LiveScience sitesine konuşan Toronto Üniversitesi’nden Pearce Carefoote, “Katolik Kilisesi’nin sansür işleriyle ilgilenen ajanları vardı... Protestanlar 16’ıncı yüzyılda aynı imkana sahip olacak seviyede bir organizasyon değildi” ifadesini kullandı.
SANSÜR İÇİN TUTKAL KULLANDILAR
Sansüre uğradığı anlaşılan kitaplardan biri, Erasmus’un Latince ve Yunanca yazdığı “Adagorium” adlı eseri. 1541 yılında Fransa’nın Lyon kentine basılan kitabın bazı kısımları mürekkeple kapatılmış. Bir kısımda sayfalar en kısa yoldan koparılmış, bazı sayfalar ise birbirlerine tutkalla yapıştırılmış.
Carefoote, “Kitabın belli kısımlarını sansürlediler, garantiye almak için sansürledikleri sayfaları birbirlerine tutkalla yapıştırdılar... İlk defa sansür için tutkal kullanıldığını görüyorum” dedi.
Ancak Katolik ajanlar için sadece sansür yeterli değildi. Kitabın ön sayfalarına, ajanlar sansür işleminin ardından sitem dolu bir not bırakmış: “Ey Erasmus, deliliği övmeye kalkan ilk kişi sen oldun, kendi doğanda akılsızlık olduğunu gösterdin.” Burada, Erasmus’un "The Praise of Folly (Deliliğe Övgü)" adlı eserine gönderme yapılmış.
İKİ AJAN YAPTI
Carefoote, burada bir şeye dikkat etti. Not, sansür için uygulanan aynı mürekkeple yazılmıştı. Kanadalı yazar, bir ajan sansür uygularken, diğerinin notu yazmış olabileceğini öne sürdü. El yazımından yola çıkarak, Carefoote, sansürün 16’ıncı yüzyıla yapılmış olabileceğini, ancak bunu kesinleştirmek için daha fazla çalışma yapılmasu gerektiğini ifade etti.
Kitapta, Erasmus’un savaş üzerine düşüncelerinin fazlaca mürekkep ‘yediği’ görüldü. "Dulce bellum inexpertis”, yani, “Savaş, onu tecrübe etmeyenler için güzeldir”* ifadesiyle başlayan kısım, mürekkebe en fazla maruz kalan bölüm. Carefoote, bazı sayfalarda mürellebin sadece belli cümleleri örttüğünü, bazı bölümlerin ise tamamen kapatıldığına dikkat çekti. Kısaca, Katolikler Erasmus’un savaş hakkındaki düşüncelerine sıcak bakmıyordu.
Carefoote, “Erasmus kesinlikle dönemin bilginlerinin belirttiği “sadece savaş” teorilerini benimseyen bir insan değildi” yorumunu yaptı.
CEHENNEME GÖNDERİLDİ
Carefoote, sansürlenmesinin ardından, Adagorium, inferno (cehennem) adlı bir kitaplığa gönderildiğini öne sürdü. Bir katedral kütüphanesine konan eser, rahipler tarafından inceleniyor, okunması için gerekli bir sebep bulunmadığı sürece isteyenlere verilmiyordu.
Adagorium, yüzyıllar süren ‘mahkumiyetin’ ardından, Kanada’nın Waterloo Üniversitesi’nde akademisyen, aynı zamanda koleksiyoncu olan Ralph Stanton’ın eline geçti.
DAHA ÖZENLİ BİR SANSÜR
Toronto Üniversitesi’nin Rönesans ve Reformasyon Çalışmaları Merkezi’nde yer alan bir diğer Erasmus eseri, daha özenli bir sansür örneği teşkil ediyor. 1538 yılında İsviçre’nin Basel kentinde basılan kitap, dönemin Milan piskoposuna yardımlarıyla bilinen, dördüncü yüzyılda yaşamış Aziz Ambrose’un öğretilerini içeren derlemelerden oluşuyor.
Carefoote, 2007 yılında yayımladığı “Forbidden Fruit” adlı kitabında, incelediği sansür için, “Sansürün en zarif, güzelce işlenmiş örneklerinden biri...Paragraflar, parlak sulu boya darbeleriyle, süslü parşömen kenarlarıyla (çizim olarak), ve bir putti (erkek çocuk) tasviriyle kapatılmış” ifadesini kullandı. Sansür, Erasmus’un ifadelerini kapatırken, Aziz Ambrose’a dokunulmamış. Erasmus’un bu eserde neden sansüre uğradığı ise belli değil.
Carefoote, kütüphanecilerin kendi kafalarına göre davranarak istemedikleri yerleri kapatmış olabileceklerini öne sürdü. Ayrıca, sansürün zarif olması, kütüphanecinin aynı düşünceleri paylaşmada da Erasmus’a sempati duymasından kaynaklanıyor olabilir.
Erasmus’un iki kitabı, 16’ıncı yüzyılda Rönesans eserlerinin sansüre uğradığına dair ner delil oluştururken, uygulanan sansürler arasındaki fark, bu eylemin arkasındaki niyetin farklı olabileceğine işaret ediyor.
0 yorum :
Lütfen Yorumunuzun anlaşılır ve imla kurallarına uygun olmasına dikkat ediniz.