20 Kasım 2010 Cumartesi

Nasıl medya okur-yazarı olunur?

''sihirli bir değnek yok size dokunduğunda medya okur yazarı olabileceğiniz. Okuryazarlığın karşıtı cahilliktir. Medya cahili medya denen yayın organlarına hiç bakmayan, onları dinlemeyen, kaale almayan değildir. Bana göre böyle yapmak bir meziyettir de. Okuryazarlığın ilk akla gelen manasıyla medya okur yazarı olamadığınızda medya cahili olmazsınız. Medya cahili, medyanın sunduğunu olduğu gibi kabul eden demektir bence.Dünyanın bütün medya cahilleri! Birleşin!

Medya denen şey -her neyse o- bir ticaret aracıdır. Tüccar size malını satmak için uğraşacaktır, iyi bir satıcı malını her şartta satabilendir. Satıcı için müşterinin mala ihtiyacı olup olmaması önemli değildir. Sizin kamyon lastiğine ihtiyacaınız olup olmadığına bakmaz, satabiliyor mu ona bakar; hatta ihtiyacınız yoksa bile varmış gibi gösterebiliyor mu, işte satıcı odur. Medyaya da bu gözle bakmak gerekir.

Madem buraya kadar geldiniz, daha doğrusu Gogıl sizi gönderdi bu sayfalara. Eliniz boş dönmeyesiniz diye birkaç okkalı laf aktarayım medya okuryazarlığına heveslenenler için.
"Medyanın gücü yoktur, gücün medyası vardır." İsmet ÖZEL
"Geleceğin tarihçileri çağımız insanları için “Gazete okur çiftleşirlerdi” diye yazacaklar" Albet CAMUS


Okullarda Medya Okur Yazarlığı Dersi
Beş pilot ilde seçilen ilköğretim okullarında, gelecek eğitim öğretim yılından itibaren seçmeli olarak medya okur yazarlığı dersi okutulacak. Medya okur yazarlığı dersine ilişkin protokol, Milli Eğitim Bakanlığı ile Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) arasında imzalandı. RTÜK Konferans Salonundaki imza törenine, Devlet Bakanı Beşir Atalay, Milli Eğitim Bakanı Doç. Dr. Hüseyin Çelik, RTÜK Başkanı Zahid Akman, Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı İrfan Erdoğan, RTÜK ve MEB üyeleri ile diğer yetkililer katıldı.
Protokol töreni öncesinde konuşan Milli Eğitim Bakanı Doç. Dr. Hüseyin Çelik, okullara Medya Okur Yazarlığı dersinin, bilgisayarın tüm okullara yaygınlaştırıldığı bir dönemde konulmasını anlamlı bulduğunu dile getirdi.
2006-2007 eğitim-öğretim yılında Türkiye’deki tüm okulların bilgisayarla donatılmış olarak hizmete başlayacağını kaydeden Bakan Çelik, öğrencilerin yüzde 90’ının internete ulaşabildiğini belirtti.
Türkiye’de en fazla “görsel medya”nın izlendiğini ifade eden Bakan Çelik, Türkiye’de 300’e yakın televizyon kanalı bulunduğunu belirtti. Bakan Çelik, “Bu kadar yaygın bir medya ile karşı karşıya kaldığımız zaman bunun doğru olması da beklenir. Medya önemli bir güçtür, denetim gücüdür. Halkın haber hakkını kullandıran bir güçtür. Dolayısıyla demokratik yapılarda olmazsa olmazdır. Çok sesli olması da o ülkenin demokratik yapısı açısından bir avantajdır” dedi.
Çok sesliliğe sonuna kadar “evet”, ancak çeşitliliğin anarşiye dönüşmesine sonuna kadar “hayır” dediklerini ifade eden Bakan Çelik, gücün doğru kullanılmadığı taktirde ezici olacağını anlatarak, şöyle konuştu: “Bir öğrencinin televizyon seyrederken kullandığı vakit, okulda geçirdiği vakitten çok daha fazladır. Dolayısıyla bunu önemsemek zorundayız. İnternet diye bir şey var. İnternet kullanımı artık bütün dünyada kaçınılmazdır. Ama internet müptelalığı, internet tiryakiliği, internet hastalığı son derece tehlikeli bir şeydir. Çocuklarımızı, halkımızı bu konularda bilinçlendirmek zorundayız. Nasıl ki bilinçli tüketiciden söz ediyorsak, ne yaptığını, haklarını, ev ödevlerini bilen vatandaştan söz ediyorsak, aynı şekilde medya ile muhatap olduğu zaman medyayı doğru okuyan, mesajları doğru okuyup değerlendiren, iyiye kullanan, iyiye kanalize eden nesiller yetiştirmek zorundayız. Buradaki esas amaç Türkiye’de bilinçli okuyucu, dinleyici oluşturmaktır.”
Devlet Bakanı Prof. Dr. Beşir Atalay da toplantıda yaptığı konuşmada, Milli Eğitim Bakanlığının artık “kalıpçı ders verme” ve öğrenme metotlarını geride bıraktığını, artık öğrenmeyi öğrenmenin ve eleştirel gözle bakmanın yöntemlerini çocuklara öğretecek sistemler takip ettiğini kaydetti.
Medyanın çocuklar ve gençler üzerinde büyük etkisi olduğuna işaret eden Bakan Atalay, “Medya olmazsa açık toplum olmaz” dedi. RTÜK’ün denetlemenin yanında, düzenleme görevini de başarıyla yerine getirdiğini ve iletişim alanında önemli araştırmalara imza attığını ifade eden Bakan Atalay, bugünlerde hem sayısal yayıncılık hem de RTÜK Yasası üzerinde çalışıldığını kaydetti.
Yayıncı kuruluşlara önemli sorumluluklar düştüğüne işaret eden Devlet Bakanı Atalay, televizyonun göze hitap eden bir araç olduğunu ve özellikle çocukların bu yayınlardan çok etkilendiğini belirtti.
Çanak antenlerin de yaygın olarak kullanılmasının her evde çocukların farklı yayınlarla karşılaşmasına neden olduğunu kaydeden Bakan Atalay, “Bu yayınları çocuklar da izliyor. Bunlarla ilgili bir şeyler yapmak gerekiyor” dedi.
Çocukların 2-2.5 yaşlarında televizyon izlemeye başladığını ifade eden Atalay, şöyle konuştu: “Bizim istediğimiz doğru ilişki. Gençlik, genellikle gerçekle kurguyu ayıramaz. Kurguları model almaya başlar.
Çocukların daima televizyonlarda, medyada gördüğü değişik profillerden, kahramanlardan, rollerden kendine modeller çıkardığını biliyoruz. İşte o gerçekle kurgunun farkını bu dersler anlatacak.”


Bakan Atalay, bu dersler sayesinde çocukların televizyon yayınları konusunda daha irdeleyici olacaklarına ve ailelerine de bunun olumlu bir şekilde yansıyacağına inandığını söyledi.
RTÜK Başkanı Akman da, medya okur yazarlığı dersi için Adana, Ankara, Erzurum, İstanbul ve İzmir'in pilot il olarak belirlendiğini söyledi. Uygulamanın daha sonra tüm Türkiye'yi kapsayacak şekilde yaygınlaştırılacağını kaydeden Akman, ABD başta olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinde bu dersin okutulduğunu kaydetti.
Zahid Akman, dersin 2007-2008 öğretim yılından itibaren yaygınlaştırılarak tüm ilköğretim okullarının 7. sınıflarında seçmeli ders olarak okutulmasının planlandığını bildirdi.
RTÜK’ün denetlemenin yanında, düzenleme görevini de yaygın şekilde yürütmek amacıyla çalışmalara imza attığını anlatan Akman, 23 Nisan’da başlatılan akıllı işaretler uygulamasının önümüzdeki dönemde kalıcı hale getirilmesinin planlandığını kaydetti.
Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı İrfan Erdoğan ise medyanın egemen bir sektör haline geldiğini kaydetti. Haftada ortalama 25 saat televizyon izlendiğini belirten Erdoğan, şunları söyledi: “Çocuğun hayatında bu kadar yeri olan medya, okula rağmen çocuğun karakterinin şekillenmesinde olumsuz bir rol oynayabilir. Ancak yaratıcı düşünce eğitimiyle medya daha işlevsel ve yararlı bir hale gelebilir. Bu ders bunun için konuldu. Medya bir güç ancak bu güce, bu ve benzeri derslerle egemen olabilmek ve faydalı hale getirebilmek mümkün.”
Medyada okur yazarlık dersi, ilk olarak Milli Eğitim Bakanlığı tarafından bildirilen Adana-Seyhan Dumlupınar İlköğretim Okulu, Ankara-Çankaya Ahmet Vefik Paşa İlköğretim Okulu, Erzurum-Merkez Barbaros Hayrettin Paşa İlköğretim Okulu, İstanbul-Bakırköy Şehit Pilot Muzaffer Ersönmez İlköğretim Okulu ile İzmir-Karşıyaka 80. Yıl Metaş İlköğretim Okulu’nda başlatılacak.
Ders, hizmet için eğitim alacak olan sosyal bilgiler dersi öğretmenleri tarafından okutulacak. Medya okur yazarlığı dersi, iletişime giriş, kitle iletişimi, medya, televizyon, aile, çocuk ve televizyon, radyo, gazete ve dergi, internet konu başlıklarından oluşacak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Lütfen Yorumunuzun anlaşılır ve imla kurallarına uygun olmasına dikkat ediniz.