-

Çavuşesku Romanyasında Kürtaj Yasağı - Cenin tüm toplumun malıdır

30 Mayıs 2012 Çarşamba yazildi.
Sponsorlu Bağlantılar

Romanya’nın diktatörü Nikolay Çavuşesku 1966′da, yani iktidara gelişinin ertesi yılında kürtajı yasakladı.
“Cenin tüm toplumun malıdır” diyordu. “Her kim ki çocuk edinmekten kaçınır o kişi toplumun sürekliliğinin gerektirdiği yasalara karşı gelen bir dönektir.”


İktidarı sırasında böyle ihtişamlı konuşmalar yapmayı çok severdi. Esas planı yeni sosyalist insan’a yakışan bir ulus yaratmaktı.
İhtişam merakı çok fazlaydı. Kendine saraylar inşa ettirirken vatandaşlar üzerinde vahşet ve ihmal geçerliydi.
İmalat sanayini kollarken tarımı ihmal etti. Kırsal kesimde yaşayanları şehirlerdeki ısıtılmamış apartman dairelerine göçmeye mecbur etti. Karısı dahil kendi ailesinden 40 kişiyi hükümette yetkili makamlara getirdi.
Resmi unvanı “Romanya’nın sahip olabileceği en iyi anne” olan Madam Çavuşesku yani karısı Elena 40 konut ve ihtişamına mütenasip miktarda kürk ve mücevher talep etmekteydi. Ama kendisi pek anaç sayılmazdı. Kocasının kötü idaresi sonucu ülkede gıda kıtlığı baş gösterdiği dönemde “Kurtçukları ne kadar beslersen besle asla doymazlar” demişti.


15 yaşından itibaren komünist antifaşist propaganda ve afiş yapıştırma suçlarından defalarca tutuklanmıştı.
Çavuşesku’nun kürtaj yasağı onun ana hedeflerinden birisi olan ‘nüfusu hızla arttırarak’ Romanya’yı güçlendirmeye yönelikti. Yasanın getirildiği 1966 yılına kadar Romanya kürtaj konusunda dünyanın en liberal ülkelerinden birisi. Doğum başına 4 ile ülkede o tarihe kadar en yaygın doğum kontrol yöntemi kürtaj idi.
Şimdi önderin kararı hemen bir günde uygulamaya girince ülkede kürtaj tamamen yasak hale geldi. Tek istisnası komünist parti’de önemli bir konumda bulunanlar ile zaten 4 çocuğu bulunanlar idi.
İşyerlerinde alaycı bir şekilde “regl polisi” adı verilen hükümet ajanları kadınları toplar, hamilelik testleri yaparlardı. Eğer bir kadının sürekli bir şekilde hamile kalmadığı tespit edilirse can acıtıcı bir “bekaret vergisi” ödemek zorunda bırakılırdı.
Çavuşesku’nun bu önlemleri istenen sonucu verdi. Kürtaj yasağının ardından bir yıl içinde Romanya’da doğum oranı iki katına çıktı. Komünist seçkinlerden ya da Çavuşesku klan’ından olmayanlar için ülkede hayat zaten berbattı. Ama bu bebekler için hayat daha da berbat olacaktı. Kürtaj yasağının hemen öncesinde doğan çocuklar ile sonrasında doğanlar kıyaslandığında ölçülebilen her bakımdan sonuç çok daha kötü çıkmakta idi. Okul başarıları düşük, iş verimlilikleri düşük, bir suçlu olmaları olasılığı da kat be kat daha yüksekti.
Sonunda ulu önder Çavuşesku’nun başını yiyen de onun getirdiği kürtaj yasağı sonucu aşırı üreyen bu kadersiz gençler oldu. 17 Aralık 1989 günü başlayan öğrenci gösterileri polis ve askerin örencilerin üzerine ateş açması üzerine çığırından çıktı.
21 Aralık günü şimdi Devrim Meydanı olarak anılan yerde yüz binden fazla kişinin önünde konuşmakta iken halkın Çavuşesku ve eşini yüzüne karşı yuhalamaya başlaması dönüm noktası oldu. Binanın içine kaçıp orada ertesi güne kadar saklandılar. Artık ayaklanma durdurulamayacak bir şekilde başlamıştı. Oysa kendisi daha bir ay önce yapılan seçimde o halkın oylarının %90′lı kısmını alarak yeniden 5 yıllığına komünist parti genel sekreterliğine (devlet başkanlığına) seçilmişti.
22 Aralık günü ülkenin tüm büyük kentleri ayaklanma halindeydi. Çavuşesku’lar helikopterle sürekli oradan oraya kaçtılar. Güvenlik güçlerinin ayaklanmayı bastırmak için onun emriyle halkın üzerine ateş açması ve ertesi günkü gazete manşetlerinde 64bin kadar kişinin hükümet kuvvetleri tarafından vurulduğunu yazması bardağı taşıran olay oldu. (Aslında daha sonra belirlenen gerçek ölü sayısı bin kişiyi bile bulmamaktaydı.)
Çavuşesku’nun Zaire (Mobutu), Şili (Pinochet), Kamboçya (PolPot), ve Kuzey Kore(Kim Il-Sung) ulu önderleriyle arası çok iyi olduğu gibi kendisi hem komünist, hem demokratik ülkelerin liderleriyle de çok iyi ilişkiler kurmuştu. Fransa kendisine Legion D’Honneur, İngiltere kraliçesi şövalyelik (GCB) unvanları vermiş, ABD başkanı Nixon’dan aydan getirilme bir taş, Danimarka, Almanya ve birçok ülkeden çeşitli nişanlar almıştı. Cahil bir insan (ilkokul 4. sınıftan terk) olan karısı Elena bile çeşitli üniversitelerin fahri doktora derecelerine sahip olmuş idi. Fizikçi iki oğul, matematikçi bir kız olmak üzere üç çocukları vardı. Çavuşesku ailesi çocuklarının pek mutlu yaşadıkları söylenemez. Diktatör ve karısı halkın yanı sıra kendi öz çocuklarına bile hayatı yaşanmaz kılmışlardı.

Elena ve Nikolay İngiltere kraliçesinin madalya ve övgülerine mazhar olmuşlardı.
Ayaklanma durdurulamaz bir noktaya geldiğinde yanlarına bir milyar dolar alarak ülkeyi terk etme girişimleri de başarısız olunca Çavuşesku çifti kendi polisleri tarafından tutuklanıp askerlerin eline verildiler. 25 Aralık günü bir askeri mahkeme tarafından yargılanıp ölüme mahkum edilen Elena ve Nikolay elleri arkadan bağlanıp, bir duvarın önüne konuldu. Son anda Nikolay Çavuşesku’nun diz çöküp yalvararak istediği tek şey bir temiz gömlek idi. Ama kendisine bu dahi çok görüldü, verilmedi. Noel gününde bir idam mangası ve bir sürü gönüllü tarafından yüzlerce mermi ile hemen orada infaz edildiler. Kendisine verdiği “Karpatyalı Dahi” ve Ulu Önder (Conducător) unvanlarının artık hiçbir hükmü kalmamıştı.
Aslında, Nikolay Çavuşesku eğer 23 yıl önce ülkesinde o “”kürtaj yasağı”” kararını vermemiş olsaydı makus talihi çok daha farklı olabilirdi. Çünkü o zaman kendisine bu sonu hazırlayan ve onu infaz edenlerin çok büyük bir kısmı muhtemelen hiç doğmamış olacaklardı.
http://liberteryen.org

0 yorum :

Lütfen Yorumunuzun anlaşılır ve imla kurallarına uygun olmasına dikkat ediniz.

-