Kkaside, Arabistan’da İslam öncesinde ortaya çıkmış, İslam ve Türk edebiyatı tarihinde önemli bir yeri olan şiir türü. Türk divan edebiyatında daha çok din ve devlet büyüklerini övmek amacıyla kaleme alınmıştır. Kaside şairlerine kaside-gû (kaside söyleyen), kaside-sera ya da kasideperdâz (kaside yazan) denir.
Kaside en parlak dönemini Cahiliye döneminde yaşamıştır. Muallakatü’s-Seba yazarları ile İslam dönemi Arap kasidecileri (Ka’b bin Züheyr, Hassan bin Sabit, Nabiga, el-A’şâ vb) bu nazım biçiminin gelişmesine öncülük etmişlerdir. Genellikle bir caize amacıyla yazılan Arap kasideleri emirlikler döneminde Ebu Nuvas, Abbasiler döneminde de Ebu Temmam, el-Buhturi ve Mütenebbi’nin başarılı örnekleriyle yetkin bir duruma gelmiştir.
Fars edebiyatında ilk kasideler Sasaniler döneminde görülür. Rudekî, kasideyi küçük değişikliklerle daha da olgunlaştırmış, ama bu nazım biçimi altın çağını Gazneli Mahmud’un sarayında yaşamıştır. Yaklaşık 400 kadar maaşlı şairin bulunduğu söylenen Gazne sarayında başta sultanü’ş-şuara Unsun olmak üzere Ferruhî, Minuçihri, Esedî gibi şairler kaside nazım biçimiyle Sultan Mahmud için sayısız medhiyeler kaleme almışlardır.
Selçuklu Döneminde Enverî, Emir Muizzî ve Hakanî, Harezmşahlar sarayında da Reşideddin Vatvat, Zâhir-i Faryabi usta kasidecilerdendir. Daha sonra gelecek olan Kemaleddin Isfahani, Şirazlı Sadi, Selman-ı Saveci, Hafız gibi ünlü şairler kasideyi en üst düzeye ulaştırmışlardır. Sebk-i Hindi akımının gelişmesiyle kaside türünde de bir yenilenme görülmüştür. Örfî Şirazi, Saib Tebrizi ve Şevket-i Buhari bu yeni üslup ile yapıt veren ünlü kasidecilerdir.
Kaside Türk şiirine 15. yüzyılda girmiştir. Şeyhî ve Ahmed Paşa bu dönemin ünlü kasidecileridir. 16. yüzyılda Hayali Bey, Fuzulî, Nev’î, Bakî ve Ruhî gibi şairlerin kalemiyle gelişen kasidenin 17. yüzyıldaki en büyük ustası Nef’î’dir. Nef î Türk şiirinin gelmiş geçmiş en büyük kaside şairi sayılır. Sabrî, Şeyhülislam Yahya ve Nailî bu yüzyılın öbür ünlü kasidecileridir. 18. yüzyılda Nedim ve Şeyh Galib de başanlı kasideler yazmışlardır. 19. yüzyılda edebiyatın her alanında olduğu gibi kasidede de yenilikler yapılmıştır. Akif Paşa, Şinasi, Ziya Paşa ve Namık Kemal klasik kasideye üslup ve içerik yönünden yeni bir biçim vermişlerdir. Namık Kemal’in “Hürriyet Kasidesi” yalnızca dış yapı bakımından kasideye benzer.
Beyitler halinde yazılan kasidede ilk beytin dizeleri kendi arasında, sonraki beyitlerin ikinci dizeleri de ilk beyitle uyaklıdır (örn. a-a, b-a, c-a, d-a). Kasidede beyit sayısı 31-99 arasında değişir. Ama daha az ya da çok sayıda beyitten oluşan kasideler de vardır. İlk beyte matla (doğuş, başlangıç), son beyte makta (kesiş, bitiriş) beyti denir. Kasidenin ortasında her iki dizesi de uyaklı beyitler varsa, buna tecdid-i matla (matlanın yenilenmesi), birkaç matla beyti taşıyan kasideye de zü”l-matali (matlalan olan) kaside denir. Şairin mahlasını söylediği beyit tac beyit, kasidenin en güzel beyti de beytü”l-kasid diye anıhr.
Nazım biçimi olarak kaside altı bölümden oluşur. Birinci bölüm 15-20 beyitten oluşan ve nesib ya da teşbib adı verilen tasvir bölümüdür. Şiirin bu bölümüne âşıkane duygular girmişse nesib; bahar, tabiat, bayram vb gibi konular girmişse teşbib adı verilir. İkinci bölüm girizgâh ya da girizdir (güriz). Genellikle tek beyitten oluşur ve bu beyitle şair medhiyeye geçeceğini bildirir. Girizgâh konuya uygun ve nükteli olmalıdır. Üçüncü bölüm olan medhiyede (övgü) asıl konu anlatılır. Bu bölüm kasidenin sunulacağı kişinin övgüsüne ayrılmıştır. Beyit sayısı konuya ve şaire göre değişen medhiye bölümü kasidenin en sanatlı beyitlerini içerir. Kasidenin başında ya da sonunda yer alabilen ve tegazzül adıyla bilinen dördüncü bölüm her kasidede bulunmayabilir. Uzunluğu 5-12 beyit arasında değişir. Beşinci bölümün adı fahriyedir. Şairin kendini övdüğü bu bölüm içerik yönünden medhiyeye benzer. Beyit sayısı değişebilir. Kasidenin son bölümü olan ve birkaç beyit süren duada önceki beyitlerde övgüsü yapılan kişi için dua edilir. Kasideler nesib bölümünde ele alman konuya (örn. kaside-i bahariyye, kaside-i ramazaniyye, kaside-i hammamiyye vb), uyaklarına (örn. uyak r harfiyle biterse kaside-i raiyye, 1 harfiyle biterse kaside-i lamiyye, m harfiyle biterse kaside-i mimiyye vb), rediflerine (su kasidesi, Adem kasidesi, tığ kasidesi vb) ve konularına göre (örn. Tanrı’nın varlık ve birliğini anlatanlar tevhid, Tann’ya yakarmak için yazılanlar münacaat, padişah ve devlet büyüklerini övmek için yazılanlar medhiye) çeşitli biçimlerde adlandırılır.
kaside, genellikle Mevlit bahirleri arasında, bazen de bir ilahinin son kıtasından ya da beytinden önce, Hz. Muhammed’i ya da başka bir din büyüğünü öven bir şiir üzerine yapılan müzik doğaçlaması. Dindışı müzikteki gazelin dinsel tasavvuf müziğindeki karşılığıdır. Gazel gibi kaside de bugün kaybolmaya yüz tutmuştur.
-
Kaside nedir - Kasidenin özellikleri ve çıkışı
8 Ağustos 2012 Çarşamba
yazildi.
Tweetle
Sponsorlu Bağlantılar |
0 yorum :
Lütfen Yorumunuzun anlaşılır ve imla kurallarına uygun olmasına dikkat ediniz.