Belirli bir ısının üstünde su, buhar haline dönüşür ve çok daha büyük bir hacim tutar: 100 derece ısıtılmış bir litre su, 1 700 litre buhar verir. Demek oluyor ki su, kapalı bir kapta (kazan) ısıtılacak olursa, buhar büyük bir güçle, çıkacak yol arar; bu güç, devindirme gücü olarak kullanılabilir: bunun için kazanı bir türbine veya bir silindir içindeki hareketli pistona bağlamak yeter.
Bu ikinci sistem daha basittir: silindire girerken buhar, pistonu itmeye yetecek kadar basınç yapar. Aynı zamanda da soğur ve böylece gücünü yitirir, çünkü soğumakla basıncı azalır. Piston da geri gelir ve gelirken buharı kolaylıkla ve açık havaya (lokomotiflerin prensibi) ya da yoğunlaştırma kabı (kon dansör) adı verilen bir kaba doğru geri iter; bu kon dansörün içinde buhar, yeterince soğuyup yeniden sıvılaşacaktır; bu su sonra yeniden kazana sevk edilip ısıtılır, buhara dönüştürülür, böylece sürüp gider.
Değerli bir yardımcı
Buhar makinelerinin çoğu çift etkilidir (iki zamanlı): pistonun her iki yanında kalan, silindirin her parçası, bir çekmece sayesinde sırasıyla, biri kazanla; öteki Açıkhava veya yoğunlaştırma kabıyla bağlantı haline sokulur. Bu sistem sayesinde piston, ileri de gitse, geri de gitse, devindirici bir görev yapabilir. Pistonun bu dikdörtgen devinimi, sonradan bir «devim kolu-manivela» düzeniyle değirmi harekete dönüştürülebilir: sözgelimi, bir lokomotifin tekerlekleri işte böyle döndürülür.
Buhar makinesi ilkesi uzun süre, gemileri ve lokomotifleri işletmekte kullanıldı; bunların kazanları odun veya kömürle çalışırdı. Günümüzde bu yöntem, yerini başka enerji kaynaklarından (elektrik, mazot) yararlanan daha gelişmiş sistemlere bırakmıştır. Bununla birlikte, termik santrallerde, buhar kazanları hâlâ, türbo alternatörleri beslemek için geniş ölçüde kullanılır ve bunlar da aldıkları enerjiyi elektriğe dönüştürür.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Lütfen Yorumunuzun anlaşılır ve imla kurallarına uygun olmasına dikkat ediniz.