Düşünce Özgürlüğü Nedir?
Düşünce özgürlüğünden söz edebilmek için, düşüncenin hiçbir korku ve kaygıya kapılmaksızın üretilebilmesi, toplatma, yasaklama, ceza tehdidi ve fiili engeller olmadan, hiçbir izne bağlı olmadan bireysel olarak ya da topluca ifade edilebilmesi, üretilen düşüncenin paylaşılması ve zenginleştirilmesine olanak sağlayacak özgür bir tartışma ortamı ve nihayet düşüncenin doğruluğu ve yanlışlığının saptanabilmesi için yaşama geçirilmesi fırsatının tanınması gerekir.
Bu hakların ve özgürlüklerin kullanılabilmesi, düşünce ve ifade özgürlüğünün varlığına ve korunup geliştirilmesine bağlıdır. İnsan haklarına dayalı, demokratik ve özgürlükçü, çoğulcu bir toplum oluşturma hedefinin ilk adımı, düşünceyi açıklama özgürlüğünün gerçekleştirilmesidir.
Türkiye'de Düşünce Özgürlüğü
Türkiye'dedüşünce özgürlüğünün önündeki en büyük engel, sınırları 12 Eylül 1980 askeri darbesiyle çizilen 1982 Anayasası ve ilişkili yasal çerçevedir. Ancak uygulamada bu kısıtlamaların da ötesine geçilerek genişletici yorumların yapıldığı, yasa hükümlerinin hiçe sayıldığı, keyfi engellemelere gidildiği ve hatta yargısız infazlar yoluyla kimi insanların yaşamlarına son verildiği görülmüştür.
Türk Ceza Yasası, Sıkıyönetim Yasası, Devlet Güvenlik Mahkemeleri Kuruluş Yasası, Terörle Mücadele Yasası, Siyasi Partiler Yasası, Basın Yasası, Dernekler Yasası, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası, YÖK Yasası başta olmak üzere bir çok yasa düşünceyi açıklama özgürlüğünü yasaklayan veya sınırlayan yüzlerce madde içermektedir. Türk Ceza Yasası'nın "halkı askerlikten soğutma" suçunu düzenleyen 155'nci, Cumhurbaşkanı'na hakareti düzenleyen 158 nci, "Türklüğe, Cumhuriyete, TBMM'ye, hükümetin manevi kişiliğine, bakanlıklara, devletin askeri, polisiye kuvvetlerine, adliyenin manevi kişiliği"ne hakareti düzenleyen 159'ncu, "halkı sınıf, ırk, din ve bölge farkı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik suçunu düzenleyen 312/2'nci maddeleri ile Terörle Mücadele Yasasının 8. maddesi düşünce açıklamalarını cezalandırmada en sık kullanılan maddelerdir.
Uygulamada suç tanımlaması o kadar keyfi ve o kadar değişken ki, bir dönem TMY 8. madde kapsamında görülen bir düşünce açıklaması, başka bir dönem TCK 312. maddeye, hatta terör örgütüne yardım yataklık sayılarak TCK 169. maddeye göre cezalandırılabilmektedir. Son dönemlerde yazılı veya sözlü olarak ifade edilen düşüncelerin Türk Ceza Kanunu'nun 168/2 maddesi kapsamında değerlendirildiğine de tanık olunmaktadır.
En genel tanımıyla düşünce özgürlüğü kişinin hiç bir engele maruz kalmadan bilgi edinmesi, edindiği bilgiler sonucu bir kanaate varması, ve kendi düşünceleri sebebiyle kınanmaması, düşüncelerini yayabilmesi olarak nitelendirilebilir.
Görüldüğü gibi düşünce özgürlüğü, bilgi edinme, kaanat, ve ifade özgürlüklerini içinde de barındırmaktadır.
Her özgürlüğün bir sınırı olduğu gibi düşünce özgürlüğünün de bir sınırı vardır.
1982 anayasasının 24. maddesinde 'Devletin ve milletin bölünmez bütünlüğü..'
gibi bir çok sınırlama sebebi vardır.
Hukuk,düşünce özgürlüğünün sınırlarını belirlemiştir,kişinin olaylara yargıç gibi müdahele edip, anlamlar yüklemesi düşünce özgürlüğü olarak sayılamaz,
Tabi bu özgürlüğün nerede kullanıldığı da önemlidir,kabalık bir ortamda kullanımıyla, diğer ortamlarda kullanımı farklı sonuçlar doğuracaktır.
Yargılama devam ederken bile yargıya müdahele niteliği taşıyan açıklamaların yapılması kanunlara aykırı olduğuna göre ve yargıya müdahele sayıldığına göre düşünce özgürlüğü sınırları dışında kullanılıyor demektir.
0 yorum :
Lütfen Yorumunuzun anlaşılır ve imla kurallarına uygun olmasına dikkat ediniz.