-

Hanefi Avcı - Haliç’te Yaşayan Simonlar hakkında belge ve bilgiler

26 Ağustos 2010 Perşembe yazildi.
Sponsorlu Bağlantılar


Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı kaleme aldığı “Haliç’te Yaşayan Simonlar” adlı kitapta, çarpıcı bilgiler verdi. Ergenekon, Danıştay saldırısı, Balyoz davası, Polis teşkilatının içinde Gülen cemeatinin örgütlenmesi ve yasadışı dinlemeler….
Avcı, “Tüm bu işleri cemaat yapıyor, bunu artık herkes bilsin” diyor. Cemaatin nerede yaşadışı dinleme yaptığını da açıklıyor hatta adres veriyor: İstihbarat Daire Başkanlığı ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesi.

Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı “Haliç’te yaşayan Simonlar – Dün Devlet Bugün Cemaat” adlı 600 sayfalık kitabıyla çarpıcı bilgiler açıkladı.

Eski İstihbarat Daire Başkanı Avcı, Fethullah Gülen cemaatinin devleti ele geçirdiğini yazdı. Kitabında telefonlarının dinlemeye alındığını, komployu fark edince İçişleri Bakanı’na şikâyette bulunduğu anlatan Avcı, tüm yaşananları Başbakan’ın Başdanışmanına anlattığını, aradan zaman geçmesine rağmen harekete geçildiğini görmeyince kitap yazmaya karar verdiğini ifade etti.

Avcı, cemaate bağlı polislerin ve savcıların, fethullahçıların amaçlarına göre davrandığını belirtirken, Emniyet’in de cemaate bağlı imamlar tarafından yönetildiğini yazdı. Hanefi Avcı, Emniyet, yargı ve Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki Fethullahçı yapılanma sorununun çözülmesi gerektiğini vurguladı.

Görev yaptığı Mersin, Diyarbakır, İstanbul, Ankara, Edirne ve Eskişehir’de yaşadığı olayları anlatan Avcı, Danıştay saldırısı, Hrant Dink, Rahip Santaro cinayetleri ve Malatya Zirve Yayınevi katliamının yanında Ergenekon davasıyla ilgili de görüşlerini aktardı.

Avcı, kitabında “Danıştay saldırısı ciddi bir delile dayanmadan Ergenekon’a bağlandı” derken, Ergenekon’un eylemleri konusunda hiçbir ciddi emarenin olmadığını söyledi.

Avcı, bütün bu davalara nasıl bakıyor:

“Ergenekon davasında ortaya konan iki konu çok kesin ve net olarak yanlış ve mantıksızdır: PKK, Dev-Sol, Hizbullah gibi örgütleri Ergenekon’un yönettiği iddiası yanlıştır. Böyle bir şeyin gerçek olamayacağını aklı ve mantığı olan herkese ben iki kere iki dört eder kesinliğinde ispatlayabilirim. Danıştay 2. Dairesi’ne yapılan saldırı, Hrant Dink’in öldürülmesi, Malatya’daki Zirve Yayınevi katliamı gibi olayların görünen bugünkü faillerinden başka Ergenekon veya benzeri gruplar tarafından yapılmış olacağına mevcut deliller ve olayların oluş biçimine bakarak kimse beni ve makul birini ikna edemez. Bu iddialar zorlamadır.
Geçmişte Türkiye’de meydana gelen pek çok olayın Ergenekon örgütü tarafından gerçekleştirildiği iddia edilerek epey bir süredir uydurma tanık vs. aranmaya başlandığı net olarak görülüyor. Amacın olayları aydınlatmak değil, Ergenekon’la irtibatlandırmak olduğu açıkça ortadadır.”

Kitabında cemaat faliyetleriyle ilgili oldukça çarpıcı bilgiler veren Avcı, “tüm bu işleri cemaat yapıyor, bunu artık herkes bilsin.” diyor.
Avcı’nın kaleminden cemaatin faaliyetleri şöyle anlatılıyor:

Son zamanlarda gündemi meşgul eden tüm iddiaları yayan cemaattir, onlardan bilgi alan da onlar adına konuşan da cemaatin adamlarıdır. Tarafsız basın mensubu, devletin polisi, savcı numarasını artık kimse yutmasın. Bu işler emniyet ya da hukuk adına yapılmıyor, cemaatin plan ve programı çerçevesinde cemaatin talimatı ile gerçekleştiriliyor. Bazı internet siteleri basın ve yayın hizmeti değil cemaatin propagandasını yapıyor. Büyük illerin Emniyet Müdürleri ve valiler bilsinler ki emirlerindeki polislerin bir kısmı kendilerini değil, cemaat imamını amir olarak kabul ediyorlar. Hatta etrafları cemaat mensubu müdür ve amirler tarafından sarılmış durumda. … Bu durumun farkındalar ve kısmen biliyorlar ama bilmiyor gibi davranıyorlar. Bazı operasyonları kendileri değil, cemaat yanlısı polisler ile cemaat yanlısı savcılar cemaat imamlarının talimatları ile yürütüyorlar.

Avcı Cemaatin soruşturma ve operasyonlarda etkisini de şu cümlelerle anlatıyor:

“Olay bir örgütün, cemaatin devlet içerisindeki elemanları vasıtasıyla yürüttüğü örgütsel bir faaliyettir, karşımızdaki kişiler polis, hâkim ve savcı değil, örgütün cemaatin elemanlarıdır. Devletin hukukunu değil, cemaatin talimatlarını yerine getirmektedirler. İstanbul, Ankara, Erzurum ve İzmir’deki bazı özel yetkili savcılar ile bu iller dışındaki bazı polis birimleri arasında illegal bir ilişkinin varlığı açıkça gözükmektedir. Özel yetkili savcılar tarafından bu iller dışında gözaltına alınan ya da aranan kişiler hakkında karar çıkarmadan önce kimlik, iş ve ev adresleri gibi bilgilere ihtiyaç vardır. Normalde bu bilgiler o illerin savcıları veya çok uygun olmasa da Emniyet Müdürlükleri üzerinden resmi yazışma yoluyla temin edilmesi gerekirken, bugüne kadar hiçbir yazışma yapılmamıştır. O halde bu bilgiler nasıl temin edilmiştir?”

Hukuksuz dinleme ve izlemelerin olduğunu da açıklayan Avcı bunların adresini de veriyor.

“Kozmik odalarda birkaç gün süren aramalar yapıldı. Burada hangi şüphe ve delil vardı, hangi iddialar üzerine buralar arandı? Şimdi ben açıkça adres veriyorum, hukuksuz dinleme ve izlemeler var, bunları dilekçemde belirttim. İstihbarat Dairesi’nde cemaatin özel cihazları, elde ettikleri her türlü kanunsuz dinleme materyalleri mevcuttur, buralar neden aranmaz? Kozmik odanın aranmasında kimliği belli olmayan bir ihbarcı vardı, burada da ben açıkça ihbar ediyorum. Bulunacak yerleri de söylüyorum. İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesi neden denetlenemez? İstihbarat Daire Başkanlığı’nda arama yapılsa, demirbaşa kayıtlı olmayan cemaatin kendine ait özel dinleme ve izleme aletleri bulunacağından hiç tereddüdüm yoktur.”

Avcı bütün bunlara karşı neler yapılması gerektiğini de söylüyor:

“Maalesef bu gruba karşı çıkmak çok kolay değil. Bir anlamda Fethullah Hoca’nın insafına kalınmıştır. Ama öncelikle şunların yapılması gerekir: İstihbari dinlemeler ciddi olarak araştırılmalıdır. Polis, Jandarma ve MİT teşkilatının vatandaşlara yönelik dinleme işlemleri mutlaka denetlenmelidir.
Özel Yetkili mahkemelerin tüm hakim ve savcıları emsali hakim ve savcılarla değiştirilmelidir, bu sağlanmadan cemaate muhalif olan hiç kimsenin özgürlüğü ve hayatı güvencede olamaz Adalet Bakanlığı’nda cemaat taraftarı olduğu herkesçe bilinen Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısı ve başta il savcılarını ve diğer savcı ve hâkimleri hiçbir hukuki şüpheye dayanmadan dinlettiren cemaat yanlısı müfettişler bu görevlerden uzaklaştırılmalıdır.”

Kendisinin bile telefonlarının dinlendiğini belirten Avcı, kurulan komployu Başbakan’ın Başdanışmanına şikâyet ettiğini ancak hiçbir sonuç alamadığını vurguluyor.

Ulusal Kanal

0 yorum :

Lütfen Yorumunuzun anlaşılır ve imla kurallarına uygun olmasına dikkat ediniz.

-