hale gelmesi ve performans sistemi gibi uygulamalar nedeniyle mağdur olan vatandaşların da sağlık personeliyle karşı karşıya getirildiği görülüyor.
Hükümet yetkililerinin sağlık çalışanlarını hedef gösteren açıklamalarının yanı sıra sağlık hizmetlerinin paralı hale gelmesi ve performans sistemi gibi uygulamalar nedeniyle mağdur olan vatandaşların da sağlık personeliyle karşı karşıya getirildiği görülüyor.
AKP döneminde sağlık alanında yapılanan düzenlemeler neticesinde hastaları mağdur eden çok sayıda yenilikle karşılaşıyoruz. Poliklinik katılım payı, Genel Sağlık Sigortası ile başlayan sağlıkta katılım payı, yatak ücreti gibi uygulamalarla sağlık hizmeti adım adım paralı hale getirildi. Performans sistemiyle ise daha fazla hasta bakmak zorunda bırakılan doktorların hastalara ayırdığı sürede ciddi azalış görüldü. Bu nedenle hastalara verilen sağlık hizmetinin kalitesinde ciddi düşüşler yaşandı.
Daha fazla para ödemek zorunda bırakılan ve performans sistemi nedeniyle istediği sağlık hizmetini alamayan hastaların tepkisinin doktorlara yöneldiği ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddeti artırdığı görülmekte.
(soL - Haber Merkezi)
0 yorum :
Lütfen Yorumunuzun anlaşılır ve imla kurallarına uygun olmasına dikkat ediniz.