28 Kasım 2011 Pazartesi

ABİYOGENEZ nedir (KENDİLİĞİNDEN OLUŞ) anlamı

ABİYOGENEZ (KENDİLİĞİNDEN OLUŞ)

Çok eskilere kadar uzanan bu görüşün temeli canlıların cansızlardan meydana geldiği şeklindedir. Örneğin; kurumuş havuzda yağmurdan sonra birçok canlının ortaya çıkması, çamurdan kurbağa ve timsah yavrularının oluşması, yaprağın üzerindeki çiğ damlalarından meydana gelmesi gibi.
Kendiliğinden oluş ile ilgili bu örneklerde canlılığı oluşturan canlılık ile ilgili olayları yönetti varsayılan bir aktif ve özün varlığına inanılıyordu. Örneğin Aristo; döllenmiş yumurtada, çamurun içinde bulunan aktif özün canlıyı oluşturduğu sanılıyordu. abiyogenezcilere göre aktif öz iş yapabilme yeteneği idi ve uygun koşullar olduğu zaman canlıyı meydana getiriyordu.

Bu görüşlerde gerçeklerin değil, sonuçların açıklanmaya çalışıldığı görüldü. Zamanla olaya daha bilimsel olarak yaklaşan biyologlar farklı düşünmeye başladılar. Örneğin; kurtların çürümekte olan ölü organizmalardan ve pisliklerden meydana geldiğine inanılırken bu inanışlar denenmeye başlandı. Açık kaplarda bekletilen etlerde oluşan kurtların, bunların üzerinde uçuşarak yumurta bırakan sineklerden oluştuğu sonuçları çıkarıldı. Böylece doğruluğu deneylerle gösterilmeyen inançların değersiz olduğu fikri gelişti.

Ayrıca Bu teori 19. yüzyılda, ünlü Fransız bilim adamı Louis Pasteur’ün yaptığı deneylerle tamamen çürütüldü. Pasteur, vardığı sonucu şu cümle ile özetledi:
“Cansız maddelerin hayat oluşturabileceği iddiası artık kesin olarak tarihe gömülmüştür.”

BİYOGENEZ (CANLIDAN OLUŞ)
Mikroskobun icadı, canlıların oluşumu ile ilgili görüşlerde yeni bir çağ açtı.gözle görülmeyen mikroorganizmaların var olduğunun anlaşılması olaya yeni bir bakış açısı getirdi. Kaynamış saman suyundan canlıların meydana gelişini abiogenezciler samsn ve suya dayandırırlarken biyogenezciler, havadaki mikrorganizmaların sporlarının samana karışmasıyla yeni canlıların oluştuğunu savunuyorlardı. Bu duruma açıklık getirmeyi amaçlayan birçok deney yapıldı.
Örneğin; et suyunu kaynatıp ağzını sıkıca kapattığı bir şişeye koyarak bekleten Needham, birkaç gün sonra şişede mikroorganizmaların meydana geldiğini gördü. Bunun ardından Spallanzani, aynı deneyi tekrarladığından mikroorganizmaların oluşmadığını gözlemledi. Çünkü deneyince kaynamış et suyunu steril olması dakikalarca kaynatılması kapların kapatma sisteminin çok iyi yapılması, kap içine hava girişinin tam olarak engellenmesi gerekiyordu.
Abiyogenezciler bu deneylere, kendiliğinden oluş için havanın mutlaka gerekli olduğu şeklinde itiraz ettiler. Ancak tüm bunlara en iyi yanıt Pastör tarafından geldi. Pastör deneyinde şeker katılmış maya mantarları suyu kullandı.hava gerçekten mikroorganizma sporu içermiyorsa deney ortamının canlı oluşturmayacağı sonucuna vardı. Bu sonuçları elde ettiği deneylerinde ağız kısmı uzun cam borular kullanan Pastör bu cam balonların ağız kısmını ısıtıp kuğu koynu şeklinde eğdi. Cam balonları içlerindeki organik madde ile kaynatarak kuğu boynu gibi olan açık ağız kısmında su buharının çıkışını izledi. (su buharı cam borda bulunan tüm mikroorganizmalı öldürmüştü.) Sonra bu cam balonlar soğumaya bırakıldı. Kıvrık ağız kısmının görevi borudan balona giren havadaki küçük cisimleri ve mikroorganizma sporlarını cam balon içindeki sıvı organik maddeye ulaşmadan tutmaktı. Gerçektende bu şekilde ağızları açık olarak bekletilen cam balondaki organik besin ortamdaki yıllarca steril kaldı. Böylece biyogeneze göre :”Canlılar kendilerinden önce yaşayan diğer canlılardan oluşurlar” görüşü doğruluk kazandı, abiyogenez terk edildi.

PANSPERMİA HİPOTEZİ

Bu görüş; dünyaya kadar ulaşan göktaşları üzerinde dünyada eşi olmayan organik moleküllerin bulunmasına dayanır. Ancak bu görüşe karşı organik moleküllerin uzayda nasıl oluştuğu ve yapılarının bozulmadan dünyaya nasıl ulaşabildiği soruları yöneltilip yanıt alınamadı.

OTOTROF HİPOTEZİ
Tüm canlı organizmaların hayatta kalmaları için besine ihtiyaç duydukları düşünülecek olursa, ilk canlının da kendi besinini kendisinin yapması gerekliliği ortaya çıkar. İşte bu görüşe göre ilk canlı kendi besinini üretebilen ototrof bir canlıdır. Diğer canlılar da bunlardan meydana gelmiştir.
Ancak bugünkü anlamda ototrofların, dünyanın oluştuğu ilk günlerdeki gibi olumsuz ve basit çevrede oluşması mümkün değildir. Ototrofların bu ilk kompleks yapıyı kazanmaları için milyonlarca yıllık değişime uğramaları gerekir.
Ototrof görüşü ilk canlının, kompleks bir organizma olarak basit bir çevrede oluştuğunu ileri sürer. Fakat canlının oluşumunu açıklamaktan ziyade ilk canlının nasıl beslendiğini açıklayan görüştür. İlk ototrofun nasıl meydana geldiğini açıklamadığı için de fazla destek bulamamıştır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Lütfen Yorumunuzun anlaşılır ve imla kurallarına uygun olmasına dikkat ediniz.