TOPKAPI SARAYI:
Topkapı Sarayı, İstanbul'da yer alan ve dünyada günümüze gelebilmiş sarayların en eskisi ve genişidir. Konumu, Haliç’i, Boğaziçi’ni ve Marmara denizi gören, İstanbul’un ilk kuruluş yeri olan bilinen akropol tepesidir. Tarihi İstanbul üçgen yarımadasının en uç noktasında, 5 km'yi bulan surlarla çevrili, 700.000 m2 özel araziye sahip bir komplekstir.
ÇİNİLİ KÖŞK:
Arkeoloji Müzesi karşısındaki iki katlı enteresan binadır. Fatih Sultan Mehmet' in Topkapı Sarayında yaptırttığı ilk binadır. 1472 Tarihli yazlık köşk, sütunlarla hareketlendirilmiş cephesi, eyvanlı terası ve kesme çini dekoru ile Selçuklu tesirinde bir erken Osmanlı örneğidir. Giriş duvarında uzun kitabe yer almıştır. Giriş bölümü, üzeri kubbeli bir mekan olup, yanlarda tonozlu odalar yer vardır. 13-19 yy. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait seramik ve çiniler kronolojik sıralı sergilenmiştir 16 yy. İznik yapımı çiniler müzenin önemli eserleridir.
ESKİ ŞARK ESERLERİ MÜZESİ:
Bir okul binası iken 1917 de müze olarak kullanılmaya başlanmıştı. 1963- 1973 yıllarındaki yeni düzenleme ile modern hale getirildi. I Dünya savaşları öncesi, Osmanlı idaresindeki Mısır ve Orta Doğu ülkelerinden getirtilen kültür eserleri, Anadolu Uygarlıkları buluntuları ile eşsiz ve güzel bir koleksiyon oluşturur.
AYA İRİNİ MÜZESİ:
Aya İrini Müzesi, Ayasofya'yla birlikte en görkemli ve en büyük Bizans kiliselerinden biri olarak Topkapı Sarayı’nın ilk avlusunda yer alır. VI. Yüzyıl’da İmparator Justinianus zamanında inşa edilen kilise, tipik Bizans mimarisinin esintilerini taşır.
SOĞUK ÇEŞME SOKAĞI:
Bab-ı Humayun'un sonunda, tarihi İstanbul evlerinin bulunduğu sokaktır. Topkapı Sarayı'nın duvarına yaslanmış cumbalı, kafesli, 2-3 katlı, 8-10 odalı ahşap evlerin oluşturduğu sokağın geçmişi 18. yy. kadar inmektedir.
Sık çıkan yangınlar ve bakımsızlık nedeniyle giderek yıpranan evler, özellikle 1960'lardan ,itibaren eski sahiplerinin terk etmesiyle enkaz haline gelmiştir. 1985-86 yıllarında Turing tarafından günün malzemesi kullanılarak restore edilen sokaktaki 9 bina, bir pansiyon dizisi haline getirilmiştir. Roma Sarnıcı da restore edilerek taverna olarak kullanılmaya başlamıştır. Evler, Yaseminli Ev, Mor Salkımlı Ev, Hanımeli Ev gibi adlarını etrafına dikilen çiçeklerden almıştır. Evlerden biride halen İstanbul Kitaplığı olarak kullanılmaktadır.
CAFER AĞA MEDRESESİ:
16.yüzyıl Mimar Sinan eseri. Bir sanat sever olan Cafer Ağa yaptırarak vakfetmiştir. Günümüzde Türk Kültürüne Hizmet Vakfı tarafından resim, müzik ve çeşitli el sanatları konularında kurslar verilmekte.
AYASOFYA:
Dünya kültür mirasının en büyük birkaç eserinden biri olan “Bazilika” önemini 1470 yıla varan tarihinden almakta. Yapıldığı dönemde dünyada kendisi kadar muhteşem bir eser daha insanoğlu elinden çıkmamıştı. İşte bu sebeple banisi Justinyen açılış töreninde ünlü Süleyman Mabedini kastederek “Seni yendim ey Süleyman!” demiştir.
TÜRK-İSLAM ESERLERİ MÜZESİ: (İbrahim Paşa Sarayı):
İslam uygarlığına ait çeşitli toprak ,metal, seramik ve cam eşyalarla 13.yy dan bu yana Türk halıları sergilenir.Son birkaç asrın Türk aile yapısını canlandıran etnografik sergiler görülmeğe değer bölümler arasındadır.
YEREBATAN SARNICI:
Bizansın sayısız su sarnıçlarından belki en büyüğü. Ucu bucagı görünmeyen bir yer altı sarayı gibi yüzlerce sütünun arasından bakarken mistik bir ürpertiyle 1450 yıl önceki Bizanstan bir kesit göreceksiniz.
HASEKİ HÜRREM HAMAMI:
Kanuni’nin Ukrayna asıllı eşi Hürrem Sultanın mimar Sinan’a yaptırdığı bu büyük hamamın erkekler ve kadınlar için ayrı girişleri vardır. Günümüzde halı teşhiri ve satışı yapılmakta.
SULTANAHMET CAMİİ:
Çinilerindeki hakim renkten dolayı batılıların “Mavi Cami” adını yakıştırdıkları ünlü altı minareli cami 17.yy Sinan sonrası Osmanlı cami mimarisinin en güzel örneklerindendir. Ayasofya nasıl bir dünyaya meydan okuma ihtirasının ürünü ise, Sultanahmet Camii de adeta ona meydan okur gibi tam karşısında tüm görkemiyle yükselerek dünyaya Osmanlı Uygarlığının ulaştığı noktayı ilan etmektedir.
HİPODROM MEYDANI:
Şimdiki sade görünüşüne bakanlar bu alanın bir zamanlar dünyanın en gösterişli gümüş, altın ve mermerden paha biçilmez heykeller ve çeşitli anıtlarla süslü olduğunu tahmin edemez. Septimus Severus’ tan itibaren tüm Roma ve Bizans İmparatorları burayı süslemek için yarışmışlardı. Haçlılar (4.sefer) hayatlarında görmedikleri bu zenginliklerle karşılaşınca Kudüs’e gitmekten vazgeçip buraya yerleştiler ve götürebildikleri her şeyi yağmaladılar (1204 latin istilası).
SULTANAHMET SOKULLU MEHMET PAŞA CAMİİ:
Biraz arka sokakta kaldığı için gözlerden kaçan 16.yy Sinan imzalı bu zarif eser İstanbul’un incilerindendir. Çinilerinin nefes kesici güzelliği görenleri büyülemektedir.
SULTANAHMET BİNBİRDİREK SARNICI:
Hipodromun batısında yer alır. Yakın yıllarda temizlenerek yanından geçen yola bir galeri ile bağlanmıştır. Kolay gezilen, enteresan ve güzel bir diğer ziyaret yerine dönüştürülen sarnıç 64 x 56 metre boyutundadır. Tarihte yaptırıcısının adı Philoksenos diye anılan eser 4 yy. Büyük Konstantin devrinden kalmadır. 224 Adet orijinal sütundan 212 adedi günümüze gelmiştir. Kalın duvarların çevrelediği mekanın tuğla tonozları, bunları taşıyan, bir ara bölme ile bindirilmiş çifte sütünlar ve işlemesiz başlıkları enteresan görüntüler sergilemektedir. Küçük satış reyonları kafe ve sergi alanları ile sarnıcın ortasında yer alan, sütunların orijinal boyunun görülebildiği çukur bölüm, tadilat sırasında yapılmışlardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Lütfen Yorumunuzun anlaşılır ve imla kurallarına uygun olmasına dikkat ediniz.