20 Mayıs 2012 Pazar

Ferit Edgü - Korkularım Olsaydı

Yaşam korkusu. Ölüm korkusu. Yalnızlık korkusu. Birliktelik korkusu. Yanılma korkusu. Uçma korkusu. Dalma (denize) korkusu. Tanrı korkusu. Şeytan korkusu. Yazmak korkusu. Yazamamak korkusu...
Hayır, bu tür korkularım yok. Hiçbir zaman da olmadı.

Tüm yapıtına korkunun egemen olduğu büyük Kafka’dan farkım bu. O, ölümden çok yaşamdan; yalnızlıktan çok aşktan; sessizlikten çok gürültüden; şeytandan çok Tanrı’dan; anneden çok babadan korkuyordu. Onun tüm korkularını anlayabilirim, baba korkusu hariç. Bir arkadaşı olsaydım, onun adına Herman Kafka’yı ben öldürebilirdim. Ve bunu, korkusuzca; tam tersine erinçle yapardım. Tanrı’ya şükür benim öyle anam-babam olmadı.

Hayır, bunları söyleyerek korkusuz şövalye olduğumu ileri sürecek değilim. Çocukken, gecenin karanlığından korkardım. Ölülerden korkardım. Gecenin sessizliğinde üreyen tıkırtılardan, fısıltılardan, rüzgârın sesinden, fırtınadan, dalgalardan korkardım.
Ama bunlar çocuklukta kaldı.

Bir gün gelir, yaşamı karşınıza alır, onunla söyleşmeye başlarsınız. Bunun yaşı yoktur. Rimbaud gibi yirmi yaşında da olabilir bu, Dostoyevski gibi altmışında da.
Korkmadan, yaşamla yüzleşmek gerekir. Şimdilerde yaptığım bu.

Yaşamım boyunca sayısız hobim oldu; ama ne yazık ki hiç fobim olmadı.
Gördüğünüz gibi, övünerek değil, yerinerek söylüyorum. Çünkü korkularım, fobilerim olsaydı, belki ben de büyük bir yazar olurdum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Lütfen Yorumunuzun anlaşılır ve imla kurallarına uygun olmasına dikkat ediniz.