-

slovaj zizek türkiye için neler söyledi - röportajı fikirleri

29 Ocak 2012 Pazar yazildi.
Sponsorlu Bağlantılar

Zizek'le köktendinciliği de konuştuk. Köktendincilikten nefret ediyor; en fazla da [Hıristiyan köktendincilerden nefret ediyor. Filistin'de çok ilginç bir şey öğrenmiş, bana da anlattı. Orada intihar eylemcilerini incelemş ve görmüş ki, bu kişilerden önemli bir ibi in cen netm enen eri va inancıyla ilgili büyük şüpheler doğmuş içinde. Zizek bu yüzden o gencin bombayı patlatarak intihar ettiğini söylüyor. Çelişkilerini ancak böyle kesin çözüme ulaştırabiliyormuş. ama ne yapacaksınız, söyleyen de İZizek. Peki doğru mu bu analizi? Onun galiba cevabı yok; çünkü adam doğru kavramamızı da sorguluyor. 

BAZEN bir olayı anlatmak, . sülalesinden başlayarak ' sövmekle mümkündür. Bunu en iyi felsefeciler bilir. Slavoj Zizek gayet tabii herkesten daha da iyi biliyor bunu. Onunla mülakata başladıktan bir süre sonra beni kendine yakın mı bulduğundan bilmem ama açtı ağzını yumdu gözünü. Onu dinlerken en büyük paniğim, "Bunu televizyonda acaba na-sıl yayınlayacağız" oldu. " Sonucu Habertürk Televizyonu'nda görebilirsiniz. Konuşmada çok fazla sayıda "bip" sesi oldu. Keşke bunları da sansürsüz dinleyebilseydiniz; çünkü bazı konuları küfretmeden anlatmak gerçekten imkânsız. Zizek ise her şeyi anlatmak istiyordu. Bilmem anlatabiliyor muyum? Açıkçası onu biraz da ben provoke ettim. Tek provokatör kendisi olacak değil ya, bunu anladığında hınzırca gözü parladı büyük felsefecinin. Bir gazetecinin Zizek'le mülakata girişmesi entelektüel intihar gibi bir şey. 

Çünkü adam bir başladığında katiyen susmuyor ve siz Zizek'in sözünü kesmek gibi belalı ve galiba da imkânsız olan bir işe girişmek zorunda kalıyorsunuz. Bana şahsen küfretmedi ama bunu da ima ettiğine eminim. Eminim diyorum; çünkü Zizek'i çok dikkatli dinlemeden ve ilk defada anladığını sandığın şeyi yeniden gözden geçirmeden ne demekte olduğunu tam kavramak mümkün değil. Bence gerçeklik algımızla bilerek oynuyor, konuşma stiliyle bile bir me -saj veriyor. Zizek hiç sonuçlanmayacak bir eleştiri süreci gibi, böyle çalışıyor zekâsı. IQ'sunun çok yüksek olduğuna artık kesinlikle eminim; çünkü müthiş bir mizah anlayışı da var. Konuşmaya şöyle başladım: "Sizi yıllardır okumaya, anlamaya çalışırım. Hakkınızdaki yazıları da okuyorum, ama şu an birisi çıkıp bana "Zizek'i özetle, ne diyor" dese, bunu katiyen yapamam. 

Acaba siz katiyen özetlenemeyecek bir düşünür müsünüz? Sonradan anladım ki, bu çok şanssız bir soruymuş; çünkü maalesef Zizek kendisini özetlemeye başladı. Sadece bu boyutuyla bile mülakatımız dünya tarihine geçmeye adaydır. Maalesef diyorum; çünkü özetine Hegel'den başladı, Lacan'dan çıktı ve orada da durmadı. Psikanalizin derinliklerine daldık ve sonunda ben Zizek'i yeniden anlamamış halde kaldım. Kurtuluş, onu susturup biraz güncele çekmek olacaktı. Sonra gördüm ki, bu da yanlış bir kararmış; çünkü o en günceli bile, Hegel ve Lacan'a ait kavramlarla algılayıp size anlatabiliyor. 

Zizek konuşmasının başında kendisinin siyaseten doğrucu (political correct) konuşma ve düşünce biçiminden nefret ettiğini söyledi. Ben de aynı fikirdeyim ve bugünün Türkiye'sinin yazılarını okuyabilseydi, acaba göreceği vasatlık ve birbirini tekrar etme durumuna ne derdi. Bir gün bu gazeteleri de inceleyeceğine eminim ama ondan önce Türk televizyonunu seyredecek; çünkü ben ona Türk dizilerinin dünyadaki popülerliğinden bahsettim. Bu sözlerim, popüler kültüre bombalar atan bir düşünür olarak çok ilgisini çekti. Zizek yakında Türk dizilerini inceleyip, bundan dünyanın gidişatı hakkında bazı fikirler çıkaracak. Sanıyorum Balkan ülkelerinde de bazı diziler gösteriliyor. 

Çin, askeri yatırımlarını iç tehdide karşı yapıyor 
KAPİTALİZMİN bir sistem olarak bittiğini ve yeni bir şey söyl eyemedi -ğini düşünse de Zizek, Çin' l hayranl ıkl a izl iyor. Onl arın total iter yöntem lerle kapital ist sistemi yerleştirmeye çal ışmal arını dikkatl e takip ediyor. Ancak Çin' l n karşı karşıya ol -duğu en büyük tehlikeyi de anl attı. "Bil iyor musun, Çin askeri harcamalara büyük yatırıml ar yapıyor" dedi. Ben de araya girerek "Tabii yapacak, o artık süper güç" dedim. Zizek, "Dış değil, iç tehdide karşı yapıyor bu yatırımı. Yine biliyor musun, Çin'de bir yıl içinde 20 bin kritik düzeyde gösteri olmaya başlamış; onl arı bastırmak için kull anıyorl ar güç lerini. Bu da hem Batı'nın gücünü hem de Çin' l n en zayıf olduğu noktayı bize gösteriyor" dedi. 

'Sapık mısın?' diye sordum 'hayır' diyemedi 
"Sapığın Sinema Rehberi" çalışmasından da esinlenerek "sapık kategorisine sıcak baktığımı ve bazı durumlarda sistemleri sarsmak için sapık fikirlere ihtiyaç olabileceğini" söyledim. Buna itiraz etmeyeceğini bildiğimden böyle konuşmuştum zaten. Ondan bir itiraz gelmeyince, kendisinin de bir sapık olup olmadığını sordum. Buna da "hayır" diyemedi; benim tanımladığım çerçevede zaten "hayır" diyebilmesine imkân yoktu. Konuşmamızın sonuna doğru onun bol küfretmesini provoke edebil eceğini düşündüğüm konul ara da girdik. Yazıda, televizyonda olduğu gibi bir "bip" sistemi olmadığından, onl arı yazmanın bir formül ünü bul ur-sam eğer bir şekilde yazacağım mutlaka. Evet benim, felsefenin Che Guevara'sı olarak tanımladığım büyük düşünürle görüşmemiz özetiyle böyle geçti. 

Ateist Zizek'ten İslamiyet'e övgü... 
ATEİST olduğunu bildiğimden yeni global düzende inancın öneminin çok arttığını söyledim; bu sözlerim de onu tahmin ettiği gibi provoke etti. Konuşurken kullandığı tikleri arttı. İnançla neyi kastettiğimi sordu ve ben de anlattım. Zizek, Habermas'ın yapmaya çalıştığını, yani seküler düzende dinin yerini ve dindarların da özgür yaşayacakları 
kamusal alanı düşünme işini pek tasvip etmiyor. O gerçekten de radikal bir ateist. 
 
KILAVUZU KURAN OLAN KÖLE 
Ateist olmasına rağmen veya bunun için de denilebilir, İslam'ın bir özgürleştirici yanı olduğunu düşünüyor Zizek. Osmanlı devlet idaresinden övgüyle bahsetti. Sonra Haiti'den bana çok ilginç gelen bir örnek verdi. Orada 16'ncı yüzyılda özgürlük için bir köle isyanı yaşanmıştı. İsyanın lideri, Bookman adlı bir köleydi. Yani adamın adı "Kitap Adamı"ydı. Sonra anlaşılıyor ki, o kölenin kılavuzu olan kitap, hep yanında taşıdığı Kuran'mış, bu bana çok ilginç geldi.

0 yorum :

Lütfen Yorumunuzun anlaşılır ve imla kurallarına uygun olmasına dikkat ediniz.

-