Yunan mitolojisinde yeraltı dünyasının dişi canavarı olan üç gorgona’dan biridir. Bu üç kız kardeşten yalnızca yılan saçlı medusa ölümlüdür ve kendisine bakanları taşa çevirme güçüne sahiptir. Bu sebeple antik dönemde büyük yapıları ve özel yerleri kötülüklerden korumak için medusa kabartmaları ve resimleri kullanılmıştır.
Medusa’ nın hayatı hakkında mitolojide birkaç değişik rivayet bulunmaktadır. Bu rivayetlerden elimize geçenlerin hepsini bu bölümde yayınlayacağız. Bütün medusa rivayetlerinde ortak nokta medusa’nın Perseus tarafından başının kesilerek öldürüldüğü ve medusa’nın kanından kanatlı at pegasos ve khrysaor doğmuştur. apollo taınağında da medusa figürleri kullanılmak istenmiştir, ne varki tapınağın inşaası bir türlü bitmediği için bir çok medusa figürü yarım kalmış ve günümüze bu şekilde ulaşmıştır. yinede en güzel işlenmiş ve koruna gelmiş medusa figürlerinden birisi didim apollon tapınağı bahçesinde girişde sağ tarafta bulunmaktadır. didimdek ki medusa fotoğraflarını burada özellikle küçük boyutlu yayınlıyoruz, fırsat ayağınızın altında, gezin ve gözlerinizle bu güzelliği görün istiyoruz. ayrıca tapınakta çeşitli sebeplerle yarı kalmış bir çok medusa figürüde kabartmaların yapılmasında izlenilen yol ve teknikleri görmeniz açısından önemli olacaktır.
Tarihi zenginlikleri bakımından bir cennet olan ülkemizde etkileyici medusa figürlerinden iki taneside istanbul yerebatan sarnıçı’ da bulunmaktadır. sarnıcın kuzeybatı köşesindeki iki sutunun altında kaide olarak kullanılan roma çağına ait iki medusa başı bulunmaktadır. ıv. yüzyıla ait bu başların hangi yapıtlardan alındığı bilinmemekle birlikte genç roma çağına ait antik bir yapıdan sökülerek buraya getirildiği ve sarnıcın inşaatında salt sutun kaidesi olarak ihtiyaç duyulduğu için kullanıldığı araştırmacılar tarafından kabul görmektedir.medusa başı eski bizans’ta kılıç kabzalarına ve sutun kaidelerine ters ve yan olarak işlenmiş ve böylelikle kötülüklerden korunulacağına inanılmıştır. yerebatan sarnıcındaki iki medusa başından biri ters diğeride yan olarak sutun kaidelerine yerleştirilmiştir. burada birkez daha dikkatinizi çekmek isteriz ki antik tarihi yapıları en hor kullanan ve ençok tahribatı veren topluluk bizanslılar olmuştur.bunun örneklerini yerebatan sarnıçına getirilen medusa başlarında, milet te , iasos da ve hemen hemen tüm antiklerde görmekteyiz.
Medusa Efsanesi
Medusa Gorgon kardeşlerden tek ölümlü olandır. Bu yüzden insanların kahramanı Perseus tarafından öldürülebilmiştir. Perseus, Graeae’nin ona verdiği ayna ile Medusa’ya bakabilmiş ve böylece kafasını taşa dönüşmeden kesebilmiştir. Bazı kaynaklar ise Hermes(Merkür)’in ona verdiği orak ve Athena’nın verdiği ayna ya da kalkan ile onu öldürdüğünü söyler. Sağ taraftaki kanı zehirlidir sol tarafında panzehiri vardır. Kafasını kestikten sonra Medusa’nın boynundan denize sıçrayan iki damla kandan Chrisaor ve Pegasus doğmuştur. Bazı kaynaklarda kafası kesildiğinde Medusa’nın hamile olduğu yazar. İki çocuğun da babası “Deniz TanrısıPoseidon”dur. Bir diğer kaynak ise Medusa’nın boynundan fışkıran her bir kan damlasının yılanlara dönüştüğünü söylemektedir.
Perseus, Medusa’nın kafasını kestikten sonra onu, taşa çevirme laneti ile, bir süreliğine silah olarak kullanmıştır. Eve, annesinin bulunduğu adaya döndüğünde, annesinin kralla zorla evlendirilmeye çalışıldığını görür ve ona “Anne, gözlerini kapat der.” Medusa’nın kafasını havaya kaldırır. Onu gören herkes lanetten ötürü bir anda taşa dönüşür.
Daha sonra ise Perseus Medusa’nın kafasını Athena’ya verir ve Athena’da onu kalkanına yerleştirir. Başka bir kaynağa göre ise Perseus Medusa’nın kafasını Argos’taki pazar yerine gömmüştür.
Ovid’e(Romalı bir şair) göre ise Medusa’nın kafasındaki yılanlar Athena’nın lanetidir. Medusa çok güzel bir kızdır ve altın sarısı saçları Poseidon’u cezbeder. Poseidon, Athena’nın bir tapınağında Medusa ile birlikte olur ve Athena buna karşılık Medusa’nın saçlarını yılanlara dönüştürür. Yüzünü de o kadar çirkin yapar ki, suratına kim bakarsa taşa dönüşür.
Klasik Mitolojide Medusa
Kainatın, Tanrılar tarafından bölüşüldüğü çağlarda, Medusa adında güzelliğiyle herkesi kıskandıran, aynı zamanda bütün tanrıları kendisine aşık eden bir kız yaşarmış. Medusa o kadar güzel bir kızmış ki yeryüzünde güzelliğiyle ona rakip olabilecek başka bir kadın bulmak mümkün değilmiş. Bu yüzden derlermiş ki, yeryüzünde bütün kadınlar bu güzelliği yüzünden Medusa’yı kıskanırmış. İşte bu güzel Medusa kendisine Tanrılara adamış ve iki kız kardeşi ile birlikte baş Tanrı Zeus’un en sevdiği kızı zeka Tanrıçası Athena’ya ait bir tapınakta yaşarmış. Phorkus ve Keto’nun kızları olan bu üç kız kardeşten Medusa’nın haricinde diğer ikisi ölümsüzmüş. Kendi tapınağında yaşayan bu güzel kızı gören Athena da kızın güzelliğinden etkilenmiş ama kendisini daha güzel ve çok daha zeki bulduğu için de pek fazla önemsememiş. Athena, Baştanrı Zeus’un kardeşi olan denizlerin efendisi büyük Poseidon ile birlikteymiş. Güçlü ve ölümsüz, büyük Tanrı Poseidon da karısı Athena’nın tapınağında yaşayan bu güzeller güzeli kızın farkındaymış ama Tanrılar katında bir ölümlüye aşık olduğu için küçümsenmekten korktuğu için de gizliyormuş ona olan ilgisini. Bir gün Athena her şeyi bilen baş Tanrı Zeus’un izniyle öğrenmiş Poseidon’un,Medusa’ya karşı ilgisini. Poseidon bunu şiddetle reddetmiş ve Tanrıça Athena’ya da yeryüzü ve gökyüzünde ondan daha güzel ve alımlı hiçbir canlının olmadığı üzerine yeminler etmiş. Athena da Poseidon’un bu söylediklerine inanarak olayı çok fazla büyütmemiş.Poseidon Athena’ya öyle demiş demesine ancak yine de bir türlü çıkaramıyormuş aklından dünyalar güzeli Medusa’yı.
Medusa tutkusu yüzünden Poseidon aklını kaçıracak gibi oluyormuş. Sonunda denizlerin büyük tanrısı bu tutkusuna yenik düşmüş ve bir gün gizlice girdiği sevgilisi Athena’nın tapınağında, güzeller güzeli Medusa’ya zorla sahip olmuş. Dünyalar güzeli Medusa harap bir halde tapınakta kalmaya devam ediyormuş ama bu olayı Athena’nın duyması da fazla zaman almamış. Athena, güçlü Poseidon’un bu yaptığı karşısında kendisini aşağılanmış hissetmiş. Bu hissi önce derin bir kıskançlığa, sonra da büyük bir sinire dönüşmüş. Öyle hiddetlenmiş,öyle hiddetlenmiş ki Medusa’yı çok acı bir şekilde cezalandırmaya karar vermiş ve kendi kendine demiş ki “Öyle birden öldürmeyeceğim onu ve kardeşlerini, onlara da önce büyük acılar çektirmeliyim.Tıpkı benim çektiğim gibi.”Ve bu sinirle Medusa ve kız kardeşlerini birer ifrite çevirivermiş. Dünyalar güzeli Medusa ve kız kardeşlerinin artık yüzleri o kadar çirkinmiş ki kimse bakmaya tahammül bile edemiyormuş. Medusa’nın gören herkesi bir mecnuna çeviren, en ufak bir yelde bile bütün telleri havalanan o güzelim saçlarının her bir teli bir yılana dönüşmüş. Bununla da yatışmayan Athena’nın siniri Medusa’ya yine de bakmaya çalışan herkesi o bakışların taşa çevirmesini sağlamış. Gel zaman git zaman Athena bu cezayla da yetinmemiş ve Medusa’yı öldürmek için Argos Kralı Akrisios’un kızı Danae’nin, Zeus’tan olma oğlu Perseus’la yani üvey kardeşiyle işbirliği yaparak Medusa’nın kafasını kesmeye karar vermiş.Perseus üvey kız kardeşinin bu isteğini hemen yerine getirerek ışıltılar saçıp insanların gözlerini kamaştıran keskin kılıcını savurduğu gibi zavallı Medusa’nın yılan saçlı kafasını bedeninden ayırıvermiş.
Ancak Athena’nın bilmediği bir şey varmış. Güzel Medusa, Poseidon’un kendisine zorla sahip olduğu gece denizlerin kudretli Tanrısından hamile kalmış. Perseus’un gözleri kamaştıran kılıcı Medusa’nın kafasını bedeninden ayırdığı anda Poseidon’un Medusa’nın rahmine bıraktığı çocukları Pegasus ve Chrsyar, Medusa’nın cansız bedeninden dışarı çıkıvermişler.Athena, denizler tanrısı Poseidon’dan olma bu iki kardeşi kendisine köle yapmaya karar vermiş. Kardeşlerden Chrsyar’ın iyi bir savaşçı olacağını düşünen Athena onu kendisine, kanatlı beyaz bir at olarak doğan Pegasus’u da Korinthos şehrinin kralı Glaukos’un oğlu Bellerophone’e vermiş. Pegasus’u ona vermesinin nedeni de Bellerophone’nin ağzından ateşler saçan, aslan başlı, keçi gövdeli ve yılan kuyruklu Khmimaira adında bir canavarla savaşmaya gidecek olmasıymış. Athena, uzun zamandır bu canavarla savaşmak için yardım isteyen Bellerophone’a Pegasus’u vererek yardım çağrılarına da kayıtsız kalmadığını göstermiş böylece. Athena “Pegasus, Bellerophone için bu savaşta oldukça işi yarar, ne de olsa denizler Tanrısı güçlü Poseidon’un oğlu” diye düşünmüş. Bellerophone, Pegasus’u iyi bir savaşçı olarak eğitmiş ve çok güzel bir dostluk kurulmuş aralarında. Zamanı gelince de Bellerophone kanatlı atı Pegasus’a binerek Khimaira ile savaşmaya gitmiş. Pegasus canavarın ağzından fışkırttığı alevlerin kendilerine ulaşamayacağı bir yüksekliğe çıkmış. Bellerophone da canavara havadan oklarıyla saldırmış. Kurşun ve demir karışımı oklarının birbiri ardına fırlatmış korkunç canavara. Canavar yaralanıyormuş ama bu yaraları hiç de ölümcül değilmiş. En sonunda elinde tuttuğu,Tanrıların onu kutsadığı mızrağını kaldırmış ve canavar Khimaira’nın en zayıf yerine, yani tam çenesine saplamış.Canavar Khimaira’nın ağzından fışkırttığı alevler mızrağın kurşun ucunu hemen eritmiş.Eritince de kurşun canavarın boğazından içine doğru akmış.Ve canavar oracıkta ölüvermiş. Bellerophone canavarın cansız bedenine gururla bakmış.Yakın dostu büyük ve güçlü Tanrı Poseidon’un oğlu Pegasus’la birlikteyken yenemeyeceği hiçbir düşman olamayacağını düşünmüş. Bellerophone bu büyük zaferinin sarhoşluğu içinde kendinden geçmiş ve artık kendisini de bir Tanrı olarak görmeye başlamış.Yerinin de Tanrıların yaşadığı Olympos Dağı’nın zirvesi olduğunu düşünerek oraya doğru yola çıkmış.O sırada Olympos’taki tahtında olup biteni izleyen Tanrıların Tanrısı Zeus,Olympos’a doğru kanatlı atıyla gelen Bellerophone’u görünce çok sinirlenmiş. Hemen bir atsineğini göndererek Pegasus’u ısırmasını emretmiş.At sineği Baştanrıdan aldığı emirle birlikte hızla Bellerophone ve Pegasus’un yanına gitmiş ve Pegasus’u ısırmış.At sineğinin ısırmasıyla canı çok yanan Pegasus gökyüzünün engin mavilerinin ortasında çırpınınca sırtındaki Bellerophone’u da atıvermiş. Böylece Bellerophone tanrılara karşı işlediği bu büyük günahının cezasını ölene kadar insanların ondan iğreneceği bir şekilde çirkin,kör, sakat olarak geçirmeye mahkum olmuş.Pegasus ise yükselmeye devam etmiş. Sonunda Olympos’un tepesine varmış.Zeus buraya kadar gelebilen bu kanatlı beyaz atı çok sevmiş ve kendisinin silahlarını taşıyan bir hizmetkar olarak yanında görevlenmiş…
Üçü de Gorgon ve kardeş olan Medusa, Stheno ve Euryale, antik deniz tanrıçası olan ve kardeşi archaic dünyada yeraltı canavarı olan Phorcys’in kızlarıydı.
0 yorum :
Lütfen Yorumunuzun anlaşılır ve imla kurallarına uygun olmasına dikkat ediniz.