8 Nisan 2012 Pazar

Karen Horney’in Nevrozlara yaklaşımı - nevrotik döngü

1885 , Hamburg doğumlu Alman kökenli Amerikalı psikanalisttir. Freiburg ve Berlin Üniversitelerinde eğitim gördü.1920 ile 1932 yılları arasında Berlin Psikanaliz Enstitüsünde eğitmenlik yaptı.Eşinin geçirdiği ağır menenjit sonucu gelişen kişilik bozukluğu ve çok sevdiği kardeşinin geçirdiği zatüriye hastalığı nedeniyle genç yaştavefatı sonrasında üç çocuğunu yanına alarak 1932 den sonra Amerika’ya göç etti.

Pek çok Alman yahudisinin göç etmesiyle entelektüel bir kimlik kazanan Brooklyn’de Erich Fromm ve Harry Stack Sullivan gibi önemli psikoterapistlerle tanıştı.İki yıl Şikago Psikanaliz enstitüsünde sonrasında 1934 ten 1941 yılına kadar New York Psikanaliz enstitüsünde eğitmen statüsünde çalıştı.Kuruluşuna katkıda bulunduğu Amerikan Psikanaliz enstitüsünde dekanlık görevinde bulunduktan sonra New York Medical Kolej’de profesör oldu.

Horney klasik psikanaliz eğitimi ve uygulaması yapmış daha sonra Neo-Freud’yen bir ekolün “ego psikolojisinin” temsilcisi olmuştur.Freud’dan farklı olarak kişiliğin ve nevrozun oluşumunda biyolojinin ve dürtüsel güçlerin etkilerinden çok kültürel etmenler üzerinde durur.Ona göre nevrozların çekirdeğinde yatan “emosyonel çatışmalar” ,olumsuz çocukluk yaşantılarının ve kişiler arası ilişkilerde erişkin dönemde görülen kimi bozuklukların bir ürünüdür.Önemli yapıtları arasında Çağımızın Nevrotik Kişiliği (The Neurotic Personality of Our Time -1936), Psikanalizde yeni yollar (New Ways in Psychoanalysis -1939), Self analiz (Self-Analysis 1942), İçsel Çatışmalarımız (Our Inner Conflicts-1945), Nevroz ve İnsan Gelişimi (Neurosis and Human Growth -1950) bulunur.

Karen Horney’in Nevrozlara bakışı
Karen Horney,Freud’çu nevroz anlayışına tümüyle farklı bir bakış açısı getirdi.Nevroz,nevrotik bireylerde “kişiler arası ilişkileri kontrol etme ve başa çıkma” çabalarının sonucunda çıkıyordu.Bu çaba sadece nevrotik bireylere özgü değildi.Aksine normal bireylerde de görülmekte,insan türüne özgü bir nitelik taşımaktaydı.

Nevrozun çekirdeği çocuklukta atılıyordu.Çocuk ebeveynin ilgisini yeterince çekemez , “kayıtsız/tutarsız” (indifferance)denen davranış biçimiyle karşılaşırsa anksiyete duyuyordu. “Kayıtsız/tutarsız” tabir edilen ana baba tutumu aslında iyi niyetli ve bilinçsizce sürdürülüyor olabilirdi.Çocuklardan birisini diğerine tercih etmek,(yapmadığı şeyler için) çocuğu suçlamak,bir an şımartıp bir an sınır çizmek,verilen sözleri tutmayarak hayal kırıklığı yaratmak,arkadaşlık ilişkileri kurmasını baltalamak,çocuğun düşünceleri ile alay etmek niyet ne olursa olsun çocuğu früstre edici (engelleyici) etki yaratıyordu.

İnsanlara karşı olma tutumu
Çocuk bu tip bir tutumla karşılaşırsa anksiyete duyuyor ,öncelikle bu durumu kızgınlıkla protesto ediyordu. Kızgınlık tepkisi ile temeli atılan nevrotik tutum serpildiğinde “insanlara karşı olma” biçimindeki nevrotik görüngüye yol açıyordu.“İnsanlara karşı olma” tutumu, güç elde etme,insanları kullanma,popüler olma ,herkes tarafından takdir edilme şeklinde zorlantılı davranışlarda kendisini gösteriyordu. Bu tutumun temel düşüncesi “eğer yeterince güçlüysem kimse bana zarar veremez” şeklindeydi.

İnsanlara yaklaşma tutumu
Kızgınlık tepkisi ile ilişkisini kontrol etme çabası çocuğu çoğu zaman anksiyetesini daha da artıran “anne babayı kaybetme korkusu” ile karşı karşıya bırakıyordu.Çocuk bu korku karşısında anne babaya iyice yaklaşır ve onların onayını almak için zorlantılı bir çaba içine girerse Horney’in “insanlara yaklaşma” diye adlandırdığı nevrotik örüntü belirmeye başlıyordu.“İnsanlara yaklaşma” tutumu ,diğerleri tarafından onaylanma,ilgi ve sevgi görme, diğerlerini muhakkak memnun etme,kendi sorumluluğunu üstlenecek sorunlarını çözecek bir arkadaş veya partner bulma, diğerlerini rahatsız etmeyecek şekilde kendi arzularını sınırlama şeklinde zorlantılı davranışlarla kendini gösteriyordu. Bu tutumun temel düşüncesi “beni sevmeni sağlarsam artık beni incitmezsin” şeklinde idi.

İçe çekilme tutumu
Ne insanlara karşı olma ne de onlara yaklaşma tutumuna alternatif nevrotik bir tutum insanlarla uğraşmama ve “içe çekilme” şeklindeydi. “İçe çekilme” tutumu kimseye ihtiyaç duymayacak şekilde öz yeterliliğe sahip,kimsenin saldıramayacağı şekilde eksiksiz , mükemmel olmak ve bunları yaparken hayatını insanları dışarıda bırakacak şeklide sınırlama şeklinde zorlantılı davranışlarla kendisini gösteriyordu.Bu tutumun temel düşüncesi “onlardan uzağa ,içe çekilersem kimse bana zarar veremez” şeklindeydi.
Kendini gerçekleştirme ve nevrotik kendilik döngüsü
Horney’in nevroza “benlik” açısından diğer bir yaklaşımı bulunmaktadır.Normal birey , benliğine dair tutarlı bir imgeye sahiptir.İçerdiği potansiyelleri görür ve bu potansiyelleri gerçekleştirmek için çaba gösterir.”Self realization” denilen bu sağlıklı süreç nevrotiklerde böyle işlemez.Nevrotik bireyin benliği ikiye bölünmüştür.Diğerleri tarafından görülen “küçümsenen-horlanan benlik” ve eksiğin olmadığı “mükemmel –ideal benlik” Bu iki farklı benlik algısı arasında nevrotik birey bir uçtan diğerine savrulur. “Olması gerekenler” ile olanlar arasındaki fark umutsuzca kapatılmaya çalışılır.Benlik sahip olduğu gerçek potansiyelleri göremez ve gerçekleştiremez.

Rahim kıskançlığı
Horney,Freud’un kadınlarda görülen penis kıskançlığı kavramını eleştirmiş ve bu yaklaşımın evrensel geçerliliği olmadığını ileri sürmüştür.Aksine erkeğin bir çocuk sahibi olabilecek biyolojik donanımının olmamasının onun kendisini ölümsüz kılmak adına başarıyı zorlantılı biçimde aramasına neden olduğunu ileri sürmüştür.

kaynak:varoluscupsikoterapi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Lütfen Yorumunuzun anlaşılır ve imla kurallarına uygun olmasına dikkat ediniz.