Neyin doğru olduğu umrumuzda mı? Bu önemli mi?
“Cehaletin mutluluk olduğu yerde aklı başında olmak deliliktir” demiş şair Thomas Gray. Ama gerçekten öyle mi?
1950’de yazdığı Mevsimlerin Döngüsü adlı kitabında Edmund Way Teale, ikilemi daha iyi anlamış: “Ahlaki açıdan bir şey sizi mutlu ettiği sürece onun doğru olup olmadığını umursamamak, paranıza sahip olduğunuz sürece nereden geldiğini umursamamak kadar kötüdür.”
Örneğin devletin yolsuzluk ve beceriksizliğini keşfetmek insanı üzer. Ama bunun farkında olmamak daha mı iyi? Cehalet kime hizmet eder?
Eğer yıldızların bizim için doğup battığına, evrenin bizim için var edildiğine inanagelmişsek bilim bu bencilliğimizi söndürerek bize kötülük mü etmiş olur?
Benim için evreni gerçekten olduğu gibi kabul etmek, ne kadar tatmin edici ve rahatlatıcı olursa olsun bir aldanmaya inanmakta diretmekten çok daha iyidir. İnsanoğlu olarak uzun vadede hayatta kalmamız göz önünde bulundurulduğunda hangi tutum daha faydalıdır? Hangisi geleceğimiz için bize daha fazla güven vadeder?
Sahip olduğumuz naifçe kendine beğenmişliğin bu uğurda biraz zedelenmesi, kazanacaklarımız göz önünde bulundurulduğunda çok büyük bir kayıp mıdır? Neden bunu bir olgunlaşma tecrübesi olarak algılamayı düşünmüyoruz?
Evrenin 6-12 bin değil de 8-15 milyar yaşında olduğunu keşfetmemiz onun büyüklüğünü daha iyi takdir etmemizi sağlar, bir ilahın nefesiyle değil de, atomların karmaşık şekilde bir araya gelmesiyle oluştuğumuzu kavramamız en azından atomlara duyduğumuz saygıyı artırır.
Dünyamızın samanyolu galaksisindeki milyarlarca dünyadan biri olduğunu, samanyolunun da milyarlarca galaksiden biri olduğunu keşfetmemiz, nelerin mümkün olabileceğine dair ihtimalleri akıl almaz derecede genişletir.
Atalarımızın aynı zamanda maymunların da atası olduğunu öğrenmek bizi hayatın geri kalanına bağlamakla kalmayıp insanın doğasına ışık tutar.
Artık işin geri dönüşü yok. Hoşumuza gitsin ya da gitmesin bilimi bırakamayız. Ondan en iyi şekilde faydalanmanın yollarını bulmalıyız. Ne zaman onunla uzlaşıp, onun güzelliğinin ve gücünün tam anlamıyla farkına vardık, işte o zaman hem manevi hem de uygulamaya dönük anlamda yüksek oranda lehimize olan bir pazarlık yaptığımızın farkına varacağız.
Ancak batıl inançlar, sözde bilimler sürekli araya girip, dikkatimizi dağıtıp, bizlere kolay cevaplar sunarak, eleştirel tahkiki es geçerek, hemen her durumda işi doğaüstü sebeplere bağlayıp tecrübelerimizi ucuzlaştırarak bizleri herşeye inanma saflığının kurbanı ve rutin, kendinden emin uygulayıcıları haline getiriyor.
-Carl Sagan - Sceptical Inquirer Volume 20.2,Mart / Nisan 1996
-
Carl Sagan: "Doğrular umrumuzda mı?" - Sceptical Inquirer Volume
23 Mart 2012 Cuma
yazildi.
Tweetle
Sponsorlu Bağlantılar |
0 yorum :
Lütfen Yorumunuzun anlaşılır ve imla kurallarına uygun olmasına dikkat ediniz.