-

Türk Askerinin Afganistan'da ne işi var - Nato Kanımızı emiyor

16 Mart 2012 Cuma yazildi.
Sponsorlu Bağlantılar

 




12 askerin Afganistan'da helikopter kazası nedeniyle şehit olması üzerine Türkiye Bir kez daha soruyor:


Türk askerinin Afganistan'da ne işi var?


 
TSK, Amerikan 
işbirlikçisi bir Afganistan 
yaratmak için oraya gidiyor 

ABD'nin ucuz askeri olmayalım! 

Amerika Defol! 
Bu Vatan Bizim! 

NATO, Türkiye'den Afganistan'a 805 asker daha göndermesini istedi. Kasım'da gideceklerle birlikte Türkiye'nin Afganistan'daki asker sayısı 1600'e çıkacak. 

TBMM-den 10 Ekim 2001'de çıkartılan tezkereden bu yana Afganistan'a sürekli asker gönderiliyor. TSK'ya bağlı birlikler, 8 yıldır Afganistan'da emperyalist işgalin sürdürücüsü olarak görev yapıyorlar. 

Oligarşi, emperyalizmin çıkarları için onların hizmetine asker veriyor. Dışişleri Bakanı Davutoğlu, yeni gönderilecek askerlerin Afganistan da "muharip asker" olarak görev yapmayacağını açıklıyor. 

Afganistan'ın "huzuru ve imarı için" TSK, işbirlikçi Afgan ordusuna eğitim vermeye devam edecek!.. ABD'nin, NATO'nun Ortadoğu'daki çıkarları için kendi halkını katleden bir Afgan ordusu yarattılar. 

NATO ve işbirlikçi Afgan ordusu birlikte Afgan halkını katlediyorlar. Afganistan'daki asker sayısı arttırılıyor. ABD, Irak'taki askerlerin bir bölümünü daha Afganistan'a kaydıracak. Emperyalistler, Afganistan'ı da Irak gibi yeni-sömürge bir ülke haline getirene kadar işgali devam ettirecekler. 

NATO ve ABD'nin sadık müttefiği Türkiye'nin askeri birlikleri yeni katliamlar için Afganistan'a gidiyor. Emperyalizmin Afganistan'da saplandığı bataklıktan çıkabilmesi için daha çok askere ihtiyacı var. Afgan halkı işgale karşı direniyor. 

NATO sürekli kayıplar veriyor. Göstermelik seçimler de fiyaskoyla sonuçlandı. Halkın büyük bir çoğunluğunun oy kullanmadığı Afganistan'da yine Amerika'nın kuklası Karzai seçildi. 

NATO askeri gücünü arttırarak, Afganistan'ı teslim almak istiyor. İşte bunun ifadesi olan emperyalist planın özeti: "Afganistan'da şu anda 63 bini ABD'li olmak üzere 103 bin yabancı asker bulunuyor. 

Ancak bu sayının yıl sonuna kadar 110 binin üzerine çıkarılması planlanıyor... NATO, 2012 yılına kadar Afgan askerlerinin sayısını 88 bin'den 250 bine, polislerin sayısını ise 82 binden 160 bine çıkarmayı hedefliyor." 

Emperyalistler artık sözde bile olsa "halkının dini bağnazlıktan kurtarılması, ülkenin imarı, kadınların özgürleştirilmesi..." gibi konuların sözünü etmiyorlar. Başlangıçta sanki tekellerin çıkarları için değil de bunlar için Afganistan'ı işgal etmişler gibi çok söz ediyorlardı bunlardan. 

Emperyalistler kadın, çocuk demeden sivil halkı katletmekten çekinmiyorlar. Bu da, halkın emperyalizme olan tepkisini gün geçtikçe daha da artırıyor. 

Yine de Rasmussen yapılanları yeterli bulmuyor; "Türkiye'nin ISAF bünyesindeki mevcut katkılarını büyük bir takdirle karşılıyoruz, ancak müttefik ülkeleri daha çoğunu yapmaya da teşvik ediyoruz." diyor. Afganistan halkını teslim alabilmek, direnişi kırmak için daha çok katliam yapmalıyız, bunun için daha çok asker vermelisiniz diyor. 

Söz hakkı emperyalizmin, asker verme görevi oligarşinindir 

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Rasmussen'le yaptığı görüşmede "Türkiye NATO yoluyla dahil olacağı her türlü operasyonda söz hakkına sahip olmalıdır." diyor. Hayır, Türkiye'ye düşen tek görev emperyalizmin ucuz askeri olmaktır. 

NATO, emperyalizmin kuruluşudur ve orada emperyalistlerin hükmü geçer. Yeni sömürgelerin rolü, NATO'ya sadece asker vermektir. Emperyalizm nereye asker gönderilmesini istiyorsa oraya asker göndermektir. 

IMF'de ya da NATO'da bugüne kadar hangi konuda fikrinizi sordular, hangi konuda söz hakkınız oldu da bugün söz hakkı istiyorsunuz? Yugoslavya'yı bombalarken size mi sordular mesela? Irak'ı, Afganistan'ı işgal ederken sordular mı? 

Türkiye'nin emperyalistler karşında hiçbir söz hakkı yoktur. Daha dün NATO'ya kafa tutup, Rasmussen'in NATO sekreterliğine karşı çıkmak isteyen Türkiye'ye göz dağı verip, dize getirmişlerdi. Bunun karşılığında da sözde 'NATO Genel Sekreter Yardımcılarından birisinin Türk olması sözünü vermişlerdi. 

Ahmet Davutoğlu, NATO Zirvesinde verilen sözleri hatırlatıyor, NATO-AB ilişkileri konusunda "Taahhütlerin yerine getirilmesini beklediğini" söylüyor. Emperyalistler verdikleri sözü tutmuyorlar ama karşılığında asker istiyorlar. 

Türkiye değil söz hakkına sahip olmak, verilen sözün yerine getirilmemesinin hesabını bile soramıyor. İkinci bir tavır almaya cüret edemiyor. 

Emperyalistler kendi sözlerini tutmadıkları gibi, Kuzey Afrika ve Ortadoğu ile ilgili planlarında Türkiye'nin daha etkin rol oynamasını -yani daha çok asker göndermesini, dünya halklarını katletmek ve yeni işgaller için daha çok görev almasını- istiyorlar. 

Bağımlılık ilişkileri böyle yürüyor. Türkiye'nin NATO'nun en büyük ikinci ordusuna sahip olması hiçbir şeyi değiştirmiyor. 

Afganistan'ın işgal 
edilmesi, halklara karşı 
düşmanlıktır 


İşgale ortak olmak, düşmanlığa ortak olmaktır. İşgale ortak olmak, Afgan halkının işgale karşı haklı direnişinin karşısında olmaktır. Afganistan'da yaşanan bütün katliamlarda, akan kanda Türkiye oligarşisinin de sorumluluğu vardır. 

İşgal Amerikan tekellerinin çıkarı içindir. İşbirlikçi Türkiye oligarşisi, başka ülkelerin işgali ve başka halklarının katledilmesi için kendi askerini emperyalizmin maşası olarak kullandırmaktadır. Afganistan'da sürdürülen savaştan Türkiye halklarının hiçbir çıkarı yoktur. 

NATO, askeri ve teknolojik üstünlüğüne karşı Afgan halkını teslim alamıyor. Afganistan'da saplandığı bataklıktan çıkamıyor. Halkın direnişine engel olamıyor. Emperyalizmin işgallerle, katliamlarla nasıl bir "demokrasi" getirdiği Afganistan'da da görülmüştür. 

Türkiye oligarşisi, Afgan halkının dostu değil düşmanı, emperyalistlerin suçlarının ortağıdır. TSK, Amerikan işbirlikçisi bir Afganistan yaratmak için oraya gidiyor. Türkiye, ABD'nin Ortadoğu'daki jandarması olmaktan ve Afganistan'daki katliam ortaklığından vazgeçmelidir. 

*** 

İftar Harikulade, 
Ucuz Asker 
Daha Harikulade... 


Rasmussen, "Türkiye'de aldığım güçlü destekten dolayı minnettarım" diyor. Elbette minnet duyar! Bir "İslam düşmanı", sözde "İslamcı" bir parti tarafından iftar yemeğinde baştacı edildi, aklandı. Minnet duymayıp da ne yapacak! 

Üstelik de kendisine bu kadar şov imkanı verilmişken. 

Bay Rasmussen'in iftar salonuna girişi, tam da ezanın okunmasına denk getirililiyor... Lakin küçük bir gecikme oluyor, Rasmussen 3 dakika geç geliyor. 

Ne önemi var emperyalist efendiyi memnun etmek için Allah da bekleyebilir, kul da... Nitekim bekletiyorlar. Ezan, Bay Rasmussen için 3 dakika geç okutuluyor. Emperyalist efendiyi memnun etmek için, namazın vaktini bile değiştiren istismarcılak, neler yapmaz ki ...  

0 yorum :

Lütfen Yorumunuzun anlaşılır ve imla kurallarına uygun olmasına dikkat ediniz.

-