-

Kanun enstrümanı hakkında bilgi ve özellikleri

5 Aralık 2011 Pazartesi yazildi.
Sponsorlu Bağlantılar

Farabi'nin ayrıca Ud sazını da geliştirdiği söylerinir. Rahmetli Cinuçen Tanrıkorur kendi tarifi ile: “Musıkimizin mızraplı sazları içinde çın çın öten sesiyle en dişisi, yani en kalabalık topluluklarda dahi kendini duyuran sazı olan Kanun, sabit akordlu ve hazır sesli olması bakımından, çalınması kolay gibi görünen eşsiz bir renk ve melodi sazıdır. Halk arasında “kedi gezinse bir nağme çıkar” deyiminin yerleşmiş olmasi bu yüzdendir. Ancak saz hiç de göründüğü gibi kolay degildir. Tel takılırken akord kaynatmak, aktarımlarda mandal eksikliği ve telden tele süzmeler (glıs-sando) sazın ciddi problemleri arasındadır. Paralel oktavlarla,veya alttaki üstteki sesi sabit tutarak, başparmak çarpmaları veya tırnak –mandal kaydırmalarıyla, eller notanın birinci satırındayken gözlerle ikinci satırı okumak ve hızlı parçalarda geçkiler için gereken mandalları zamanından önce (ve çatırtısız) ayarlamak, ayrıca armoni düzenindeki birkaç tele mızrap ve parmaklarla ayni anda vurarak (batı müziği özentisiyle dahi olsa) gitar veya arp tekniğiyle melodiler çalmak, pek kedilerin becerebileceği iş değildir.
Tüm Arap ülkelerinde çok yaygın olan sazın en güzeli Türkiye'de yapılır. Türkiye'deki lutiyeler arap ülkelerine saz yapıp göndermektedirler. 1930'lu yıllardaki Büyük Arap Müziği Şurasın'da kabul edilen eksik mandal sistemi şu anda Arap müzisyenleri tarafından pek yeterli görülmemektedir. Bunun içindir ki Türkiye'den saz sipariş edilmektedir.


Kanun yapımı

Napolyon Bonapart’ın 1792’deki Mısır seferinden sonra kanun ve ud, Fransa’ya ayak basmıştır. Aradan iki yüzyıl geçtikten sonra Fransız sanatçı Enriko Masias’ın, tamamen uda benzeyen ancak perdeli bir saz olan ‘lut’u bir Fransız sazı olarak tanıtmasıysa düzeltilmesi gereken bir hatadır.
Piyanonun ilk şekli olduğu bilinen kanunun yapısını iyi anlayabilmek için Batı müziğiyle Türk sanat müziğinin basit bir karşılaştırmasını yapmak gerekir. Şöyle ki; Batı müziği 440 frekanslı ‘la’ sesini ana ses olarak kabul etmiş ve tüm sazların akort prensibini bu ses üzerine kurmuştur. Buna karşılık Türk müziğinde gene 440 frekanslı ses ana ses olarak kabul edilmiştir ancak bu sese ‘re’ adı verilmiştir. Dolayısıyla Batı müziğiyle Türk müziği arasındaki 4 seslik transpoze farkı ortaya çıkmıştır.

Yapısı

24 veya 27 perdeli bir sazdır. Her bir perdedeki sesi 3 tel tınlatır. Bu yapısıyla piyanonun ses sistemine benzer. Telleri, özel olarak müzik aletleri için üretilmiş naylon teldendir. İlk evrelerinde naylon tel yerine bağırsaktan yapılan kiriş teller kullanılmıştır.
Göğüs tahtası çoğunlukla çınar ağacından, alt tabanı ıhlamur veya sıkıştırılmış kontrplaktan, burgu tahtası yumuşak bir ağaç olan ıhlamurdan, burgular gül, şimşir veya abanoz gibi sert ağaçlardan yapılır. Üç telden oluşan her perdede diyez, bemol ve koma sesleri ayarlayabilen mandallar vardır.
Kanun kullanım amacına göre 24-25-26 sesli olarak yapılır. Bunun karşılığı 3.5-4 oktavdır. İnsan sesiyle birlikte icra edilen tüm sazlar bu aralıktadır. Zaman zaman 36 sesli Arap Kanunu diye anılan sazlar yapılmış olsa da hangi amaca hizmet ettiği anlaşılamamıştır.
Türk sanat müziğinde kullanılan profesyonel kanun 26 perdeli olup her perdeye üçer tane tel takıldığı hesaplanırsa toplam 78 tellidir. Bu tellerin kalınlığı yukarıdan aşağı doğru; 0.60 mm. 0.70 mm. 0.80 mm. 0.90 mm. 1.00 mm. 1.10 mm. 1.20 mm. çapındadır.
Kanunda kullanılan tel, petrokimya tesislerinin kuruluşuna kadar, kuzu bağırsağının kurutulup bir takım işlemlerden geçirilmesi sonucu değişik kalınlıklarda üretilmekteydi. Ancak petrokimyanın kuruluşundan sonra bu sanayi dalının üretimi olan ‘naylon-6’ hammaddesinden elde edilmekte olup halen gerek yapımcıların gerekse icra edenlerin yeğlediği marka, amerikan malı ‘dupont’ enstürman telleridir
.



0 yorum :

Lütfen Yorumunuzun anlaşılır ve imla kurallarına uygun olmasına dikkat ediniz.

-