-

Bir asker neden intihar eder - Ordu'da artan intiharlar

2 Aralık 2012 Pazar yazildi.
Sponsorlu Bağlantılar


illi Savunma Bakanı açıkladı;
Son beş yılda 408 asker intihar ederek yaşamını yitirdi.
Bakan büyük bir övünçle, "intihar" sayısının azaldığını söylüyor.
Bakan'a sormak lazım, her Türk'ün asker doğduğu bir yerde, bu insanlar neden intihar ediyor acep? Sizler ise bu sayıya, "intihar" etmesine rağmen yaralı kurtulanları, askerde iken intihar etmektense firar edenleri ekleyin, çıkan sonuçlar üzerine bir imtihan yapın; İnsanlar neden askerlik yapmak istemezler? Konumuz bu olsun. Bütün dünyada askerlik, devletin verdiği yetki ile adam öldürme mesleğidir. Uçağın bombayı nasıl isabet ettireceği, havan topunun nasıl hedefi bulacağı, göğüs muharebelerinde kasaturanın öldürücü bölgelere nasıl saplanacağı öğretilir. Dünyanın hiçbir yerinde barış için kurulmuş bir ordu yoktur. BM Barış Gücü gibi oluşumların isimlerinde sadece barış vardır. Amaçları, gittikleri ülkede, kapitalist çıkarları korumaktır. Dünyanın bütün orduları direk veya dolaylı yoldan ülkelerinde iktidardır. Bütün orduların hiyerarşik yapısı aynıdır. En altta erler, en üstte generaller olur. Bütün askerler, rütbeleri ne olursa olsun, o rütbe ile hegemonik bir alan oluştururlar kendilerine. Bütün ordular tek tip giyinir, tek tip insan oluşturur. Sivil hayatı çağrıştıracak en küçük bir kelime bile yasaktır. Özür dilerim diyemezsiniz, ancak düzeltirim deme lüksünüz vardır. Bütün bunları bilen ben, uzun süre askere gitmemek için uğraştım. Vicdani ret diyen babayiğitler kadar cesaretli olmadığım için, işi sadece uzatmaya çalıştım. Belki bedelli çıkar umuduyla. Baktım bedellinin çıkacağı yok, askeri mahkeme ile daha fazla uğraşmaktan da yorulduğum için, askere gitmeye karar verdim. Ankara'ya yedek subaylık sınavına girmek için yola koyuldum. Uzun otobüs yolculuğu sırasında kendimce bir karara vardım.
Eğer yedek subaylık çıkarsa firar edecektim.
Sınav hangi kritere göre yapılıyor bilmiyorum ama kısa dönem askerlik çıktı payıma. Soğuk bir mart günü, teslim olacağım (askeri birliğe katılmaya bile 'teslim olmak' deniyor) birliğe gitmek için tekrardan yola koyuldum. Kocaeli'nin bir ilçesiydi gittiğim yer. Sabahın köründe vardım ilçeye. Adettendir, akşama doğru birliğe teslim olunur. Dışarıda geçireceğin her anın değeri vardır çünkü. Zaman geçirmek için ilçeyi dolaşmaya başladım.
Bir sinemanın önünde durdum, yorgundum, uykusuzdum, bitkindim. Sinemaya girip, biraz dinleneyim diye karar verip, bir bilet aldım, içeri girdim, koltuğa gömüldüm. Hangi filme bilet aldığımı bile bilmiyordum. Şansızlık bu ya! Terence Malick'in savaş karşıtlığı ve militarizm üzerine çektiği İnce Kırmızı Hat filmi payıma düşmüştü. Askere gitmeye sayılı dakikaları olan ben, askerlik karşıtı bir filmin içine dalmıştım. Sinemadan çıkarken, bacaklarımın sendelediğini fark etmiştim.
Artık çok geçti.
Nizamiye kapısından kurbanlık koyun gibi girdim. Uzun bir sıra vardı önümde. Yarım saat sonra görevli subayın karşısında buldum kendimi. Kısa bir işlemden sonra, on kişilik bir grupla yollandık koğuşa. Yataklarımız belirlendi, tuvalet, banyo, yemekhane, kantin gösterildi. Sivil kıyafetlerle alayın içinde iki gün geçirdik. Tanıştığımız arkadaşlar oldu. Ortamın elverdiği kadar dostluklar kuruldu. İki gün sonra askeri elbiseler verildi bize. Askeri elbiseleri giydikten sonra, birbirimizi tanıyamaz olduk. Hepimizin siması, görüntüsü değişmişti. Artık eğitime geçme zamanıydı. Günleri şimdiden saymaya başlamıştı bazı arkadaşlar. Yaklaşık yirmi gün sonra, E-5 karayoluna bakan cepheye sigara izmariti toplamak ve ot yolmak için yollandık. Bir baktım, dışarıda otomobiller, sivil giyimli insanlar. İnanılmaz şaşırdım. Sanki ben doğduktan beri askerdim ve dışarıda bir hayat yoktu. Anadolu'dan gelen gariban çocukların ayda üç beş kuruşa nasıl geçindiklerini gördüm. Zengin çocukların ne sıklıkla kafa iznine yollandığına şahit oldum. Ben de zaman zaman zek‰mı kullanarak izinler kopardım.
Hakkımda bilgi toplayan bir askerin olduğunu, arkadaşlardan öğrendim.
Velhasıl herkes gibi, günleri saya saya bitirdim askerliği. Teskeremi aldım, arkama bakmadan uzaklaştım ordan. Birçok insanın yaptığını yapmadım. Askerlik arkadaşlarını askerde bıraktım, kimseye telefon numaramı vermedim. Ne var ki, sonrasında yıllarca k‰bus gördüm. Hep aynı k‰bus. Askerliğimi eksik yapmışım, yeniden en baştan yapmaya başlayacakmışım. Çoğu gece, ter içinde uyandım bu k‰bustan. Aslında oldukça da rahattım askerde. Ama bu rahatlığa rağmen, k‰bus görmenin ne demek olduğunu bilenler bilir.
Vicdani retlerini açıklayanları anlayabiliyorum.
Diyorum, acaba Kubric'in Full Metal Jacket filmini önceden izlemiş olsaydım, yine de askere gider miydim? Cevabı olmayan bir soru. Yine de askerliğini yapan, yapmayan herkese izlemelerini öneriyorum.
HALİS KARA

0 yorum :

Lütfen Yorumunuzun anlaşılır ve imla kurallarına uygun olmasına dikkat ediniz.

-