. Yeraltı Suyu, Önemi ve İstifade Şekilleri
Yeryüzüne düşen yağmur ve eriyen kar sularının derelerden akarak göllere veya denizlere ulaştığını
hepimiz biliriz. Yeryüzünde buharlaşarak atmosfere çıkan ve bulutları oluşturan su daha sonra
yoğunlaşarak tekrar yeryüzüne dönmektedir. Buna yağış diyoruz. İşte bu yağışların bir kısmı sel olarak
göl veya denizlere gitmekte, bir kısmı bitkiler tarafından emilmekte, bir kısmı tekrar buharlaşmakta, bir
kısmı ise geçirimli yer katmanlarına sızmaktadır. Bizi ilgilendiren yeraltı suyu işte böyle geçirimli yer
katmanlarına sızarak oluşmaktadır.
Bir sahada yeraltı suyu vardır diyebilmek için üç ana koşulun bir arada olması gerekir:
1. Beslenme sahası, yani yağmur sularının üzerine düşerek yeraltına bir kısmının sızacağı saha.
2. Poröz yani boşluklu bir ortam. Bu ortam kum, çakıl gibi taneli formasyonlar veya kaya çatlakları
olabilir. Kayalar içerisinde yeraltı suyu taşımaya en uygun olanı kireç taşlarıdır. Atmosferden bir miktar
CO2 alan yağmur suyu kireçtaşı üzerine düştüğünde yatay tabaka ve düşey çatlakları olan kireçtaşına
sızmakta ve zaman içerisinde çok büyük boşluk sistemlerini oluşturmaktadır.
Bu sistemlerde yeraltı nehirleri, gölleri bile meydana gelebilmektedir. Bu sistemlere karstik sistem
denilir ve bunlar yeraltı sularının en bol bulunabileceği ortamları teşkil ederler.
3. Üçüncü ana koşul ise boşluklu veya çatlaklı ortama sızan suların yeraltında depolanabileceği,
birikebileceği bir yapının var olmasıdır. Bütün bu şartları en iyi anlatmanın yolu içine kum ve çakıl
doldurulmuş bir banyo küvetidir. Burada banyo küvetinin yüzeyi geçirimsiz tabakayı, kum ve çakılın üst
yüzeyi beslenme sahasını, içindeki kum-çakıl boşluklu ortamı (yani akiferi), banyo küvetinin yapısı ise
rezervi yani yeraltı suyu deposunu oluşturur (Şekil 2).
Bu örnek bazı ana kavramları kolayca anlatmak için verilmiştir. Esasında olay tabiatta çok daha
karmaşıktır. Yeraltı suları dinamik bir yapıya sahiptir, beslenir, depolanır, boşalır. Su tablasının belli bir
eğimi vardır ve toplanan su belli bir istikamete hareket ederek membaları beslemektedir.
Yeraltı suyu banyo küveti örneğinde olduğu gibi her zaman serbest bir şekilde bulunmaz, genellikle
hapsedilmiş ortamlarda bulunur. Bunlara mahpus (hapsedilmiş) yeraltı suyu denir. Yani suyu tutan tabaka
(akifer) iki geçirimsiz zon arasında sıkışmıştır. Şekil 3'te görülüceği gibi böyle sahalarda açılan sondaj
kuyularında su seviyesi yükselecektir. Suyun kuyu ağızından akması halinde artezyen, daha aşağılarda
kalması halinde ise semi-artezyen kuyular denir.
Kısaca bilgi verdiğimiz yeraltı suyu kaynakları, dünya nüfusunun artması sebebi ile sulama, içme suyu,
kullanım suyu ve sanayi suyu rezervleri olarak her geçen gün önem kazanmaktadır. Özellikle yer üstü
sularının kifayetli olmadığı ortamlarda her geçen gün yeraltı suları daha çok kullanılır hale gelmektedir.
Tabii yeraltı suyu rezervleri bitmek tükenmek bilmeyen veya yoktan varolan zenginlikler değildir. Her
havzanın yıllık beslenmesi ve çekilebilecek emniyetli su miktarı çok yaklaşık olarak
hesaplanabilmektedir.
Devlet 10 metreden daha derin kuyuları tıpkı maden yataklarında olduğu gibi kamu malı kabul etmiş ve
yeraltı suyundan istifadeyi izine bağlamıştır. Bu izin DSİ tarafından verilmektedir. İzinsiz açılan kuyular,
yukarıda bahsi geçen kullanılabilir emniyetli su rezervi hesaplarını alt üst ettiği gibi bir çok sahada,
kullanılmaması gereken kötü kaliteli suların bilinçsizce araziye verilerek nebatların kuruması, verimin
düşmesi ve arazinin çoraklaşmasına neden olmaktadır. Bugün kuyu açılabilecek sahalar jeolojik etüdlerle
belirlenmekte, ayrıca çeşitli yeraltı problemleri jeofizik etüdlerle çözülmekte ve bilinçli yaklaşımlarla
kuyu açılmaktadır.
Bu etüdler sonucunda;
1. Sahada yeraltı suyunun bulunup bulunmadığı,
2. Suyun çıkabiliceği derinlik,
3. Yeraltında suyu tutan tabaka,
4. Suyun tuzluluk (NaCl), acılık (CaSO4) veya diğer kirlenmelere maruz kalıp kalmadığı, dolayısıyla işe
yarayıp yaramayacağı anlaşılabilmektedir.
Böylece boş yere yatırım yapılması önlenmiş olur. Buda milli ekonomiye katkı demektir. Özellikle sahil
kesiminde deniz suyu girişimi tehlike teşkil ettiğinden rasgele sondaj kuyuları açılmamalıdır.
2. Kuyu Sondajı
Yeraltındaki su, maden, petrol gibi zenginliklerden istifade amacıyla açılan dar ve derin kuyulara sondaj
kuyusu diyoruz. Yeraltı suyundan istifade amacıyla açılan sondaj kuyuları üçe ayrılır;
1. Çakma Kuyular,
2. Darbeli sistemle açılan kuyular,
3. Rotary sistemle açılan kuyular;
Çakma kuyular yumuşak alüvyon arazilerde yeraltı suyunun satıha yakın olduğu ve tek filtre ile netice
alınabilen akiferin kum çakıl gibi temiz seviyelerden teşekkül ettiği durumlarda iyi neticeler
verebilmektedir. Ucuz ve basit bir yöntem olup çakılan borunun içinden klapeli beyler kovası ile
tabandaki malzeme boşaltılarak boruyu sağa sola oynatarak istenilen seviyeye indirmek suretiyle
açılmaktadır. Büyük molozlar balta denilen özel aletlerle kırılmaktadır.
Darbeli sistem sondaj kuyuları kireçtaşı gibi sağlam zeminlerde açılmaktadır. Sistem çakma
kuyulardakine benzer ve ucuzdur. Ancak uzun sürede açılması sistemin terk edilmesine neden olmuştur.
Çamur sirkülasyonlu rotary sondaj en yaygın sistemdir. Matkap, drill-collar denilen ağırlık ve tijlerden
ibaret sistem döndürülmekte ve çamur sirkalasyonu ile matkabın soğutulması, kesilen parçaların dışarıya
atılması ve kuyunun göçmemesi temin edilmektedir. Rotary sondaj makinasının kuyu sondajına
başlamadan yapılması gereken en önemli işlem teraziye alınmasıdır. Makina mekanik veya hidrolik
krikolarla kaldırılır, önden ve arkadan takozlanır ve her iki istikamette teraziye alınır (Şekil 4). Bazı
sağlam olmayan zeminlerde zaman içinde meydana gelebilecek oturmalara mani olmak için beton
platformlar hazırlanmaktadır.
Eğri delinmiş kuyular üzerinde önemle durmak gerekir, ideal olan düşeyden sapmamış kuyu olmakla
beraber, pratikte her kuyuda bir miktar sapma vardır. Düşeyden sapmış kuyularda teçhiz borusu hiç
inmeyebilir veya bir tarafa sürterek iner. Bu durumda çakıl zarfı tek taraflı ve yetersiz olmakta (Şekil 5)
ve kuyu cidarına yaslanan filtre borusundaki delikler tıkanmakta, bu kısımdaki kil keki atılamadığından
su girişi azalmakta ve randıman düşmektedir. Eğri kuyularda daha teçhiz borusu indirilirken kopmalar
meydana gelebilir. Boru indirilse bile kuyunun silt çekmesi önlenemez. Bu yüzden kuyuda zaman içinde
dolgular meydana gelir, pompa aşınır, verim düşer ve randıman alınamaz. Kuyunun sapmaması için DC
(drill-collar, yani ağırlık) ve stabilizerler kullanılmakta dar çaplı pilot delikler açılarak daha sonra
hole-opener denilen tarama matkapları ile genişletilmektedir. Yukarıdan pull-down denilen hidrolik
baskılı makinalarda sapma çok daha fazla olmakdadır. Sert ve yumuşak formasyonların münavebeli yer
aldığı sahalarda, molozlu formasyonlarda ve jeolojik tabakaların yatay olmadığı durumlarda sapmalar daha
kolay olur.
3. Sondaj Kuyularında Teçhiz
Delme işlemi bitirildiğinde kuyunun teçhizine sıra gelmektedir. Her bir metre derinlikte alınan kırıntı
numuneler değerlendirilerek filtre boruların konulacağı yerler kararlaştırılır. Pratik bir ifade ile teçhiz
borusunun rahatça indirilebilmesi ve kuyu cidarı ile boru arasındaki boşluğa yeterli çakıl zarfı
yerleştirilebilmesi için kuyu çapı teçhiz çapının en az iki misli olmalıdır. Örneğin kuyuya 8 5/8" teçhiz
borusu indirilecek ise kuyu çapı en az 15" olmalıdır.
Sondaj boruları kuyu teçhizinde kullanılan PVC veya metal kökenli borulardır. PVC borular ile genellikle
sacdan imal edilen metal borular arasında tercih yapılırken sahanın özelliği ve yeraltı suyunun kimyasal
analizi dikkate alınmalıdır. Kalite bozukluğunun söz konusu olduğu sahalarda, tuzlu, acı ve PH dengesi
bozuk olan asit karakterli sularda sac borular problem yaratmakta ve genellikle kısa sürelerde çürüyüp
paslanıp kullanılmaz hale gelmektedir. Ayrıca bu borular özellikle içmesuyu kuyularında kirlenmelere de
sebep olmaktadır. Bunun yanısıra PVC boruların en sakıncalı özelliği kolayca kırılması ve bükülmesidir.
Bu borularla teçhiz edilmiş kuyularda eğrilikler meydana gelebilmektedir.
Teçhiz sırasında önemli bir konu da borunun kuyuya ortalanmasıdır. Özellikle PVC teçhiz borularında
ortalayıcı yayların kullanılması zorunludur. Sac teçhiz boruları daha rijit olmakla beraber bu tip borularda
da ortalayıcı (merkezleyici) yaylar kullanmakta büyük fayda vardır.
PVC borularla teçhiz edilecek kuyularda özellikle şu hususlara dikkat edilmelidir:
1. PVC boru kullanımı kalitesi bozuk, asit karakterli sahalarla sınırlı kalmalıdır.
2. Akma ve göçme olaylarının sıkça meydana geldiği konsolide olmamış, bağlantısız formasyonlarda yan
basınçlar çok fazla olabileceğinden bu nevi sahalarda kullanılması sakıncalı görülmektedir.
3. Bu boruların teçhizi sırasında mutlaka ortalayıcı yaylar (Centrelizer) kullanılmalıdır.
4. Yıkama ve çakıllama esnasında boru askıda tutulmalıdır.
5. Pompa montajında ve demontajında dikkatli davranılmalı hareketler yumuşak ve yavaş olmalıdır.
6. Özellikle pompa monte edilmiş kuyularda dışarıdan düşebilecek ufak bir somun bile pompanın
çekilmesi sırasında kuyu teçhiz borusunun yırtılmasına neden olabileceğinden kuyu ağızı sağlam bir
şekilde kapatılmalıdır.
Metal borular genellikle çelik sacdan imal edilmektedir. Bunun yanı sıra paslanmaz çelik borular da
kullanılmakta ancak çok pahalı olduğu için tercih edilmemektedir. Sac borular manşonlu veya kaynak
ağızlı olabilir. Daha sağlam, daha rijit borular olup kolay kolay kopmaz, eğrilmez ve bükülmezler. Bu
boruların teçhizde kullanılması durumunda dikkat edilecek hususlar;
1. Her şeyden önce boru imal edilecek sac TSE standartlarına uygun olmalıdır.
2. Et kalınlığı boru çapına uygun olarak 4-6-8 mm olmalıdır.
3. Kaynak ağızı açılmış olmalıdır.
4. Boruda ovallik olmamalı, kaynaklar muntazam olmalıdır.
5. Borunun uç kısımları düzgün olmalıdır.
4. Yıkama ve Çakıllama
Kuyularda yıkama işlemi temiz su ile ve tabandan itibaren yapılır. İdeal yıkama Şekil 6'da gösterilen
çalkalama pistonu ile yapılır. Piston en alttaki filtre borusunun hemen üzerine kadar indirilir ve pompa ile
su basıldığında tabandan itibaren kuyu cidarına su gittiğine böylece emin olunabilir. Şekil 7'de bu durum
gösterilmiştir. Yıkama işleminin sonuna doğru kuyu çakıllanır. Pratikte, kullanılan çakıl, 5-15 mm
çapında yuvarlak sert taşlardan oluşmuş, yıkanmış ve elenmiş olmalıdır, ayrıca suda erimemelidir.
Çakıllamanın faydaları aşağıda sıralanmıştır:
1. Kuyu cidarının yıkılmasını önler.
2. Silt, kum, kil gibi malzemelerin filtre yarıklarını tıkamasına mani olur.
3. İnce malzemelerin kuyu cidarı boyunca inerek tabandaki filtreyi tıkamasına mani olur.
4. Yine ince malzemelerin, filtre etrafına yığılıp su girişine mani olmasını önler.
5. Akifer tabakalardaki ince malzemelerin inkişaf sırasında dışarıya atılması nedeniyle meydana gelen
boşlukları önler ve yıkıntılara mani olur.
5. İnkişaf
Sondajı tamamlanmış kuyuda yapılan temizlik ve geliştirme işlemlerine inkişaf denir. Yaygın olarak kuyu
inkişafı için basınçlı hava kullanılır. Ancak daha önce bahsi geçen çalkalama pistonu en faydalı aletlerden
birisidir. Çalkalama pistonu, kuyu çapından 1" küçük çapta 3 adet kolay kırılmayan ve kopmayan ağaç
disk arasına, kuyu çapında kesilmiş 2 adet köselenin konulması ile yapılır. Yapılması ve kullanılması
kolaydır. Takımın ucuna bağlanan piston en alttaki filtre borusunun hemen üzerindeki kapalı boru
içerisinde aşağı yukarı hareket ettirilerek filtre karşısındaki formasyona tıpkı bir emme basma tulumba
gibi tesir ederek gözlerin açılmasını sağlar. Bu işlem bütün filtrelere yukarıya doğru uygulanır. Neticede
kuyuda dolgular meydana geleceğinden basınçlı hava ile temizlik ve inkişafa devam edilir.
Hava ile inkişaf Şekil 8'de görüldüğü gibi uygun inkişaf takımı ile yapılır. Teçhiz borusunun kolon borusu
gibi kullanılarak kuyuya sadece hava borusu indirilmesine açık inkişaf, kolon borusu ve hava borusunun
beraber indirilmesine kapalı inkişaf diyoruz. Her iki durumda da inkişaf takımının su içerisinde kalan
kısmının toplam takım uzunluğuna oranı %60 olmalıdır. Bu durumda randıman alınabilir. İnkişaf işlemi
uygun kompresör ile ve kuyudan temiz su alınıncaya kadar devam eder.
İnkişaf işlemi derinkuyu pompaları ile aşırı pompaj yapılarak da olabilir. Bu yöntem ancak statik su
seviyesinin kuyu tabanına yakın olduğu ve havalı inkişafın netice vermediği durumlarda uygulanmalıdır.
Anlatılanların dışında, özellikle kireçtaşı gibi formasyonlarda asit, patlayıcı madde ve kimyasal
yöntemlerle de inkişaf işlemi yapılabilmektedir.
6. Pompa Tecrübeleri
İnkişaf işleminden sonra sondaj kuyularının hidrolik özelliklerini tespit amacıyla su verim deneyleri
yapılmalıdır. İnkişafta alınan ön bilgiler ışığında uygun motopomp monte edilerek kuyudan su çekilmesi
ve izlenmesine pompa tecrübesi diyoruz. Tecrübe iki şekilde yapılır:
1. Sabit debili pompa tecrübesi,
2. Kademeli pompa tecrübesi,
İdeal olanı her iki şekilde de tecrübenin yapılmasıdır. Elde edilen bilgiler neticesinde istihsal kuyusunun
azami randımanla çalıştırılması ve uygun motopompun seçilmesi sağlanır.
7. Kuyu Logu
Kuyu logları sondaj kuyularının açılması esnasında karşılaşılan tüm olayların ve uygulanan tüm işlemlerin
ayrıntılı yer aldığı bir bilgi formudur. Bir kuyu logunda; açılış tarihi, açan makina, kuyunun yeri, çapı,
teçhiz planı, geçilen formasyonlar, inkişaf ve pompa tecrübesi değerleri ile kimyasal ve bakteriyolojik
analiz neticeleri yer alır. Kuyu logları, kuyunun işletme safhasındaki olaylar ve karar açısından büyük
önem taşır. Kuyu logu, pompa seçiminde, zaman içinde meydana gelebilecek dolguların, debi
azalmalarının nedenleri ve çözümleri hakkında doğru kararlar alınmasına aynı zamanda her türlü tahlisiye
işleminin doğru yapılmasına yardımcı olur.
8. Pompa Montajı
Her hangi bir sondaj kuyusuna pompa seçilmesinden önce kuyu logu dikkatli incelenmelidir. Ancak
uygulamada kuyu sahibine log bile verilmediğine sıkça rastlanmaktadır. Bu nedenle sağlıklı bilgiler elde
edilememekte ve uygun pompa sezorluklar ortaya çıkmaktadır. Bu durumda şu hususlara dikkat
edilmelidir:
1. Kuyu çapı ve derinliği tahkik edilmelidir. Bunun için iki ucu konik sağlam yapılmış bir mastar kuyuya
sağlam bir iple sarkıtılabilir. Bunun çapı kuyu çapından 1" küçük olmalıdır. Böylece kuyu çapı, kuyudaki
kaynak çapakları veya borudaki ezilmeler tahkik edilmiş olur. Ayrıca kuyuda eğrilikler varsa fikir
verebilir.
2. Teçhiz borusunun yüzeyde etrafı incelenerek kuyu çapı hakkında fikir edinilebilir. Ayrıca çakıllamaya
bakılır.
3. Kompresörle temizlik ve inkişaf yapılıp yapılmadığı tetkik edilir.
4. Kimyasal analizler incelenir, yoksa fikir sahibi olmaya çalışılır. Ayrıca kuyudan temiz su alınıp
alınamayacağı, silt sorunu bulunup bulunmadığı tetkik edilmelidir. Yapılan bu incelemeler sonucunda yine
de sağlıklı bilgiler alınamıyorsa yeniden kompresörle temizlik ve inkişaf yaptırılmalıdır. Pompa tecrübesi
yok ise inkişaf değerlerinden bir neticeye gidilebilir.
Kaynak: Abdurrahman TAŞLI (Jeofizik Mühendisi, Ankara - Ocak 1996)
URL: http://www.laynebowler.com.tr/yeralti.htm
TÜRKİYE'nin TOPRAK ve SU KAYNAKLARI
TOPRAK KAYNAKLARI ( milyon ha )
Türkiye'nin Yüzölçümü (İzdüşüm Alanı)..........................................77 ,95
Tarım Alanı............................................. ................................ 28,05
Sulanabilir Alan.................................. .....................................25,75
Ekonomik Olarak Sulanabilir Alan.............................................. .....8,50
Sulamaya Açılan Alan (1997 yılı başı brüt alan)...............................4,543
DSİ'ce işletmeye açılan alan( 1997 yılı başı net alan )......................2,072
SU KAYNAKLARI
Ortalama ( aritmetik ) Yıllık Yağış........................................... 642,6 mm
Türkiye'ye düşen ortalama yıllık yağış miktarı.............................501,0 km3
YERÜSTÜ SULARI
Yıllık yüzey akış miktarı........................................... ..............186,05 km3
Yıllık yüzey akış / Yağış oranı............................................. ....0,37
Yıllık tüketilebilir su miktarı........................................... ..........95,00 km3
Fiili yıllık tüketim........................................... .......................29,55 km3
YERALTI SULARI
Yıllık çekilebilir yeraltı suyu rezervi........................................12, 3 km3
( Yıllık güvenilir verim)
DSİ'ce tahsis edilen yıllık miktar............................................ 8,8 km3
Fiili yıllık tüketim........................................... ......................6,0 km3
1. 1 km3 = 1 milyar m3
2. 1997 yılında yaklaşık 100 000 ha alanın sulama şebekesi tamamlanmıştır.
3. 1998 yılında yaklaşık 80 000 ha alanın sulama şebekesi tamamlanacaktır.
TÜRKİYE'DEKİ 26 NEHİR HAVZASININ YILLIK ORTALAMA VERİMLERİ
(Resmi büyütmek için üzerine tıklayınız.Sayfa düzenini bozduğundan küçük boyut tercih edilmiştir.)
Kaynak: DSI Genel Müdürlüğü
Yukarıdaki tüm bilgilerin alındığı site
--------------------------------------------------------------------------
Su Kaynakları
İnsanların su gereksinimi ile mevcut su kaynakları arasındaki uçurum dünyanın pek çok yerinde gittikçe büyümektedir. Yer altı su düzeylerinin inanılmayacak derecede hızlı düşüşü, suların akıl almaz derecede kirletilmesi, bir çok akarsuyun denize ulaşmadan kaybolup gitmesi, sanayide ve tarımda su kullanımının son derece artması, bu uçurumun başlıca nedenleridir. Bütün bunların sonucunda su kaynakları için rekabet, uluslar arası düzeyde güncel hale gelmiştir. Bu nedenle bir zamanların BM Genel Sekreteri Boutros GALİ, “ Geleceğin savaşları politik nedenlerden değil, su için çıkacaktır” demişti.
Su, yalnız son zamanlarda değil, çok eski tarihlerden beri en değerli doğal kaynaklardan biri olarak kabul edilmektedir. Örnekler:
* M.Ö. IV. yüzyılda, yani bundan yaklaşık 2.400 yıl önce Empodekles, “ Dünya su ve topraktan meydana gelmiştir” diyordu.
*
Daha sonraları, bu tanımlamanın sınırları genişletilerek “Dört Eleman Kuramı” ortaya atılmıştır. Bu kurama göre, “ Bütün cisimler su, toprak, hava ve ateşten oluşmaktadır” şeklinde bir tanımlama yapılmıştır.
* Modern bilimde ise: “Yaşam suda başlamıştır”, “Susuz yaşam olmaz” şeklinde tanımlamalar yapılmaktadır.
Bütün bu ifadeler, dünyanın yapısı ve canlıların yaşamı için suyun ne kadar değerli bir kaynak olduğunu göstermektedir. (Prof. Dr. Necmettin ÇEPEL)
1 Lt Su = 4 Lt Benzin
Dünyada suyun benzinden bile pahalı olduğu kentin hangisi olduğunu biliyor musunuz? Birleşik Arap Emirlikleri'nin en güzel kıyı kenti olarak anılan Dubai'de pahalı olan tek bir şey var: "Su". İsrail, teknolojisiyle kullanma suyunu deniz suyundan elde etmeyi başaran Dubaililerin çeşmelerinden akan bu su rahatlıkla içilebiliyor. Ancak teknolojinin gelişmesi sayesinde çölü vaha haline dönüştürmeyi başaran bu kentin insanları bir litre su içebilmek için tam dört litre benzin parası ödemek zorunda kalıyorlar.
Su Kaynakları(PDF OLARAK İNDİRMEK İÇİN TIKLAYINIZ)
Konular
* Suyun Önemi
* Su Kaynakları
* Su Tüketimi
* Su Gereksiniminin Karşılanması için Alınabilecek Önlemler
* Özet ve Sonuç
Diğer PDF dosyalarını indirmek için ve kaynak için tıklayınız.
--------------------------------------------------------------------------
Su Kaynakları
Yaşamın Özü: Su
Tamamen ikame edilemeyen bir kaynak olan su; yaşayan bütün canlılar için en önemli doğal kaynaklardan biridir. Diğer bir ifadeyle su; hayatın ve canlıların kaynağıdır. İnsan kullanımı, ekosistem kullanımı, ekonomik kalkınma, enerji üretimi, ulusal güvenlik gibi suyun gerekli olduğu birçok sektör vardır. Ancak, özellikle son 20 yıl içerisinde artan insan nüfusu ve bunun sonucu olarak artan su talebi, küresel bir su krizini gündeme getirmiştir. Bunun yanı sıra, hızla artan dünya nüfusu ve su talebiyle birlikte ekonomik, politik ve çevresel konulardaki mücadeleler ve çekişmeler çok daha yaygın ve ciddi boyutlara ulaşmıştır. Su kaynakları; miktar, kalite ve tüm diğer sektörel kullanımlar açısından birçok ciddi sorunla karşı karşıyadır.
Su tüm canlılar için en önemli doğal kaynaklardan biridir.İnsan kullanımı, ekosistem kullanımı, ekonomik kalkınma, enerji üretimi, ulusal güvenlik gibi suyun gerekli olduğu birçok sektör vardır. Sürdürülebilir kalkınma için en önemli yaşamsal kaynaklardan biri sudur. 20. yüzyılda dünya nüfusu 19.yüzyıla oranla üç kat artmasına rağmen, su kaynaklarının kullanımının altı kat arttığı belirlenmiştir.
Su yenilenebilir bir kaynaktır, bu anlamda sürdürülebilir kullanımı mümkündür; Ancak günümüzde hızlı tüketim, kaynaklardan yararlananlara eşit fırsatlar ve yararlar sağlayacak şekilde sürdürülebilirlikten çok uzaktadır. Türkiye dünyanın en hızlı nehirlerinden birkaçına sahip olsa da su rezervleri bakımında alt sıralarda yer almaktadır. Türkiye’de su kaynaklarının yönetimi uluslararası standartlarda iyi ve sürdürülebilir bir yönetim politikası benimsenmediği için geleceğe ilişkin tehditler ciddi boyutlara ulaşmıştır.
Genellikle, bir insanın biyolojik ihtiyaçlarını karşılaması ve yaşamını sürdürebilmesi için, günde en az 25 litre su tüketmesi gerektiği kabul edilir. Ancak, çağdaş bir insanın sağlıklı bir biçimde yaşaması için gereken içme, yemek pişirme, yıkanma, çamaşır gibi amaçlarla kullanılacak su dikkate alındığında, kişi başına günlük ortalama kentsel su tüketim standardı 150 litre olarak kabul edilmektedir. Dünya genelinde bölgelere göre kişi başına su tüketim miktarları sanayileşmiş ülkelerde 266 litre iken Afrika’da 67, Asya’da 143, Arap ülkelerinde 158, Latin Amerika’da 184 litredir. Türkiye'de ise kişi başına günlük su tüketimi ortalama 111 litredir.
Bir ülkenin su zengini sayılabilmesi için, kişi başına düşen yıllık su miktarı en az 8000- 10.000 m3 arasında olmalıdır. Kişi başına düşen yıllık 1430 m3’lük kullanılabilir su miktarıyla Türkiye, sanıldığı gibi su zengini bir ülke değildir.
DSİ Genel Müdürlüğü verileri, 2030 yılında su kaynaklarımızın %100 verimle kullanılacağını öngörür. 2030 yılında nüfusu 80 milyona ulaşacak olan Türkiye, kişi başına düşen 1100 m3 kullanılabilir su miktarıyla, su sıkıntısı çeken bir ülke durumuna gelecektir. Bu veriler göz önüne alındığında, 2050 ya da 2100 yılında, Türkiye’nin çok ciddi bir su kriziyle mücadele etmesinin kaçınılmaz olduğu görülür. Bu tehlikeyi en aza indirmek için, su kaynaklarımız çok dikkatli yönetilmelidir.
KAYNAK
--------------------------------------------------------------------------
Yeryüzündeki su kaynakları
Dünya'daki su kaynaklarını okyanuslar, denizler, göller, akarsular, kar ve buzullar ile yer altı suları oluşturur. Yeryüzündeki sular sürekli bir döngü içerisindedir. Tüm su kaynaklarından sıcaklığın etkisiyle sular tekrar yağış olarak yeryüzüne düşer. Irmakları, denizleri, gölleri ve yer altı sularını besler.
Yağışlar sonucu yeryüzüne düşen suların bir kısmı yüzeyden akarken bir kısmıda yeraltına sızararak depolanırlar veya buralarda akış gösterirler. Bunlara Yeraltı Suları denir. Bu suların kendiliğinden yeryüzüne çıktığı yerlere de Kaynak denir. Yeraltı suyunun miktarını; Yağış Miktarı Yüzeyin Eğimi Bitki Örtüsü Zeminin Özelliği etkiler. Alüvyal Ovalar, Karstik Araziler, Deniz ve Göl Kıyıları yeraltı suyu bakımından zengin alanlardır. Kaynaklar Kaynaklar yeryüzüne çıkış özelliklerine göre değişirler; 1-Yamaç Kaynakları: Dağ ve vadi yamaçlarında geçirimli tabakanın yeryüzüne çıktığı yerdir. 2- Fay Kaynakları: Yeraltı sularının Fay Çatlaklarından yeryüzüne çıktığı kaynaklardır. Bazılarının suları derinlerden geldiği için sıcak olur. Buralara Kaplıca, Ilıca veya Çermik denir. 3- Karstik Kaynaklar: Kalkerli arazilerin çatlaklarından sızan suların toplanıp yeryüzüne çıkmasıyla oluşur. Bu suların en önemli özelliği kireçli oluşlarıdır. 4- Artezyen Kaynakları: Özellikle kıvrımlı sahalardaki çanaklaşmış arazilerde 2 geçirimsiz tabaka arasında kalmış yeraltı suyunun çanağın tabanının delinmesiyle çıkan basınçlı kaynaktır. 5- Gayzer Kaynaklar: Volkanik sahalarda mağmanın etkisiyle yeraltı suyunun sıcak su ve buhar olarak dışarı çıkması ile oluşan kaynaklardır. Denizli-Sarayköy de örneğini görmek mümkündür.
YER ALTI SULARI VE KAYNAKLAR
Yağışlarla yer yüzüne inen suların geçirimli tabakadan yer altına sızarak , yer altında oluşturdukları sulara yer altı suları denir. Yer Altı Sularının Beslenmesinde Etkili Olan Faktörler 1) Yağış miktarı, 2) Yağış türü (Kar yağışları ile beslenme fazla olur.) 3) Zeminin geçirimliliği ( alüvyal ve karstik alanlarda geçirimlilik fazladır). 4) Arazinin eğimi :eğimin az olduğu alanlarda beslenme daha fazladır. 5) Bitki örtüsü: Yüzeysel akımı engellediği için. Taban Suyu: Alüvyal ovaların tabanında bulunurlar. Altta geçirimsiz tabaka ile sınırlandırılmış geçirimli tabaka üzerinde biriken sulardır. Beslenme durumuna göre taban suları bazen yüzeye kadar çıkabilir. Yer altı su seviyesinin düşük olduğu alanlarda ise kuyu açmak suretiyle bu sulardan faydalanılır. Türkiye taban suları bakımından zengindir. Ör: Ege Bölgesinin çöküntü ovaları, Konya,Kayseri, Erzurum, Erzincan, Elazığ, Bursa, Adapazarı gibi. KAYNAKLAR Yer altı sularının tekrar yeryüzüne çıktığı yere kaynak denir. Sularının Sıcaklığına Göre Kaynaklar 2 Grupta İncelenebilir:
A-SOĞUK SU KAYNAKLARI: Sularını yağışlarla yeryüzünden alırlar. Sularının sıcaklığı ve akımları yıl boyunca değişir. 1)Tabaka Kaynağı (yamaç): Geçirimli tabakların uç kısmından suların yüzeye çıktığı yerdir. 2)Vadi Kaynağı: Vadi tabanlarından çıkan kaynaklardır. 3)Karstik Kaynak (Voklüz): Kalkerli arazilerde yer yüzüne çıkan kaynaklardır. En fazla Akdeniz Bölgesinde görülür. Ör: Düden suyu
Bu kaynakların en önemli özelliği sularının bol miktarda kireç içermesidir. 4)Artezyen Kaynağı: Tekne biçimindeki iki geçirimsiz tabaka arasındaki geçirimli tabakaya açılan bir sondaj ile suların püskürerek yer yüzüne çıkmasıdır. Diğer kaynaklardan ayrılan yanı beşeri faktörlerin etkisiyle yer yüzüne çıkmasıdır.
B-SICAK SU KAYNAKLARI Sularını mağmaya yakın alanlardan alırlar. Suları geldiği derinliğe göre sıcak veya ılıktır. Sularının sıcaklığı yıl boyunca aynıdır. Akım değişikliği olmaz. Bol miktarda eriyik madde içerir. 1)Fay Kaynağı: Fay hattı boyunca yeryüzüne çıkan kaynaklardır. Halk arasında bu kaynaklara ılıca, kaplıca,çermik, içme ve maden suları denilmektedir.
Ör: Manisa (Kurşunlu, Urganlı, Alaşehir, Demirci), Denizli (Pamukkale, Karahayıt, Sarayköy, Buldan), Kütahya (Simav),Balıkesir (Edremit, Gönen), Sivas (Balıklı Çermik) gibi merkezlerde vardır. Bu yerlerin ortak özelliği yer yapılarının özelliğidir. 2)Gayzer Kaynağı: Etkin haldeki volkan dağlarından değişik aralıklarla püskürerek çıkan kaynaklardır. Türkiyede örneklerine rastlanmaz.
SU
Su canlıların yaşaması için hayati öneme sahiptir. En küçük canlı organizmadan en büyük canlı varlığa kadar, bütün biyolojik yaşamı ve bütün insan faaliyetlerini ayakta tutan sudur. Dünyamızın %70'ini kaplayan su, bedenimizin de önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Ancak yeryüzündeki su kaynaklarının yaklaşık %0.3'ü kullanılabilir ve içilebilir özelliktedir.
Dünya nüfusunun %40'ını barındıran 80 ülke şimdiden su sıkıntısı çekmektedir. 1940-1980 yılları arasında su kullanımı iki katına çıkmıştır. Nüfusun hızla artması, buna karşılık su kaynaklarının sabit kalması sebebiyle su ihtiyacı her geçen gün artmaktadır.
Dünyadaki mevcut suyun hacmi 141 milyar m3 tür. Bu miktar dünya yüzeyini 3 km. kalınlığında bir tabaka halinde sarabilecek büyüklüktedir.
Bu suyun % 98'i okyanuslarda ve iç denizlerde bulunmakta, fakat tuzlu olduğu için, içme suyu olarak kullanıma, sulamaya ve endüstriyel kullanıma uygun değildir. Dünyadaki suların ancak %2.5'i tatlı sudur. Bunun da %87'si buzullarda, toprakta, atmosferde, yeraltı sularında bulunur ve kullanılamaz durumdadır.
İnsanoğlu, su ihtiyacını yüzeysel sular ve yeraltı su kaynaklarından temin etmektedir. Tatlı suların en önemli kaynağı yağışlardır. Küresel yıllık yağış 500 bin m3 olup, her yıl yeryüzüne inen yağış aynı miktardadır.
Ülkemizde ise tatlı su kaynakları oldukça sınırlıdır ve ihtiyaca ancak cevap vermektedir. Türkiye'nin kullanılabilir su potansiyeli 110 milyar m3 olup, bunun %16'sı içme ve kullanmada, %72'si tarımsal sulamada, %12'si de sanayide tüketilmektedir.
Türkiye'nin mevcut su potansiyelinin kullanım oranları;
Kişi başına düşen su kullanımı, toplumun gelişmişlik seviyesiyle doğru orantılıdır. Gelişmiş ülkelerde bu oran oldukça yüksek olmasına rağmen, gelişmekte olan ülkelerde ise düşüktür. (ABD'de 1692 m3, Avrupa'da 726 m3, Afrika'da 244m"tür.)
Dünyanın yıllık yağış ortalaması 1000 mm olup, Türkiye'nin yıllık yağış ortalaması ise 643 mm. dir.
Türkiye su kıtlığı çeken ülkeler arasında yer almamakla birlikte, hızlı nüfus artışı, kirlenme ve yıllık yağış ortalamasının dünya ortalamasından düşük olması; mevcut kaynakların daha dikkatli kullanılmasını ve kirlenmeye karşı gerekli tedbirlerin bir an önce alınmasını gerektirmektedir.
KAYNAK:Belirsiz
--------------------------------------------------------------------------
SU KAYNAKLARI SUNUM DOSYASI
http://rapidshare.com/files/59527712...KLARI.ppt.html
--------------------------------------------------------------------------
İklim Değişikliğinin Su kaynakları üzerinde oluşturacağı muhtemel etkiler ve sonuçları
SU KAYNAKLARI
Bazı bölgelerde yağış artarken bazı bölgelerde azalacaktır.
Yağışta meydana gelecek herhangi bir değişim yüzey nemliliği, yüzey yansıtma katsayısı ve bitki örtüsünü etkileyecektir. Bu da evapotranspirasyonu ve bulut örtüsünü etkileyerek yağışı etkilemektedir. Kısaca hidrolojik sistem insan aktivitelerine; şehirleşme etkisi, buz erimesi gibi şekillerde cevap vermektedir.
Yağış paternlerindeki değişim ne kadar suyun tutulabileceğini etkileyecektir.
Bir çok model sağnakların şiddetini arttıracağını öngörmektedir. Bu da suyun toprakta süzülmesinin azalarak sellerin artacağını göstermektedir. Mevsimlik paternlerdeki değişim yerüstü ve yeraltı su kaynaklarının bölgesel dağılımını etkileyebilecektir.
Büyük yağışlardan dolayı yüksek enlem bölgelerinde büyük akışlar görülebilir.
Kaynaklar ve havzalar etkilenecektir.
Evaporasyon ve akıştaki yeni oluşumlar doğal eko sistemleri etkileyecektir.
Suyun sıcaklığında ve termal yapısındaki değişimler organizmalarin hayatta kalması ve büyümesi ekosistemlerin türü ve çoğalmasını etkiler. Akıştaki değişim, yeraltı suları ve yağış göller ve akarsular üzerinde direkt olarak besinler ve organik oksijenin çözünmesine etki eder. Bu da suyun kalitesi berraklığı üzerinde etkilidir.
Denizlerin yükselmesi kıyı alanlarda tatlı su kaynaklarına zarar verir.
Kıyı su alanları tuzlu suyun yeraltı sularına karışmasından dolayı tehlike altındadır.
Su kaynaklarındaki azalma tarım ve çevre üzerindeki etkisinden dolayıda insanlar üzerinde ek etki yapacaktır.
Gelişmekte olan ülkelerde bölgesel su kaynakları 21.yy. da büyük tehlike altında kalacaktır. İklim değişimi; kirlilik, artan nüfus ve ekonomiden dolayı meydana gelen etkileri arttıracaktır. En büyük tehlike altındaki bölgeler kurak ve yarı kurak alanlar, bazı kıyı alanları, deltalar ve küçük adalardır.
Su kaynakları potansiyelinin % 20 den fazlasını kullanan ülkelerde iklim değişiminden dolayı su kaynaklarında meydana gelen değişim
Su kaynaklarını geliştirme çabaları yoksulluğun azalmasına yardım edecektir.
Bu amaçla yeni kaynaklar gelistirilmeli ve var olan kaynaklar verimli kullanılmalıdır. Uzun vadeli çalışma stratejileri olarak; su kullanımı direk kontrolü için teknolojiler, alışkanlık etkileri için vergiler ve teşvikler, yeni havzaların oluşturulması,su kirliliğinin azaltılması, nehir kanallarının yenilenmesi, kıyı bitki örtüsünün korunması çalışmaları geliştirilmelidir.
İklim değişiminden dolayı ekstrem su sıkıntısından etkilenen nüfusta meydana gelecek değişim
--------------------------------------------------------------------------
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Lütfen Yorumunuzun anlaşılır ve imla kurallarına uygun olmasına dikkat ediniz.