5 Ekim 2011 Çarşamba

Biyolojik savaşlar - Biyolojik silahların kullanımı

İnsanoğlunun üretme, şaheserler meydan getirme yeteneği olduğu gibi, belki bundan daha fazla tahrip yeteneği var. Çünkü tahrip yapmaktan çok daha kolaydır.

Bilimsel çalışmalar geometrik hızla ilerlemekte ve başarılarla insanoğlunun başı dönmektedir. Yapılan keşiflerin pek çoğu doğru amaçlarla kullanıldığında insanoğluna hizmet verirken, bilimsel güç yanlış ellere geçtiğinde, yanlış amaçlarla kullanıldığında tahribata neden olmaktadır. İçinde yaşadığı ekosistemi etkileyerek onaran veya tahrip eden tek canlı insandır.

Virüsler, bakteriler, yosunlar ve mantarların büyük çoğunluğu faydalıdır. Ama bazı türleri çeşitli hastalıklara neden olabilmekte ve hatta bu hastalıklar ölümcül olabilmekte, salgın durumlarda kitlesel ölümlere de neden olabilmektedirler. Bu organizmaların hastalık yapma gücü (virulans) artırılarak biyolojik silah olarak da kullanılabilmektedirler. Biyolojik savaş canlılarda hasara neden olmak veya öldürmek amacıyla, biyolojik maddelerin kullanılması demektir.

Biyolojik savaş yeni bir durum değildir. Tarihte ilk kez Kafka limanında Cenevizlilere karşı biyolojik savaş kullanılmıştır. Tatarlar, Ceneviz kalesini kuşatmışlar ve veba etkeni taşıyan pireleri barındıran ölü fareleri mancınıklarla kale üzerinden şehre atmışlardır. Bu sayede Cenevizliler salgın hasatlıklara yenik düşerek teslim olmuşlardır.

İngilizler çiçek hasatlığı etkeni olan virüslerin bulaşmış olduğu battaniyeleri, Amerika'da yerlilere (kızılderililere) hediye ederek pek çok yerlinin çiçek hastalığından ölümüne neden olmuşlardır.

Japonlar 1932 yılında Çin'in bazı bölgelerine şarbon, kolera, şigella, salmonella ve veba hastalığı etkenini bulaştırmış ve on binin üzerinde insanın ölümüne neden olmuşlardı.

Biyolojik silahlar suikastlarda da kullanılmıştır.

Biyolojik silahlar; üretim kolaylığı, sadece organizmaya zarar vermesi, kısa sürede ve kolayca yayılması gibi sebeplerle bir çok ülkenin dikkatini çekmiş ve bu konuda araştırmalar yapmışlar ve yarışma içerisine girmişlerdir. Ancak 1972 yılında Cenevre'de yapılan uluslar arası toplantıda biyolojik silahların geliştirilmemesi, kullanılmaması, stoklanmaması ve temin edilmemesi üzerinde anlaşmaya varılmıştır. Buna rağmen bazı ülkelerin veya grupların bu çalışmaları devam ettirdiklerini daha sonraki bazı olaylar göstermiştir.

Biyolojik silahlar insanoğlu için bir yıkım olabilir. Çünkü mikroorganizmaların bazıları genetik yapısını değiştirerek virulansını artırabilmek ve kontrolden çıkabilmektedir. AIDS, sars gibi bazı hastalık etkenlerinin de bu tür çalışmaların ürünü oldukları şüphesi vardır.

Mikroorganizmaların pek çoğundan insanoğluna hizmet edecekleri yönde yararlanmak mümkünken, bu yönde yapılan çalışmalar insanın tahrip gücünün de yüksek olduğunu göstermektedir. Biyolojik silahlar bir çok masum insanın ölümüne neden olmuştur. Biyolojik silahların üretiminin tamamen durdurulması ve bu konuda geçerliliği daha fazla olan anlaşmaların ve çalışmaların yapılması gerekmektedir. Bu amaçla özellikle ülke dışından alınan ilaç ve gıda maddelerinin çok iyi analiz edilmesi gerekir.

Hikmet Tozkoparan
Özel Samanyolu Lisesi Biyoloji Öğretmeni

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Lütfen Yorumunuzun anlaşılır ve imla kurallarına uygun olmasına dikkat ediniz.