-

Bazı önemli buluşlar ve Bilim Adamlarının Buluş Hikayeleri

23 Şubat 2012 Perşembe yazildi.
Sponsorlu Bağlantılar

PENİSİLİN
Mucit: Alexander Fleming
Tarih: 1928
Kaza: Havada uçuşan bir küf
St Mary Hastanesi'nde danışman olarak çalışan ve Alexander Fleming'in hayatta kalan tek meslektaşı, ünlü bilim adamının penisilini 1928 yılında bir rastlantı sonucu bulduğunu anlatmıştı
Fleming bir deney üzerinde çalışırken, muhtemelen laboratuvarın karşısındaki bardan uçup gelen bir küf mikroskoptaki lamın üzerine konmuştu
O sırada Fleming, lam üzerinde zararlı bir bakteri türü olan stafilokokları inceliyordu Dikkatsiz bir bilim adamı bu küfü büyük olasılıkla önünden uzaklaştırırdı, ama o, küfün bakteri üzerindeki etkisini görmek istedi Sonuç hayret inciydi Çünkü Fleming, "Penicilim notatum" isimli yeşil küfün bulunduğu bölümdeki bakterilerin öldüğünü fark etmişti
Daha sonra gerçekkleştirilen testlerde, bu küfün diğer bakteriler üzerinde de etkili olduğu ortaya çıktı Tavşan, fare ve insanlar üzerinde yapılan testler sonunda, açık bir yan etkisinin de olmadığı görüldü Ne var ki Fleming, küften sızan maddeyi bir türlü keşfedememişti
Sonuç olarak 1939 yılında, Oxford'dan Howard Florey ve Ernst Chain bu maddeyi ayrıştırmayı başardılar ve buna "penicilin" adını verdiler Bu madde, öldürücü bakteriyel hastalıklarla savaşabilen ilk antibiyotik olarak tarihe geçti Fleming ve diğer iki bilim adamı, 1945 yılında Nobel Ödülü aldılar Çünkü, milyonlarca insanın hayatını kurtaran bir buluş yapmışlardı



ŞOK TEDAVİSİ


Mucit: Julius Wagner-Jauregg
Tarih: 1917
Kaza: Mezbaha işçilerinin kesim yöntemi

ECT (Electroconvulsive the-rapy) olarak bilinen elektroşok tedavisi, mezbaha işçilerinin, domuzların elektrikle sersemlemelerinden sonra çok sakin durduklarını fark etmelerinin bir sonucu
ECTye, beyne elektrik akımı verilmesi suretiyle, depresyon gibi akıl hastalıklarının semptomlarını engellemekteki son çare olarak bakılıyor

elektroşok tedavisi fikri, sıtma aşısıyla frengili hastaları tedavi eden Avusturyalı Julius Wagner-Jauregg tarafından geliştirildi
1927 yılında Nobel Ödülü alan VVagner-Jauregg, bu fikre, "bir sisteme elektrik verilmesinin tedavi edici özellik taşıyacağından yola çıkarak ulaştı Ve böylece, çok tartışılan şok tedavisi doğmuş oldu
Aynı zamanda, şizofrenlerin doğal yollardan çarpılmalarının, hastalık belirtilerinin iyileşmesine neden olduğu da belirlenmişti Psikiyatristler, hastaların beynine elektrik akımı uygulamak yoluyla, anlaşılması güç tedavinin gerçekleştiğini belirtiyorlardı Ancak ECTnin kısa süreli hafıza kaybına neden olması dışında önemli etkisinin bulunmadığına dair klinik bulgulara az da olsa rastlanıyor Hastaların tedavi edilmesine yönelik olarak bu yöntem çok uzun zamandan beri kullanılmaya devam ediyor



RADYOAKTİVİTE


Mucit: Henri Becquerel
Tarih: 1896
Kaza: Fotoğraf camındakisislenme


Fransız fizikçi Henri Becquerel, 1896 Martı'nda laboratuarındaki çekmecesini açtığında büyük bir sürprizle karşılaştı Kapkaranlık bir ortamda olmasına rağmen bazı fotoğraf camları bulanıklaşmıştı
O sırada Becquerel, yeni keşfedilen röntgen ışınları üzerinde çalışıyor ve bazı kimyasallar yardımıyla bunların yayılmalarını sağlamaya uğraşıyordu, ilk aklına gelen, güneş ışığının etkisiyle kristallerin ışını yaydığı ve fotoğraf camını sislendirdiğiydi
İlk deneyleri onun doğru yolda olduğunu desteklese de hava bozunca olayın seyri birdenbire değişti
Becquerel, kristallerin güneş ışığından etkilenmesini engellemek için kimyasallar kullanarak camları tekrar çekmeceye koydu Camları dışarı çıkardığında, uranyumlu kristallerden oluşan camlarda artık sisin bulunmayışına oldukça şaşırdı Ve bugün "bir atom çekirdeğinin tanecikler veya elektromanyetik ışımalar yayarak kendiliğinden parçalanması" olarak bilinen radyoaktiviteyi keşfetmiş oldu


DAYANIKLI CAM

Mucit: Edouard Benedictus
Tarih: 1903
Kaza: Kırılması gereken deney tüpünün yere düştüğünde parçalanmaması



Güvenli camın bulunması, tam da en çok ihtiyaç duyulan zamanda gerçekleştirildi: Motorlu taşıt çağında
1903 yılında Fransız kimyager Edouard Benedictus, deney tüpünü laboratuarının zeminine düşürdü Tüp kırıldı ancak dağılmadan tek parça halinde kaldı Benedictus, kolodyum ihtiva eden sıvının buharlaşmasından sonra tüpte kalan ince plastik tabakanın parçalanmayı engellediğini anladı
Bunu not ettikten sonra bu konu üzerine fazla kafa yormadı
Ancak, kaza yapan bir aracın içindeki kızın kırılan camlardan çok feci şekilde yaralanması, bu konuyu tekrar gündeme getirmesine neden oldu



GAMMA IŞINI PATLATICILARI


Mucit: ABD hükümetibilim adamları
Tarih: 1969
Kaza: Nükleer silahcasusluğunun uzayınbilinmeyenlerine kapı açması

Sovyetler Birliği nükleer denemeleri sınırlandırdığına dair anlaşmalar imzalamış olmasına rağmen, ABD hükümeti bir türlü onlara güvenmiyordu Ve bu yaklaşımla, uzaya nükleer dedektörler taşıyan casus uyduları yolluyorlardı Bu dedektörler çok hassastılar ama ne yazık ki yanlış hedeflendirilmişlerdi

1969 yılında, "Vela 5"den bilgiler geldiğinde, bilim adamları bunlarda birtakım düzensizlikler ve yanlışlıklar belirledi
Araştırmalar daha sonra da devam etti ve 1973 yılında yayımlanan sonuçlar, ABD'nin, Sovyetler Birliği'nin nükleer silahlarını denemek için uzayda gerçekleştirdiği 16 patlama hakkında ne düşündüğünü açıklığa kavuşturdu
Ancak sonraları bunların, gamma ışını patlamaları olduğu anlaşıldı Buna, gamma radyasyon enerjisi nedeniyle gerçekleşen, olağanüstü büyüklükte galaktik patlamalar neden oluyorduTüm bunlara rağmen, konu halen gizemini koruyor



RÖNTGEN IŞINLARI

Mucit: Wilhelm Konrad Röntgen
Tarih: 1895
Kaza: Bir elektrik deneyi
Röntgen, gazların içinden geçen elektrik yolunu araştırmak amacıyla, katod ışın tüpüyle deney yaparken, baryum platin siyanürü levhasından yayılan radyasyonun şeffaf olmayan cisimlerin içinden geçebildiğin! Fark etti
Araştırmalarına devam ederken radyasyonun 15 mm kalınlığındaki alüminyumdan, daha indirgenmiş yoğunlukta geçebildiğini gördü Ve bu radyasyona, "X-ışınları" adını verdi Bugün dünyada Almanya dışında (Almanya'da Röntgenstrahlen olarak adlandırılıyor) bu isimle anılıyor Bu, daha sonra insan vücudunun iç kısmını gösteren fotoğraflamada kullanıldı 19 yüzyıl sonlarına doğru savaş alanlarında da kullanılmaya başladı

NAYLON

Mucit: Du Pont kimyagerleri
Tarih: 1930'lar
Kaza: Kimyagerlerin koridorlarda koşturması


1930lu yıllarda, Du Pont bilim adamlarından Wallace Hume Carothers, polimerin genişleyebilen güçlü bir iplik olduğunu tespit etmişti
Ancak asıl buluş, haşarı kimyagerlerin, eritilmiş polyester geçirdikleri çubukları ellerine alıp ortalıkta koşuşturmaları sonucu ortaya çıktı Bir çubuk sabitken diğeri ondan uzaklaşınca ortaya çıkan tablo hepsini hayretler içinde bırakmıştı; kopmadan önce oldukça uzayabilen, ayrıca ipeğe benzeyen yapıda bir madde ortaya çıkıyordu
Ne var ki, bu polyester çok çabuk eriyordu, giysi yapmaya uygun değildi Bunun üzerine kimyagerler aynı işlemi poliyamidle denemeye karar verdiler ve bugün "naylon" olarak bildiğimiz madde doğmuş oldu

Naylon çorabın, elektron mikrograf yöntemiyle 100 kez büyütülmüş hali İpek çorapların yerine naylon çoraplar piyasaya sürüldü ve Du Pont'un en önemli para basma makinesi haline geldi
Bu ürünler ilk günlerde çok pahalıydı II Dünya Savaşının patlak verdiği yıllarda Du Pont dikkatini savaşa çevirdi ve çorap yerine paraşüt üretmeye başladı Naylon çorapların ucuzlaması ve geniş kitlelere yayılması ancak savaş ertesi gerçekleşti


FOTOGRAF


Mucit: Louis-Jacques Daguerre
Tarih: 1838
Kaza: Dağınık laboratuvar dolabı


Bu rastlantısal buluşun nedeni kırık bir termometre
Louis Daguerre, karanlık odada, gümüş iyodür levhada açığa çıkan görüntüyü sabitlemenin yollarını arıyordu 1938 yılında bir gün, farklı kimyasal maddelerin bulunduğu dolabına, daha sonra kullanmak ve temizlemek üzere bozuk görüntülü bir film levhası koydu
Bunu tekrar dışarı çıkardığında görüntü belirginleşmişti Ancak Daguerre, bu garipliğe hangi kimyasal maddenin neden olduğunu bilmiyordu

Bunun üzerine levhaları yerleştirdi ve kimyasal maddeleri birer birer dışarı çıkarttı Dolabı boşaltmasına rağmen hala aradığı maddeyi bulamamıştı Sonunda dolabın raflarından birinde, kırılmış termometreden dökülmüş civayı fark etti Gümüşlü levha üzerine alınan görüntü (daguerreotype), modern fotoğrafçılığın başlangıcı oldu Yerini ancak on yıl sonranegatif ve, pozitif film sürecine bıraktı


Post-it kağıdı


Mucit: Dr Spencer Silver
Tarih: 1974
Kaza: Kutsal bir ilham ve hatalı üretim
"3M" bilim adamlarından Dr Spencer Silver, 1970'lerin başlarında dayanıksız yapıştırıcıyı bulduğunda, bunu işe yaramaz bir buluş olarak değerlendirmişti
Bundan yıllar sonra, meslektaşı Art Fry, bir kilisede ilahi kitabındaki ayracın bir türlü istediği yerde durmaması üzerine oldukça sinirlendi Anlamsız vaazlardan mı yoksa kutsal bir ilhamdan mı bilinmez, kafasını bu konuya yormaya başladı ve birden aklına meslektaşının işe yaramayan buluşu geliverdi

Bu sayede ayıracın kitaba yapışmasını sağlayacak, ancak çıkarttığında da kitaba zarar gelmeyecekti Post-it kağıdı tabii ki bir gecelik başarının ürünü değil 3M'in ortaya attığı bu örnek, büro malzemeleri içinde vazgeçilmezler arasında yerini aldı

0 yorum :

Lütfen Yorumunuzun anlaşılır ve imla kurallarına uygun olmasına dikkat ediniz.

-