-

Kahkaha Sınıfı Tiyatro oyunu skeçler piyesler

13 Ekim 2010 Çarşamba yazildi.
Sponsorlu Bağlantılar

(Bir Perdelik Oyun)

OYUNCULAR:

Okul Müdürü:

Sınıf Başkanı:

Giray:

Cemre:

İlknur:

Cem:

İlkay:

Temel:

Hazar:

DEKOR:

Sınıf ortamı… Öğretmen masası, üzerinde dünya küre ve duvarda asılı dünya haritası.

(Ders zili çalar. Öğrenciler her günkü gibi sınıfa girer. Sıralara otururlar.

Sınıf başkanı elinde yoklama ders defteri ile içeri girer. Öğretmen masasına gider. Defteri masanın üzerine bırakır. Ellerini çırparak arkadaşlarını susturur.)

Başkan: Arkadaşlar! Öğretmenimiz bu gün izinli. Okula gelmeyecek.

Öğrenciler: Aaaa!

Başkan: Arkadaşlar! Okul müdürümüz beni öğretmen yerine görevlendirdi. Bu gün Öğretmeniniz benim. Evet mi?

Öğrenciler: (Alkış tutarlar.) Eveeet başkan!

Başkan: Bana başkan değil “Öğretmenim” diyeceksiniz. Evet mi?

Öğrenciler: (Gülüşerek) Evet, öğretmenim!

( Kapının arkasında asılı duran öğretmenin önlüğünü giyer. Öğretmen gibi )

Başkan: Günaydın çocuklar!

Öğrenciler: (Ayağa kalkar.) Günaydın öğretmenim!

Başkan: Oturun çocuklar.(Öğrenciler otururlar.)

Başkan: Çocuklar! Ödevleriniz hazır mı?

Öğrenciler: Hazır!

Giray: (Parmak kaldırır.) Öğretmenim, size bir şey sorabilir miyim?

Başkan: (Ödev kâğıtlarını toplarken) Sor bakalım, Giray.

Giray: ( Kurnaz kurnaz ) Öğretmenim, insan yapmadığı şeyden ötürü ceza görür mü?

Başkan: Görmez, Giray.

Giray: ( Sevinçle el çırparak havalara zıplar.)

Yaşasın! Ben ödevimi yapmadan okula gelmiştim. (Öğrenciler güler.)

Başkan: (Gülümseyerek) Seni gidi şeytan çekici seniii! Bu kurnazlığını ödevlerini yaparak göstersen ya...

Başkan: (Masa başına gider, oturur. Ödevleri inceler. Masa üzerinde duran küreyi döndürerek)

Çocuklar! Ödev kâğıtlarında her birinizin birçok eksiğini gördüm. Fakat hiç biriniz Dünya’nın uydusunun adını yazmamışsınız. Neden? Bilmeniz gerekirdi. (Bu sırada Cemre ayağa fırlar.)

Cemre: Ayy!

Başkan: Aferin Cemre! Bildin otur.

(Öğrenciler gülüşür.)

Başkan: Çocuklar, Neden gülüyorsunuz?

Cem: (Ayağa kalkarak) Öğretmenim! Cemre bildiğinden söylemedi. İlknur Cemre’ye çimdik attı. O da Acıdan “ Ay! ” diye bağırdı.

(Gülüşmeler)

Başkan: Çocuklar! Cemre’ye dünyamızın uydusunun Ay olduğunu çimdik şakası söyletti. Artık hiç biriniz unutmazsınız.

Öğrenciler: Evet!

Başkan: ( ödev kâğıtlarından birini göstererek)

Temel, “ Gelmek” fiilinin şimdiki zamana göre çekimini yazmayı unutmuşsun.

Ayağa kalk çekimini yap.

Temel: (Ayağa kalkar.) Celeyrum, celeysun, celey… ( Öğrenciler gülüşür)

Hazar: (Ayağa fırlar) Öyle mi söylenir babo?

Başkan: (Gülümseyerek) Öyleyse sen söyle.

Hazar: Gelirem, gelirsen, gelir…

(Öğrenciler güler.)

İlknur: Öğretmenim, doğrusunu ben söyleyeyim mi?

Başkan: Söyle İlknur.

İlknur: Geliyorum, geliyorsun, geliyor; geliyoruz, geliyorsunuz, geliyorlar.

(Öğrenciler alkışlar.)

Başkan: Aferin İlknur! Çocuklar, İki arkadaşınız kendi yörelerinin ağızlarıyla çekim yapmaya kalkınca komik oldular. Zamanla onlar da dillerini düzeltecek; güzel Türkçemizi düzgünce seslendireceklerdir. Öyle değil mi?

Öğrenciler: Evet!

Başkan: Giray, ödevini yapmadan geldin. Şimdi tahta başına geç. Sözlü olarak sorularımı cevapla.

Giray: (Tahta başına geçer.) Öğretmenim bir daha ödevlerimi yapmadan okula gelmeyeceğim.

Başkan: Peki, Giray. Fırından beş tane ekmek aldın. 1 YTL verdin. Fırıncıdan kaç lira geri alacaksın?

Giray: (Düşünür gibi yapar) Hiiç !

Başkan: Nasıl hiç ?

Giray: Öğretmenim, benim babam fırıncıdır. Biz ekmeğe para vermeyiz.

(Öğrenciler güler.)

Başkan: (Gülümseyerek) Öyle ya. Peki, beş tane iki kaç eder?

Giray: (Düşünür gibi yapar.)

Başkan: Giray, siz her hafta çarşıya yumurta götürüp satmıyor musunuz?

Giray: Satıyoruz, öğretmenim.

Başkan: Sepete yumurtaları İkişer ikişer dizdiniz.

Giray: Öğretmenim, Biz yumurtaları ikişer ikişer dizmiyoruz.

Başkan: Ya, kaçar kaçar diziyorsunuz?

Giray: Üçer üçer diziyoruz.

Başkan: Öyle olsun sepete yumurtaları üçer üçer beş sıra dizdiniz. Hepsi kaç yumurta eder? Çarp bakalım.

Giray: (Kurnaz kurnaz) Çarpamam öğretmenim.

Başkan: Neden çarpamaz mışsın?

Giray: Çarparsam yumurtalar kırılır da ondan.

(Öğrenciler güler.)

Başkan: (Gülerek.) Sekizin yarısı kaç eder?

Giray: (Kurnaz kurnaz.) Enine mi boyuna mı öğretmenim? (Tahtaya büyükçe sekiz çizerek.)

Sekizi ikiye bölersek, üst üste iki sıfır eder. Boyuna bölersek ( Sekizi boydan boya çizer.) Yarısı üç olur.

(Başkan ve öğrenciler kahkahayla güler.)

Başkan: Bir soru daha! On parmaktan on çıktı, kaç kalır?

Giray: On parmaktan on çıktı, yine on kalır.

Başkan : (Şaşarak ) Nasıl olur?

Giray: (Cebinden bir çift eldiven çıkarır. Parmaklarına geçirir. Sonra eldiveni parmaklarından çıkararak)

İşte böyle öğretmenim! On parmaktan on çıktı, yine on kalır... (Öğrenciler güler.)

Başkan: Çocuklar! Arkadaşınızın kurnazca verdiği cevaplar ne komik değil mi?

Öğrenciler: Evet, öğretmenim.

Başkan: Giray, bu söyleşimizi yaz. Okul duvar gazetesine asalım. Öteki sınıflar da okusun. (Sınıf alkışlar.)

Başkan: Çocuklar! Şimdi sosyal bilgilerden sözlü sınav yapacağım. Gönüllü kim kalkacak? (Hiçbir öğrenci parmak kaldırmaz .)

Başkan: Gönüllü kalkacak yok mu? Ben de not defterimi açar, oradan kaldırırım.

(Sayfaları ağır ağır çevirir. Cem’in adını okur. Cem iki büklüm tahta başına geçer.)

Başkan: Cem, duvarda asılı olan dünya haritasının yanına git. Mısır’ı göster. Mısır’ın dünyaca nesi meşhurdur?

Cem : (Bir haritaya, bir arkadaşına bakar.) Şey… Öğretmenim, Mısır’ın nesi mi meşhurdur?

Başkan: Evet, Cem! Mısır’ın nesi meşhurdur?

Cem: Şey… Patlamışı öğretmenim.

Başkan: (Şaşkın) Sen ne diyorsun Cem?

Cem: (Kurnaz kurnaz) Dedem kış geceleri tavaya mısır koyar. Ateş üzerinde çıtır pıtır patlatır. Patlayan mısırlar pamuk gibi açar. Mis gibi kokar. Yemesi ne hoştur.

(Öğrenciler kahkaha ile güler.)

Başkan: (Gülerek) Bugün bizim sınıf Rıfat ILGAZ’IN “Hababam Sınıfı”na döndü. Mısır deyince akla Nil nehri ile piramitler gelir. Biri Mısır’a hayat verir, öteki turist çeker.

Türkiye’de de böyle güzel yerler vardır. Örneğin; Pamukkale Bodrum gibi…

Öğrenciler: Evet!

Başkan: Cem, Bodrum nerededir?

Cem: Şey… Şey… Bodrum, evlerimizin alt katındadır. (Öğrenciler güler.)

Başkan: (Ciddileşir.) Cem, dalga geçmeyi bırak. Kırık not veririm ha! Son bir soru daha! İyi düşün, doğru cevap ver.

Cem: Peki, öğretmenim.

Başkan: 1514 yılında yapılan savaşın adı nedir?

Cem: (Arkadaşlarına imdat ister gibi bakar. İlkay (Çaldıran!) diye fısıldar. Cem heyecandan iyi anlamaz.)

Çıldıran öğretmenim!

(Öğrenciler kikir kikir gülüşür.)

Başkan: (Kaşlarını çatarak) Ne, çıldıran mı?

Cem: (Yaptığı yanlışı anlar. Fakat bozuntuya vermez.) Evet öğretmenim, Çıldıran. Karşı tarafın şahı yenilince her şeyini kaybettiği için çıldırmış. Bu yüzden de, bu savaşa Çıldıran Savaşı denilmiş.

(Bütün sınıf kahkaha ile güler.)

Başkan: Bugün bizim sınıfın en neşeli günü. Sınıfımızın adı “Kahkaha Sınıfı” olsun.

(Öğrenciler alkışlar.)

Başkan: Arkadaşlar! Hoşunuza gidecek bilmeceli oyuna geçiyorum. Borcu olmayan ilimizin adı nedir?

Öğrenciler: Ödemiş! Ödemiş!

Başkan: En yumuşak yöremiz neresidir?

Öğrenciler: Pamukkale! Pamukkale!

Başkan: Denizin ortasında ne vardır?

Öğrenciler: Ada!

Başkan: Bilemediniz. Bu sorunun cevabı böyle olmayacak.

Öğrenciler: Vapur!

Başkan: Hayır! Hayır!

İlkay: Öğretmenim, siz söyleyin.

Başkan: Olmaz! Siz bulacaksınız. Değişik düşünün. Denizin ortasında ne var?

Aslında cevabı bilmece ile birlikte içinde.

İlkay: Öğretmenim, ben bildim. Denizi bir sözcük olarak düşünürsek ortasında N harfi vardır.

Başkan: Aferin, İlkay!

Okul Müdürü: (Sınıfın açık duran kapısında görünür. Öğrencileri izler.)

Cemre: Öğretmenim! Bir bilmece daha sorar mısınız?

Başkan: Peki sorayım. Şimdi aklınızdan kolayca toplama, çıkarma, bölme işlemi yapılabilecek bir sayı tutun. Ben de sonucunu söyleyeyim.

(Başkan bu oyuna seyircileri de katmalıdır.)

Öğrenciler: Sor! Sor!

Başkan: Aklınızdan bir sayı tutun.

Öğrenciler: Tuttuk, öğretmenim!

Başkan: Tuttuğunuz sayı kadar da arkadaşınızdan alın.

Öğrenciler: Aldık, öğretmenim!

Başkan: Benden de 10 alınız.

Öğrenciler: Aldık, öğretmenim!

Başkan: Hepsini toplayın.

Öğrenciler: Topladık, öğretmenim!

Başkan: İkiye bölün.

Öğrenciler: Böldük, öğretmenim!

Başkan: Arkadaşınızdan aldığınız sayıyı geri verin.

Öğrenciler: Verdik, öğretmenim!

Başkan: Geriye 5 kalır. Bildim mi?

Öğrenciler: Aaa! Bildiniz öğretmenim.

Başkan: Peki, nasıl bildim?

(Zil çalar.)

Başkan: Zil çaldı. Eve gidince büyüklerinize danışın. Nasıl bildiğimi öğrenin.

Okul Müdürü: (Sınıfa gülümseyerek girer. Öğrenciler ayağa kalkar.)

Aferin çocuklar! Kapı gerisinden oynadığınız oyunu izledim. Hepsini beğendim. Başkan, öğretmen rolünü çok güzel oynadın. Dilerim okumayı sürdürür, öğretmen olursun.

Öğrenciler: ( Alkışlar.)

Okul Müdürü: hepinize teşekkür eder, iyi akşamlar dilerim.

Öğrenciler: Sağoool !

0 yorum :

Lütfen Yorumunuzun anlaşılır ve imla kurallarına uygun olmasına dikkat ediniz.

-