İnsanlık tarihiyle ilgili sürekli yeni bilgiler ediniliyor, keşifler yapılıyor. En son sürpriz geçen hafta ortaya çıktı. Endonezya’nın Flores Adası’nda küçük bir kadın bulundu. 18 bin yıl önce yaşadığı anlaşılıyordu.
Yaşı 30 ama boyu 3 yaşındaki bir çocuğunki kadardı. Beyni de normal bir insan beyninin üçte biri büyüklüğündeydi. Şimdiye kadar bulunan en yakın zamanda yaşamış fosildi bu. Oysa o yıllarda, yani MÖ 16 binlerde yaşayan insanların, fiziksel olarak bugünkü insandan hiç farkı olmadığı biliniyordu. Bu bilgi bilim dünyasını karıştırdı, evrim teorisinin yeniden ele alınmasına yol açtı. Floresli bu küçük hanımın hikayesini araştırdık, uzmanlara sorduk ve insanlığın geçmişinden haberler getirdik.
CAVA ADAMI VE TAUNG ÇOCUĞU İNSANLIĞIN GEÇMİŞİNE YOLCULUK
1890’da Hollanda ordusunda doktorluk yapan anatomi uzmanı Eugene Dubois, bilim dünyasını sarsan bir insan kalıntısı çıkardı toprak üstüne. Cava adamı, yürüyebiliyordu ama beyni küçüktü. O, bugünkü insan Homo sapiens’in (düşünen insan) atası Homo erectus’un (ayağa kalkmış insan) örneğiydi ve bulunan ilk insan fosiliydi. 20. yüzyılda insanın geçmişine dair ipuçları arttı. 1920’de Raymond Dart, Güney Afrika’nın Taung bölgesinde bir çocuğun kafatasını buldu. Çocuğun omurgası kafatasına bağlıydı, iki ayağının üzerinde yürüyebiliyordu ama beyni bir şempanzeninki kadardı. Cava adamından çok daha az gelişmişti. Kaşif Dart, ona Afrika’da bulunduğu için A. Africanus adını taktı.
BEATLES’IN LUCY’Sİ BUGÜNE KADARKİ EN ETKİLEYİCİ FOSİLDİ
1974’te paleontolog Don Johanson Etiyopya’da insanın kökleriyle ilgili en büyük ipucunu buldu. İpucu, dişi bir hominid (sadece modern insan ve onun atalarını kapsayan Hominidae ailesinin üyelerine verilen ad) iskeletiydi. Johanson ve ekibi o ana kadar bulunmuş en eksiksiz insan fosiline Lucy adını verdi çünkü o bulunduğu sırada ekibin kampındaki radyodan Beatles’ın ‘Lucy in the Sky with Diamonds’ şarkısı yükseliyordu. Lucy’nin küçük bir beyni, bugünkü insanın kollarından biraz daha uzun kolları ve ağaçlara tırmanmakta kullandığı tahmin edilen içe kıvrık parmakları vardı.
Lucy’nin iskeleti o kadar eksiksizdi ki o dönemde yaşamış cinsleriyle ilgili çok kesin bilgiler veriyordu. İnsan, taş aletlerin yapımından ya da beyin hacminin büyümesinden önce omurgasını doğrultmuş, iki ayak üstünde yürümeye başlamıştı. Bu insanlıkla ilgili en büyük gösterge kabul edildi. Evrim teorisine göre insanın gelişimi doğrusal olarak ilerliyordu: İnsan önce ayağa kalkmış, omurgası gittikçe dikleşmiş, sonra da beyni gelişmişti.
BAŞKA ŞEY ARIYORLARDI BUNU BULDULAR
Geçtiğimiz günlerde de Endonezya’nın Flores Adası’nda yeni bir fosil bulundu. Bir metre boyundaki bu kadın, insan gelişimiyle ilgili bilgileri gözden geçirmemizi gerektirdi.
Her şey Eylül 2003’te New England Üniversitesi’nden biri arkeolog, biri paleontolog iki Avustralyalı’nın Cakarta’ya gitmesiyle başladı. Arkeolog Mike Morwood bir akşam paleontolog Peter Brown’ın laboratuvarına giderek Flores Adası’ndaki Liang Bua mağarasında yaptığı kazıda bulduğu bir dişi gösterdi. Diş, kesinlikle bir insana aitti ama modern bir insana değil. Morwood mağarada büyük bir iskelet daha olduğunu söyleyince Brown çok heyecanlandı ve Endonezya Arkeoloji Merkezi’nden meslektaşlarını da alarak apar topar Flores’e gittiler, Liang Bua mağarasını kazmaya başladılar.
Aslında Morwood ve Brown, Afrika’da ortaya çıkan fakat 1.8 milyon yıl önce Güneydoğu Asya’ya yayıldığı düşünülen Homo erectus’ların peşindeydi. Ama 6.5 metre derinlikte aradıklarından çok daha fazlasını buldular: 1.8 milyon yıl değil, sadece 18 bin yıl öncesine ait farklı bir insandı bu fosil.
Bu bir arkeolog için define bulmakla eş değerdi. Brown ‘Mağaradaki iskeleti gördüğümde çok önemli bir şeyle karşı karşıya olduğumuzu hemen anladım’ diyor. İskeletin kemikleri fosilleşmemişti, tam tersine ıslak bir kağıt formundaydı. Avustralyalı başka bir bilim adamı Richard Roberts ‘Kemikler ezilmiş patates gibiydi. Tecrübesiz bir arkeolog kolaylıkla onlara zarar verebilirdi’ diyor.
EFSANEDEN YOĞUN ESİNLENME Mİ VAR?
İşin ilginç yanı, Flores Adası’nda anlatılan halk hikayeleri, küçük ve utangaç bir insan ırkından bahsediyordu. Efsaneye göre 16. yüzyılda Hollandalı tüccarlar adaya geldiğinde bu küçük insanlar adada yaşıyordu. Bu efsanenin tamamen fantezi olduğunu söyleyen Batılı bilim adamları, Brown ve Morwood’un adada bulduğu iskeletten sonra hikayelerde bir haklılık payı var mı diye düşünmeye başladı. Çünkü efsanedeki tarifle Flores’te bulunan küçük kadın birbirine uyuyordu.
Brown ‘İlk önce kafatasının küçüklüğü nedeniyle iskeletin bir çocuğa ait olduğunu düşündük. Ama dişleri incelediğimizde bunun bir yetişkin, kalça kemiklerini incelediğimizde de bir kadın olduğunu anladık’ diye anlatıyor. İskeletin bulunduğu bölgede benzeri başka 7 iskelet ve küçük avlanma aletleri de bulundu. İskeletlerin en yaşlısı 95 bin, en genci 13 bin yaşındaydı.
MODERN İNSAN ONLARI YEMİŞ OLABİLİR Mİ?
Bu hobbitler Afrika’nın ekvator bölgesindeki kısa boylu pigmelere benzemiyor. Bugüne kadar bilim adamları, modern insan Homo sapiens’lerle aynı anda ve birlikte yaşamış tek insana yakın canlının Neanderthaller (150 bin ve 30 bin yıl önce Avrupa’da yaşamış bir hominid) olduğuna inanıyordu. Ancak mağarada bulunan bu küçük iskeletler, Homo sapiens’le aynı anda yaşayan başka insana yakın canlıların da olduğunu gösterdi.
Hatta Time Dergisi adaya daha sonra gelen modern insanın bu küçük insanları yemiş olabileceğini bile iddia ediyor. Bir diğer tartışma ise insanlığın doğum yeri ile ilgili. Bugüne kadar modern insanın tüm dünyaya Afrika’dan yayıldığına inanılıyordu ancak Endonezya’nın bu küçük adasındaki iskeletler, insanlıkla ilgili tüm cevapların Afrika’da saklı olmadığını ortaya koydu.
Kaşiflerinin Homo floresiensis (Floresli insan) adını taktığı fosilin özellikleri şöyle: 1 metre boyunda, 55 kilo ağırlığında 30 yaşlarında bir kadın. Kafatası bir greyfurt büyüklüğünde. Peter Brown kafatasının içine hardal tohumları doldurarak yaptığı ölçüm sonucunda beynin 380 santimetreküp olduğu sonucuna varmış. 18 bin yıl önce yaşadığı tahmin ediliyor. Boyu nedeniyle ve JRR Tolkien’in ‘Yüzüklerin Efendisi’ romanındaki kısa boylu insan karakterine benzediği için bilim adamları ona ‘hobbit’ de diyorlar.
FLORESLİ KÜÇÜK HANIMLA İLGİLİ TEORİLER, HAYALLER, SORULAR
İnsan evrimindeki 7 milyon yıllık eğilime bakılırsa, türler ilerledikçe vücut ve beyin büyüyor. Bu durumda Flores insanı ters yönde bir evrim geçirmiş olabilir mi? Çünkü hem vücut hem de beyin boyutları, ondan çok daha önce yaşamış Homo erectus’un üçte biri kadardı.
Beyni bir şempanzeninki kadar olan Flores insanı, nasıl oluyor da av aletleri yapmış, bu aletlerle kendinden büyük Stegadonları (pigme bir fil) ve Komodo dragonlarını avlamış, ateş kalıntılarına bakılırsa pişirip yemişti? Bunlar zeka gerektirmiyor muydu? Yoksa zeka, beynin büyüklüğüyle değil de Machiavelli’nin söylediği gibi olayları yönlendirme yeteneğiyle mi ölçülmeliydi?
Floresli insancıkların boyu niçin kısa kalmıştı? Biyoloji bunu ‘ada kuralı’yla açıklıyor. Kural şöyle: Eğer büyük avcı hayvanların yaşamadığı dünyadan kopuk bir ada söz konusuysa, memeliler küçülme eğilimine giriyor. Çünkü adada savaşmak zorunda oldukları avcılar yok. Ayrıca izole bir ada olduğu için fazla yiyecek de bulunmuyor. Bu da beslenmeyi ve gelişmeyi kötü yönde etkiliyor.
Flores Adası’na en yakın kara 20 km uzaklıkta. Flores insanları bu adaya nasıl gitti? Yüzerek gitmeleri mümkün değildi. Bir ağaç gövdesinin üstüne çıkıp denize açıldılarsa bunu niçin domuzlar, geyikler veya kaplanlar yapmamıştı? Adada bu hayvanların hiçbiri yoktu. İskeleti bulan arkeolog Mike Morwood hobbitlerin bambulardan bir sal yapmış olabileceğini düşünüyor: ‘Bu elbette kolektif bir çalışma gerektiriyor. Bu durumda bu küçük insanlar aralarında bir dil geliştirmiş olabilir.’ Londra’daki Doğal Tarih Müzesi’nden Chris Stringer o kadar ileri gitmiyor ama hobbitlerin denize bir şeyin üstüne binip açıldığı konusunda Morwood’a katılıyor.
Hobbitler Flores gibi izole bir adada evrildiğine göre yakındaki diğer adalarda da insan ırkının yan kolları yaşıyor olabilir mi?
Ezgi Başaran, 07.11.2004
Kaynak: Hürriyet Arşiv
0 yorum :
Lütfen Yorumunuzun anlaşılır ve imla kurallarına uygun olmasına dikkat ediniz.