Bakırcılık bakırdan eşya yapma sanatıdır. Ev eşyası olarak üreticilik azalmış olup süs eşyası şeklinde yapılmaktadır. Kazan, testi, leğen, tas, tencere, tava, sahan, bakraç, mangal, ibrik, tepsi, saksılık ürünleri dövme ve sıvama tekniği ile yapılmaktadır. Sıvamacılık, sıvama makinelerinde yapılır. Kaplara şekil ve motif işlenmesinde kabartma yöntemi uygulanır. Bu işlemde keski kalemi ve darbe kalemi kullanılmaktadır. (Erşahin, 48)Anadolu’da geleneksel el sanatları bakır işlemeciliği birçok yörede hala sürmektedir.
Bakırcı Kimdir? Görevleri
Bakır ve diğer hafif metalleri, çeşitli aletlerle şekillendiren, süsleyen, yıpranmış olanları onaran, delen ve parçaları perçin, matkap vb. ile birleştiren kişidir.Bakırcının Görevleri
- Yapılacak eşyaya göre: bakırı seçer, işaretler ve keser,
- Kalıplama, bükme veya dövme gibi işlemlerle bakıra şekil verir,
- Vida yuvalarını zımba veya matkap ile deler,
- Çizim planına göre parçaları birleştirir,
- Pürüzlü yüzeyleri düzeltir,
- Eşyanın kalaylanması gerekiyorsa kalay yapar,
- Gerekli tamir işlerini yapar.
Kesme makinesi, bükme makinesi, kıvırma makinesi, parlatma makinesi, çekiçler ve tokmaklar, işleme takımları, vida, cıvata ve somunlar, metre, eğe, makas, el testeresi ve keskiler, matkap, zımba, kumpas.
Bakırcılık Mesleğinin Özellikleri
Bakırcı olmak isteyen kimselerin,- Bedence sağlam, özellikle el ve parmakları özürlü olmayan,
- Ellerini ustalıkla kullanabilen,
- Şekilleri zihinde canlandırabilen,
- Nesnelerle çalışmaktan hoşlanan,
- Dikkatli ve sabırlı kimseler olmaları gerekir.
Mesleğin Çalışma Alanları
Bakırcı çalışmalarını genellikle küçük bir atölyede yürütür. Çalışma ortamı sıcak, kirli ve gürültülüdür. Kurşun metali buharına karşı dikkatli olunması gerekir. Kurşun zehirlenmesi olabilir. Çalışma süresi haftanın altı günü ve tam gündür. Bakırcı birinci derecede malzeme (bakır levha) ile ilgilidir. Çalışmalar boyunca işverenlerle, diğer çalışanlarla ve müşterilerle iletişim kurması gerekebilir.Bakırcılık İş Olanakları
Bakırcılık mesleğinin eski önemi kalmadığı gibi giderek yok olan meslekler grubuna dahil olmaktadır. Bunun nedeni, üretilen malların kullanım alanlarının giderek daralması ve yerine başka maddelerin geçmesidir. Önceki devirlerde mutfakların vazgeçilmez kapkacakları olan bakırın yerini, krom, çelik, porselen, alüminyum, plastik ve cam eşya almaktadır. Bakır ve kalayın pahalı olması da bir başka olumsuz unsurdur.Günümüzde bakırcılık mesleği belli başlı merkezlerde yürütülmektedir. Yapılan iş ve üretilen mamullerin çoğu turistik eşya niteliğindedir. Meslek bu yönüyle varlığını sürdürmektedir.
Bakırcılık Mesleğinin Tarihi
“Bakırdan çeşitli alet, avadanlık, silah ve sanat ürünleri yapılması.” Ansiklopediler bakırcılığı böyle tanımlıyor. Bakırın bulunması tarih öncesine uzanıyor ve alet, silah yapımında kullanılan ilk maden olduğu da biliniyor.Son yıllarda arkeolojik kazılarda elde edilen somut veriler, dünyada ilk kez madenciliğin günümüzden yaklaşık olarak 10 bin yıl önce Anadolu’da Çayönü’nde başladığını kanıtlıyor. Nitekim ilk üreticiliğe geçiş evresine ait önemli bir kültür merkezi olan Çatalhöyük’te, M.Ö.7. bin yılda ilk arıtılma işleminin gerçekleştirildiği de anlaşılıyor. Tabiatta yaygın olarak bulunan bakır cevheri, arıtılan madenlerin başında geliyor.
Yapılan kazıların sonuçlarına göre, madencilikte ilk adım olan “tavlama” işleminin, yani madeni ısıtarak yumuşatıp işlenir hale getirme usulünün ilk kez Anadolu insanı tarafından gerçekleştirildiğini yazıyor kaynaklar. Örneğin Çayönü, Çatalhöyük ve Suberde kazılarında M.Ö.7.binyılına ait doğal bakırdan dövme tekniği ile yapılmış iğne, bız, kanca gibi küçük aletler ile bazı süs eşyaları ele geçirildi. En eski dövme tekniğini yansıtan bu alet ve süs eşyalarının, taş örsler üzerinde sapsız taş çekiçlerle dövülerek işlenmiş olduğunu görüyoruz. Arıtma ve tavlama işlemlerinin bulunuşunu, yaklaşık M.Ö.5. binyılında maden sanatının ana yapım tekniklerinden ikincisi olan ”döküm”ün bulunuşu izler. Eritilmiş madenlerin istenilen biçimlerde hazırlanmış tahta, balmumu, taş ve çoğunlukla kil kalıplara dökülerek dondurulma işleminin başarılması, dövme tekniğinin gelişiminde tavlama işlemi kadar önemli rol oynar. M.Ö.4. binyılının sonlarında ise, bakıra kalay cevheri kasiterit karıştırılarak ”tunç” alaşımı elde edilirRoma ve Bizans döneminde Anadolu’da çeşitli teknikler üzerinde çalışan gelişmiş maden sanatı atölyelerinin bulunduğunu, günümüze kadar varlığını sürdüren çok sayıdaki eserden anlıyoruz. Büyük Selçuklu devriyle birlikte, İslam maden sanatında çok büyük bir gelişmenin başladığına tanık oluyoruz. Selçuklu sanatının hemen her dalında olduğu gibi, maden sanatında da çok gelişmiş kap yapım ve işleme teknikleri başarılı bir şekilde uygulanmıştır bu dönemde. Pirinç alaşımının Selçuklu devrinde geniş ölçüde kullanılması, Selçuklular’ın İslam maden sanatına getirdiği en önemli yenilik olarak kabul edilir.
Selçuklu devrinde Anadolu’da çeşitli teknikler üzerinde başarılı bir şekilde çalışan gelişmiş maden sanatı atölyelerinin başında Konya, Mardin, Hasankeyf, Diyarbakır, Cizre, Siirt, Harput, Erzincan ve Erzurum gelir. Gerek kitabelerinde verilen bilgilere dayanılarak, gerekse yapım tekniği ve üzerindeki motiflere dayanılarak Anadolu Selçukları’na mal edilebilen eserlerin her biri olağanüstü bir işçilik sergiler; kap cinsleri, formları, malzemeleri, yapım teknikleri ve süslemeleri bakımından büyük bir çeşitlilik karşımıza çıkar.Bakır kap yapım teknikleri, “dövme”, “dökme”, “sıvama (tornada çekme” ve “preste basma” olmak üzere dört ana bölüme ayrılıyor. Binlerce yıldan beri uygulanan dövme tekniği, bakır külçeyi çekiçlemek suretiyle şekillendirilen bilinen en eski teknik olarak çıkıyor karşımıza.
Daha sonra döküm, tornada çekme, preste basma gibi teknikler gelişir ve, yakın dönemlere kadar bakır eşya mutfaklardaki yerini korur. Ancak, 1950′li yıllarda sosyoekonomik yapı hayat tarzını hızla değiştirdiğinden dolayı, alüminyum, plastik gibi ucuz alternatif malzemeler ortaya çıkar. Bu durum da bakırcılığın gerilemesine neden olur. Geleneksel kültürün sürekliliği bu zanaatın tamamen yok olmasını önler. Ancak bakırıcılık sanatı azalarak da olsa devam eder. 1970′lerde ise turistik talebin el sanatlarında yoğunlaşması bakırcılığı da canlandırır ve iç talep de genişler. Bu defa bakır eşya mutfaklarda yemek pişirmek için değil, süs eşyası olarak kullanılmaya başlanır. Yani 50 yıl önce mutfaklardan kovduğumuz bakır eşya şimdi salonlarımızı süsler hale geldi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Lütfen Yorumunuzun anlaşılır ve imla kurallarına uygun olmasına dikkat ediniz.