Thomson Reuters’ın Global Research Report (Küresel Araştırma Raporu) serisi kapsamında Şubat ayında yayınladığı Ortadoğu Dosyası, Arap, İran ve Türk Bilimi’nin son yıllarda geçirmekte olduğu büyük değişimi inceliyor. Önsözünü, Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü’nden fizik ve kimya profesörü, 1999 Nobel Kimya ödülü sahibi Ahmed H. Zewail’in yazdığı rapor, Ortadoğu bölgesinde Türkiye, İran, Mısır, Suudi Arabistan ve Ürdün gibi bilimin en hızlı geliştiği beş ülkeyi mercek altına alıyor. Rapora göre bölgenin bilimde en ileri ülkesi Türkiye.
Zewail, giriş yazısında Arap, İranlı ve Türklerin yaşadığı Ortadoğu’da bilimsel çalışmaların Batı’nın gerisinde kalmış olmasına karşın, bazı bilim insanlarının bazı bilim dallarında dünya çapında araştırmalara imza attığına dikkat çekiyor. Zewail bu arada şu sorunun yanıtını da arıyor:
“Arap, İran ve Türk bilim insanları görece olarak Batı’daki meslektaşlarının niçin gerisinde?”
Kabul gören açıklamalardan biri Ortadoğu’da yaşayan halkların inanç ile aklı birbirinden kesin çizgilerle ayırmamış olması. Ancak Zewail’e göre bu sorunu aşırı basite indirgemek oluyor. Ortadoğu ülkelerinin pek çoğunun yakın tarihe kadar sömürge konumunda olması, dışa bağımlı yöneticilerin eğitimi dışlamasına yol açmış.
Sonuç: Çoğu kadın, %50’si okuma yazma bilmeyen cahil halklar bilimin önemini kavrayamamış. Ayrıca Soğuk Savaş sonrasında yönetimi ele geçiren politikacıların dini inançları kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaları da bilimi baltalayan önemli bir neden.
BİLİMSEL GELİŞME İÇİN REÇETE
Müslümanların Batı ile aralarındaki farkı kapatması için yeni bir eğitim cihadının başlatılması gerektiğine inanan Zewail, önce işsizlik sorununun çözülmesi gerektiğini söylüyor: “Ortadoğulu üniversite mezunu gençler, bugün büyük bir işsizlik krizi ile karşı karşıya. Bunun fanatizm ve şiddete davetiye çıkartmasından korkuyorum.”
Zewail, bilimsel gelişme için yapılması gerekenleri şöyle sıralıyor:
1. Okuryazarlığı arttırmak; kadınların sosyal yaşamda daha etkin rol almalarını sağlamak ve eğitimdeki aksaklıkları gidermek
2. Özgür düşüncenin önündeki engelleri kaldırmak, bürokrasiyi basitleştirmek, liyakate dayalı ücret sistemini kurmak ve bağımsız bir hukuk sisteminin yerleşmesi için anayasa reformunu yaşama geçirmek
3. Halkların özgüvenlerini yeniden kazanmaları için Müslüman ülkelerin tümünde bilim ve teknoloji için mükemmeliyet merkezlerinin açılmasına ön ayak olmak
Zewail’e göre gelişmiş ülkeler de bu arada boş durmamalı. Çalışmalarında Ortadoğu ülkelerindeki bilim insanları ile işbirliği yapmalı ve bu merkezlerin gelişmesi için destek sağlamalı.
BÖLGENİN ÖZELLİKLERİ
Thomson Reuters’ın hazırladığı dosyada mercek altına alınan 14 ülke şöyle: Bahreyn, Mısır, İran, Irak, Ürdün, Kuveyt, Lübnan, Umman, Katar, Suudi Arabistan, Suriye, Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri ve Yemen. Bu ülkeleri tanımlamak için kullanılan AP&TMEkısaltması Arap, İran ve Türk Ortadoğusu anlamına gelen Arabian, Persian & Turkish Middle East’in baş harflerinden oluşuyor.
Bu ülkelerin nüfusları, ekonomileri ve coğrafyaları birbirinden farklı; hepsi küresel çerçevede özgün bir yapıya sahip olmakla birlikte, ortak noktaları AB, Afrika, Rusya, eski Sovyet cumhuriyetleri ve Asya arasında geçiş yolları üzerinde bulunmaları. Dolayısıyla genç nüfustan kaynaklanan iç dinamiklerinin yanı sıra komşu ülkelerle kurdukları işbirliği sayesinde büyük bir gelişme potansiyeline sahipler.
TÜRKİYE’DEN BÜYÜK HAMLE
Bilimsel araştırma analizlerinin tutarlı bir çerçeveye oturtulması için raporda bu ülkeler iki gruba ayrılıyor. Birinci grup, Thomson Reuters’a ait internetteki Web of Knowledge adı verilen atıf endeksine göre yılda 1.000 makaleden fazla yayın yapan 5 ülkeden oluşuyor. Bunlar Türkiye, İran, Suudi Arabistan, Lübnan ve Mısır’dır. İkinci grupta daha az sayıda yayın yapan 9 ülke yer alıyor. Şekil 1’de 2000 ve 2009 yılları arasında birinci grubun ürettiği yıllık bilimsel yayın sayısı görülüyor.
Şekil 1’de diğer ülkelerle karşılaştırıldığında Türkiye’nin üstünlüğü açıkça görülüyor; 2000 yılındaki 5.000 yayından 2009’daki 22.000 yayına ulaşan çok büyük bir hamle yapıyor. Türkiye’yi hemen arkasından İran izliyor. 2000 yılında yaklaşık 1.300 yayın ile yola çıkan İran, özellikle 2004 yılından sonra Türkiye’ye benzer bir gelişme sergiliyor; 2009’da 15.000 yayına ulaşıyor. Doğal olarak dünyanın geri kalanı da bu arada boş durmayıp araştırmalarına devam ediyor. Buna karşın Türkiye’nin küresel bazdaki payı, 2000 yılındaki %0.7’den 2009 yılındaki %1.9’a tırmanarak üçe katlanıyor. İran ise payını aynı dönemlerde %0.2’den %1.3’e çıkartarak büyük bir ilerleme kaydediyor.
Mısır ve Suudi Arabistan bu on yıllık dönemde daha yatay bir rota çiziyor. Bu ikisi, Ürdün ile birlikte son yıllarda hızlanmış olsalar da, şekil 1’de görüldüğü üzere bu tırmanış çok belirgin değil. Yüksek öğretime ve bilimsel araştırmalara yaptıkları büyük yatırımlara bağlı olarak, bu üç ülkenin yayın sayısında önümüzdeki yıllarda büyük bir artış bekleniyor.
YAYIN SAYISININ YARISI TÜRKLERE AİT
Şekil 2, bölgedeki 8 ülkenin beş yıllık bir süre (2005-2009) zarfında ürettiği yayın hacminin Ortadoğu bölgesinin tamamı içindeki payı görülüyor. Türkiye’nin bölgenin bilimsel makale ve raporlarının yaklaşık yarısını ürettiği, bunun da en büyük kısmını tıbbi araştırmaların oluşturduğu net bir şekilde görülüyor. İran bölgesel üretimin yaklaşık dörtte birini, Mısır sekizde birinden biraz daha azını, Suudi Arabistan Mısır’ın yarısı kadarını, Ürdün de bunun yarısını üretiyor. Bu beş ülke toplam AP&TME yayınlarının yaklaşık %90’ını oluşturuyor. Bunların dışında kalan Suriye, Katar, Irak, Bahreyn ve Yemen bu dönem içinde yaklaşık 3.000 yayın yapabilmiş.
ÜLKELER HANGİ ALANLARA AĞIRLIK VERİYOR?
Tablo I, 14 ülkede yapılan araştırmaların yoğunlaştığı bilimsel alanları ve 2005-2009 dönemi ile 2000-2004 dönemindeki üretim miktarları arasındaki farkı gösteriyor.
2005-2009 döneminde üzerinde en fazla araştırma yapılan alanın mühendislik ve hemen ardından gelen tarım bilimleri olduğu görülüyor.
Tablo II’de bütün olarak ele alındığında Ürdün, İran, Türkiye ve Suudi Arabistan’ın mühendislik, tarım bilimleri, kimya, eczacılık, malzeme bilimleri ve matematiğe bu sırada öncelik tanıdığı görülüyor. Ancak araştırma yoğunluğu açısından bölge ülkelerinde farklılıklar olduğu da açık. Örneğin Mısır ve İran fiziki bilimlerine ağırlık verirken, Ürdün’ün en büyük katkısı çevre bilimleri ve ekolojiye. Klinik tıbba en fazla emek veren ülkeler Suudi Arabistan ve Türkiye. Ancak Suudi Arabistan en çok matematik alanında, Türkiye ise tarım bilimlerinde faaliyet göstermiş.
İŞBİRLİĞİ
Küreselleşmenin etkileri bilimde işbirliğinde de kendini hissettiriyor. Ülkeler birbirlerinin uzmanlığından yararlanırken, araştırmaların maliyetlerini ve kaynaklarını paylaşma yoluna gidiyor.
Şekil 3’de görüldüğü üzere Ortadoğu ülkelerinde bilimsel işbirliği genel olarak dünya ortalamasının altında. Mısır, Ürdün ve Suudi Arabistan görece olarak diğer Ortadoğu ülkelerinden daha fazla işbirliği yapıyor; ulusal yayın hacminin yaklaşık %40’ında başka ülkelerle işbirliği yapıyorlar.
İran ve Türkiye ise işbirliği konusunda Ürdün, Mısır ve Suudi Arabistan’ın gerisinde. Bu arada Suriye, Yemen, Umman ve Katar’ın diğer ülkelerle bilimsel bağlantıları oldukça zayıf. Bu da bölgede işbirliğinin bilimsel gelişme için çok büyük potansiyel içerdiği, ancak bu potansiyelin yeterince değerlendirilmediği anlamına geliyor.
Şekil 3’e göre bölgede en fazla bilimsel işbirliği yapılan ülke ABD. Burada tek istisna Suudi Arabistan ve Mısır arasındaki bağlantı. Suudi Arabistan için Mısır, açıkça en sık fazla işbirliği yapılan ülke. Mısır için de aynı durum geçerli (ABD’den sonra).
En fazla işbirliği yapan ülke Ürdün. Mısır ise Avrupa, Kuzey Afrika, ABD ve Japonya arasında bir bağlantı noktası olarak önemli bir rol oynuyor. Bölgedeki tüm ülkeler İngiltere ve Almanya ile sıkı bir işbirliği içinde.
GENEL BAKIŞ
Bu dosya Ortadoğu ülkelerinin bilimsel arenada bugün için fazla bir varlık gösteremediklerini ancak içlerinde çok büyük potansiyel barındırdıklarını ortaya koyuyor.
Ayrıca ortada çok karmaşık ve farklılıkların belirgin olduğu bir tablo var. Başta Türkiye ve İran olmak üzere bazı ülkeler çok hızlı bir gelişme göstermekle birlikte, bölgenin diğer ülkelerinde araştırma faaliyetleri ve yayın sayısı çok yetersiz. Bu da bölgesel işbirliği ağının kurulmamış olduğunu gösteriyor. Bunun nedeni bazı ülkelerde bilimsel faaliyet kapasitesinin çok düşük olması ve buna bağlı olarak yerel işbirliğinin bile kurulamamış olması. Bölgenin pek çok ülkesi için işbirliği düzeyi bugün Avrupa ve Asya’da gözlenen işbirliği düzeyinin altında.
Ulusal ortalama atıf etkisi dünya ortalamasının altında olmakla birlikte, mükemmeliyet hacmindeki artış kaliteli yayınların yolda olduğu sinyalini veriyor.
Dosyayı hazırlayan uzmanların görüşlerine göre, Arapların, İranlıların ve Türklerin yaşadığı Ortadoğu bölgesindeki bilimsel faaliyetleri basit bir şekilde özetlemek hem çok zor hem de gereksiz. Bölgenin en büyük itici gücü olan genç nüfus, son on yılda hamlesini ileriye taşıma potansiyeline sahip.
Reyhan Oksay, Kaynak: http://researchanalytics.thomsonreuters.com/m/pdfs/globalresearchreport-aptme.pdf
0 yorum :
Lütfen Yorumunuzun anlaşılır ve imla kurallarına uygun olmasına dikkat ediniz.