18 Şubat 2012 Cumartesi

HAR-NÂME GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİ açıklaması anlamı

Harnâme
Bir eşek var idi zaif ü nîzar
Yük elinden katı şikeste vü zârGâh odunda vü gâh suda idi
Dün ü gün kahr ile kısuda idi
Ol çeker idi yükler ağır
Ki teninde tü komamıştı yağır
Dudağı sarkmış u düşmüş enek
Yorulu arkasına konsa sinek
Kargalar derneği kulağında
Sineğin seyri gözü yağında
Arkasından alınca palanı
Sanki it artuğıydı kalanı
Bir gün ıssı eder himayet ana
Ya’ni kim gösterir inayet ana

Aynı zamanda bir hekim olan Şeyhi; Çelebi Mehmed’i tedavi edince, Çelebi Mehmed ona bir köy (Tokuzlu Köyü) hediye eder. Köye doğru yola koyulan Şeyhi, yolda eşkiyalar tarafından soyulur ve dövülür. Bunun üzerine Harnâme’yi kaleme alır. Eserde toplumun kötü yönlerini hicvetmekte; fakat bunu mizahi bir üslub ile yapmaktadır.
1)Harname’deki olaylar ve olay örgüsü şunlardır:
-Eşeğin tanıtılması,
-Eşeğin sahibinin,onu serbest bırakması,
-Eşeğin otlağa gitmesi,orada otlayan öküzLeri görmesi,
-Eşeğin pir eşeğe gitmesi,
-Tarla sahibinin eşeği görmesi,
-Eşeğin pir eşekle karşılaşması.
2)Harname’de belirli bir zaman ve ifadesi yoktur.Mesnevide ”birgün” şeklinde bir zaman ve ”otlak,bugday tarlası” şeklinde de mekan ifadeleri vardır.Bu durum mesnevideki zamanın ve mekanın belirsiz olduğunu göstermektedir.
3)Harname’deki kahramanlar ”eşek,eşeğin sahibi,pir eşek ve tarla sahibi”dir.Bu kahramanlar ve bunların etrafında şekillenen olay örgüsü doğal gerçeklikle değil,kurmaca gerçeklikle ilişkilidir.
Şair yaşadığı olaylarla ilişkilendirilirse,kendisi yerine eşeği,hükümdar yerine,eşeğin sahibini,pir eşeği mürşidi;tarla sahibini ise köylüler veya eşkıyalar için sembol olarak kullanmıştır.
4)Harname’deki temel çatışma ”adalet-adaletsizlik” çatışmasıdır.Metnin teması ise ”elindekilerle yetinmek”tir.
5)Metindeki tema ve tema etrafında şekillenen olaylar,sosyal hayattaki bireylerin ellerindekilerle yetinme,onlara rıza göstermek,daha fazlasını elde etmek için birtakım yollara sapmama ilkeleriyle örtüşmektedir.
6)Harname’nin ritmi aruz ölçüsüyle sağlanmıştır.Metin aruzun ”feilatün / mefailün” kalıbıyla yazılmıştır.Nazım birimi beyit olan Harname’nin her beyti kendi arasında kafiyelidir.
7)Harname’nin yazılış amacı,yaşanan bazı olayları edebi bir biçimde ifade etmektir.Bu nedenle eserde,şiir dilinin ifade biçimleri kullanılmıştır.
Mesnevinin şiirle benzer yönleri,ritim,ahenk ve yapı unsurlarıdır.
Mesnevinin şiirden farklı yönleri ise olay örgüsü ve bu olay örgüsüne bağlı olarak kişiler,zaman ve mekan unsurlarıdır.
8)Harname’de kahraman olarak eşek ve öküzün seçilmesi birbirleriyle kıyaslanabilecek farklılıklarının olmasıdır.Bu farklılık,elindekilerle yetinme teması ve onun etrafında gelişen olay örgüsüyle,elindekilere rıza göstermeyen eşek ve eşekten üstün lan öküzün eksiklik ve fazlalıkları üzerinde durulmuştur.
9)Verilen beyitlerden ilki,kahramanların halini ve ruh durumunu bilen ”ilahi bakış açısı”na sahip anlatıcıya;
İkinci beyitte ise kahramanın ağzından yazıldığı için ”kahraman anlatıcının bakış açısı”na sahiptir.
10)Anlatıcı,olay örgüsünü oluşturmada ve kahramanların ruh hallerini yansıtmada etkilidir.
11)Verilen beyitlerde günümüz Türkçesine göre farklılıklar bulunmaktadır.Beyitlerde yabancı kökenli sözcükLer ve tamlamalar kullanılmış,bazı sözcüklerde ve eklerde ses değişimleri meydana gelmiş kullanımdan düşmüştür.
12)
”Yok mudur gökde bizim ılduzumuz
K olmadı yir yüzünde” boynuzumuz” beytindeki ”ılduz” sözcüğü günümüzde ”yıldız” şeklinde kullanılmaktadır.
13)Harname’de Şeyhi’nin yaşadığı bir olay sembolik olarak anatılmıştır.Şair döneminin mesnevi nazım şeklini kullanan şairlerinin en usta olanıdır.Mutasavvıf olmasına karşın tasavvufi unsurları kullanılmıştır.Rahat ve lirik bir söyleşi vardır.
14)Şeyhi’nin sembolik anlatımı tercih etmesi hem durumunu hem de sosyal eşitlik konusunu daha rahat ve etkili,aynı zamanda edebi ve dikkat çekici bir tarzda ifade etmek istemesindendir.
--------------------------------
HAR-NÂME GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİ

Zayıf bir eşek vardı
Yük çekmekten anası ağlardı

Bazen odun çeker, bazen su taşırdı
Gece gündüz sıkıntılıydı

O kadar ağır yükler taşıdı ki
Yaralardan tüyü kalmadı

Eti ve derisi de kalmadı
Teri yükler altında kan gibi akıyordu

Onu görenler
Sanki bir iskelet gidiyor diyordu

Dudağı sarkmış, çenesi düşmüştü
Arkasına sinek konsa yoruluyordu

Gözü bir avuç saman görünceye dek
Teni kıyım kıyım doğranırdı

Kargaların derneğini dinler
Sineğin gezip dolaşmasını izlerdi

Sırtında palan alınsa
Geri kalan sanki bir köpekti

Bir gün sahibi onu himaye eder gözetir
Ona iyilik eder

Sırtından palanını alır ve otlamaya salar
Eşek otlayarak ilerler

Otlakta yürüyen öküzleri görür
Gözleri ateşli, göğüsleri gergin ve dolgun

Otlağı sömürüp yerlerdi
Ki kıllarını çekince kanları damlardı

Bazılarının boynuzları ay gibi
Kimisinin de halka halka yay gibi

Böğürdüler mi dağlar
Çın çın öterdi

Miskin eşek gezip dolaşırken
Sığırları görünce şaştı kaldı

İçleri rahat yürüyorlar
Bazen de dinleniyorlardı

Ne yular dertleri vardı ne palan üzüntüsü
Ne de yük altında hasta ve şikayetçiydiler

Eşek bu hali garip buldu çok şaşırdı
Kendi durumunu gözünün önüne getirdi

Dedi ki "Biz bunlarla aynı yaratılışdayız
Elde ayakta şekilde aynıyız

Bunların başına taç giydirilmesi neden
Bize bu ihtiyaç ve yoksulluk neden

Gerçi bizi arpa özlemi ok ve yay haline getirdi
Bunların boynuzunu kim ay etti

Dedi ki "Eşeklerin en akıllısı falancadan
Başkası bu müşkilimi halledemez

Gerçekten de kavrayışlı bir eşek vardı
Hem üst sınıfta hem zekiydi

Yük altında yağları eritip
Çok çağlar görmüş geçirmişti

Nuh’un gemisine girerken
Şeytana kuyruğuyla yol vermişti

Üzeyr’in eşeği öldükten sonra dirilirken
Yatağını ben serdiydim dermiş

Sesi güzeldir, ustadır diye
Mesih’in eşeği ona hürmet edermiş

Kulağından kurtlar korkar
Çomağından arslan ürkerdi

Bizim miskin eşek o ulu eşeğin yanına vardı
Yüz sürdü dedi ki ey yüce kişi

Sen eşekler içinde en olgun eşeksin
Akıllısın şeyhsin ehilsin, fazılsın

Senin bulacağın çözümlerle kötülük ortadan kalkarsa
Deccal eşeğine sağır, kör diyecekler

Sen müminlere yol gösterici menzillerine götürücüsün
Tanrı yolunu tutmuş kişilerin eşeği olma şerefine erdin

Soyun sopun hatiplere konu oldu
Ediblere de nefesin hoş gelir

Kuşku yok sen eşeksin bilgesin büyüksün
Benim bir sorun var kerem eyle bunu hallet

Bugün otlakta öküzler gördüm
Göğüslerini gererek yürüyorlardı

Her biri semiz ve kuvvetli
İçleri dışları yağlı etli

Bize nedenini açıkla. Şu sultanlık tacı
Niçin bunlara layık görüldü

Gökyüzünde bizim yıldızımız yok mu
Yeryüzünde boynuzumuz olmadı

Eşek nasıl sığırdan aşağı olur
Çünkü insanlar şu örneği veriyor

Eşek hakir ve anlayışsız olsa da
Yük taşıdığı için azizdir

Madem yük taşımakta biz onlardan üstünüz
Peki neden biz boynuza layık olmadık

Pir eşek dedi ki
Ey bela bağına tutsak olmuş eşek

Bu işin aslını astarını dinle
Aklında noksanlık yoksa nedenini anla

Yaratan Allah öküzü yaratınca
Öküzleri rızk nedeni kıldı

Öküzler gece gündüz buğday işler
Buğday otlar buğday dişlerler

Aziz buğdaya bu öküzler besep olduğu için
Allah bunlara o yüceliği verdi

Devlet tacı başlarına kondu
İçleri ve dışları yağ ile et ile doldu

Bizim büyük işimiz odundur
İçimize ateş koyan o değersiz nesnedir

Gerçek buyruksa
Boynuz bir yana kulak ve kuyruk bile bize çoktur

Cılız, hasta, dertli eşek
Pir eşeğin yanından dertleri artmış olarak ayrıldı

Kendi kendine bu işin aslı kolaylaştı dedi
Çünkü kitaptaki bölüm açıklandı

Gideyim ben de buğday işleyeyim
O işte yazlayıp kışlayayım

Daha ne kadar odunla dayak yiyeceğim
Oküzler gibi buğdayla uğraşıp yücelikler bulayım

Giderken yeşermiş bir ekin tarlası gördü
Sanki o ekine kin tutardı

Aşkla tarlaya gidip işlemeye başladı
Bazen ayağıyla çiğniyor bazen dişiyle yiyordu

Yeşermiş arpayı gören aç eşek
Can derdine ilaç buldu

Arpayı istekle kavradığı her keresinde
Toprağını da eşek yüküyle götürdü

Ekini öylesine iştahla yedi ki tarla çıplak kaldı
Görenler ne acayip ekilmemiş tarla derdi

Yiye yiye karnı doydu müziğe başladı
Yere yattı yuvarlandı ağnandı

Söyleyip çağırmaya
Ağır yüklerini anarak anırmaya başladı

Bir nüktedan kişi demiş ki
Nimetler ezgisiz olunca gam olur

Sonra içindeki neşesi taşınca
Nevva-yı uşşak makamını tutturdu

Gitgide sesini yükseltti
Muhayyer makamda anırmayı sürdürdü

Cihanın yüz karası sesini öyle yükseltti ki
Nağme düzmek bir yana ahengi bozdu

Eşek seslerin en çirkinini çıkarınca
Ekinli tarlanın sahibi sesini duydu

Eline sopayı aldığı gibi yola çıktı
Tarlasının halini görünce inledi

Gördü ki tarla ekinden temizlenmiş
Yeşil tarla kara toprak olmuş

Küfretmekle yüreği soğumadı
Eşeği döverek kendisini yatıştıramadı

Bıçağını çekip başka yerlerini bıraktı
Ama eşeğin kulağını ve kuyruğunu kesti

Eşek gözyaşı içinde kan dökerek
Canı acıyarak kaçmaya başladı

Yolda aniden karşısına pir eşek çıktı
Ne olduğunu sordu,eşek feryat figan

Yalvarıp inleyerek dedi ki ey pir
Koca tilki gibi kurnaz ve hilekar eşek

Batıl isteyerek haktan ayrıldım
Boynuz umdum kulaktan ayrıldım

Gam yükünü çeken ve tasa balçığına
Şaşkın sersem bir halde saplanan o topal eşek benim

Ne ağır yükü kaldıracak halim var
Ne de taşımama biraz yardım eden var

Arpaya muhtaç yoksul bir eşekken
Başıma taç konmasını beklerdim

Helalinden rızk isterken
Bütün servetimi haramilere kaptırdım

Eğer o domuzlar için buyruk çıkmazsa
Ah, gitti bizim kulak ile kuyruğumuz

Padişahın hükmüne
Felek kuldur köledir

Bir iki baldırı çıplak da kim oluyor ki
Padişahın nişanlı buyruğunun tersine hareket edebilsin

Padişahın öfkesi ki eğer
Felek başkaldırsa onu bile yerle bir eder

Benim inleme ve feryatlarım göklere çıktı
Adalet ey adil padişah adalet

Şeyhi, inilti ve ahını fazla uzatma
Senin şahlar şahı büyük padişahın nüktedandır, bilir

Onun lütuf ve ihsanının artmasını istersen
Devlet için dua etmekte kusur eyleme

Varsın bu uygunsuz, ters işler yapan zaman
Cahile naz, ehil olanlara da niyaz verirse de

Fesat dünya her ne kadar
Bilgiliyi dışarda tutup cahili has dostlar arasına soksa da

O padişahın işi izzet ve naz etmek
Düşmanın işi de gam çekmek ve yalvarmak olsun


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Lütfen Yorumunuzun anlaşılır ve imla kurallarına uygun olmasına dikkat ediniz.