-

Sinema Tarihinin izlenmesi zor filmleri ve sahneleri

25 Mayıs 2012 Cuma yazildi.
Sponsorlu Bağlantılar

Sinema Tarihinin seyredilmesi zor filmleri ve sahnelerinden bazı örnekler..
Çoğumuzun aklından çıkmayan bu karelerden bir bölüm getirelim..


Stanley Kubrick'in Anthoy Burgess'ten uyarladığı 1971 yapımı filmin gösterimi Türkiye dahil pek çok ülkede pek de kolay olmamıştı. Filmin bu kadar tartışılmasının sebebi içinde barındırdığı şiddet unsurlarıydı kuşkusuz. Film, en masum görünen insanın içinde bile şiddet arzusu olduğunu çarpıcı bir biçimde beyazperdeye taşıyordu. İşt Otomatik Portakal'ın izlemesi en zor iki sahnesi. Alex ve arkadaşlarının evlerini işgal ettikleri yaşlı adam ve genç eşine işkence yaptıkları sahneler ile Alex'in gözlerini bile kapatmasına izin vermeden şiddet içeren sahneleri izlemek zorunda bırakıldığı sahne.

A Clockwork Orange / Otomatik Portakal (1971)

Quentin Tarantino'nun filminin en çarpıcı sahnelerinden biri de Uma Thurman'ın canlandırdığı Mia Wallace'in tam da kalbinin üstüne kocaman bir enjektörle adrenalin iğnesi yapıldığı bölümdü.


Pulp Fiction (Ucuz Roman)
Aslına bakılırsa normal yaşamda da pek çok insan diş doktorlarına keyif alarak gitmez. Ya eğer söz konusu olan dişçi bir Nazi ise ve müdahale etmeden önce de herhangi bir uyuşturucu ilaç kullanmıyorsa. Dehşet veren görüntüler bir yana hem acımasız diş doktoru Christien Szell rolünde Laurence Olivier hem de tarih öğrencisi rolünde Dustin Hoffman'ın performansı da unutulmazdı.


Marathon Man (Vahşi Koşu)

Darren Aranofsky'nin filminin aslında pek çok sahnesi izlerken insanın içini sızlatıyordu. Ama Jared Leto'nun canlandırdığı Harry karakterinin uyuşturucu enjekte ettikten sonra kolunun aldığı bu durum ve daha sonra başına gelenleri izlemek gerçekten yürek istiyor.


Requiem For A Dream (Bir Rüya İçin Ağıt)


Sinema salonuna girip rahat koltuklara kurulup işkence sahneleri izlemek elbette eğlenceli bir şey değil. Ama başrolünü George Clooney'nin üstlendiği Syriana'nın bu tırnak sökme sahnesi bir çok işkence sahnesinden daha kötü.


Syrina

Cary Elwes'in canlandırdığı Dr. Lawrence Gordon karakterinin kendi ayağını testereyle kestiği bu sahneye kaç kişi gözlerini bile kırpmadan bakabilir.
SAW (TESTERE)


Misery (Ölüm Kibabı)

Stephen King'in en sevdiği uyarlaması olan filmde Kathy Bates'in performansı bir izleyenin aklında yıllar boyurnca çıkmadı. Paul Sheldon kolay okunan popüler romanlar yazarıdır. Artık kariyerinde bir dönüm noktasında olduğunu düşünür, seri maceralarını yazdığı karakteri Misery Chastain'in öldürüp diziyi bitirir. Paul taşrada geçirdiği bir araba kazasından yaralı kurtulur. Onu bulup evinde bakmaya başlayan Annie Wilkes, şans eseri Paul'un sadık okurlarından biridir ve kahramanı Misery Chastain'in de sıkı bir hayranıdır. Son kitabı okuyup Misery'nin ölümüyle şoke olan kadın öfkeye kapılır ve Paul'u ayağından feci şekilde yaralayarak onu yatağa hapseder.



Misery  (Ölüm Kibabı)


Gerçeküstü sinemanın ilk örneği olarak kabul edilen film, sinema okullarında da ders olarak gösteriliyor. Esin kaynağını ünlü ressam Salvador Dali ve İspanyol yazar ve film yönetmeni Luis Buñuel'in gördükleri bazı rüyalardan alan film, bu iki ustanın ortak çalışmasının bir ürünü. Filmin en tüyler ürperten sahnesi de bir kadınıng özünün bir ustura ile ortadan ikiye ayrılması. Seyretmesi çok güç olan bu sahnenin filmin içindeki bir rüya olduğunu sonuçta izlenilenin de bir film olduğunu bilmek bile bu sahneyi izlemeyi kolaylaştırmıyor.
Un Chien Andalou (Bir Endülüs Köpeği)
Filmin yönetmeni: Ingmar Bergman

Oyuncular: Bibi Andersson, Liv Ullmann, Margaretha Krook, Gunnar Björnstrand

Filmin konusu:Persona, Bergman filmografisinin en şaşırtıcı ve en aykırı parçası.
Ünlü aktrist Elisabeth Vogler sahnede Electra’yı canlandırırken aniden konuşmamaya başlar. Sağlığında hiçbir sorun olmamasına rağmen Elisabeth ısrarla konuşmamayı sürdürür. Tedavisi için doktorunun tavsiyesiyle yazlık evine yollanan akristin yanına bir de genç bir hemşire verilir. Hemşire Alma hiçbir yanıt almamasına rağmen hergün saatlerce Elisabeth’le konuşur ve ona tüm sırlarını açıklar. Ancak bu durum onun kendi kişiliğinin Elisabeth’in personası altında kaybolmasına sebep olur.


Persona (1966)
Filmin yönetmeni: Pier Paolo Pasolini

Oyuncular: Paolo Bonacelli, Giorgio Cataldi, Umberto Paolo Quintavalle, Aldo Valletti

Filmin konusu: Erotik edebiyatın önemli yazarı Fransız aristokrat Marquis de Sade'nin 1785 yılında yazdığı en sıra dışı eseri olan Salo adlı kitabının 1940'lı yıllara uyarlamasıdır. 
Olaylar 1944 yılında Nazi Almanya'sının kontrolünde Kuzey İtalya'da kurulmuş kısa ömürlü bir kukla devlet olan Faşist Salo Cumhuriyeti'nde geçer. Şehrin ileri gelen seçkinlerinden dört sefih 9 kız 9 da erkek 18 genç insanı yakalayıp bir şatoya kapatırlar. Beraberlerindeki 4 yaşlı fahişe ile birlikte bu genç kölelere bir dizi fiziksel, ruhsal ve cinsel işkence uygularlar.


Salo / Sodom'un 120 Günü (1975)
Filmin yönetmeni:Spike Lee

Oyuncular: Edward Norton, Philip Seymour Hoffman, Barry Pepper

Filmin konusu:Yönetmenin 11 Eylül olaylarının hemen arkasından motor dediği film, tüm Amerika'da, özellikle de New York'da yaşanan toplumsal değişimler ve hortlayan ayrılıkçı politikaları hedefine alıyor.
Monty Brogan, uyuşturucu aleminin kralı olmuş, fakat çekirge misali uzun süre yakalanmadan yaşamayı başarsa da sonunda yakayı ele vermiştir. 7 yıllık hapishane serüveninin başlamasına tam olarak 24 saat kalmıştır. Özgürlüğünün son gününü yakın arkadaşları ve kız arkadaşıyla geçirmeye karar verir. Saatler ilerledikçe, beklemediği olaylar kozasını Brogan için örmeye başlar.
25th Hour / 25. Saat (2002)

0 yorum :

Lütfen Yorumunuzun anlaşılır ve imla kurallarına uygun olmasına dikkat ediniz.

-