5 Ağustos 2012 Pazar

Onur Öymen'in Hakkari'de meydana gelen terör saldırısı ile ilgili yazısı

Hakkari'de 8 şehit daha verdik. İçimiz kan ağlıyor. Bölgede terörist saldırılar sürüyor. Açılım politikalarının, Oslo görüşmelerinin sonuç vermediğini, terörü büsbütün azdırdığını kabul etmek için daha kaç şehit vermemiz gerekiyor? 

Hükümet, Irak Hükümetinden Kuzey Irak'taki terör örgütünü tasfiye etmediği için niçin hesap sormuyor? Her gün çok sayıda şehit vermemize rağmen Amerika niçin hala Türkiye'nin PKK'yı Kandil'den tasfiye etmesine karşı çıkıyor? Niçin hiçbir gazetecimiz bu soruyu Amerikalı yetkililere soramıyor? Genelkurmay niçin Amerika'nın izni olmadan Kandil'e operasyon yapamayacağımızı söylüyor? Irak'ı Amerika'nın egemenliği altındaki bir ülke gibi mi görüyoruz? Muhalefet, Meclisin verdiği yetkiye rağmen Hükümetin Kuzey Irak'a niçin hala kapsamlı bir kara operasyonu

yapamadığını sormak için ne bekliyor? Hala Meclis'te Komisyon kurarak, akil adamları toplayarak terörü bitirebileceğimizi düşünenler var mı? Onbinlerce vatandaşımızın canını alan terörün, Kürtçe'nin eğitim dili olmaması, anayasamızda Türk kelimesi bulunması gibi gerekçelerden kaynaklandığuına inanmak mümkün mü?

Dışişleri Bakanının Barzani'yi Erbil'de ziyaret etmesinden hemen sonra bu son saldırının gerçekleşmesi acaba bir tesadüf mü? Belli ki, Barzani ya terörü önlemek istemiyor veya buna gücü yetmiyor. Kuzey Irak'ta terörü önleyemeyen Barzani'den Suriye'nin Kuzeyindeki terörün önlemesini beklemek gerçekçi mi?

Bu olumsuzluklar ve felaketler yaşanırken kendimize her fırsatta öğünme payı çıkartmak doğru bir yaklaşım mı? Dışişleri Bakanı'nın bu ortamda, Erbil'den Kerkük'e geçmesi, tarihimizde yaşanmamış bir başarı öyküsü gibi sunulmak isteniyor. Oysa, Rafet Ballı'nın hatırlattığı gibi, 1955'te Başbakan Adnan Menderes ve Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü, 1967'de Başbakan Süleyman Demirel, 197-68'de Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay, 1976'da Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk, 1977'de tekrar Başbakan Süleyman Demirel Kerkük'ü ziyaret etmişlerdi. Üstelik Davutoğlu gibi Barzani'nin izniyle değil, meşrû Bağdat hükümetinin davetlisi olarak. Şimdi böbürlenmenin değil sonuç alıcı politikalar üretmenin ve uygulamanın zamanıdır.

Bu ortamda siyasetçilerin bu soruları dile getirmekten çekinmeleri sorumluluğu paylaştıkları anlamına gelir. Bu Cumhuriyet dış baskılara korkusuzca direnen insanlar tarafından kuruldu. Terör şehitlerimiz korkmadan canlarını vererek Cumhuriyeti savunma görevleri yaptılar.

Beyzbol sopasından korkanlar maça çıkmasın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Lütfen Yorumunuzun anlaşılır ve imla kurallarına uygun olmasına dikkat ediniz.