25 Şubat 2012 Cumartesi

Fred'un yaklaşımları - psikanaliz - FREUD ve PSİKANALİTİK TEORİ

Kurucusu Sigmund Freud’dur. Freud deyince insanın aklına cinsellik gelir. Fakat bu kapalı cinselliktir. Eğer bu cinsellik içeri atılırsa hastalığa yol açabiliyor. Freud’a göre normal dışı düşünce ve davranışlar, geçerli olan mekanizmaların abartılı biçimidir. Bozuk davranışlar gerçekte kişinin, içsel çatışmalarından kurtulmak için gösterdiği yetersiz çabaların belirtisidir. Bu görüş normal ve normal dışı davranışlarda aynı psikolojik etkenlerin geçerli olduğunu ve orada yalnızca bir derece fark bulunduğunu ortaya koyarak, ruhsal bozuklukların, ürkütücü ve anlaşılmaz olarak değerlendirilmesine son vermiş ve modern psikolojinin temelini oluşturmuştur. 
• Normallik kavramı içinde bulunduğumuz kültürün normlarına uyup uymamakla ölçülüyor. Normal olmayan insanda düşünce kapsamı daralıyor, ağırlaşıyor veya hızlanıyor, davranışlarda bozukluklar görülüyor. Böyle olunca da o kişiler, toplum tarafından dışlanıyor. Bu kişiler kendi kendilerine bakamıyorlar. 

FREUD’UN SİSTEMLERİ
İd : Baskı altına almak istediğimiz davranışlar devamlı ortaya çıkmak ister. Topluma karşı cinsellik ve saldırganlık öğelerinin ağırlıklı olduğu göze çarpar. Önce id oluşur.
Ego : Sürekli id’i dizginlemeye çalışır. Veya bunları uygun durumlarda ortaya çıkarır. Arada uyum sağlıyor. İd ve süperego’yu yönetir. İd kişi, süper ego toplum istekleridir. Ve ego bu kişi ve toplum isteklerini dengeliyor. 
Süper Ego : Kişinin toplum kurallarına uygun yaşaması için bu kurallara uyum sağlar. Egoyu engellemeye çalışır. 
Haz İlkesi : Sürekli kişinin haz almasını sağlamaya çalışır. Organizma sürekli haz almaya yöneliktir.
Gerçeklik İlkesi : Ego buna göre çalışır. Durumu değerlendirir. Gerçeğe uymaya çalışır. Ego bozulduğu zaman gerçeklik ilkesi bozulur. Gerçeği değerlendirme egoya göredir. Ego gerçeğe göre davranmayı ayarlar.
** Süper ego çevresinden aldığı ikazlara göre yönlenir. Kuralları ahlak prensipleridir. Katı terbiyede süper ego çok katıdır. Yani doğru orantılıdır. 



SÜPER EGONUN GÖREVLERİ
1. İdden gelen, özellikle cinsellik ve saldırganlıkla ilgili tepkileri ketlemek, bastırmak,
2. Egoyu gerçekçi amaçlar yerine körel amaçlara yönlendirmeye çalışır,
3. Kusursuz olmaya çalışmak
4. Süper ego, id ve egoya karşı çıkarak onları kendi istediği gibi yönlendirmek ister. Ego iç güdüsel isteklerin doyum bulmasını erteler, süper ego tümden engellemeye çalışır.
5. İd, ego ve süper ego farklı ilkelerle çalışan psikolojik süreçlerdir. Olağan koşullarda birbirleri ile çatışmaz ve karşı olmazlar. Egonun önderliği altında, birlikte hareket ederler.
6. İd, kişinin biyolojik; ego, psikolojik; süper ego, toplumsal parçasını oluşturur.

ANKSİYETE

Bir çok hastalıkların temelinde anksiyete yatar. Freud kaygıyı korkunun türevi olarak tanımlamıştır. Kişinin kendi istekleri ile çevrenin isteklerinin çelişmesi ve dışarıdan gelen baskılar sonucu, özellikle cinsellik ve saldırganlıkla istekleri, toplumca kabul edilmediği için bireyin bunları bastırmak zorunda kalması ile endişe durumu ortaya çıkar. Birey anksiyete ile ilgili materyalleride bastırınca materyallerin artması ve egoya; dışarıya çıkma yönünde baskı yapmasıyla kaygı durumu oluşur. Kaygı bir sinyaldir. 

ANKSİYETENİN TÜRLERİ

1. Gerçeklik Anksiyetesi : Dış dünyadaki tehlikelerle karşılaşılınca duyulan kaygı ve korkudur. Örnek; bir yakını ameliyata giren birinin duyduğu kaygı gerçeklik anksiyetesidir. (somut durum vardır)
2. Nevrotik Anksiyete: İç güdülerin denetimini yitirerek ceza ile sonuçlanacak davranışlar gösterme korkusudur. Cinsellikle, saldırganlıkla ilgili bu iç güdülerin denetiminden kurtulup ortaya çıkma korkusudur. Nevrotik anksiyete iç güdülerin kendisinden korkmaktan çok, onların doyum bulmasını, ceza ile sonuçlanmasından korkmaktır. Toplumca dışlanma korkumuz vardır. Çünkü anne-baba ve diğerleri çocuğun içeriden gelen isteklerini cezalandıracaktır. 
3. Törel Anksiyete : Kişinin kendi vicdanından korkmasıdır. Gelişmiş süper egosu olan kişi yetiştirildiği törelere ve kurallara aykırı bir davranışta bulunduğu ya da bulunmayı tasarladığında suçluluk duyuyor. Törel anksiyuetenin de gerçeğe yönelik bir temeli vardır. Anksiyete denetlenmezse can sıkıcı olur. Ve kişinin kendisini çaresiz kalmış bir çocuk gibi hisseder. Yaşamımızda ilk anksiyete örneği doğum sarsıntısı dediğimiz olaydır. Kişi anksiyete ile başa çıkabilmek için ego mekanizmalarını devreye sokar. Bunların biz farkında olamıyoruz, bilinç dışı çalışır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Lütfen Yorumunuzun anlaşılır ve imla kurallarına uygun olmasına dikkat ediniz.