SAYFA 10:
1- B
2- D
3- edebi eserler tarihi olayları yansıtır ve bilgi verir
4- D, D, Y
5- uygarlık tarihini, atom bombasının atılmasını
6- edebi eselerden hareketle bir milletin duygu ve düşüncede geçirdiği evreleri inceler: edebiyat tarihi
Toplumların yaşadıkları olayları sebep-sonuç ilişkisi içinde inceler: tarih
Toplumların yaşamlarını her bakımdan inceler: uygarlık tarihi
Fikir duygu ve hayallerin söz veya yazı ile edebi şekilde ifade edilme sanatıdır: edebiyat
SAYFA 11:
1-a) tarihi daha iyi öğrenebilmek için dönemlere ayrılmıştır. Tüm dünyayı etkilediği için bu olaylar kullanılmıştır.
b) evet
SAYFA 12:
1-a) göç destanı
Kişiler: Uygur sultanı
Zaman: Uygurlar dönemi
Mekan: turfan, selenge, tola ırmakları ve çin
Mitolojik unsurlar kullanılmıştır ve olağanüstüdür.
Zihniyet: gelenek görenekleri, savaşları, akrabalıkları, yaşayışları görülüyor.
Kıssa-i Yusuf:
Yapı: beyitlerle yazılmıştır. Mesnevidir. Aruz ölçüsü kullanılmıştır. Hz.Yusufun hayatı anlatılmıştır
Dil ve anlatım: islamiyetin etkisiyle ortaya çıkan Osmanlı Türkçesi
Zihniyet: İslam kültürünün edebiyata yansıması
Araba sevdası:
Yapı: bihruz beyin hayatı. Batılılaşmanın etkisi. Bihruz beyin evinde geçmiş bir metin
Dil ve anlatım: batı kültüründen etkilenerek yazılmış. Düz yazı
Zihniyet: Tanzimat dönemiyle batılılaşmanın etkisi
b) destan: İslamiyet öncesi dönem
mesnevi: İslami dönem
roman: batı etkisinde gelişen türk edebiyatı dönemi
SAYFA 13:
2- a) gazel:
Beyitlerle yazılmıştır. Aruz ölçüsü kullanılmıştır. Dili ağırdır. Yabancı kelimeler çoktur. Divan edebiyatı ürünüdür.
Koşma:
Dörtlüklerle yazılmıştır. Hece ölçüsü kullanılmıştır. Dili sadedir. Aşık tarzı halk edebiyatı ürünüdür.
b) halk edebiyatı halka divan edebiyatı ise okumuşlara hitap eder.
SAYFA 14:
1- E
2- D
3- D
4- mesnevi: beyit
Roman: batı uygarlığı
Destan mitolojik öğeler
5-D, D, Y
SAYFA 15:
1- E
2- E
3- E
4- D, D, D
5- tercümanı ahval, batı etkisinde gelişen türk edebiyatı, şiir ve inşa
6- D
7- C
8- İslamiyet öncesi türk edebiyatı: Şamanizm, yuğ, göktanrı, bozkurt
İslami dönem türk edebiyatı: tasavvuf, kaside, minyatür, aruz
Batı etkisinde gelişen türk edebiyatı: roman, opera, gazete, batılılaşma
9- D
10- A
11- D
12- yaşadığı dönemin etkisinde kaldığı için
13- C
SAYFA 17:
1- geçim kaynakları hayvancılık. Yaşam biçimleri göçebelik
2- a) insanlar olayları hep bir bahane bularak ondan olduğuna inanıyorlar ve olayları böyle kapatıyorlar
b) uzayda yaşam olup olmadığını merak ediyorlar.
SAYFA 18:
1- a) parçalarda belli oluyor
b) olağanüstü nitelikleri ortaya koyuyor
c) çözüm bulamadıkları konulara olağanüstülük katmışlardır.
SAYFA 19:
2- destanları milletler dilden dile yaşatıyorlar. Her millet bir destan dönemi yaşamıştır
SAYFA 20:
1- E
2- D, D, D, Y
3- C
4- mitolojik
SAYFA 21:
Hazırlık sorusu: nesilden nesile ağızdan ağza aktarılarak günümüze ulaşmıştır. Bir de kaşarlı mahmutun divan-ı lügatit türk adlı kitabında yazmaktadır.
SAYFA 23:
1- ergenekondan çıkmak için yol aramaları ve çıkmaları
Börtö çenenin bütün boylara haber göndererek ergenekondan çıktıklarını haber vermeleri
Tatarlarla tekrar savaşıp kazanmaları
2- a) vergi alınmış, devlet yapısı güçlüymüş.
Zihniyet: bağımsızlık için uğraşmaları
Hayvancılıkla uğraşıyorlarmış. Çadırları ve sürüleri varmış.
b) Türkler kağanlar tarafından yönetiliyormuş. Göçebelikten yerleşik hayata geçmişler. Savaşçı bir millet.
3- nevruz bayramı
SAYFA 24:
1- A
2- D
3- Y, D, D
4- sözlü edebiyat ürünleri söylendikleri dönemin özelliklerini taşır. Geçmiş dönemlerin yaşam biçimleriyle ilgili bilgi verir. Bundan dolayı türk kültürü için önemlidir.
5- sözlü edebiyat ürünü: destan
Türk destanlarındaki ortak motif: demir
Ergenekondan çıkış günü: nevruz
6- mitolojik, mit
Etkinlik:
Kam: büyücü, doktor
Baksı: büyücü, doktor
Ozan: halk şairi
Şaman: din adamı
.SAYFA 25:
1- sevindikleri zaman insanlar dışa dönük olurlar. Mutluluklarını belli ederler. Yüzleri güler. Ölümler karşısında üzülürler ve içlerine kapanırlar.
2- ağıt ve mersiye de ölüm karşısında duyulan duygudan bahsedilmiştir. Gazel ve güzelleme de aşktan bahsedilmiştir.
SAYFA 27:
1- a) ölüm, acı, yas, son
b) bunu yapması kolay yaparsınız
c) inanmadıklarını göstermek için
2- a)
1. dörtlük: -dı mu, -di mü: redif , -l: yarım uyak
2. dörtlük: -tur, -tür: redif
3. dörtlük: -ok: redif
4. dörtlük: -rup, -rıp: redif
5. dörtlük: -yu, -yü: redif
6. dörtlük: -dı, -di: redif
7. dörtlük: -dı, -di: redif
8. dörtlük: -dı, - di: redif
9. dörtlük: -çıdı: redif, -n: yarım uyak
b) ölçü: 7li hece ölçüsü, kalıp: 4+3
c) anlamı kuvvetlendirir
ç) tema: alp er tunganın ölümü, konu: ölüm
3- deyimler:
- bent, benzi sarardı
- öç almak
- feryat etmek
- yarayı deşmek
- niyet etmek
4- a)
Kişileştirme:
- dağların başı (bile) kertilir
- felek iyice zayıfladı
Benzetme:
- erkekler kurtlar gibi hep birlikte uluyor
- (yüzlerine) safran sürülmüş (sanırsınız)
Abartma:
- yakalarını yırtıyor ve çığlık atıyorlar
- (bu etler vücuttan sarkıyor ve) yerlere değip sürükleniyor
b) şiire zenginlik katıyor ve akılda daha kalıcı olmasını sağlamaktadır.
SAYFA 28:
1- 1. koşuk: bahar
2. koşuk: zafer(savaş)
3. koşuk: ayrılık(vefasız sevgili)
2- a)
1. koşuk: -şıp, -şip: redif
2. koşuk: -uldı: redif
3. koşuk: -dım, -dim: redif
b) ölçü: 7li hece ölçüsü, kalıp: 4+3
3- deyimler:
- yüz yüze gelmek
- hayretler içinde kalmak
- yerden bitmek
- kurulmak
- ekin biçmek
SAYFA 29:
4- kişileştirme:
- mor ile yeşil yüz yüze geliyor
- ve birbirlerine sarılıyorlar
Benzetme:
- düşman) askeri ekin (biçilir) gibi biçildi
- (gözlerim) yağmur gibi kan(lı yaşlar) saçıyor (şimdi)
Abartma:
- insan(bu renk cümbüşünü görünce) hayretler içinde kalıyor
- yuvarlak otağ(ım) kuruldu
ANLAMA VE YORUMLAMA
Sagu ile koşuk arasındaki benzerlikler:
İkisi de sözlü edebiyat ürünüdür. İkisi de 7li hece ölçüsüyle yazılmıştır. İkisinde de deyimler ve edebi sanatlar vardır. Her ikisi de dörtlüktür. İkisinin de kalıbı 4+3 tür. Uyak şemaları aynıdır.(düz uyak)
Farklılıklar:
Sagunun nazım şekli: sagu
Tema: acı
Koşukun nazım şekli: koşuk
Tema: sevinç, savaş, aşk
SAYFA 30:
ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME
1- D
2- ağıt
Doğa, aşk, yiğitlik
3- eski devlet büyüklerinin ölümü üzerine söylenen ağıt: sagu
Coşku ve heyecanın dile getirildiği manzume: koşuk
Eski Türklerde şair, din adamı: şaman
4- Y, D, Y, D
SAYFA 37:
1- oğuz kağanın doğuşu. Oğuzun gençliği. Oğuzun göğün kızı ile evlenmesi. Oğuzun yerin
Kızı ile evlenmesi. Oğuz hanın Türklerin büyük kağanı olması. Oğuz hanın batıda idil boyu akınları. Oğuz hanın Kıpçak akını. Karluk türk boylarının türeyişi. Kalaç türk boylarının türeyişi. Cürçed akını ve kanglı türk boylarının türeyişi. Oğuz hanın güney akınları. Oğuz hanın altı oğluna hanlık vermesi. Oğuz hanın büyük bir şölen vermesi.
TİP ÇÖZÜMLEME TABLOSU:
Tip nasıl bir insandır?
- olağanüstü özelliklerle doğmuş ve büyümüş. Halkı için hiçbirşeyden korkmayan kişidir.
Tip durağan mıdır, dinamik midir?
- dinamik
Destanın hangi kısmı sizin tip hakkında böyle düşünmenize neden oldu?
- doğuşu ve gençliği. Yaptığı savaşlar. Türk boylarının üzerine gitmesi
Sosyal ortam ve çevre bu tipi nasıl etkilemiştir?
- olağanüstü özellikler sergilediği için halkın ondan beklentisi fazladır
Bu tipin sizin toplum yapınızdan farkı var mı?
- var
Bu tipin diğer tipler üzerinde etkisi var mı?
- var
Tip kendi kişiliğinin farkında mı?
- farkında
Sizce gerçek hayatta bu destandaki tip gibi davranan biri olabilir mi?
- olamaz
SAYFA 38:
3- a) kağanların kağanı, yerin göğün kağanı, türk boylarının dize getirilişi
b) oğuz kağanın hayatı
4- hayır. Birilerinin benden bu kadar çok şey beklemesi beni rahatsız eder
5- zaman: belirli bir zaman dilimi yoktur
Mekan: idil boyu, Kıpçak boyu, orta asya
Mekanın anlatımı: sadece yer isimleri verilmiş
Kişiler: oğuz kağan, 6 oğlu, 2 eşi
Kişilerin olay örgüsündeki işlevi: oğuz kağan akınlar yapmakta ve halkın beklentilerini yerine getirmektedir
6- a) birçok var
b) dilden dile, nesilden nesile aktarılarak bu hale gelmiştir
2. etkinlik: İslamiyet öncesi türk edebiyatı dönemi
8- ilahi bakış açısıyla bahaeddin ögel
SAYFA 40:
1- nesnel bir anlatım sergilemiştir. Gören birisi olarak anlatmıştır.
2- olaylar günlük dilden alıntılar yapılarak lirik bir dil kullanılmıştır. Manzum bir şekilde yazılmıştır.
3- bunlarla beraber dile coşku gelmiştir
4- destan dili abartılıdır. Doğal dil sade bir yapıya sahiptir.
5- destan dili karışık, abartılı, liriktir. Gerçekçi değildir. Roman düzdür. Olağanüstülük yoktur. Gerçeğe yakındır.
6- amaç toplumu eğitmektir. Destanlarda idealize edilen tipler sayesinde toplum düzeninin yükseltmektedir
7- varolan döneme ait dönemin özelliklerini içerir. Nesilden nesile aktarılırken olağanüstülük artmıştır
8- o dönemin kahramanlıklarının nasıl geçtiğini anlatır
SAYFA 41:
Doğal destan ile yapma destan arasındaki benzerlikler:
Her ikisinde de olağanüstü öğeler vardır. Anlatımları liriktir. Topluma yer veren olaylar vardır. Temaları benzerdir. Toplumu eğitmek için yazılır. Manzumdur.
Farklılıklar:
Doğal destan: anonimdir. Belli bir oluşum süreci vardır. Mitolojik öğeler oldukça fazladır. Zamanı belli değildir.
Yapma destan: yazarı bellidir. Belli bir oluşum süreci yoktur. Mitolojik öğeler fazla değildir. Zamanı bellidir.
1-
Tema: kahramanlık, savaş, aşk, halkı ve toplumu derinden etkileyen olaylar ve bu olaylardaki etkili kişiler
Dil ve anlatım: manzume şeklinde yazılır
Mekan: bazen yer isimleri verilirken betimleme yapılır. Bazen de sadece yer isimleri verilir
Zaman: belirsiz bir zaman anlayışı vardır
Olay örgüsü: olağanüstü öğelerle zenginleştirilerek geniş bir olay örgüsü sağlanmıştır
2- bu dönem edebiyatı müzik eşliğinde dile getirilmiştir. Hece ölçüsü kullanılmıştır. Nazım birimi dörtlüktür. Döneme göre dil sadedir. Anonimdir. Dizelerde genel olarak yarım uyak hakimdir. Daha çok aşk, doğa ve ölüm konularını işler.
ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME:
1- C
2- D
3- E
5- D, Y, Y
6- ilyada
Toplumsal
SAYFA 43:
1-
Yazının icadından önce insanlık tarihi:
Yazının icadından önceki dönemde bilgiler gelecek kuşaklara aktarılmadan önce yok olmaktadır. Bu nedenle de ilerleme çok yavaş olmuştur. İnsanlar gündelik bilgilerle yetinmek zorunda kalmışrı.
Yazının icadından sonra insanlık tarihi:
Sümerlilerin yazıyı icat edişiyle birlikte bilgiler gelecek kuşaklara aktarılmış ve insanlık tarihi bu dönemden sonra hızlı bir şekilde gelişmeye başlamıştır
2- kısacası insanlar daha cahil olurdu.
SAYFA 44:
1- yaptıkları savaşlar anlatılıyor.çinliler anlatılıyor. Ve bu abideyi diktirdiğini söylüyor.
2- sesleniş, öğütler, milletime uyarılar
3- azimli, olayları doğru değerlendiren, milleti için her türlü fedakarlığı yapmış olan biri
4- b) türk milletine, türk gelenek ve göreneklerine sahip çıkarsan yaşarsın
5- düzgün cümleler kurulmuştur. Cümleler kısa ve anlaşılırdır. Yabancı kelimelere yer isimleri dışında rastlanmamıştır.
SAYFA 45:
6- a) hükümdarın tanrı tarafından seçilen kutlu birisi olduğuna inanılmıştır. Savaşlar yapıldığını anlaşmalar yapıldığını anlatmaktadır. Göktürklerin tarihi hakkında da bilgi edinebiliriz
b) günlük yaşamda kullanılan unsurların alfabeye yansıdığını görüyoruz.
SAYFA 46:
Sözlü edebiyat: koşuk, sav, sagu, destan
Yazılı edebiyat: göktür yazıtları, Uygur kitabeleri
SAYFA 47:
ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME:
1- B
2- D
3- Y, D, Y, Y, Y
4- 8. yüzyıl
Göktürk
Yollug
.5- Orhun bölgesinde adına taş diktirilen kağan: bilge kağan
Orhun yazıtlarının bulunduğu ülke: Moğolistan
Orhun yazıtlarında kullanılan türk alfabesi: Köktürk alfabesi
SAYFA 49:
BULMACA:
1- Moğolistan
2- mit
3- oğuz kağan destanı
4- klasik
5- Osman bey
6- ilyada
7- yuğ
8- tercümanı ahval
9- koşuk
10- sagu
11- nutuk
12- manaz
13- kurgan
14- alp er tunga
15- nevruz
16- ozan
17- tigin
18- Tanzimat fermanı
19- tonyukuk
SAYFA 50:
1- A
2- E
3- A
4- A
5- sagu
Ağıt
Mersiye
Yapay ve doğal
6- Y, Y, D, Y, D
7- B
8- din değişiklikleri, medeniyet değişiklikleri
9- C
10- D
11- A
12- C
13- E
14- D
S.53
Kültürel değerler ve değişimin nedenleri tablosu
Göktürklerde Kültürel Değerler:
1-Göktanrı inancı
2-Bu inancın etkisinin görüldüğü Göktürk Kitabeleri
3-Göktürk alfabesi
Uygurlarda Kültürel Değerler:
1-Budizm inancı
2-Bu inancın yansıdığı metinler
3-Uygur alfabesi
Değişim Nedenleri:
1-Din değişikliği
2-Yerleşik hayata geçilmesi
3-Hayat anlayışının değişmesi
Karahanlılarda Kültürel Değerler:
1-İslamiyet
2-İslamiyetin yansıdığı eserler
3-Karahanlı Türkçesi
4-Arap alfabesi
Değişim Nedenleri:
1-İslamiyetin kabulü
2-Din değişimiyle birlikte zihniyetinde değişmesi
S.53 2.Soru
Türkçenin Edebi bir olarak kullanılması ve değişmeyen öğeler Türkçe’nin kullanılmasıdır.Milliyetçilil ön plandadır..
S.53 Fotoğrafın yorumu
-konar göçerdirler.
-hayvancılık olduğu anlaşılıyor.
-atlar evcilleştirilmiştir.
-hanlıklarla yönetildiği anlaşılıyor
S.55 Ölçme ve Değerlendirme
1)E
2)B
3)Arap,Türkçe.
İlk.
Türkçedir.
4)D
5)Köktürk devleti=göktanrı inancı
Uygur devleti=Budizm,mani dini
Karahanlı devleti=İslamiyet
Mesnevi nazım şeklinin özellikleri:
1-mesneviler öğüt verici bir olayı anlatan uzun şiirlerdir.(savaş,aşk,tarihi olaylar ve tasavvuf)
2-mesneviler divan edebiyatında bir bakıma günümüzdeki roman ve hikayenin yerini tutuyordu.
3-beyit sayısı sınırsızdır.
4-her beyit kendi arasında kafiyelidir.(aa,bb,cc…)
5-aruzun kısa kalıplarıyla yazılır.
6-beş mesnevinin bir araya gelmesiyle hamse oluşur.
-mesnevi nazım şekli türk edebiyatında ilk defa ne zaman kullanılmıştır?
11.yüzyılda yusuf has hacip tarafında kutadgu bilig’de kullanılmıştır.
———————————————————
11. Yüzyıl: İslami Dönem Türk Edebiyatı’na ait ilk eser 11.Yüzyıl’a ait olan ‘Kutadgu Bilig’dir. Yusuf Has Hacip tarafından yazılmış öğretici bir eserdir. Siyaset-nâme niteliğindedir ve 6500 beyitten oluşur. Bu döneme ait diğer bir önemli eser de ‘Divânû Lügâtit Türk’tür. Kaşgarlı Mahmut tarafından Araplara Türkçe’yi öğretmek amacıyla yazılmış bir lügâttır. Bu döneme ait önemli bir eser de Edip Ahmet Yükneki’nin öğretici nitelikteki dini kitabı ‘Atabetül Hakayık’tır.
12. Yüzyıl: Bu yüzyılın en önemli ismi Hoca Ahmed Yesevi’dir, Türk tasavvuf tarihinin ilk önemli şairidir. Hikmetleriyle büyük ün kazanmıştır. Bu yüzyılın diğer önemli ismi ise Kitab-ı Meryem, Kitab-ı Bakırgen ve Kitab-ı Âhirzaman adlı eserlerin sahibi, aynı zamanda Hoca Ahmed Yesevi’nin öğrencisi olan Hakim Süleyman Ata’dır.
S.56 Hazırlık Çalışması
Bir topluluğu millet haline getiren değerler o milletin dili, dini ve ırkıdır. Bu üç faktörden ırk birliği önemlidir; ama tek başına millet olgusunu açıklamaktan uzaktır. Aynı ırka mensup olduğu halde değişik milletler oluşturmuş ve dolayısıyla değişik devletler kurmuş insan toplulukları vardır. Dil insanların birbirine bağlayan en önemli faktörlerden birisidir. Ancak, aynı dili konuştuğu halde farklı devletler kurmuş insan toplulukları mevcuttur. Diğer yandan din de insanların bir millet oluşturmasında çok önemli bir faktördür. Farklı dinden olan, farklı mezhepten olan insanlar genellikle farklı milletler oluşturmuşlar, farklı devletler kurmuşlardır. Buna karşılık, aynı dinden olanların mutlaka aynı millet oluşturacakları söylenemez. Zira, aynı dine ve hatta aynı mezhebe mensup olmakla birlikte farklı devlet kuran birçok millet vardır. Görüldüğü gibi bu faktörlerin güçleri hakkında önceden bir şey söylenemez. Bu faktörlerden her biri, değişik yer ve zamanlarda diğerine nazaran daha belirleyici olmuştur
Atatürk’ün türk dili hakkındaki düşüncelerini içeren metin..
”Türk milletinin dili Türkçe’dir.Türk dili dünyada en güzel, en zengin ve en kolay alabilecek dildir.Onun için her Türk, dilini çok sever ve onu yükseltmek için çalışır.Bir de Türk dili, Türk milleti için kutsal bir hazinedir.Çünkü Türk milleti geçirdiği nihayetsiz felaketler içinde ahlakının, an’anelerinin, muhafaza olduğunu görüyor. Türk dili Türk milletinin kalbidir, zihnidir.
Türk demek dil demektir.Milliyetin çok bariz vasıflarından birisi dildir.Türk milletindenim diyen insanlar herşeyden evvel ve mutlaka Türkçe konuşmalıdır.Türkçe konuşmayan bir insan Türk harsına camiyasına mesubiyetini iddia ederse buna inanmak doğru olmaz”
S.60 ve 61
sayfa 60
1-Niçin susuyorsun?
2-Kim birini çagırırsa söze önce obaşlar ve insan her zaman diline hakim olmalı,ne konuştuğunu
bilmelidir.
3-Bilgisiz her zaman susmalı,bilgili ise diline hakim olmalıdır bilgilinin sözünde her zaman hikmet vardır..
4-İnsan kendisine birşey sorulunca konuşmalıdır..
5-Dilin faydaları nelerdir???
6-Bilginin iki alameti dil ve boğazdır ruhun nasibi sözdür,kulaktan girer..
7-Sözün esası nedir ve kaç kısımdır?
8_Sözün yeri sırdır söz on kısımdır fakat biri söylenmelidir.
9-Sözün faydası ve zararı ne kadardır?
10-Yerinde kullanılan söz faydalıdır yersiz söz ise zararlıdır.
11-Söz ne zaman çok ne zaman az addedilir.(addetmek:saymak)
12-Söz güzel ne düşünülerek ancak sorulduğunda kısa söylenmelidir çok dinleyip az konuşmalıdır .Söz akılla söylenmeli bilgi ile süslenmelidir.
13-Sözün doğrusu kimden dinlenmeli,söz kime söylenmelidir?
14-Söz bilgiliden büyüklerden dinlenmeli,bilmeyenlere ve küçüklere söylenmelidir.
15-Dili söyletmeli mi susturulmalı mı?
16-Dil doğruyu söyeleyecekse söylenmeli söylenmeyecekse susmalıdır
2.a
Adalet: Kün Togdı
Saadet: Ay Toldı
Zeka: Ögdülmiş
Hukuk: Kün Togdı
Mutluluk: Ay Toldı
Hayatın Sonu: Odgurmış
2.b.
Akıl bir meşaledir… - Ögdülmiş
Huzur bendedir… - Ay Toldı
Ben işleri doğruluk… - Kün Togdı
ilgili insan fani… - Odgurmuş
2.c.
Yazar soyut kavramları (adalet, saadet, akıl, hayatın sonu) somutlaştırarak vermiştir. Somutlaştırmayı bu kavramları temsil eden “Kün Togdı, Ay Toldı, Ogdülmiş, Odgurmış” isimli kahramanlarla sağlamıştır.
3. Kutadgu Bilig, insanlara dünya ve ahiret hayatlarında yol göstermek için yazılmıştır.
4. Dil ve Söyleyiş Özellikleri: Kutadgu Bilig’de Karahanlı Türkçesi kullanılmıştır. Verilen metin parçası ve sözcüklerde yabancı kökenli sözcükler de bulunmaktadır. Edebi bir dil kullanılarak yazılan Kutadgu Bilig yeni bir nazım şeklinin (mesnevi) söyleyiş özelliklerini de yansıtmaktadır.
Kültür Özellikleri: Kutadgu Bilig, İslami dönemin yansımalarının bulunduğu ilk örnektir. Mesnevi nazım şekliyle, beyitlerle yazılması ve İslami unsurların yer alması ve döneminin ahlak anlayışını ortaya koyması bakımından eser önemli bir kaynak durumundadır.
5.a.
-Her insan diline hakim olmalıdır.
-İnsan, kendisine bir şey sorulunca konuşmalıdır.
-Söz, ruhun nasibidir.
-İnsan, konuşmaktan çok dinlemeyi öğrenmelidir.
-Söz, yerinde kullanılırsa faydalıdır.
-Söz, güzel, düşünülerek, kısaca söylenmelidir.
-Söz, bilgiliden ve büyüklerden dinlenmeli; küçüklere söylenmelidir.
-Dil, her zaman doğruyu söylemelidir.
5.b.
Kutadgu Bilig’de savunulan ve öğüt niteliğinde verilen düşünceler, bugün hala geçerliliğini korumaktadır.
6.
-Aruz ölçüsünü kullanmıştır.
-Eserini sembolik olarak yazmıştır.
-İslami dönemin ilk edebi ürününü yazmıştır.
-Türk edebiyatındaki ilk mesneviyi yazmıştır.
-Türk edebiyatındaki ilk siyasetnameyi yazmıştır.
-Eserini öğretici (didaktik) tarzda yazmıştır.
sayfa 61 4. etkinlik
Dil ve Söyleyiş Özellikleri: Kutadgu Bilig’de Karahanlı Türkçesi kullanılmıştır. Verilen metin parçası ve sözcüklerde yabancı kökenli sözcükler de bulunmaktadır. Edebi bir dil kullanılarak yazılan Kutadgu Bilig yeni bir nazım şeklinin (mesnevi) söyleyiş özelliklerini de yansıtmaktadır.
S.62 Etklinlik
A.MESNEVİ
B.ARUZ ÖLÇÜSÜNÜN KISA KALIBI KULLANIŞI
UYAK ŞEMASININ AA BB CC OLMASI
S.64
1.ahlak ve öğüt vermek için ve bilginin onemını belırtmek ıcınn
2.adip ahmet bilginin hayatta en onemlı şey olduğu hakkında öğütler vermiş bilgilinin her işinin iyi olduğunu belirtir
3.a) saadet yolu bilgi ile bulunur,kemik için ilik ne ise insan için bilig odur,br bilgili bin bilgisize bedeldir,bilgiyi Çin de bile olsa arayınız……
b)gecerlilğini korur bili herzamn onemlıdır ınsanlıktarıhı bılgı ıle gelışır.
4.a)bilgisizlikten ne kadar halk kendı elıyle put yapıp rabbım budur dedi
b)bin bilsende bir bilene danış,bilmemek ayıp değıl orenmemek ayıp….
5.hem dortluk hem beyıtten yazılmışislami kulturun etkısıyle beyıtler kullanılmış
6.islami donem 2. eser yazmış,eserin dil bilim acısından onemlı , eser dıdaktık yonde ele alınmış, hem dortluk hem beyıt kullanılmış
S.66 Etkinlik
1.Her dörtlüğünde hgikmet olduğu için şiirlerine hikmet adı vermiştir.Hikmet tasavvufi bir terimdir.
2.Dörtlüklerin son dizesinde de belirttiği gibi, Hz. Peygamber 63 yaşında toprağa girdi. Bende bu yaştan sonra toprağın altında yaşamalıyım diyerek, kendisine toprak altında bir hücre yaptıran Ahmed Yesevi’nin o günlerde meydana gelen bir olay, şöhretinin bütün Türkistan havalisine yayılmasına vesile olmuştu.
3. **Hikmet tarzı şiir geleneğinin ilk şairidir.
**Dini tasavvufla uğraşan şairimizdir.
**Yesevi tarikatının kurucusudur.
4.Ahmet Yesevi tasavvufla uğraşan şairlerimizdendir.Tüm yaşamını insanları islamiyet konusunda bilinçlendirmeye adamıştır.Metnin yazılış amacıda insanları islamiyet hakkında bilgi vermektir.
5.Halk edebiyatı geleneğinin devamı ,Tasavvuf Tekke Edebiyatı’nın başlangıcıdır.
ETKİNLİK
‘Hakaniye Lehçesi”
Hakaniye Lehçesi dendiği zaman akla Kaşgarlı Mahmut’un en çok beğendiği, öyle ki “Kaşgar dili”,”Kaşgar Türkçesi” olarak da adlandırılan, bir diğer şekilde “Karahanlı Türkçesi” (Karahanlıca)dilinin devirlerinden biri gelir.
Kaşgarlı’nın şivelerle karşılaştırılırken “Türkçe” diye adlandırdığı Hakaniye lehçesi, ilk Türk yazı dilidir.Bu yazı dili devresinden gelen eserlerin büyük kısmı Uygur yazısı ile yazılmış olduğundan bu döneme Uygur dönemi(devri), bu yazı diline de Uygurca denilebilir
S.68 Sorular
1) türkçenin arapça kadar seçkin bir dil olduğunu göstermek amacıyla yazılmıştır.
2)divanü lügati’t türk ile birlikte sözlük yazma geleneği başlamıştır. divanü lügati’t türk türkçesidir.
3) islamiyet: islami dönem ilk eserlerinden en önemlisini kaleme almıştır.
arapça: eserini arapça olarak kaleme almıştır.bu durum onun arapçayı iyi bildiğinin göstergesidir.
türk kültürü:yaşadığı dönemin kültürünü yansıtmış ve günümüze kadar ulaşmasını sağlamıştır.
gezgin:türk türkmen yağma çiğil kırgız gibi türk boylarını dolaşmıştır.
dil bilimi:dil bilimi açısından o dönemin yaşayan sözcüklerin kelime kökleri eserine alınmıştır.
islamiyet öncesi sözlü ürünler:sagu koşuk sav gibi sözlü edebiyat ürünlerini dinleyerek yazıya geçirmiştir.
etimoloji:türkçenin ilk etimoloğudur.
türkçe:türkçenin ilk sözlüğünü yazmıştır eserinde 7500 sözcük yer alır.
69 ve 70
4a.Atatürke göre türk milleti demek türk dili demektir.türk dili kutsal bir hazinedir.çünkü bir toplumu millet yapan herşey dil sayesinde olur.bu sebeple türk dili türk milletinin kalbidir.
b.Kaşgarlı mahmut türk diline en büyük katkıyı yapanların başında gelmektedir.çünkü o dönemin maddi ve manevi kültür unsurlarını türkçenin bünyesince,türkçenin en eşsiz hazinelerinden biridir.
Kaşgarlı Mahmut ve Atatürk’ün Türk dili ile ilgili ortak görüşleri:
-Türk milleti demek Türk dili demektir.
-Türk milletinin her şeyi dilinde yaşamaktadır.(sevinci, üzüntüsü, öfkesi …)
-Türk dili, dünyadaki en zengin dillerden biridir.
-Türk dili, yabancı dillerin saldırısından korunmalıdır.
-Türk dili zengin ve köklü bir dildir.
Türk dilinin 20 ülkede ve birçok özerk bölgede milyonlarca kişi tarafından kullanılması Türklerin hangi özelliğini gösterir?
Türkçe’nin büyük dillerden biri olduğunu gösterir. (Türkçe dünyanın 5. büyük dilidir.)
Kutadgu Bilig,Divan-ı Hikmet,Divaü Lügati’t-Türk ve Atebetü’l Hakayık metinlerinden hareketle o dönemde benimsenen ve kültürel farklılaşmaya neden olan yeni değerler nelerdir?
Kültürel farklılaşmaya sebep olan İslam dininin kabulüdür. Adı geçen eserlerde İslami terimler ve isimler kullanılmaya başlanmıştır.
Türkçenin günümüzdeki durumu?
Türkçe günümüzde yabancı dillerin (özellikle İngilizce) etkisi altındadır. Nasıl ki bir dönem Farsça ve Arapça, Tanzimattan sonra Fransızca etkisine girdiyse şimdi de İngilizcenin etkisinde.
Atatürk’ün Türk dili için gösterdiği hedeflerin bugün neresindeyiz?
Atatürk saf Türkçeden yanaydı. Üstteki yorumdanda anlayacağınız üzere bugün saf Türkçeden söz etmek mümkün
Sayfa 70 deki 7. etkinlik
Hakaniye Lehçesi dendiği zaman akla Kaşgarlı Mahmut’un en çok beğendiği, öyle ki “Kaşgar dili”,”Kaşgar Türkçesi” olarak da adlandırılan, bir diğer şekilde “Karahanlı Türkçesi” (Karahanlıca)dilinin devirlerinden biri gelir.
Kaşgarlı’nın şivelerle karşılaştırılırken “Türkçe” diye adlandırdığı Hakaniye lehçesi, ilk Türk yazı dilidir.Bu yazı dili devresinden gelen eserlerin büyük kısmı Uygur yazısı ile yazılmış olduğundan bu döneme Uygur dönemi(devri), bu yazı diline de Uygurca denilebilir.
s.71 ölçme ve değerlendirme
1)d 2)c 3)d 4)y,d,d,y,d,d,d,d,5)hakaniye,kutadgu bilig,topgaç buğra,ahmet yesevi. 6)d 7)divanı hikmet,ata betül hakayik,divanı lügatit türk,kutadgu bilig.
Sayfa 72
13 14 YY da anadolu da meydana gelen sosyal ve siyasi olaylar
13 ve 14. Yüzyil Turk Edebiyati
.13 ve 14. yüzyillarda Anadolu, siyasal bakimdan pek gok karga§amn yaşandigi bir donemdi. 13. yuzyilda Anadolu’da dort devlet vardi: Sel9uklular, ilhanlilar, Bizans ve Trabzon Rum imparatorlugu. Bunlann en güçlüsü Selçuklular idi.
Selcuklulann Mogollar tarafmdan 1243 yilmda Kosedag sava§i ile yikilmasi sonucu Anadolu’da bir cok beylikler kuruldu. Beyliklerin her biri kendi bagimsizlığını ilan etti. Bu kez beylikler arasi savaşlar başladi. Osmanli Beyligi 1299 yilinda kuruldu ve diger beyliklerle yaptigi savaslar sonucu geli§ip gii9lendi.
13 ve 14. yiizyilda Anadolu’da du§iince hareketlerinin merkezi Konya ve dolaylandir. Mogol akinlanndan korunmak amaciyla Turkmenistan Horasan’dan pek cok alperen gelerek Anadoludaki beyliklerin saraylanna sigiiAlar ve tasawuf du§uncesini yaymaya ba§ladilar. Bu ortamda tasavvuf edebiyati dogdu. Daha sonraki yuzyillarda da gelisip yayildi.
Tasawuf alamnda; Mevlana, Haci Bekta§ Veli, Yunus Emre, fieyyad Hamza, Ahmet Fakih, Nesimi, Giilflehri, Sultan Veled gibi pek 9ok sanat9i eserler verdi. Aym yuzyillarda din di§i konularda, Hoca Dehhani, Ahmedi, Hoca Mes’ut eserler verdi. Bir taraftan da Iran-Arap edebiyatlndan 9ok sayida 9eviriler yapildi. 1360 yilmda Kul Mes’ut tarafmdan “Kelile ve Dimne” adli fabl kitabi Turk9eye 9evrildi.
Bu yuzyillarda halk edebiyati alanmda “Battalname” ile “Dani§mend-name” adli eserler yazildi. Bunlardan “Battahiame’de Seyit Battal Gazi’nin din ugruna Bizans’a kar§i giri§tigi mucadelelerden soz edilir.” “Dani§mend name’de ise Melik Ahmet ile oglu Gazi Bey’in kahramanliklan anlatihr. Bu oykulerde dini inanclar ve ilahi yardimlar on plandadir. Hz. Muhammet, Hz. Ali riiyada goruliir. Hizir gazilerin yardimcisidir. Bu eserlerde eski Turk destan geleneginin izleri islami karaktere burunmu§ niteUkte ya§atildi.
Bu yuzyillarda gerek dini (tasawufi) gerekse din di§i konulan i§leyen fikirler tizerinde, iranli §airlerden Firdevsi, Nizami, Sadi, Feridtiddin Attar ile Fars9a eserler yazan Mevlana’nm etkisi gorulur. Bilim ve edebiyat yoluyla Arap9adan, Fars9adan dilimize sozcukler yamnda bu dillere ait kurallar da girmeye ba§ladi. Ancak 1277 yilmda Karamanoglu Mehmet Bey bir fermanla bunu onlemeye 9ali§ti. “Bugiinden sonra, divanda, dergahta, barigahta, mecliste, meydanda “Tiirk9e den ba§ka dil kullanihnayacaktir.” Bu ferman dilimizi yabanci etkilerden korumaya yetmedi.
Tasavvufun hızlı yayılması için 13. ve 14. yy.’lar Anadolu’su çok elverişli idi. Bunun birçok sebepleri vardır:
1- İslâmla muşerref olan Türklerin Anadolu’ya yerleşmesi Hıristiyan Avrupası’nda sert tepkiler doğurmuştur. Hıristiyanlar, ülkelerini teminat altına alabilmek ve kutsal kabul ettikleri Kudüs’ü almak için Türklere karşı Haçlı Seferleri düzenlemişlerdir. Bu seferlerin önünde Hıristiyan din adamları bulunurdu. İşte bunlara karşı Türkler’den de din ve tasavvuf önderleri savaşlarda ön plana çıkmışlardır. Gazaya giden İslâm cenkçilerine yardım eden, onları manen ve madden de destekleyen erenler ve alp erenler görüldü. Ahilik gibi yarı mutasavvıf, yarı asker fakat bütün ülkeyi tutmuş bir esnaf ve zanaatçılar teşkilatı bir yandan din savaşlarını desteklerken öte yandan tasavvufun yayılmasına zemin hazırlıyordu.
2- Türklerin kalabalık bulunduğu Horasan’da 11.yy’dan beri yoğun bir tasavvuf hayatı vardı. Çünkü bu ülke eski din ve medeniyetlerin etkisi altındaydı. Bilhassa 12.yy’da yetişen Ahmet Yesevi’nin derviş ve müritleri çok sayıda idiler. İşte 13.yy başında Horasan ve diğer Türk yurtları Moğallar tarafından işgal edilmişti. Moğolların dayatmacı, yağmacı ve kötü yönetiminden kaçan aydınlar Anadolu’ya kaçtılar. Çoğu Mutasavvıf olan ve Horasan Erenleri denilenlerin arasında, Belh’ten Konya’ya gelen Mevlâna ve babası da vardı.
Mevlâna ve babası Anadolu’ya yepyeni bir fikir, ahlâk ve iman canlılığı getirdiler. Büyük şehirlerde dergâhlar kurdular. Kasaba ve köylere varıncaya kadar tekkeler inşa ettirdiler.
3- 13. ve 14. yy’larda Anadolu’nun siyasi yapısı karışıktır. Sağlam bir devlet otoritesi yoktur. Moğol akınları ile memleket yağmalanıyor, yakılıp yıkılıyordu. Şehirde, köyde güvenlik kalmamıştı. Mal, mülk elden zorla alınıyor, ölmek ya da yaşamak tesadüfe bağlı bulunuyordu. Bu huzursuzluk, insana dünyadan el etek çekmeyi va’z eden ve pırıl pırıl ilâhi bir alemin kapılarını açan tasavvufa rağbeti sağlamıştır. Hayatları teminatsız insanlar, tarikatın mânevî havasında veya bazı şeyhlerin nüfuzu altında huzur arıyorlardı.
Tasavvuf konaklarda, şiir ve sanat neşesi olurken; halk arasında ahlâk öğütleri şeklinde yayılıyordu. Fakat tasavvufun yayılmasında rehberlik eden asıl teşkilat “Ahilik”ti. Bektaşilik, Melâmilik, Nakşibendilik, Bayramilik gibi millî tarikatler hep ahilik teşkilatından çıktı.
Tekke şiirinin Türk Edebiyatında kaynakları 12.yy’da Horasan’da Ahmet Yesevî’nin hikmetlerinde görülmüştür. Şiir ve fikir tarihimizdeki yerleri, dil ve edebiyatımızı kurtarmak yolundaki hizmetleri için hiç bir şeyle kıyas edilmeyecek değerdedir. Tekke şiirinin ilk ve en güzel örnekleri 13.yy’da görülmektedir. Bu geleneğin büyük şairi olan Yunus Emre, 13.yy’da yetişmiştir. 13. - 14. ve 15.yy’larda parlak çağını yaşayan Tekke şiiri, 20.yy’a kadar da eser vermeye devam etmiştir.9
Özellikle Yunus Emre, Anadolu sahasında halk diliyle halka islâm dininin bütün kurallarıyla anlatan Tekke edebiyatının en büyük şairidir. Orta Asya’da Ahmet Yesevî ile başlayan Türk Tasavvuf Şiiri, Türkistan, Horasan ve Anadolu’da en üstün seviyeye Yunus Emre’yle ulaşmıştır.
14. yüzyılda Anadolu’da Tekke edebiyatı, 13. yüzyıldaki kadar bahtiyar bir devir yaşamamıştır.
O kadar ki bu asırların Tekke şairleri, şiiri Yunus gibi söylemeğe çalışmakla kalmamış, bazen Yunus’un ya “ Emre”liğini ya da bizzat Yunus adını unvan olarak kullanmışlardır.
Sayfa 72
1.a Kafiye-Redif
… benden beni a -i / -ü: redif
… gerek seni a -n: yarım kafiye
… dün ü günü a
… gerek seni a
… sevinirim b
… yerinirim b
… avunurum b
… gerek seni a
..öldürür
…daldırır
…doldurur
…seni
dürür,dırır, durur REDİF
…üzem
…düşem
…endişem
…seni
em:TAM KAFİYE
…sohbet gerek
…ahret gerek
…gerek
… seni
gerekker:REDİF
et:TAM KAFİYE
Sayfa 74
6.Siirde ask;atese,denize,zincire benzetilmistir.Askın bunlara benzetilmesinde ne kadar cileli ve zor bir yol oldugunu anlatmak amacı vardır.
7.Siirde gecen isimler;Leyla-Mecnun,Hz.Yusuf ‘tur.Leyla-Mecnun Allah askını anlatmak icin kullanılmıstır.Yusuf Peygamber de Kuran’da kıssası olan güzelligiyle ünlü bir peygamberdir.Yine Allah’ın güzelligini,askının büyüklügünü vurgulamak icin kullanılmıstır.
8.
-Mutasavvıf bir sairdir.
-Dini-Tasavvufi halk sairidir.
-Siirlerinde sade bir dil kullanmıstır.
-Siirlerinde tasavvufi konuları islemistir.
9. 1. ve 2. dörtlükler icin Yunus Emre’yi en iyi yansıtan dörtlüklerdir
Türk İslam Toplumlarında, kültürel hayat, islam kültür çevresinin etkisi altında gelişti. Türklerin bu çevreye girmeleri onların her alanda ilerlemesine ve yükselmesine sebep oldu. Türk düşüncesi, bir yandan tarihi gelişimini devam ettirirken diğer yandan İslam düşüncesi ve felsefesiyle bütünleşti. Bu toplumların hayat tarzlarında islamın yüce ve ebedi ilkelerine, esaslarına ve kurallarına uyum sağlayacak değişmeler meydana geldi. Hukuk düzenleri “Şerri” esaslara ve “Törelere” göre yeniden kuruldu, düzenlendi. Arap ve Fars dil ve kültürlerinin baskısına rağmen, Türk dili korundu. Karamanoğullarının başlattıkları resmi dilin türkçe olması hareketi, bazı olumsuz dönemler dışında devam etti. İslamın koruyuculuğunu üstlenen Türkler, Türk tasavvuf düşünce ve eylemleriyle müslümanlığın çağlar boyu gelişmesini ve yönlendiriciliğini sağladılar. Anadolu Türk toplumu oluşturduğu kültür çevresinde, manevi ve maddi kültür hayatını sürekli şekilde güçlendirdi. Kurduğu imparatorluklar o çağların siyasette, sosyal düzen ve sosyal adalette, iktisadi alanda, özellikle bilimde, eğitim ve öğretimde, hukuk hayatında, en medeni ve en ileri devletleri oldular. Osmanlı imparatorluğu kuruluşundan başlayarak, tarihi varlık alanından çekilişine kadar altıyüz yıl boyunca İslam Dünyasının, Türk İslam kültür çevresinin tek temsilcisi oldu. Bir dünya devleti niteliğini koruyarak, kültür hayatını inançlarda, adalette, dilde, musikide, sanat ve estetikte, mimaride, folklörde, eğitim ve öğretimde, sosyal ilişkilerde, diplomasi de özenle güçlendirdi. İnsanlık tarihine sayısız örnekler verdi. Kültür varlığımızın zenginleşmesini sağladı ,
islamiyetin kabulü ile türk toplumunda görülen kültürel değişimleri araştırınız
Türk İslam Toplumlarında, kültürel hayat, islam kültür çevresinin etkisi altında gelişti. Türklerin bu çevreye girmeleri onların her alanda ilerlemesine ve yükselmesine sebep oldu. Türk düşüncesi, bir yandan tarihi gelişimini devam ettirirken diğer yandan İslam düşüncesi ve felsefesiyle bütünleşti. Bu toplumların hayat tarzlarında islamın yüce ve ebedi ilkelerine, esaslarına ve kurallarına uyum sağlayacak değişmeler meydana geldi. Hukuk düzenleri “Şerri” esaslara ve “Törelere” göre yeniden kuruldu, düzenlendi. Arap ve Fars dil ve kültürlerinin baskısına rağmen, Türk dili korundu. Karamanoğullarının başlattıkları resmi dilin türkçe olması hareketi, bazı olumsuz dönemler dışında devam etti. İslamın koruyuculuğunu üstlenen Türkler, Türk tasavvuf düşünce ve eylemleriyle müslümanlığın çağlar boyu gelişmesini ve yönlendiriciliğini sağladılar. Anadolu Türk toplumu oluşturduğu kültür çevresinde, manevi ve maddi kültür hayatını sürekli şekilde güçlendirdi. Kurduğu imparatorluklar o çağların siyasette, sosyal düzen ve sosyal adalette, iktisadi alanda, özellikle bilimde, eğitim ve öğretimde, hukuk hayatında, en medeni ve en ileri devletleri oldular. Osmanlı imparatorluğu kuruluşundan başlayarak, tarihi varlık alanından çekilişine kadar altıyüz yıl boyunca İslam Dünyasının, Türk İslam kültür çevresinin tek temsilcisi oldu. Bir dünya devleti niteliğini koruyarak, kültür hayatını inançlarda, adalette, dilde, musikide, sanat ve estetikte, mimaride, folklörde, eğitim ve öğretimde, sosyal ilişkilerde, diplomasi de özenle güçlendirdi. İnsanlık tarihine sayısız örnekler verdi. Kültür varlığımızın zenginleşmesini sağladı.
sayfa 73
-m= redif -e=yarım kafiye
-m= redif -d yarım kadiye
1) b 8 li hece ölçücü vardır 4+4=8
tasavvufi bir eserdir
C) bu ialhiyi düz yazı gibi okuyamayız çünkü ahenk bozulur
2 b) yunus emrenin şiiri daha öabuk ezberlenir çünkü ahenk şiirin akılda kalmasını sağlar
umarım yardımcı olabilmişimdir bunların doğruluğundan eminim. &*uot;şiirin her biriminde neler anlatılmak istenmektedir&*uot; bu soruyu göremedim uamrım işine yara
Aşkın aldı benden beni
Bana seni gerek seni
Ben yanarım dün ü günü
Bana seni gerek seni
Bu dörtlükte şair; Allah aşkıyla kendinden geçtiğini ve kendisine sadece Allah’ın ve sevgisinin gerekli olduğunu, bunun haricinde hiçbir şeye ihtiyacı olmadığını söylemiş.
Ne varlığa sevinirim
Ne yokluğa yerinirim
Aşkın ile avunurum
Bana seni gerek seni
Varlık veya yokluk kaygısı olmadığını, tek avuntusunun Allah aşkı olduğunu söylemiş.
Aşkın aşıklar oldurur
Aşk denizine daldırır
Tecelli ile doldurur
Bana seni gerek seni
Aşık olabilmek için Allah’ı sevmek gerektiğini, aşk denizine ancak bu şekilde dalabileceğini söylüyor.
Aşkın şarabından içem
Mecnun olup dağa düşem
Sensin dünü gün endişem
Bana seni gerek seni
Dünümün ve bugünümün tek endişesi Allah’tır. Onun aşkının sarhoş edici şarabından içip Mecnun gibi dağlara düşmek istiyorum. Bana yalnızca Allah aşkı gerekiyor. Başka bir şeye ihtiyacım yok.
S.75 - 76 - 77
-Bu sözcükler ve eklerin belirli bir ilişki içerisinde verilmesi şiire nasıl bir katkı sağlar?
Bunlar birbirleriyle kafiyeli sözcükler. Şiire ahenk açısından bir katkı sağlar. Şiirin kulağa hoşgelmesini, akılda kolay kalmasını sağlar.
-Sözcükler ve ekler arasında kafiye,redif ilişkisini belirleyiniz
ne:redif i:yarım kafiye
gelür şahum Abdal Musa’ya:redif lar:redif ag:tunç kafiye
eyü: zengin kafiye gelür şahum Abdal Musa’ya:redif lar:redif
ınur:redif y:yarım kafiye gelür şahum Abdal Musa’ya:redif
ler:redif
lar(ler):redif k:yarım kafiye gelür şahum Abdal Musa’ya:redif
lar:redif
den:redif gelür şahum Abdal Musa’ya:redif lar:redif ag:tunç kafiye
-Şiirin birim değerini ve sayısını belirleyiniz
Dörtlük
-Birimlerde anlatılanları ve şiirin temasını belirleyiniz.
Şair, şahının (Adbal Musa) üstün özelliklerinden bahsediyor.
-Şiirde geçen”şah,abdal,aba,hırka,post,aşık,evliya,pır”k avramları hangi düşünce sisteminin etkisini gösterir?
Bu terimler tasavvuf edebiyatında kullanılır.
-Şiirde geçen ”dara durmak”hangi anlamda kullanılmıştır?
Diz üstü duruşuyla temsil edilir. Nesimi gibi yol uğruna postu (deriyi) vermeye, asılmaya hazır olma anlamına gelir. Bunlar “Enel Hak diyen” Hallac-ı Mansur’un anısına tekkeye bağlanmanın yol uğruna canını feda etmenin bir simgesi olarak algılanır. Bir hizmetin konusu olan ya da bir hizmeti yerine getirmek isteyen her can, önce buraya çıkar ve teslim olur. Bu dara durmak, dara çekilmek, dara çıkmak, dara kalkmak terimleriyle ifade edilir. Pir, mürşit ve rehberin oluşturduğu cem mahkemesinde yargılanmak için durulan yeri anlatmak için de kullanılan bir deyimdir. Suç işleyen, hatalı görülen Yol eri, meydan yada meydan odasının ortasına çağırılarak sorgulanır, yargılanır, gerekirse hakkında durumuna uygun bir ceza verilir. Böylece bu uygulama sırasında cemaatin ve dedenin huzurunda yargılanan kimsenin bulunacağı şekil ve durumlar gösterilmeye çalışılmaktadır. Yargılanan meydan odasının ortasına gelir, ayaklarını mühürler, kollarını göğsünde çapraza alır, başı öne eğik durur. Sonraki aşamalarda uygun olan dar durumlarından birisi aldırılır. Dardan indirme töreni Hakk’a yürüyen hak yolcusu için göçüşünün üçüncü, yedinci ya da kırkıncı günü yapılan törene verilen addır.
-Nefeste geçen kişi adlarını bulunuz.Kişi adları şiirde hangi amaçla kullanılmıştır?
Şiirde kullanılma amacı şahının üstünlüklerini açık açık belirtmek
Metinden yola çıkarak Kaygusuz Abdal’ın fikri ve edebi yönü hakkında çıkarımlarda bulununuz
Fikri yönünden incelediğimizde Kaygusuz Abdal’ın Alevi olduğunu görmekteyiz. Edebi yönüne baktığımızda tipik bir halk şairidir. Hece ölçüsü, anlaşılması kolay bir dil, halkın ilgisini çekebilecek güncel bir konu.
-Nefeste Kaygusuz Abdal’ın en güzel ifade eden dize ve sözcük sizce hangisidir?Neden?
Bence son dörtlüğün üçüncü dizesi. Çünkü pirinden ayrı kalmanın acısıyla yazdığı şiiri bu dizede özetlemiştir.
S.77
1- acep derdime derman bulunamamış
sabır ettikçe devamı qelmiyor
2-mum gibi baştan aşğıya yanıyorum
bu yanmanın sebebi yokmu
3-düşmanlar ben ağlıyorum diye gülüyor
şu kafirlerin imanı yokmu
4-gamzenin oku deler yüreğimi
snin gönlünde bana yer yokmu
5-kanımı su gibi toprağa attın
ne zannettin garibin kanı yokmu
6-yüzünün güzelliğiyle gururlanıyorsun
kusurun hiç yokmu
7-seni sevmenin imkanı yokmu.
1.kıt a;çektiğim bu aşk acısının dermanı yokmu?
2.kıt a;benim aşk acısıyla yanmamın bir sonu yokmu?
3.kıt a;düştüğüm bu duruma düşmanım gülmekten vazgeçsin.
4.kıt a;bakışların yüreğimi deliyor.
5.kıt a;ben senin için kanımı akıttım. sen benim için akıtacak kanın olmadıgını sanıyorsun.
6.kıt a;yüzünün güzelliği ile övünüyorsun ama kişiliğin beş para etmez.
7.kıt a;sen bana yüz vermiyorsun ama seni elde etmenin bir yolu yokmu?
Devam…
-Bu sözcükler ve eklerin belirli bir ilişki içerisinde verilmesi şiire nasıl bir katkı sağlar?
Bunlar birbirleriyle kafiyeli sözcükler. Şiire ahenk açısından bir katkı sağlar. Şiirin kulağa hoşgelmesini, akılda kolay kalmasını sağlar.
-Sözcükler ve ekler arasında kafiye,redif ilişkisini belirleyiniz
ne:redif i:yarım kafiye
gelür şahum Abdal Musa’ya:redif lar:redif ag:tunç kafiye
eyü: zengin kafiye gelür şahum Abdal Musa’ya:redif lar:redif
ınur:redif y:yarım kafiye gelür şahum Abdal Musa’ya:redif
ler:redif
lar(ler):redif k:yarım kafiye gelür şahum Abdal Musa’ya:redif
lar:redif
den:redif gelür şahum Abdal Musa’ya:redif lar:redif ag:tunç kafiye
-Şiirin birim değerini ve sayısını belirleyiniz
Dörtlük
-Birimlerde anlatılanları ve şiirin temasını belirleyiniz.
Şair, şahının (Adbal Musa) üstün özelliklerinden bahsediyor.
-Şiirde geçen”şah,abdal,aba,hırka,post,aşık,evliya,pır”k avramları hangi düşünce sisteminin etkisini gösterir?
Bu terimler tasavvuf edebiyatında kullanılır.
-Şiirde geçen ”dara durmak”hangi anlamda kullanılmıştır?
Diz üstü duruşuyla temsil edilir. Nesimi gibi yol uğruna postu (deriyi) vermeye, asılmaya hazır olma anlamına gelir. Bunlar “Enel Hak diyen” Hallac-ı Mansur’un anısına tekkeye bağlanmanın yol uğruna canını feda etmenin bir simgesi olarak algılanır. Bir hizmetin konusu olan ya da bir hizmeti yerine getirmek isteyen her can, önce buraya çıkar ve teslim olur. Bu dara durmak, dara çekilmek, dara çıkmak, dara kalkmak terimleriyle ifade edilir. Pir, mürşit ve rehberin oluşturduğu cem mahkemesinde yargılanmak için durulan yeri anlatmak için de kullanılan bir deyimdir. Suç işleyen, hatalı görülen Yol eri, meydan yada meydan odasının ortasına çağırılarak sorgulanır, yargılanır, gerekirse hakkında durumuna uygun bir ceza verilir. Böylece bu uygulama sırasında cemaatin ve dedenin huzurunda yargılanan kimsenin bulunacağı şekil ve durumlar gösterilmeye çalışılmaktadır. Yargılanan meydan odasının ortasına gelir, ayaklarını mühürler, kollarını göğsünde çapraza alır, başı öne eğik durur. Sonraki aşamalarda uygun olan dar durumlarından birisi aldırılır. Dardan indirme töreni Hakk’a yürüyen hak yolcusu için göçüşünün üçüncü, yedinci ya da kırkıncı günü yapılan törene verilen addır.
-Nefeste geçen kişi adlarını bulunuz.Kişi adları şiirde hangi amaçla kullanılmıştır?
Şiirde kullanılma amacı şahının üstünlüklerini açık açık belirtmek
-Metinden yola çıkarak Kaygusuz Abdal’ın fikri ve edebi yönü hakkında çıkarımlarda bulununuz
Fikri yönünden incelediğimizde Kaygusuz Abdal’ın Alevi olduğunu görmekteyiz. Edebi yönüne baktığımızda tipik bir halk şairidir. Hece ölçüsü, anlaşılması kolay bir dil, halkın ilgisini çekebilecek güncel bir konu.
-Nefeste Kaygusuz Abdal’ın en güzel ifade eden dize ve sözcük sizce hangisidir?Neden?
Bence son dörtlüğün üçüncü dizesi. Çünkü pirinden ayrı kalmanın acısıyla yazdığı şiiri bu dizede özetlemiştir.
KAYGUSUZ ABDAL
Edebi yönüne baktığımızda tipik bir halk şairidir.
Dili sadedir
Hece ölçüsü kullanmıştır.
Konusu halkın ilgisini çekebilecek güncel konulardır
syf 78 tablo
benzerlıkler;her ikisindedeaşk konusu işlenir.gazelde ilahi ** mecazi aşk konuları,ilahide yalnızca aşk konusu işlenir.her ikisindede dini terimler kullanılır.her ikisininde son bölümünde şairin mahlası wardır.kafiye ** redif kullanılır.
farklılıklar;
nazım şekli;ilahi halk edebiyatına ait gazel ise divan edebiyatına ait.
nazım birimi;ilahi dörtlük gazel beyit
ölçü;hece ölçüsü gazelde aruz ölçüsü
sayfa 79
.6a)
Benzetme= Kan suya benzetilmiş.
Aşık kendini muma benzetiyor.
Eğretileme=acep şol kafirin imanı yok mu
Zıtlık =Ağlamak Gülmek, Dert Derman
Soru Sorma=Son mısralarda soru sormaktadır.
b)
mum=aşık
kafir=maşuk(aşık olunan kişi)
gamze=sevgilinin yan bakışı
peykan=ok
7.soru
aşk acısı,özlem,ümitsizlik,hüzün,çaresizlik
8.soru
divan edebiyatının ilk temsilcilerindendir
edebi sanatlara yer vermiştir
dili sanatlıdır
tasavvuf etkisi görülmez
S.81
benzerlikler: her ikisinde de hece ölçüsü kullanılmıştır. dinsel konular tabiat ve doğa güzelliği aşk gibi konular işlenmiştir.
farklılıklar:i.ö.nazım birimi dörtlük.i.s.nazım birimi beyittir.i.ö.yarım kafiye kullanılır.i.s.tam kafiye redif kullanılır.i.ö.hece ölçüsüyle yazılır.i.s.aruz ölçüsüyle yazlır.i.ö.dil sadedir türkçedir.i.s.arapça ve farsça kelimeler kullanılır.sanatlı bir dil kullanılır.
S.83 Tablo
vahdet-i vücüd=varlık tektir….
insan-ı kamil=nefis……..
fenafillah=nefsin aruzlarından…
masiva=allah dışında..
2=e
3=d
4=d,d,d,y
5=c
6=insan-ı kamil , tekke dergah , ilahi aşk , mürit derviş
7=tekke dergah , allah, ilahi aşk şarabı sunan mürşit , nefsiöldürmek için yapılan zühd terbiye
8=e
S.84 1 etkinlik
deniz kenarına oturmuş dalgaların kıyıya vuruşunu seyrediyorum.Uzaktan büyük gibi görünen dalgalar köpük köpük noktalıyor yolculuğunu.Tepemde güneş batmaya can atıyormuş gibi karşıma geçiveriyor hızla.Parlaklığı kızıla bırakıyor büyük bir ihtişamla.Artık denizde mavi değil,sereserpe teslim ediyor kendinin güneşe .Dalgaları değil artık yakamozları seyrediyorum bir yaz günü günbatımında
S.86
1.a.simbatın harap bir kaleyi tamir ettirip yerleşmesi,müslümanların dehşet saçmaya başlaması,seyitin yola çıkması,kaleyi dolaşıp gördüğü su deliğinden içeri girmesi anlatılıyor
2.ETKİNLİK
a. battalname ile ilgili olan 8yy.da olusturuluyor fakat 15.yy da yazIya geciyor temasI battal gazinin kahamanlIgI ….. birde battalname metninden sunlar anlasIlIyor gaza ve cihat anlayIsI tarIm ve hayvancIlIkla ugrasIdIgI ve battal gazinin bir tImarlI sipahi olabilicegi
b.Silah yerine kılıç kullanıldığı,kaleler olduğu,cihat ve gaza anlayışı
2.Tarkan ve Cüneyt Arkın filmleri
3-soru
Metnin yapısını oluşturan öğeler:
olay örgüsü,
kişiler,
zaman,
mekan
*Metnin yapısını oluşturan öğeler arasındaki ilişki:
_Metnin yapısını oluşturan öğeler arasında organik bir bağ vardır.Yaşanan olay belli bir zamanda, belli bir mekanda kahramanlar arasında yaşanır.
Metne bir bütünlük kazandıran olay örgüsünün meydana gelmesini sağlayan yönde budur.
S.87
BATTAL GAZİ DESTANINDAKİ KAHRAMANLARIN TİP ÇÖZÜMLEMESİ TABLOSU
1.a.karakter b.tip c.tip
2.a.dinamik b.duragan c.duragan
3.a.tümü b.tümü c.tümü
4.a.olumlu b.olumsuz c.olumlu
5.a.evet b. evet c.hayr
6.a.var b.yok c.var
7.a.evet b.evet c.evet
8.a.hayır b.evet c.evet
S.88
5.Mekanın ve zamanın anlatıldığı cümleler
Mekan:Seyit yürüdü ///kaleyi/// dolaştı.Mekan kale oluyor.
Simbat ///saraya/// geldi.
Seyit dahi sarnıça düştü.
Zaman:Yatsı vaktiydi erteye değin……..
Alem düşmanlardan boşalınca……….
Mekanın ve zamanın anlatımı
Mekan:Mekanlar sadece adları söylemektedir.Tasviri yapılmamaktadır.
Zaman:Kesin bir zaman ifade edilmemektedir.
6.a.Metinde olaylar ilahi bakış açısına sahip bir anlatıcı tarafından anlatılmaktadır.
b.Kişiden kişiye değiştiği için cvbı sana bırakıyorum.
7.Tasvirler:Sevindiğinden///ağlaya ağlaya///evine geldi.
Seyit///karanlıkça///bir yerde kaldı.
Tasvirlerin işlevleri:Tasvirlerin amacı anlatılanların okuyucunun zihninde canlanmasıdır.Bunlar verilemezse anlatımda akıcılık olmaz.
8.Günümüz türkçesine benzeyen bazı sözcükler vardır.Ancak bunlar ses değişikliklerine uğramışlardır.Mesela üç yirden kolanın berkitti diyor üç yerden sıkılaştırdı olacak.
SAYFA 93 3. ETKİNLİK
Anadolu’nun fethini ve bu fethin kahramanlarını anlatan, 12. yüzyılda sözlü olarak şekillenen 13. yüzyılda yazıya geçirilen İslâmî Türk destanlarından biridir. Danişmend-nâme’de anlatılan olayların tarihi gerçeklere uygunluğu, kahramanlarının yaşamış Türk beyleri olmalarından, Anadolu coğrafyasının gerçek adlarıyla anılmasından dolayı uzun süre tarih kitabı olarak görülmüştür
DELİ DUMBUL
*İlahi bakış açısıyla yazılmıştır.
*Hikayede olaylar nesir,kahramanların duygu ve düşünceleri nazım ve nesirle dile getirilmiştir
*Arı bir dil kulanılmış,olağanüstü olaylara yer verilmiştir
*tasvirlere başvurulmuştur.
¨¨¨¨¨¨¨¨¨¨¨¨¨¨
(sayfa 93)
¨¨¨¨¨¨¨
b)teması:
aile olmanın değeri
¨¨¨¨¨¨¨¨
2. Etkinlik a)adil bir yapı yok,islamiyet inancının yoğun bir şekilde olmasına rağmen farklı dinler görülüyor
2)tema evrenseldir
3)metnin yapısını oluşturan ögeler
*olay örgüsü
*kişiler
*zaman
*mekan
*ve dil anlatım(olay çevresinde oluşan metinlerde dil anlatıma da dikkat edilir)
SAYFA 93 TEKİ OLAY ÖRGÜSÜ SIRASI
12-2-4-10-5-7-13-3-9-11-1-6-8
KARAKTER Çözümleme tablosu
(sırasıyla 1,2,3,4,5)
……………deli dumbul……..;……..anne baba …………;………. eş
1………: deli ,zorba ,çıkarcı;……canları kıymetli,bencil ; fedakar,eşini
……………………………………… insanlar………………..;biri
2)……..:dinamik…………………..durağan ………………. ;durağan
3)……..:Allah ın varlığını ve ; metinde zaten pasif karakterler(anne baba
birliğini kabul etmemesi …………………………………ve eş)
yaptığı köprüden geçendende
geçmeyenden de para alması
4)…….)sosyal ortam deli dumbulu etkilemiş.çünkü yaşadığımız devirde onun yaptığı davranışlara pek de rastlanılmamış.diğer karakterleri ise sosysal ortam etkilememiştir.
5)………:karakterlerden deli dumbul gibi bir kişi toplumumuzda olamaz.anne baba için;her anne baba evladı için canını vermeye hazırdır.eş içinse;toplumumuzda kadın eşi için canını vermeye hazırdır.o vermese bile erkek söke söke alır.
c. öğüt vermez tebrik ederdim
ç. idam ettirirdim
6.a dede korkut , ilahi bakış açısıyla yazılmıştır
b. metin gayet güzel ben olsam birde sonuna şunu eklerdim deli dumrul artık Allah ‘ a bağlı inançlı bir insan oldu derdim.
7.a
kara dağlar
soğuk soğuk sularım
tavla tavla koç atlarım
penceresi altın otağım
katar katar develerim
beyaz koyunum
b. tasvirler çıkartıldığında cümleler çok basit oluyor
sosyal Ortam ve çevre bu karakterleri nasıl etkilemiştir:
deli dumrul:Olumlu
anne-baba:Olumlu
eş:Olumlu
bu karakterlerin sizin toplumsal yapınızdan farkı varmıdır:
delidumrul:vardır
anne-baba:yok
eş:var
96.sayfa 8. SORU
sırasıyla altı çizili kelimeler; niçin,ederdi,benden,var mıdır, benimle,bahadırlığım,yiğitliğim,meğer,konmuştu,yah şi,emriyle,yetti,kavga,hanım,bey,kanatlı.
ses özellikleri
-cümleler kısadır
-dil sadedir
-alti çizili kelimeler ses değişimine uğramıştır
-ses düşmesi vardır
DANİŞMENDNAME
1.a.1.Melik danışment bir gece rüya görür.
2.Rüyadan kısa bir süre sonra bir elçi kağan tiginin mektubunu getirir.
3.Mektup okunduktan sonra Abdurrahman Tokati otağa gelir.
4.Yirmibin askerle tokata gidilir.
5.Tokat yakınlarında düşmanla savaşılır.
6.Melik danışment düşman beylerini dine davet eder.
7.O gece yine bir rüya görür.
8.Rüyasında kendisine verilen dua ile gümenek ırmağının suyunu keser.
9.O gece yine rüya görür.
10.Melik danışment cincike ovasında konaklar.
11.Melik danışmentin kahramanlıkları anlatılır.
b.Battalnamede olduğu gibi kahramanlık teması dönemin sosyal özellikleriyle paralellik göstermektedir.
2.İnsanların y8aşadıkları haksızlıklardan kurtulmak için her dönemde kurtarıcı beklemeleri buna sebeptir.Kahramanlık temasının her dönemde sıkça işlenmesi onun evrensel bir tema olduğunu göstermiştir.
3.Özgün metinde kısa cümleler kullanılmıştır.Bazı sözüklerin ise günümüze gelene kadar bazı değişikliklere uğradığı görülmektedir.
4.Metnin yapısını oluşturan ögeler;olay örgüsü,kişiler,zaman,mekan
Metnin yapısını oluşturan ögeler;Tüm bu ögeler temayı iletmede birer araçtır.
5.Mekan;Tokat,Gümenek ırmağı,Ankara,Samsun,Kale
Zaman;Sabah vakti,akşam vakti……
Mekanın ve zamanın anlatımı;Bu metinde mekanların sadece adları kullanılmıştır.Ayrıntıları verilmemiştir.
Zaman;Kesin bir zaman ifadesi bu metindede yoktur.
6.Tasvir cümleleri;///yüksek dağlara///çıktılar.tasvir cümlesi yüksek dağlar.
Tasvirlerin metindeki işlevi;Tasvirler anlatılanları zihinde daha belirgin canlandırmak için kullanılmıştır.Fakat ayrıntılara girilmediği dikkati çekmektedir.
7.Hikayede herşeyi bilen bir anlatım vardır.İlahi bikış açısıyla yazılmıştır.
8.İkiside hayatlarını kötülüklerle mücadele etmeye adamış kahramanlardır.
9.a.Tip nasıl bir insandır;hayatını insanlara adamış korkusuz yiğit bir insandır.
Tip durağanmıdır,dinamikmidir;Dinamiktir.
Hikayenin hangi kısmı sizin tip hakkında böyle düşünmenize neden oldu;Hikayedeki bütün olaylar onun etrafında geliştiği için dinamiktir.
Sosyal ortam ve çevre bu tipi nasıl etkilemiştir;Halkın zulüm görmesi onun kahramanlık yönünün ortaya çıkmasını sağlamıştır.
Bu tipin sizin toplumsal yapınızdan farkı varmı;Vardır.Günümüzde toplum yapısısnın değişmesi ndeniyle farklılıklar vardır.
Bu tipin diğer tipler üzerinde etkisi varmı;Olaylar onun etrafında geliştiği için diğer tipler üzerinde etkisi vardır.
Tip kendi kişiliğinin farkındamı;farkında
Sizce gerçek hayatta bu hikayedeki tip gibi davranan biri olabilirmi;gerçek hayatta kendini halkına adayan kişilere rastlanabilir fakat bu hikayede olduğu gibi olağanüstü özellikler göstermez.
b.Seyit battal Abdurrahmani tokati,Süleyman bin numan Mekanın ve zamanın anlatıldığı cümleler. Mekan:Köprü,Rum,Şam,ev
Zaman:Yüzkırk yıl,bugün,demin,şimdi,dokuz ay,on ay,
Mekanın ve zamanın anlatımı. MEkan:Mekanların sadece isimleri söylenmkte,tasvirleri yapılmamakta.
Zaman:arkadaşlar siz yukardaki zamanlara bi bakın bence kesin zaman ifade ediliyor.
.S.102
1.a.1.Melik danışment bir gece rüya görür.
2.Rüyadan kısa bir süre sonra bir elçi kağan tiginin mektubunu getirir.
3.Mektup okunduktan sonra Abdurrahman Tokati otağa gelir.
4.Yirmibin askerle tokata gidilir.
5.Tokat yakınlarında düşmanla savaşılır.
6.Melik danışment düşman beylerini dine davet eder.
7.O gece yine bir rüya görür.
8.Rüyasında kendisine verilen dua ile gümenek ırmağının suyunu keser.
9.O gece yine rüya görür.
10.Melik danışment cincike ovasında konaklar.
11.Melik danışmentin kahramanlıkları anlatılır.
b.Battalnamede olduğu gibi kahramanlık teması dönemin sosyal özellikleriyle paralellik göstermektedir.
2.İnsanların y8aşadıkları haksızlıklardan kurtulmak için her dönemde kurtarıcı beklemeleri buna sebeptir.Kahramanlık temasının her dönemde sıkça işlenmesi onun evrensel bir tema olduğunu göstermiştir.
3.Özgün metinde kısa cümleler kullanılmıştır.Bazı sözüklerin ise günümüze gelene kadar bazı değişikliklere uğradığı görülmektedir.
4.Metnin yapısını oluşturan ögeler;olay örgüsü,kişiler,zaman,mekan
Metnin yapısını oluşturan ögeler;Tüm bu ögeler temayı iletmede birer araçtır.
5.Mekan;Tokat,Gümenek ırmağı,Ankara,Samsun,Kale
Zaman;Sabah vakti,akşam vakti……
Mekanın ve zamanın anlatımı;Bu metinde mekanların sadece adları kullanılmıştır.Ayrıntıları verilmemiştir.
Zaman;Kesin bir zaman ifadesi bu metindede yoktur.
6.Tasvir cümleleri;///yüksek dağlara///çıktılar.tasvir cümlesi yüksek dağlar.
Tasvirlerin metindeki işlevi;Tasvirler anlatılanları zihinde daha belirgin canlandırmak için kullanılmıştır.Fakat ayrıntılara girilmediği dikkati çekmektedir.
7.Hikayede herşeyi bilen bir anlatım vardır.İlahi bikış açısıyla yazılmıştır.
8.İkiside hayatlarını kötülüklerle mücadele etmeye adamış kahramanlardır.
9.a.Tip nasıl bir insandır;hayatını insanlara adamış korkusuz yiğit bir insandır.
Tip durağanmıdır,dinamikmidir;Dinamiktir.
Hikayenin hangi kısmı sizin tip hakkında böyle düşünmenize neden oldu;Hikayedeki bütün olaylar onun etrafında geliştiği için dinamiktir.
Sosyal ortam ve çevre bu tipi nasıl etkilemiştir;Halkın zulüm görmesi onun kahramanlık yönünün ortaya çıkmasını sağlamıştır.
Bu tipin sizin toplumsal yapınızdan farkı varmı;Vardır.Günümüzde toplum yapısısnın değişmesi ndeniyle farklılıklar vardır.
Bu tipin diğer tipler üzerinde etkisi varmı;Olaylar onun etrafında geliştiği için diğer tipler üzerinde etkisi vardır.
Tip kendi kişiliğinin farkındamı;farkında
Sizce gerçek hayatta bu hikayedeki tip gibi davranan biri olabilirmi;gerçek hayatta kendini halkına adayan kişilere rastlanabilir fakat bu hikayede olduğu gibi olağanüstü özellikler göstermez.
0 yorum :
Lütfen Yorumunuzun anlaşılır ve imla kurallarına uygun olmasına dikkat ediniz.